@karanligin._yildiz
|
Yarım saattir aynı şekilde yatakta oturuyordum. Hiç kıpırdamamış, kesik kesik nefes alıyordum gözümü kapattığımda onun gözlerini görüyordum çok korkunç bakıyordu. Evin çatısından takırtılar gelmeye başlamıştı ses tam üzerimde durduğunda kalbim sanki yerinden kopmuş gibi atmayı bırakmıştı. Yataktan kalkıp bodrum katına doğru temkinli ve yavas adımlarla ilerliyordum, hızlı gidersem fark edeceğini düşünüyordum çünkü oldukça tuhaftı , ölümden korkmazdım ama şimdi ölümü iliklerime kadar hissediyordum.
Bodrum kata gelmiştim hiç oyalanmadan kasayı açmış ve hançeri almıştım. Yabancı bana hançer olmadan korunamazsın demişti , hançeri iyice kavrayıp sweetimin koluna tıkıştırıp saklamıştım bir süre pencereden dışarıyı izledim , hazır hissettiğimde bodrumdan çıkıp odama doğru gitmek için arkama dönmüştüm. Arkama döndüğüm an arkamda yabancı birinin olduğunu gördüm irkilerek geriye doğru bir adım attım hançeri yavaş yavaş elime almaya başlamıştım yutkunup "kimsin? Evimde ne arıyorsun?" Diye sordum sesim sert ve korkusuz çıkmıştı. Pencereden yansıyan Ay ışığı onu gölgede bırakıyordu sadece ağzı gözüküyordu, bana doğru bir adım atarak yan bir şekilde gülümseyip " bilmem , ben kimim?" Dedi ve bir adım daha yaklaşıp yanda ki koltuğun kenarına oturmuştu "Evimde ne arıyorsun dedim. " korkuyla karışık bir sinirle söylemiştim muhtemelen ne kadar korktuğumun farkındadır. Derinden gelen bir kıkırdamayla bana dönüp " Seni kontrol etmeye geldim sadece." Dedi bana bakarak şimdiyse Ay bütün yüzünü aydınlatıyordu. Saçları kömür karasıydı gözleri de maviydi. " Bana mesaj atan o yabancı sen misin?" Dedim karamsar bir şekilde, ayağı kalkıp bana daha çok yaklaşmıştı "evet , o bendim. Koruyucunum" dedi kaşlarını kaldırmış beni inceliyordu , sanki çok tanıdık birini uzun zaman sonra görmüş gibi. Bir adım geriye çekilip ona doğru "koruyucum? Kimsin peki?" Sorum karşısında benden biraz uzaklaşıp " evet koruyucunum. Batı , benim adım Batı" dedi sonra duramayacağım kadar kısık bir sesle "senin biricik kayıp yıldızın..." demişti başımı anladım anlamında sallayıp "kontrolün bittiyse gidebilirsin." Diyerek bodrumun çıkışına doğru yürümeye başladım o da arkamdan bir süre beni izleyip peşimden gelmişti. "Hançeri aldığını gördüm, neden aldın?" Dedi bildigi bir şeyin nedenini duymak ister gibi. Kaşımı kaldırmış hareketlerini izliyordum "korunmak için aldım." Dedim hızla , başını sallayıp "bir süre seninle kalıcam. Tehlike arttı." Dedi kaşlarımı çatıp "Ne tehlikesi?" Gözlerinde tuhaf bir ifade belirip kayboldu " peşinde olan varlıkların tehlikesi" dedi. varlık? Sıradan bir gün geçirtmeyecek kadar acımasız olan hayatın acaba şimdi ki planı neydi? "Nedir o varlıklar?" Diye sordum bir süre cevap bekledim ama cevap vermeyince koltuğa oturup sakinleşmeye çalışıyordum Batı tam yanıma oturunca ona doğru biraz kaymıştım. Geri çekilip gözlerinin içine bakıp hâlâ bir cevap beklediğimi belli ederek " söylemeyecek misin?" Başını iki yana sallayarak " söyleyemem , bilmemen daha iyi " dedi . "Tamam söylemezsen söyleme , şimdi çık evimden. Kontrolünü de yaptın zaten." Dedim serin kanlı olmaya çalışarak bana sert bir bakış atıp ayağa kalktı " hayır, gitmiyorum . Burada bir süre kalıcam hatta senin odanın deposu yatak odası olabilecek kadar geniş ve rahat. " dedi orayı benim dışımda kimse bilmiyordu bu adam nereden biliyordu ? Tek kaşımı kaldırıp " sen kim oluyorsunda benim evimde olduğun halde seninmiş gibi davranabiliyorsun?" Diye sinirle soludum , sert bir ifadeyle üzerime gelip eğilerek kulağıma " zamanı geldiğinde öğrenirsin mira." Dedi Mira'nın a'sını uzatarak.
