Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Cadı

@karanligin._yildiz

Laneti başlatan ve bela olan O Büyük Cadı. Kadın, cadı ile tartışıyor, çıkış yolu arıyordu , bilmiyordu ki bugün Büyük Cadı onu esir alacağını. Büyük cadı, keyifle gülümseyerek yüzünü kadına dönmüş "Kork. Başına geleceklerden kork. Benimle bir anlaşma yapıp ortak olabiliriz. İki düşman olsak bile bu anlaşma sayesinde sana yardım edebilirim." Demişti. Kadın ise umursamamış ve gelişi güzel pelerinini geriye savurmuş "O anlaşmayı yapmayacağım. Sandığımdan daha aptalsın. Bilmiyor muyum sanıyorsun? Dersini iyi çalış minik Cadı." Demişti Kadın. Biliyordu , o anlaşmayı yaparsa tuzağa düşeceğini ve lanetli kitabı asla yok edemeyeceğini bu yüzden zekice hareket etmesi gerekiyordu. Bilmiyordu ki Cadı onu yanına çağırarak çoktan tuzağa düşürdüğünü. Kadın , Cadı'nın zaafını çok iyi biliyordu, Cadı'nın tek bir kişiye zaafı vardı , sadece onunla ilgilenirdi, gözü bir başkasına bakmazdı. Cadı, sakin ve ne hissettiği anlaşılmaz ifadesiyle "Yanılıyorsun. Çoktan kaybettin ve kendini kandırıyorsun. Ne sanıyordum? Öyle mi? Aptal mışım ? Çok yazık olacak ama senin en büyük hatan buraya gelmen oldu , çoktan tuzağa düştün." Demiş ve kahkaha atarak yerine oturmuş eline lanetli kitabı almıştı, yine aynı tonda "Bunu mu istiyordun minik Hera'cık?" Elindeki kitabı kaldırıp hafifçe sallamıştı. Hera , şimdi ne yapacağını düşünüyordu. Bir yol bulmalıydı. Kendince laneti yok etmeye çalışıyordu ama bu görev başkasına verilmişti ve Hera'nın bundan haberi bile yoktu. Hera , hayatında ki herkesi kaybetmişti , hiç kimsesi yoktu, Bir zamanlar ise Büyük Cadı ile çok yakın arkadaşlardı çünkü Büyük Cadı o zamanlar çok iyi biriydi, kötülüğün kendisini ele geçirmesinden korkuyordu ama şimdi kötülük ve korku Büyük Cadı'ya tapıyordu. Hera , uzun zaman önce kaybetmiş dostuna baktı , hafifçe gülümsemişti "Korkuyorsun değil mi? Kitabın yok olmasından?" Diyerek konuşmaya başlamıştı. Büyük Cadı , Hera'yı dikkatle dinlemeye başlamıştı ve Hera bilmiyordu ki Büyük Cadı ile düşman olsa bile Büyük Cadı , Hera'nın dostluğuna ihtiyacı vardı, Hera'yı, eski dostunu, huzurunu ve mutluluğunu istiyordu. Bunu hatırlayan Büyük Cadı, içten içe yaralanmıştı , Hera'nın bir şey yapmasına bile gerek yoktu varlığı bile düşmanlırını zehirliyordu, kendisine tapmalarına sebep oluyordu öyle ki eski dostu Büyük Cadı bile ona tapıyordu ama zaafından başka kimseye bakmıyordu. Zaafı ise Hera'ydı, eski dostuydu. Hera'nın gözlerine öyle dalmıştı ki ne dediğini duymamış sadece onu izliyor ve onunla ilgili eskiden kurduğu hayalleri kuruyordu.


Hera, konuşmasını bitirmiş ve Cadı'nın cevap vermesini bekliyordu, kaşını kaldırmış , tuhaf bir sesle "Beni duymadın değil mi? Yine daldın gittin . Ne o zaafından daha mı güzelim yoksa?" Demişti, Büyük Cadı kaşlarını çatmış "Senin gibi bir kadına ben bile bakmam. Benim gibi yakışıklı birinin zaafından başkasına bakacağını zannetme , benim zaafım senden kat ve kat daha güzel. Güzelliğini dilimle anlatamam ama aynaya baksa kendisinin ölümüne sebep olur. Bir insanın kaldıramayacağı bir güzelliğe sahip. Hem kalbi , hemde kendisi. Sanki bir mucize..." demişti sonlara doğru sesi alçalmıştı. Büyük Cadı , Hera'nın kalbini kırmadan konuşmak istemişti ama kendisi zaten kötülüğün ta kendisiydi istese bile yapamazdı. Hera , gururla gülümsemiş "Eminim , benim gibi olmaya çalışan biridir çünkü kimse benden daha mükemmel olmaz. Olamaz. Sen bile benden daha iyi olamazsın. O yüzden uzatma ve kitabı bana ver." Demişti , Büyük Cadı sadece kibirle gülümsemiş ve Hera'yı , en büyük zaafını zindana hapis etmişti.


