@karanligin._yildiz
|
Geçmiş zaman Her zaman ki gibi sabahın erken saatlerinde dışarı kovulmuştum. Dışarı Her kovulduğummda arkadaşlarımın yanına giderdim , hepsi de çok iyi dostlardı. Hiç ayrılmazdık , ikiz gibiydik , çoğu kişi bizi birbirimizi öz kardeş sanırlardı ama öyle değildi. Uzun bir süre sonra arkadaşımın Saye'nin evine varmıştım. Geldiğimde babasıyla birlikte tavuklarına ve köpeklerine yemeklerini veriyorlardı. "Keşke bende babamla böyle vakit geçirebilsem." Neyse sorun yok, belki o gün bugün değildir. Saye'nin yanına vardığımda beni gördüğü an boynuma sarılmıştı. "Günaydın Güneş!" Dedi neşeyle. "Günaydın Saye" ardından Kayhan abiye döndüm. "Günaydın kayhan abi." "Günaydın kızım. Baban ne yapıyor?" "Babam her zaman ki gibi evde." "Anladım kızım. Hadi içeri geçin kahvaltı yapalım." Diyerek ikimizinde saçlarımızı karıştırıp içeri geçmişti. Saye ile birbirimize komik şakalar yaparak içeri geçmiş ve kahvaltı sofrasına oturmuştuk. "Güneş kahvaltı'dan sonra Ege'nin yanına gidelim." "Olur Saye gideriz." Kahvaltı bittikten sonra Saye ile birlikte çiftliğe Ege'nin yanına gitmeye başlamıştık. Çiftlik yoluna girmiş villaların önünden geçerken Saye ile koşu yarışı yapmaya başlamıştık. Sonunda çiftliğe varmıştık. Koşu yarışını kazanan Saye mutluluktan nefes nefese kalmıştı. "Ben kazandım! Bana çikolata borçlusun." Gülerek başımı sallayıp soluklanmaya devam ederek onaylanmıştım ki Ege'nin babasıyla birlikte atları dışarı çıkardığını gördük. Saye ile birlikte yardım etmeye gitmiştik. Atları dışarı çıkarmaya yardım ettikten sonra Ege ve Saye ile birlikte oyunlar oynamaya başlamıştık. Akşam olmak üzereydi ve eve gitmem gerekiyordu. Korkmama gerek yoktu çünkü ailem benimle hiç ilgilenmez , merak etmezlerdi. Saye ve Ege'yi izlemeye başlamıştım "Benim gitmem gerekiyor dostlarım." Saye ve Ege hızla bakışlarını bana döndürmüş ve saatin farkına varınca üzülerek bakmaya başlamışlardı. Ege söze girerek; "Gitmesen? Bizimle kalsan olmaz mı?" "Evet Güneş Ege haklı. Bizimle kalsan olmaz mı?" "Üzgünüm kalamam çok kızarlar bana." Saye üzülerek kollarını birbirine dolamıştı. "Güneş lütfen bizimle kal. Babam babanla konuşur kızamazlar sana. Lütfen Güneş..." Saye sözünü bitirince Ege söze girmişti. "Güneş lütfen kal, gitme. Saye'nin dediği gibi benim babamda babanla konuşur kizmazlar sana. Korurum ben seni , koruruz seni." Başımı yere doğru eğerek düşünmeye başlamıştım. Düşünürken aklımda ki sorular beni korkutuyordu. Ya annem ve babam yine kavga ederlerse? Ya babam anneme zarar verirse? Ya annem kendine zarar verirse? O zaman onları kim ayıracak? Kim koruyacak annemi? Üzgünce Saye ve Ege'ye döndüm, ikiside pür dikkat bana bakarak cevap bekliyorlardı ki Ege söze başladı. "Güneş korkuyorsun biliyorum ama babam ve annem ailenle konuşur, hiçbir şey olmaz. Unutma bizim ailelerimiz de bizim gibi dostlar. Birbirlerini dinlerler." Ege'nin söylediklerini birbir düşünürken başımı sallamış ve gülümseyerek "Eee o zaman kaldığımız yerden devam edelim. Sizinle kalıyorum