Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Düğüm

@karanligin._yildiz

Gözümü açtığımdan beri yatağımda cenin pozisyonunda duvarda ki aile fotoğrafımızı izliyordum. Sağ tarafta annem sol tarafta babam , annem ve babamın önünde 3 kardeş olarak abim , ben ve vira vardı . Fotoğraf eskiydi o zamanlar abim 7 , ben 6 ve kardeşimiz daha bebekti 4-5 yaşlarında vardı. Annem ve babam bizden çok uzaklardaydı. Köy gibi sessiz ve sakin bir yer'e taşınmışlardı . Onları özlediğim için gülümseyerek yataktan kalktım ve fotoğrafı elime alıp uzunca sarıldım . Sarıldıktan sonra odada ki işleri halledip aşağı mutfağa indim ve bizimkiler için yemek yapmaya başlamıştım. En sevdiği yemekleri yapmaya karar vermiştim o yüzden biraz çabuk olsam iyi olurdu.

 

Uzun süre sonra yemeklerin hepsini tamamlamıştım. Sofrayı hazırlamam bittikten sonra koltukta oturmuş sosyal medya da geziniyordum. Gezinirken karşıma bir sayfa çıktı , sayfaya girdikten sonra karşıma çıkan fotoğraf elimde ki telefonun yere düşmesine sebep olmuştu. Derin bir nefes alarak sakin olmaya çalışıyordum ama bir türlü sakin olamıyordum. Fotoğrafta Cem ve bir kız vardı. Kimdi bu kız? Beni aldatıyor muydu? Ama neden bana böyle bir şey yapsındı ki? Sayfanın isminde Cem ve bir kız ismi birleştirilmişti. Belki kuzenidir, belki kardeşi ya da bir tanıdığıdır diye düşünerek sayfadan çıkmıştım ama yine de ekran görüntüsünü almıştım. Belli olmazdı her an herşey olabilirdi . Telefonu kapatıp cebime koyduktan sonra kafamı koltuğa yaslayıp biraz bekledim o esnada da kapı çalmıştı.

 

Kapıyı açmıştım ve bizimkiler gelmişti. Alp, Vira, Simay , Buğra ve Almira. Hepimiz yemeklerimizi yemiş ve dışarı bahçeye çıkmıştık , yerde minderlerin üzerine oturmuş Buğra ve alp'in tartışmalarını izliyorduk. Bu halleri gerçekten komikti. "Yakışıklı karıma bak be bu nasıl bir asalettir?" Dedi Buğra . Buğra abim Alp'le yaşıttı ve uzundu .boy u 1, 89 du , kahve saçları ve yeşil gözleri vardı gözünün kenarında küçük bir ben vardı. "Buğra bak sinirlendirme beni çocuğum düşecek " dedi Alp. Hepimiz gülmüştük " Alp, adamlar hamile olmaz..." dedi Simay yüzü şakacı bir ifadeyle . Simay biraz uzun boylu bir kızdı boyu 1,70 di , kestane ince uzun saçları ve kahkülleri vardı , gözleri ela rengindeydi gerçekten çok güzel bir kızdı. Alp ile ortak arkadaşımızdı sonra hepimiz bir ekip olmuştuk. Annemin ve babamın yokluğunu aratmıyorlardı. Gerçek bir aileden daha aile gibiydik. " aman Simay bilmiyor musun sen abimi? Her zaman ki sulu halleri işte " dedi gülerek vira. " bilmez olur muyum bazen bu sulu halleri yüzünden onu dövmek istiyorum " dedi Alp e yan gözle bakıp yüzünü buruşturup süzerek. "Size de yaranamıyoruz Simay hanım , benim gibi yakışıklı, uzun boylu, hamaratlı hanımcı bir adam ı zor bulursun hıh" dedi Alp kollarını birbirine bağlayıp küçük bir kız çocuğu gibi trip atarak. " oyy şen bana küştün mü? Yanaklarını yerim şenin" dedi Simay Alp'in yanaklarını yaşlı teyze edasıyla sıkıp başını Sağa sola çevirerek. Gerçekten bazen bir çift gibiydiler. "Hop hop orda dur bakalım Simay bey " dedi buğra yüzünü buruşturarak. " karıma dokunma, bırak onu " Diye ekledi Buğra "aman sanki yedik karını , al başına taç yap" dedi Simay Buğra'nın ensesine yapıştırarak. "Helal len yusufi " dedi Almira gülerek Simay 'a karşı." Helal len tabii " dedi Almira'nın omzuna kolunu yaslayarak "alpişim küsmüşte Viracıgının arkasına mı saklanmış." Dedim şakacı bir sesle. " Haksızlık ama bu , banane ya adam a şiddet var burda aaa" dedi Buğra dehşet içinde .