Hera , günlerdir, haftalardır o zindandaydı. Büyük Cadı, kalbini kırmıştı ama bunu kimseye belli edemezdi. Hera, hem lanetli kitabı yok etmeye hemde Büyük Cadı'yı kötülükten kurtarmaya çalışıyordu. Bunu tek başına yapamazdı. Kahin, kuralları söylemişti ama Hera yine de farklı yollarında olabileceğini söylemişti. Evet , yolu vardı onun için de kendi kendini lanetlemekti ama bilmiyordu. Bilse de yapar mıydı? Evet , yapardı çünkü tek kurtuluşu bu olurdu. Kimsesi olmadığı için hem laneti kendine yapar ve laneti yok ederdi hemde Büyük Cadı'yı kurtarırdı. Hera'nın zindan kapısı gürültü ile açılmıştı, bu zindan Hera'nın mükemmelliğinden hiçbir şey alamamıştı, zindan'a hizmet eden bazıları bile onu kıskanıyordu. Kapı tamamen açılmıştı karşısında bir adam vardı, bu adam Cadı'nın yardımcısıydı, elini Hera'ya doğru uzatıp "Kalk, Büyük Cadı seni serbest bıraktı." Dedi sert bir sesle. Hera , uzatılan ele bile bakmamış tek başına kendisi kalkmıştı. Hadlerini bilmeleri gerekiyordu, kimse kendisine bu şekilde davranamazdı.


Büyük Cadı, Hera'yı serbest bıraktıktan sonra hiç görmemişti aradan aylar geçmişti ve bugün ise birbirlerini görmeyeli 3. Yılı olacaktı. Kahin , kum saatini çevirmiş ve Büyük Cadı'nın zaafından nefret etmişti, Kahin, Cadı'yı istiyordu , Cadı ise zaafını. Kahin, Cadı'ya büyü yapmış ve kendi laneti altına almıştı.


Aradan haftalar geçmiş ve Hera hâlâ bir yolunu arıyordu. Yeni bir soy var etmişti. Bilmiyordu ki soyun son varisi asıl yok eden olacağını. Hera , oturduğu yerden önünde ki kağıda bir şeyler yazıyordu, o an bir saldırıya uğramıştı, saldırı devam ederken , Hera kendisine anca gelmişti. Kendine geldiği an ise Büyük Cadı ve Kahin karşısında dik bir şekilde duruyorlardı. Hera , sinirle hamle yapmayı denemiş ama olmamıştı çünkü Kahin, ulu biriydi. Hera ise Kahin tarafından hayal kırıklığına uğramıştı. Onun himayesi altında büyümüştü, yapmaz diye düşünmüştü. Yanılmıştı , artık bu saatten sonra Hera, güvensizlik kazanmıştı. Kahin "Son sözlerini söyle Hera. Büyük Cadı'nın zaafı benim, eğer biraz daha zeki olsaydın beni bulur ve ona karşı kullanırdın. Ben senin yerinde olsam bunu yapardım." Demişti zevkle. Büyük Cadı, büyünün altındaydı ama bilmiyordu ikinci kez hayal kırıklığına uğrayan Hera artık güçsüz düşmüş ve Kahin'e engel olamamıştı, lanet yapılmış ve var olan soy'a işlenmişti. Hera, ölmemişti ama kendisini ölü gibi göstermiş , oyuna karşı oyunla karşı vermeye başlamıştı.