ama sözünüzü tutun." Saye mutlulukla yerinde zıplayarak "Sözümüz söz Güneş. Herşey istediğimiz gibi olacak." Ege , Saye'nin sözünden sonra hemen ayağa kalkarak babasına seslenerek babasına doğru koşmaya başladı. "Baba! Tamer abiyi arayıp Güneş'in bizimle kalması için konuşur musun? Güneş'in bizimle kalmasını istiyorum ama babası ve annesi kızmasın ona. Lütfen konuşur musun?" Ege'nin babası Ferhat abi başını sallayarak "Tamam oğlum konuşurum hemen şimdi. Siz eğlencesine bakın." Ferhat abi sözünden sonra ayağa kalkarak telefonuyla uğraşıp biriyle konuşmaya başlamıştı. Bir süre sonra Ferhat abi bize dönerek. "Güneş bizde kalabilir. Herşey yolunda." Ege ve Saye sevinirken benim aklım hâlâ ailemdeydi yine de korkumu belli etmemek için ayak uydurmuş ve oyunlar oynamaya, eğlenceli vakit geçirmeye odaklanmıştık. Aradan saatler geçmişti ve gece yarısı olmuştu yatma vakti gelmişti. Saye iki saat önce gitmek zorunda kalmıştı çünkü babası kızını almaya gelmişti. Saye ile gitmek istemiştim ama Ferhat abi babamın beni kendisine emanet ettiğini bu yüzden Ege'lerde kalmıştım. Ege ile aynı odada ama farklı yataklarda yatmıştık ama benim gözlerime uyku girmediği için uyuyamamıştım ve bu durum canımı çok sıkmıştı. Sırtımı arkaya dönerek cama doğru dönmüştüm , ay ışığı içeri sızıyordu ve ay çok güzel görünüyordu. Aklıma yine ailem gelmişti , bu durum beni çok korkuturuyordu içimde kötü bir his vardı. Ege'nin uyandığını yanıma gelip oturana kadar fark etmemiştim. "Neden uyumuyorsun Güneş?" "Bilmiyorum Ege , ay o kadar güzel ki uyumak istemiyorum." "Ama titriyorsun Güneş? Neden titriyorsun?" Ege'nin sorusundan sonra titrediğimi yeni fark etmiştim. Ege'ye yüzümü dönerek konuşmaya başlamıştım. "Bilmiyorum Ege.." Ege bana inanmamış gibi kaşlarını çatmış öylece beni izliyordu, bir süre sonra elini alnıma koyarak "Hasta da değilsin. Bilmiyorum diyorsun ama bana nedense biliyormuşsun gibi hissediyorum. Lütfen gerçek sebebini söyler misin?" Gözlerimi yine cama ışığı vuran ay'ı izlemeye başlamıştım. Ege sanki benim düşüncelerimi duymuş gibi konuşmaya başlamıştı. "Aileni mi düşünüyorsun?" Ege'nin sorusuna cevap verememiştim çünkü verecek bir cevabım yoktu. Ege ise gülümseyerek üstümü örtüp "Anlaşıldı Güneş hanım, aileni düşünüyorsun ama biz bu konuyu halletmiştik?" Ege bir süre sonra konuşmaya devam etmişti. "Hâlâ titriyorsun Güneş. Korktuğunu biliyorum..." Ege'nin sözünden sonra bakışlarımı sesin sahibine çevirmiştim. "Bilmiyorsun Ege...Sende , Saye'de hiçbiriniz gerçekleri bilmiyorsunuz..." Ege anlayışla gülümseyerek konuşmaya devam etmisti. "Biliyorum Güneş ama anlatırsan belki seni kurtarabiliriz..." "Olmaz Ege , biz henüz çocuğuz. Senin ailen sana inanır ama benim ailem bana inanmaz...kimse beni ciddiye almaz Ege..." "Olsun Güneş... En azından çabalamış oluruz. Hiç yoktan iyidir öyle değil mi? Hadi korkma ve uyumaya çalış." Ege'nin söylediklerini dikkata alarak başımı sallamış ve gözümü kapatarak uyumaya çalışmıştım. "Uyuyana kadar buradayım , uyuduğunda bende