Odama gelmiş ve depo katını temizlemiştik. Zoraki bir gülümsemeyle " beni rahatsız etmek yok , bana bir adım dahi yaklaşmak yok hatta bana varlığını bile hissettirme." Diyerek odama inmistim. Arkaya doğru " ayrıca sabah 7 de kalkıyorum ona göre saat 7 den sonra o odadan çık!" Diye seslenerek mutfağa inmiştim . Biraz rahatlamak adına kendime sütlü kahve yapmıştım salona geçip öylece oturuyordum. Bir süre sonra Batı'da aşağı inip "dışarıda biri var , burayı izliyor. Gidip bakıcam sende dikkatli ol." Diyerek arka bahçeden çıkmıştı. Gelmeyince uykum gelmiş ve daha fazla dayanamamış bilincim kapanmaya başlamıştı o esnada da Batı'nın yanıma geldiğini "iyi uykular kayıp yıldızım." Dedigini duymuştum .
Gözlerimi açtığımda rüyamda gördüğüm o büyük ormandaydım bu sefer ayaklarım yere değmeyecek şekilde hafif havada duruyordum. 3 akbaba tepemde uçuyordu hareket etmeye çalışmıştım ama olmamıştı sanki biri beni havaya başlamıştı karşımda önüme geri döndüğümde bir gözü kopuk kanlar içerisinde, simsiyah gözleri olan bir yaşlı adam vardı. Adam neredeyse burnumun dibindeydi "Bul, düğüm'ü çöz. Bul onu , bul onu , pusulanı bul." Sesi yankılı ve genç ve yaşlı kadın karışık bir sesle yaşlı teyzeye dönüştü ardından benden uzaklaşıp arkasına dönerek " Laneti yok et. Pusulan olan yıldızı dinle , ona kulak ver. Onun yanından ayrılma!" Diyerek kayboldu, kaybolduğu an yere düştüm ve 3 akbaba üzerime gelmeye başladı. Hemen ayaklanıp kaçmaya çalışmıştım ama kaçamamıştım , akbabalardan biri tam dibime konup "Yıldız...Yıldız...pusula." dedi. Sonra yine farklı bir akbaba "Bul onu , hayat ver ona. Ruhunu geri ver ona . Dön ait olan yere." Diyerek tekrar uçmaya başladılar. Bu sefer gözlerini elips şeklini almış bir kırmızılık kaplamıştı. Hızla kalkıp koşmaya başlamıştım. Pusula? Yıldız? Ruh? Korkuyla başımı iki yana sallayıp koşabildiğim kadar hızlı koşmaya başladım. Akbabalar peşimdeydi. Gözleri üzerimde sadece izliyorlardı ve başka yöne doğru gitmeye çalıştığımda sanki görünmez bir duvar varmış gibi beni geri savurmuştu.