 

Tartışma devam ederken ben hâlâ rüyamı ve şüphelerimi düşünüyordum. Durduk yere kalbimin acıması normal miydi? Yoksa kalp hisseder miydi karşı tarafın kalbini? Anlayamadım o yüzden bunuda düşüncelerimin dizili olduğu rafa kaldırdım. Düşüncelerden kurtulmak mı daha zordu yoksa hislerden mi? Bunu da bir kenara yazmıştım. Derin bir nefes alıp uyuyakalan aileme baktım. Hava soğuktu uyandırıp uyandırmamak arasında kalmıştım bende tek çare battaniye alıp gelmiştim üstlerini örttükten sonra bir zamanlar babamın benim için yaptığı çocukluğuma sahne olan o salıncağın yanına gittim salıncak hâlâ sapa sağlamdı anılar gözümün önünde birbir canlandı. Gözlerimi yumup bir süre bekledim , gözlerimi geri açtığımda "Neyin var mir?" Dedi Buğra arkamdan. Ona doğru döndüm başımı iki yana sallayarak "hiçbir şey, bir şeyim yok." Dedim gülümseyerek ama Buğra verdiğim cevaptan emin olamamışçasına "emin miyiz? Dalgın görünüyordun sanki özlemiş gibisin?" Dedi kaşlarını çatıp bana bir adım atarak "Mir, benim gözümden hiçbir şey kaçmaz bunu sende bilirsin. Söyle bana gerçekten neyin var?" Dedi bir süre sustum sonra gözünün kenarında ki bene bakarak " bilirim , seni de en iyi ben bilirim ama gerçekten iyiyim sadece salıncağa bakınca babamı ve annemi çok özlediğimi hissettim hepsi bu." Dedim bakışlarımı salıncağa doğru çevirerek . Bir süre ikimizde salıncağı izledik , elini omzumda hissettim ve ona doğru döndüm " sanırım bende özledim çocukluğumuzu , hatırlıyor musun? Vira ile birbirinizi ikiz gibi giydirmistik sonra ben size yelloz gibi olmuşsunuz demiştim sonra siz ikiniz beni kovalamıştınız. Sonra Alp gelmişti beni enseleyip durdurmuştu size yardım etmişti beni yakalamanız için ama Vira bana kıyamayıp kenara çekilmişti ama sen varya üzerime maymun gibi atlayıp kafamı ısıra ısıra sensin yelloz benekli demiştin. " dedi keyifle birlikte kahkaha atarak.

"İyi yapmışım ,hakkettin. Yine yapabilirim beni sinirlerimi zorlama bak benekli." Dedim parmağımı ona doğru uzatıp yalandan tehdit ederek. "Ama mir küçücük bebeğim ben daha acı bana " dedi bebek gibi suratını buruşturarak onun bu hareketine gülmemeye çalışarak " Ah Benekli ah" diyerek bizimkilerin yanına doğru ilerliyordum Buğra da benimle geliyordu . Bizimkilerin yanına geçince Buğra'nın takılıp vahşi bir hayvan edasıyla bağırarak düşmesi sonucu hepsi uyanmıştı bende buna karnım ciğer pişirene kadar güldüm.

 