kendi yatağıma geçip uyuyacağım. Korkarsan benim yanıma gelebilirsin hatta seslen ben senin yanına gelirim. İyi geceler" yazar anlatımı; Ege, Güneş'e söylediklerinden sonra Güneş'in rahatça uyumasını beklemişti. Güneş uyuduktan sonra yatağına göz atmıştı ama uyumaktan vazgeçmiş ve Güneş'in yanından hiç ayrılmamış, ay'ı ve Güneş'i izleyerek beklemeye başlamıştı. Bir süre sonra Ege ,Güneş'in titrediğini fark edince üstünü iyice örtmüş ve Güneş'in saçlarıyla oynayarak sakinleştirmeye çalışıyordu. Güneş sakinleştikten sonra Ege bir süre daha olduğu gibi beklemeye devam etmişti ki kendiside çocuk bedeniyle dayanamayıp uyuyakalmış ve Güneş'in yanına yatmıştı. Sabah olduğunda Ege hemen Güneş'ten önce uyanmış ve Güneş'i rahatsız etmeden yataktan kalkmıştı. Güneş'i kontrol ettikten sonra saate bakmış ve saatin 10'a geldiğini görünce şaşırmıştı çünkü Güneş'in bu saate kadar uyumayacağını kendiside biliyordu. Güneş'in erken saatlerde herkesten önce uyandığını biliyordu. Bakışları küçük bedeniyle battaniyesine sarılarak uyuyarak yakın arkadaşını buldu ve gülümseyerek yanına gidip tekrar üstünü örterek son kez kontrol ederek anne ve babasına yardım etmek için odadan çıkmıştı. Anne ve babasının yanına varan Ege annesini ve babasına günaydın öpücükleri vererek babasıyla evden çıkıp atları dışarı çıkarmaya gitmişti ki anneside kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. İçeride henüz uyuyan Güneş'i düşünerek Güneş'in en sevdiği pankeklerden yapmaya başlamıştı. Ege babasıyla atları dışarı çıkarıp ahırdaki işlerini hallettikten sonra eve gelmiş ve odasına gecerek temiz kıyafetler alıp banyoya geçmişti. Bir süre sonra banyodan temiz kıyafetleri ile çıkan Ege annesine sofrayı kurması için yardım ederken küçük kardeşi Otay elinde ki oyuncağı ile sofraya oturmuş ve edecekleri kahvaltıyı bekliyordu. Annesi Ege'ye dönerek konuşmaya başlamıştı. "Ege, Güneş'i uyandırmanın vakti geldi. Hadi git uyandırıp gel." Ege bir süre düşündü ve konuşmaya devam etti "Ama anne çok yorgun olduğu belli biraz daha uyusa olmaz mı?" Annesi gülümseyerek cevap vermişti. "Annecim çok işlerimiz var Güneş'in ailesi kızlarını merak etmeye başlamıştır." Ege kaşlarını çatarak itiraz etmeye başlamıştı. "Hayır anne , Güneş'in ailesi Güneş ile ilgilenmiyor. Güneş onlar yüzünden bu kadar yorgun. Güneş'i ailesine vermeyeceğiz. Saye ile birlikte Güneş'imizi koruyacağız. " Bunu duyan Annesi Lerzan hanım oğlunun başını okşayarak gülümsemiş ve eşi Ferhat bey'e bakmıştı "Korursunuz tabii oğlum ama Güneş'in aç kalmasını istemezsin öyle değil mi? Hadi annem Güneş'i uyandır ve gel." Ege annesinin haklı olabileceğini düşünerek başını salladı ve hızla Güneş ile kaldığı kendi odasına ilerledi. Güneş'in yanına yaklaşarak "Güneş, uyan hadi annem kahvaltıya çağırıyor." Uyumaya devam eden Güneş'in üstünde ki battaniyeyi çekerek nazik bir şekilde Güneş'i dürtüp "Güneş hadii kalk!" Güneş gözüne değen gün ışığı ile uyanıp Ege'nin söylediklerini anlamayarak konuştu. "Hı?" Ege, Güneş'in bu haline