@karanliginkizi
|
17.06.2006 “Baba bu odada ne var?” “O odada dışarıda gördüğün abi ve ablaların dinlenme ve plan tekrar etme yerleri var” Babamın elini bırakıp odanın kapısının önüne koştum. Kapı benim boyumu geçiyordu ve üstünde kocaman bir yazı vardı yanında ise bir sembol. “Baba bu kapıda ne yazıyor?” ““Deniz Kuvvetleri ” yazıyor kızım.” “Deniz kuvvetleri mi?” “Evet, neden bu kadar şaşırdın bakalım minik cimcime?” Babam benim boyuma gelmek için sağ bacağının diz kapağı yere değecek şekilde koydu , sol bacağını ise diz kapağından bükerek yere çömeldi “Ben cimcime değilim abimde aynısı söylüyor hıh?” İki kolumu karnım ve göğüs kafesim arasında birleştirdim. Bir kaşını hafif yukarı kaldırdı ve hafifçe çehresini muzip hale getirdi “Öyle mi?” “Evet, neden bana böyle diyorsunuz ?” “Çünkü sana böyle seslenmek hoşumuza gidiyor “ “Hoşunuza mı gidiyor, nasıl yani bu sözün ayağımı var?” Ben sözümü tamamladığımda bana ve babama yansıyan ışığı kesen bir vücut yanımıza geldi ve bana cevap verdi “Hayır, küçük hanım hiçbir sözcüğün ayağı yoktur hoşuma gidiyor demek sana böyle seslenmeyi seviyorum demek” Babam ayağa kalktı ve sağ elini şakağına doğru kaldırdı bu asker selamı vermek demekti ama babamı ilk kez kendi yaşında birine asker selamı verirken görüyordum çünkü buradaki en yaşı büyük rütbeli asker oydu bu gelen adam onun komutanı olmalı o adamda babama aynı selamı verdi ve sarıldılar, ayrıldıklarında babam soru sordu “Ali burada mıydın? Ne zaman geldin?” “Yarım saat önce geldim bide ne görüyüm Murat’a diz çöktüre bilmiş bir kişi onunla tanışmak istedim” “Eğitim sırasında da diz çöküyordum” Yanındaki adama döndü ve hafif gülümsedi o adam ise babamın sol omzunu hafif sıktı ve oda babam gibi gülümsedi ve şunları söyledi : “Evet, eğitim de de diz çöküyordun ama zorunda olduğun için şimdi ise bu küçük hanımı daha yakından görmek için diz çöküyorsun aralarında çok fark var sevgili dostum ama bizi hala bu küçük hanımla tanıştırmadın” Babam bana baktı ve kocaman gülümsedi ardından elbisemin eteğini düzeltip beni kucağına aldı “Bu benim kızım Alkım, kızım bu amcada benim hem çocukluk hem de görev arkadaşım Ali amcan” Ben siyah irislerimi ikisinin arsında gezdirirken Ali amca sağ elini bana uzattı “Tanıştığıma memnun oldum Alkım” Sol elimi babamın omzundan çekip Ali amcanın sağ elini tutup sıktım “Bende tanıştığıma memnun oldum Ali amca. Bir şey sora bilir miyim?” Gülümsedi ve başını aşağı yukarı hafifçe salladı “Tabi ki de” “Rütben babamınkinden daha mı büyük ?” “Neden böyle bir şey sordun Alkım?” “Çünkü ilk kez babamın kendiyle aynı yaştaki birine asker selamı verdiğini görüyorum “ “Hayır, Alkım biz babanla aynı rütbeye sahibiz ama babanla çok önceden beri böyle selamlaştığımız için birbirimize asker selamı verdik ayrıca askerler yaş gözetmeksizin birbirine selam verebilir” “Anladım” Babama döndüm ve hafifçe yanağından öptüm “Beni kucağına aldığın için teşekkür ederim prensim ama şimdi beni aşağıya indirmelisin çünkü daha keşfedeceğim çok yer var” Babam bana gülümsedi ve konuştu “Peki prensesim ama gemiden inmek ve parapetlere* yaklaşmak yok anlaştık mı?” Kafamı hafice salladım “Anlaştık” Ben babamın kucağından inip etrafa bakmaya başladığımda geminin büyük kapısı açıldı, içeriye benden 2-3 yaş büyük bir erkek çocuğu ve arkasından askeri üstte tanıştığım yüzbaşı olan Yusuf abi girdi erkek çocuğu Ali amcanın yanına geldi ve konuşmaya başladı “Baba Yusuf abiye bir şey söyle beni o odaya girdirmiyor” “Hangi odaya olum?” “ Silah odasına” “ Silah odasına giremezsin olum çünkü oradaki silahlar sana göre tehlikeli ayrıca biz seninle evde buradaki hiçbir abiyi ve ablayı zora sokmayacağımız konusunda