Koşmaktan bitap düşmüş bir halde durduğumda akbabalar da yüksek ağacın kuru dalında duruyor ve hâlâ beni izliyorlardı , durduğu daldan aşağı taze kan akıyordu kanın sahibini bir gözü kopuk olan akbabadan kaynaklı olduğunu düşünmüştüm ama bu kan bizzat ağaçtan akıyordu. Ağaçtan akan kan yere ulaşmış ve bana doğru hızla geliyordu. Kan siyaha yakın koyu kırmızı renkteydi eğer olsaydı bir kalbin kanı olurdu... kan bana yaklaştıkça bir adım geri atıyordum aniden hızla önümden dümdüz geçip ilerlemeye devam ediyordu akbabalardan biri " Kanı takip et , o seni çıkışa götürecek." Diyerek havalanarak ilerlemem için üzerime uçmaya başlamıştı. " tamam , dediğinizi yapıcam. Yeter ki bu saçmalık bitsin." Diyerek kanın peşinden koşmaya başlamıştım. Kan sonunda beni aynı bataklığın oraya getirdi ve bir kadına dönüştü " bu ormanı bul sonra kayıp olanı burada ara. Bulduğunda ise ait olduğun yere ulaşmış olacaksın." Diyerek yok oldu. Ormanı saran gizli duvar parçalanarak yok oldu , bu durumdan yararlanarak çıkışa doğru kaçmaya başlamıştım.
Hâlâ rüyanın içerisindeydim ve korku damarlarıma işlenmiş bir ölüm gibiydi ne uyanabiliyordum nede hareket edebiliyordum. Rüyada sıkışmış gibi hersey üzerime gelmeye başlamıştı. Kemiklerimin çatırtısı ve Batı'nın bana seslenen sesinden başka hiçbir şey duyamıyordum.
Aniden yerimden fırlayıp başımı avuçlarımın içerisine alıp sessizce ağlamaya başlamıştım. Bir eli çenemde hissedince kim olduğuna bakmıştım bu Batı'ydı ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bakıyordu. Ellerini ittirip ayağa kalkmış ve ondan olabildiğince uzağa gitmiştim tek kaşını kaldırıp bana " ne gördün?" Diye sordu cevap vermedim sehpanın üzerinde bir bardak ve sürahi vardı sürahiden su doldurup içtikten sonra geri koltuğa oturmus yeri izliyordum. Bana tekrar aynı şekilde " sana ne gördün diye sordum?" Dedi başımı iki yana sallayıp "Anlatamam. Rüyanı kimseye anlatma diyen sen değil miydin?" Dedim ters bir şekilde. Başını olumlu anlamda sallayıp "Haklısın, öyle demiştim ama bana söyleyebilirsin çünkü bana hiçbir şey olmaz." Dedi. Kaşlarımı çatıp ona döndüm ve "ne demek sana bir şey olmaz? Neyden bahsediyorsun?" Diye sordum biraz düşünmek için susmuştu en sonunda konuşup "çünkü ben hersey i biliyorum." Dedi korkunç derin bir sesle sonra tekrar konuştu " korkma , her ne kadar sana gönderilmiş olsamda benim amacım seni herşeyden korumak. Evden birkaç gün çıkma." Dedi anlamayarak ona alık alık baktım "Ne saçmalıyorsun sen?" Dememle birlikte dışarıdan basınçlı bir uğultu gelmeye başladı Batı hemen bileğimden tutup beni odamın çatısında ki ona hazırladığım depo odaya getirmişti. Etrafı taradıktan sonra ikimizide duvarda bulunan gizli kapıdan geçip duvarin içinde saklanmaya başladık.
"Vakit daralıyor , yıldızı buldun şimdi seni ait olduğun yere götürecek pusulayı bul . Düğümü çöz ve sırrı bul " Bu ses? Batı ya baktığımda onunda benim duyduğumu duyduğunu anlamıştım bana sus işareti yaparak " sakin ol ve sesini çıkarma " dedi tamam anlamında başımı hızla sallayıp beklemeye başladık.
"Aç gözünü gör her şey'i, Farkına var.
Bekliyor seni büyük olaylar, yıldızın sesini dinle.
Düğümü çöz , sırrı bul . Pusula yardım edecek sana sen yıldızı dinle
Bekliyor seni büyük olaylar , yıldızın sesini dinle.
Götürecek seni ait olduğun yere.
Yap seçimlerini."
Şimdi Batı'yla birlikte dehşete kapılmış, ikimizin bir olup kadının söylediklerini yapmamız gerekiyordu.
Bölüm sonuu~
Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi ve desteklerinizi bekliyorum. Görüşmek üzereee~
|
0% |