gülerek devam etmişti "Kalk diyorum! Annem kahvaltıya çağırıyor diyorum!" "Heee tamaam , geliyorum hemen." Güneş hızla kalkarak yatağı düzenlemiş ve banyoya elini yüzünü yıkamaya gitmişti. Ege ise hızla gülerek annesinin yanına sofraya oturmuş ve Güneş'in gelmesini bekliyordu. Güneş, sofraya gelerek Lerzan hanım'a Günaydın diyerek öpmüş ve Ege'nin kendisi için tuttuğu yere geçerek oturmuş ve birlikte kahvaltı etmeye başlamışlardı. Kahvaltı bittikten sonra Güneş ve Ege Lerzan hanıma yardım ederek birlikte sofrayı toplamışlardı. Şimdi ise Ege ,Güneş ile birlikte Güneş'i evine götürüyordu. Ege Güneş'i bırakmadan önce Saye'yi de yanına almışlardı ve şimdi birlikte güle oynayarak Güneş'i evine bırakmaya gidiyorlardı. Güneş'in evine varan üçlünün yüzünde ki gülümseme solarak üzgün bir hâl almıştı çünkü Güneş'in anne ve babası kavga ediyorlardı. Güneş bu duruma alışmıştı artık. Gözleri Ege ve Saye'nin üzerindeyken Saye konuşmaya başlamıştı. "Güneş..Annen ve baban sana bir şey yapmazlar değil mi?" "Hayır Saye , korkmana gerek yok...herşey yolunda." Ege konuşmaya başlar. "Emin misin Güneş? Yardıma ihtiyacın var mı?" Güneş Saye ve Ege'nin sözlerine zoraki şekilde gülümsemisti ama yakın arkadaşları fark etmemişti. Güneş korkuyordu ama yine de belli etmek istememiştim ve belli etmemiştide. "Hayır, hersey yolunda. Bir şeye ihtiyacım yok. Merak etmeyin, sonra görüşürüz." Diyerek sırtını arkadaşlarına vererek hızla eve doğru adımlamıştı. Ege ve Saye, Güneş'in iyi olduğundan emin olmak için bir süre daha evin önünde beklemişti, herhangi bir ses duymayan ikili Güneş'i düşünerek gitmişlerdi ve ikisi birlikte çiftliğe geri dönerek oyunlar oynamaya başlamış ve Güneş'in iyi olması için içten içe dua ediyorlardı. Evde annesi ve babasının kavgası arasında kalan Güneş, korkuyla ne yapacağını bilemeyerek bekliyordu. Annesi Güneş'e bağırarak konuşmuştu. "Odana defol Güneş!" Güneş, annesinin kendisine bağırması üzerine korkarak beklemeye devam etmişti ki annesi Güneş'i sarsarak odasına itmişti. Güneş'in annesi Aslı hanım kızının saçlarını çekerek suratına iki sert tokat atmış ve söylenerek eşi Tamer bey'e dönerek kavgalarına devam etmişti. Güneş, korkmaya devam ederken annesinin kendisine attığı tokatla ve çektiği saçıyla dağınık halde ayağa kalkmış anne ve babasının kavgalarını ayıracaktı ki kapının kilitli olduğunu fark edince gözleri dolarak kapıya sırtını yaslayarak yere çökmüş , dizlerini kendine çekerek kulaklarını kapatmış öylece sessizce ağlayarak beklemeye başlamıştı. Bir süre sonra sesi kesilen anne ve babasının odasının kilidini açarak evden öylece gittiklerini fark etti. Güneş sessizce odasından çıkarken titriyordu , evde kimsenin olmaması onu korkutuyordu. İki saat sonra canı sıkılan Güneş, evin bahçesine çıkarak bahçede kendi halinde oyun oynamaya başlamıştı. Akşam olmaya yakın serin esen rüzgar eşliğinde sessizliği dinlerken içine bir ürpetri girmişti. Annesi ve babası henüz gelmemişti. Annesinin işte çalışıyor olduğunu bildiği için annesi hakkında