Buğra sayesinde hepsi evlerine dağılmıştı. Saat gece 3 tü ve ben uyuyamamıştım çünkü uyursam o lanet rüyayı görecektim bu yüzden salonda koltukta kahve içerek kütüphane işleriyle uğraşıyordum. Bir süre sonra cama vurma sesleri duydum sonra kapı çalınca ne kadar irkilsemde yavaş ve sakin bir şekilde kapıyı açmıştım ama kimse yoktu. Tam kapıyı kapatacağım sırada yerde bir kutu olduğunu gördüm . Kutuyu alıp içeri girmeden önce son bir kez etrafı incelemiştim ama kimse yoktu bu yüzden iceri girdikten sonra salona döndüm. Kutuyu salonda ki masaya bırakıp incelemeye başlamıştım. Orta boy bir Kutuyu üzerinde sadece gerçekleri görmek için hazır mısın? Bence hazırsın. Kalk , uyan , farkına var. Aç gözünü ve gerçeği gör. Diyordu bu cümle benim irkilerek donup kalmama sebep oldu. Kimdi bu kişi? Hangi gerçekten bahsediyordu?. Kutuya iyice yaklaşıp bir süre daha bekledim , Kutuyu açtıktan sonra içinden annem ve babamın birlikte çekilmiş fotoğrafları ve Cem in de bulunduğu birkaç fotoğraf vardı. Fotoğrafları alıp inceledikten sonra kutunun içinde bir şey daha olduğunu gördüm orta boy iki tane çerçeve. Çerçevede ki fotoğraflar tuhaftı annem ve babam vardı bir de o kız . Kimdi o kız? Bunu öğrensem iyi olur çerçeveleri aldıktan sonra kutunun içinde bir zarf gördüm. Alıp açtığımda küçük bir not ve bir mektup vardı . Önce notu alıp okumaya başladım.

 

"Gerçekleri öğrenmeye hazır mısın? Senin için zor olacak. Bir seçim yapmak zorundasın ama ondan önce düğümleri çöz. Düğümleri çözerken dikkatli ol . Benden bir adım önde ol yoksa kaybeden sen olursun."

 

Yazıyordu. Peki kimdi bu? Neden bir o kişiden bir adım önde olmam gereksindi ki? Notu bırakıp zarfın içinde bulunan mektubu elime aldım ve okumaya başladım.

 

"Bilmiyorsun, hiçbir şey bilmiyorsun kızım. Annen ve baban olsak bile senden hep bir şeyler sakladık abin ve vira öz çocuklarımız ama sen üveysin . Babanın yaptığı iş yüzünden seni evlatlık almak zorunda kaldık seni ilk zamanlar sevmiyorduk sonradan seni sevmeye başladık. Bizi özleme kızım şuan aklın karman çorman ama biz senin gerçek ailen değiliz sana birini gönderdik ama gizli zamanı gelene kadar kim olduğunu bilemeyeceksin. Ne kadar canın yansada bunu bilmen gerekiyordu , sana gönderdiğimiz kişi ruhen sana bağlı o yüzden o kişiyi rüyanda görüyor olabilirsin onu bul.

O seni geçmeden sen geç. gerçekleri bul. Düğümü çöz. Eminim O da bunu bilerek hareket ediyordur . Uyum sağla. Abin Alp ve kız kardeşin Vira onları koru ve iyi bak .

 

Biliyorum. Şuan canın yanıyor , kırgınsın, öfkelisin ve karmaşık hissediyorsun ama buna rağmen öz evlatlarımı koru , onlara bak. En azından gerçeği öğrenene kadar.

 

Seni sevmeden seven annen ve baban."

 

Büyük bir sarsılmayla yere düştüm. Kalbim artık atmıyordu sanki içimde bir şeyler patlayarak yanıyordu. Gözlerimi sıkıca yumup nefes almaya çalıştım gerçi nefes alıyor muydum? Hiçbir şey hissetmiyorum var ama yok gibiydim. Ailem diye bildiğim insanların gerçek ailem olmaması , beni sevmeden sevmeleri...başımı iki yana sallayıp bunu reddettim. Halsize düşmüştüm, nefes alamıyor , başım ağrıyor ve midem bulanıyordu. Bu durumda kime haber vermem gerekiyordu ? Almira ? Alp? Vira? Yoksa Buğra mı? Cem'e söyleyemezdim çünkü O da by düğümün içinde ama neresinde? Düşünmeyi bırakıp koltuğa oturmuştum başımı arkaya yaslayıp tüm bu olanları düşünüyordum. Göz yaşlarıma hakim olamıyordum.

 

Kendimi suyun altına atmıştım. Başımdan aşağı akan su keşke tüm bu olanları silip götürebilse. Suyun altında öylece duruyor suyun akışını izliyordum. Bir süre sonra banyodan çıkmıştım. Üzerime günlük koyu kahve tonları kazak ve eşofman giymiştim , saçımı kurutmadan öylece oturuyordum. Tüm bu olanlar beni fazlasıyla germişti. Aniden kalkıp tüm aile fotoğraflarını büyük bir kutuda toplamaya başladım . Topladıktan sonra evin çatı katı deposuna kaldırdım. Geri odama döndüğümde telefonuma mesaj gelmişti. Alıp baktığımda yabancı bir numara olduğunu gördüm.