Hera, uzun yıllardır bu çürümeye yüz tutmuş 3 katlı geniş orman evde yaşıyor, soyun son varisini izliyordu. Soyun son varisinin Teyzesi ile tanışmış çok yakın dost olmuşlardı. Varisin Teyzesi hergün Hera'ya rapor yazarak durumu bildiriyordu. Varisin Teyzesinin ölümüne az kalmıştı , Varisin Teyzesi ölüme yaklaştıkça Varise işliyor , acı veriyordu. Bir yolunu bulmalıydı. Son çare Varisin Teyzesi, son varise herseyi anlatmıştı. Varisin , Hera'yı bulması gerekiyordu ve bunu partneri ile yapması gerekiyordu, Kahin'in sebep olduğu bu lanet Büyük Cadı tarafından yapılmıştı. Hera , bunları hiçbir zaman unutmayacaktı, o gün gelene kadar küçük oyununa Büyük oyun için devam edecekti ve o gün geldiğinde ise Büyük bir lanet savaşı çıkacaktı. O gün varis ya ölecekti yada kazanacaktı. Kazanması için ise Hera'nın kurtaramadığı Büyük Cadı'nın canını alması gerekiyordu. Bunu ise varis kendi elleriyle Büyük Cadı'nın yaşamını elinden almasıyla yapacaktı. Hera , şimdilik oyuna devam ediyordu , acısını alacaktı, kuralı bozan Kahin'i ise kendisi yok edecekti. Ve bunu yaparken zevkle yapacaktı.


Gözlerimi açalı uzun süre oluyordu. Uzunca Esil'in eşliğinde sessizlik içerisinde Teyzemin dediklerini düşünüyorduk. Gözümü kapattığımda aynı görüntüyü görmüş ve tekrar açmıştım. Esil'in annesi odaya elinde tepsiyle girmiş ve ikimize de yemek getirmişti. Esil, annesinin geldiğini görünce "Teşekkür ederim anne. Zahmet etmişsin." Dedi, yorgun ve acı çeker bir sesle. Esil'e dönmüş, zoraki gülümsemiştim çünkü canım hâlâ acıyordu. Esil, herşeyi biliyordu. Teyzem en sonunda "Hadi, yemeğinizi yiyin. Benim işlerim var , gitmem gerekiyor." Demiş ve tepsiyi bırakıp gitmişti. Esil , tepsiyi kucağına almış önce yemeği bana nazikçe yedirmeye başlamıştı bir yandan bana en büyük hayallerinden ve birlikte yapmayı düşündüğü eğlenceli aktiviteleri anlatıyordu. Bir süre sonra telefonum çalmıştı , arayan Havin'di. Esil , benim yerime telefonu açmış ve konuşmaya başlamıştı. Esil konuşurken uyuşan bedenimi hareket ettirmeye çalışmıştım ama olmamıştı. Esil telefonu hoparlöre almış ve Havin'in bağırarak söylediği şarkıya eşlik etmiştik. Havin , neşeli bir sesle "Nasıl hissediyormuş benim Talya'm?" Diye sormuştu, gülerek Havin'e eşlik etmiş ve " eh işte, Esil olmasa herhalde ölürdüm." Demiştim. Esil bu dememe kızarak hafifçe başıma vurmuş "Saçma sapan konuşma fırlatırım seni uzaya." Dedi , demesiyle susmuş ve daha fazla dayanamamış gülmeye başlamıştım. Uzunca bir konuşma ve gülüşmeler sonrası Havin telefonu kapatmış, Esil ise tepsiyi götürmeye gitmişti. Gittiğinde ise gözlerim ağırlaşmış , bilincim gözlerime saldırınca tamamen kaybetmiş ve uyku beni kollarına çekmişti.


Büyük Cadı, Varisi uykuya çekmiş ve son lanet sözlerini okumaya başlamıştı. Çünkü Varisin Teyzesi evden çıkıp uzaklaşmış ve ıssız yere gitmiş orada canını vermeye başlamıştı. Hera , Varisin Teyzesinin yanına gelmiş ve acısını hafifletmeye çalışmıştı. Acı, hafiflememiş dahada artmıştı çünkü varisin Teyzesi oğlunun babasının ölümüne sebep olmuştu. Hera , tekrar denemişti ama yine olmamıştı. Bilmiyordu, bazı şeyleri hiç bilmiyordu. Bilse yapar mıydı? Adaletin cezasıydı bu varisin Teyzesine. Varisin Teyzesi, sonsuzluğa yok olmuş ve lanet son varise işlenmişti. İşte şimdi büyük oyuna yaklaşıyordu. Hem laneti yok edecekti hemde Varisini kurtaracaktı ama bunun için Varisin çabalaması gerekiyordu. Ugraşmalıydı öyle yada böyle bir şekilde yapması gerekiyordu. Ya varis ölecekti yada Büyük Cadı.


Bölüm sonuuu ~


Kitap ve Bölüm hakkında düşüncelerinizi bekliyorum. Görüşmek üzereee ~


Loading...
0%