içi azda olsa rahattı ama babası henüz ortada yoktu ve Güneş'i en çok korkutanda buydu. Güneş olduğu yerden kalkarak eve girmiş ve kendi kendine konuşarak üstünü değiştirip, elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa girmişti. Mutfağı karıştıran Güneş evde hiçbir şeyin olmadığını gördükten sonra çaresizce odasına ilerleyip yatağına uzanmış ve babasını beklemeye başlamıştı. Bir süre sonra uyuyakalan Güneş gözlerini açarak yatağından kalkmış ve saate bakmıştı. Saat henüz gece 3'tü ve babası hâlâ gelmemişti. Annesi ise polisti ve nöbette olduğunu biliyordu. Güneş, evin içinde gelen sesle korkarak sesin geldiği yöne doğru sessizce ilerlemiş ve göz atmıştı ama kimse yoktu. Aynı takırtıların mutfaktan geldiğini duyan Güneş mutfağa ilerlemiş ve mutfaktada kimsenin olmayışı , paniğe ve korkuya sürüklemişti. Hızla odasına kaçan Güneş yatağına uzanmış ve titreyerek battaniyesini başına kadar örtmüş, gözlerini kapatarak beklemeye başlamıştı. Gözlerini açan Güneş, uyuyakaldığını fark ederek yatağından kalkmış ve evin içini kontrol etmişti. Babasının ve annesinin henüz gelmediğini gören Güneş tedirgin bir şekilde elini yüzünü yıkayıp üstünü değiştirmiş ve dışarı çıkmıştı ki babasını öfkeli şekilde karşısında görmüştü. "Baba..." Güneş'in seslenmesine bir tepki vermeyen babası Tamer, umursamadan kızını kenara iterek eve girmiş ve kapıyı sertçe kapatmıştı. Güneş babasının bu haline alışık olduğu için kırgın bir şekilde yakın arkadaşı Saye ve Ege'nin her zaman bu saatlerde olduğu çiftliğe doğru ilerlemeye başlamıştı. Çiftliğe varan Güneş çekinerek arkadaşlarının yanına ilerlemişti bunu fark eden Saye ve Ege sevinerek ve endişelenerek arkadaşı Güneş'in anormal durumunu merak etmeye başlamışlardı. Saye ,Güneş'e sarılırken Güneş'in titrediğini fark etti ve Ege'ye döndü. Ege ,dalgın olan Güneş'in omzuna elini koyarak. "Güneş? Neyin var?" Güneş tam cevap verecekti ki , Güneş'in babası kızının üstüne öfkeyle sarhoş halde bağırarak yürümeye başlamıştı. "Güneş!" Güneş babasının kendisine seslenmesiyle korkarak babasına dönmüştü ki Ege ve Saye'nin babası araya girerek Tamer'i tutarken Ege'nin babası Ferhat bey oğluna "Oğlum Güneş'i alın ve buradan uzaklaşın!" Ege babasının emri üzerine başını sallayarak Güneş'in elini tutarken , Saye ,Güneş'in diğer yanına geçerek Güneş'in elini tutmuştu. Ege ,titreyen kendisinden 1 yaş küçük yakın arkadaşına bakarken Saye konuşmaya başlamıştı. "Hadi Güneş gidelim..." "Evet ,Saye haklı Güneş. Biz seni koruruz Güneş korkma." Birbiriyle bebeklikten beri birlikte olan üçlü arkadaş birbirine destek vererek hızla oradan uzaklaşmaya başlamışlardı. Güneş, uzaklaşırken babasının öfkeden gözleri dönerek kendisinden geçmiş haline bakarak annesini düşünmüştü. Üçlü oradan hızla uzaklaşmış ve birlikte vakit geçirmeye başlamıştı. Güneş ise hâlâ annesini düşünüyordu. ~Bölüm sonuuu~ Düşüncelerinizi ve fikirlerinizi bekliyorum. Kendinize dikkat edin ve sizi üzen şeyleri düşünmemeye çalışın. İyi günler dilerim , görüşürüzz 🫶🏻 |
0% |