 

Yabancı numara ;

 

Kutuyu almışsın. Peki ne olduğuna baktın mı?

 

Büyük İhtimalle baktın ve şuan iyi değilsin.

 

Benim kim olduğumu merak ediyorsun biliyorum .o yüzden boşuna uğraşma, benim kim olduğunu bilmene izin vermediğim sürece kim olduğumu öğrenemezsin.

 

Bu ne saçmalıktı böyle? Büyük bir sinirle telefonu yatağın üzerine fırlattım ve mutfağa su içmeye indim .

Suyumu içtikten sonra saate bakmıştım sabah 6 dı bugün kütüphane gitmem gerekiyordu , odama geri çıkıp üzerime başka bir koyu kahve tonu yarım kazak , altıma da aynı renk kot pantolon giymistim. Üzerime hırkamı da aldıktan sonra metroya doğru yola çıkmıştım. Metro ilerlerken camdan dışarıyı izliyordum ve rafa kaldırdığım düşüncelerimi kurcalamaya başladım . Bu olanlar gerçekten doğruysa benim gerçek ailem kim? Aileme ne olmuştu? Düğüm neydi? Ve en önemlisi öğrenmem gereken bu iki şahıs kimdi? Biri rüyamda biri gerçekte beni geriyordu. Son durakta inmiştim, kütüphaneye giderken bir kadın beni durdurmuştu. Dönüp baktığımda elinde kartlarımdan biri vardı. Teşekkür edip aldıktan sonra devam etmiştim, sonunda kütüphane ye gelince işlere başlamıştım.

 

Kütüphanede isim bittiğinde akşam olmaya başlamıştı, herkesle vedalaştıktan sonra biraz alışveriş yapmış ve yemek almıştım. Elimdeki paketlerle yolu uzatarak yürümeye başlamıştım "Mir!" Tanıdık bir ses bana seslenince durup sese doğru döndüm, bu kişi Buğra'ydı arabasından inip bana doğru koşarak gelmişti . Nefes nefese "Sana o kadar sesleniyorum sonunda duydun. Ne oldu ? Dalgınsın." Dedi gözlerim yanmaya başlamıştı hızla bakışlarımı başka yere çevirmiştim. Çenemden tutup bakışlarımı kendisine bakmam için kaldırdı " Mir, ağlıyor musun sen?" Diye sordu kaşlarını çatarak "Hayır ,ağlamıyorum " diye yalan söyledim ama Buğra bunu anlamıştı ve tek kaşını kaldırarak "Yalancı olmaya mı başladın yelloz?" Sinirle ona döndüm "sensin yalancı Benekli . Kafanı ısırmamı mı istiyorsun?" Dedim ve ellerini teslim olur şekilde havaya kaldırıp "tamam, sakin ol. Kafamı ısırman hoşuma giderdi ama şimdi olmaz. Gel seni bırakayım." Diyerek elimdeki paketleri alıp arabaya doğru yürümeye başlamıştı, bir şey diyemeden arkasından ilerledim ve arabaya bindim. Eve gelene kadar hiç konuşmadan ilerledik arada bana baksa bile bir şey demedi . Kimseyle konuşmak istemediğimi anlamış olacak ki yol boyu susmuştu " Mir, kendine dikkat et ve uyu . Hiç uyumamışsın belli." Dedi ve gözlerime derin derin bakmaya başladı, başımı iki yana sallayıp "sende dikkat et . Tabi uyurum" diyerek odama geçtim ve paketleri ayırdım yemeğimi yiyip dişlerimi fırçaladıktan sonra alışveriş paketlerinde ki parçaları yerlerine yerleştirdim. İsim bittikten sonra üzerimi değiştirip yatağa girmiş tavanı izliyordum. Bir süre sonra daha fazla uykusuz kalamayıp kara bir girdap gibi bilinci içine çekmişti.

 

Bölüm sonu~

Kitabın 2. Bölümünü bitirdiğimize göre karaketler hakkında ve kitap ile ilgili düşüncelerinizi bekliyorum. Umarım beğenirsiniz ~

 

 

Loading...
0%