anlaşmamış mıydık, neden anlaşmamıza sadık kalmıyorsun?” “Ama baba sadece silahlara bakmak istedim bir şey yapmadım ki” “Peki öyle olsun “ “Silahlara bakacak mıyız?” “Evet, beraber bakacağız ama eline almak yok “ Ali amca ve oğlu olduğunu düşündüğüm çocuğun konuşması bittiğinde Ali amca bize döndü ve babamla konuşmaya başladı bense o sırada elimde tutuğum pelüş baykuşuma sarılmanın ve etrafı incelemenin derdindeydim “Murat bu keratada benim oğlum ” “Anlaşılan oda senin gibi silahları çok seviyor” “Benim gibi değil benden daha fazla seviyor” Babam çocuğa doğru eğildi ve konuşmaya başladı “ Silahları bu kadar sevdiğine göre ilerde asker veya polis olmayı düşünüyorsun anladığım kadarıyla” “Evet ben Sat Komandosu olacağım” “Sat Komandosu öylemi? Harika bir meslek bence ama biraz zor ve güç gerektiren bir meslek sen daha önce hiç Sat Komandosu gördün mü bakalım aslan parçası?” “Evet gördüm” “ Hım öylem mi?” Babam elini çocuğun kafasına götürdü ve saçını hafif karıştırdı ve Ali amca ile konuşmaya başladı “ Anlaşılan bizimkiler bizden daha iyi asker olacak ve vatanını daha iyi savunacak” “Alkım da mı böyle” “ Evet evde annesine ve bana sürekli askeri doktor nasıl olurum diye soruyor” “ Bu arda Cenk nerde onu burada göremedim seninle gelmedi mi?” “ Geldi ama şuan üssün diğer tarafında telefonla konuşuyor” “ Anladım” “ Biri benden mi söz etti yoksa ben mi yanlış duydum?” Bu gelen abimdi yanımızdan telefonla annemle konuşmak için ayrılmıştı, bende 4 yaş büyüktü ve bana büyüklük taslayıp duruyordu ama onu seviyordum çünkü evde genellikle ikimiz bize bakan dadımızla beraber kalıyorduk babam deniz tugayıydı annem ise beyin cerrahı o yüzden genelde evde olmuyorlardı. “Evet, olum senden bahsediyorduk” Abim babamın yanına geldi ve sağ kolunun altına girdi ardından elinde tuttuğu telefonu babama verdi “ Ali amca merhaba nasılsın?” “İyiyim Cenk sen nasılsın, okul nasıl gidiyor?” “ İyi gidiyor” Sonra kafasını aşağı doğru eğdi ve Ali amcanın oğlunu gördü, konuşmaya başladı “Merhaba sende mi buradaydın?” Galiba bu çocuğu sadece ben tanımıyordum ama babamla en çok ben vakit geçirirdim “Evet, Cenk abi nasılsın?” “ İyiyim sen nasılsın?” “Bende iyiyim” “ Sen burayı çok seviyorsun anlaşılan her geldiğimde buradasın bakıyorum da” Ben abimden daha fazla buraya gelmiştim ama bu çocuğu daha öne hiç görmemiştim. Siyah saçları ve gri gözleri vardı. Göz rengi çok farklı duruyordu. Sol yanağında ise çok küçük bir gamzesi vardı yüzüne ışık vurduğunda gözleri kristalleşiyordu. Üstüne siyah bir tişört giymişti altında ise gri bir eşofman vardı ama benim dikkatimi çeken şey elinde kurda benzeyen bir pelüş oyuncak tutmasıydı oyuncağı gri, siyah ve beyaz renklerinden oluşuyordu sivri kulakları, tozpembe bir burnu vardı. Ben ise bu gün su yeşili üstende kuş detayları olan yuvarlak yakalı bir elbise giyinmiştim. Abim bana döndü ve konuşmaya başladı “ Abi cim artık şu elindeki baykuşu bir bıraksan mı bak yoruldu o kucağında durmaktan” “Hayır ne alakası var yorulmadı hem neden kucağımda olduğu için yorulsun ki?” “ Sen yorulmayacağını nerden biliyorsun bakalım?” “ Sen öğrettin ya abi ne çabuk unuttun?” “Ben mi öğrettim?” “ Evet” Babam ve Ali amca bizim bu halimize gülmüş ve bize bakmaya devam etmişlerdi ardında kapı açıldı ve içeriye Yusuf abi girdi, babamların acil gelmesi gerektiğine dair bir konuşma yaptı babamlar eşyalarını toplarken bir şey fark ettim Ali amcanın yanındaki çocuk bana bakıyordu benim baktığımı görünce yanıma geldi ve elini uzatıp konuşmaya başladı “Merhaba ben Tunç Vaşak tanışalım mı?” “Bende Alkım Karahanlı tanıştığıma memnun oldum görüşürüz” “Görüşürüz Alkım” dedi ve kapıdan çıkıp gittiler. |
0% |