Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@karanlikruhu

Günümüz


Hâlâ başında oturduğum ateş yavaş yavaş sönmeye başlamıştı. Elimde tuttuğum sigarayı yere atıp ayağımla basıp söndürdüm. Gözüm bir an olsun alevlerden ayrılmazken iki yıl önce olan şeylerin verdiği acı kalbimi şuan bir kez daha fazlasıyla acıtmıştı.

Ben o görevin ardından zaman kaybetmeden uzaklaşmak istemiştim ordan,

ve bu göreve gelmiştim işte tam iki yıldır sadece burda, burdaki teröristlerin arasında yaşıyordum.

Onların köylerinde kalıyor, onların yediği yemeklerden yiyor, onların uyuduğu yerde uyuyordum. Artık iyice onlardan biri olmuştum onlar için, ama aslında bilmiyorlar ki aralarında bir yüzbaşının olduğunu, Yüzbaşı Safir, tamda aralarında, içlerindeydi.

Önümdeki ateşten gözlerimi çekip tam karşımdaki dağlara odaklandım. Herşey o kadar kötü ve berbat haldeydi ki içimde, içimdeki o yangın hiç sönmüyordu ve biliyordum ki hiç bir zaman da sönmicekti. İki yıl önce tamda bugün ben sevdiğim adam tarafından yüzüstü bırakılıp terkedilmiştim. Acıydı, çok acı oysa ki fazlasıyla inanıp güvenmiştim ona...

Onu asla affetmezdim, affetmicektim de...

Duyduğum adım sesleriyle ayağa kalktım ve çok geçmeden gelen şerefsizi gördüm yanıma gelip

"Bejna...napıyosun sen burda ?" Dedi o bozuk türkçesiyle karşımda duran adam. Rohat'ın yani bu itlerin başının yardımcısı baver şerefsiziydi.

Hemen bejna rolüme geçip onlar gibi konuşmaya dikkat ederek cevap verdim. "Hava almaya çıkmıştım" dedim. Bana boş boş bakıp sırıttı ve başını salladı. " İyi...iyi de Rohat seni bekliyor seninle birşey konuşacakmış" dediğinde pekte umursamayarak başımı salladım. Bu Rohat iti beni severdi yani kendimi ona, onlardan olduğuma inandırdığımdan beri, baver kadar yetkim vardı yani.

Baver'le beraber Rohat iti'nin evine doğru gitmeye başladık.

Kaldıkları yer dağ başında bir köydü masum insanlardan öldürerek aldıkları bir köydü.

Bu iki yılda gözümün önünde onca masum insanı öldürmüşlerdi ve lanet olsun ki birşey yapmamıştım yani onlar varken ama bir çok kez onlardan gizli onca insanı ellerinden kurtarmıştım.

Rohat'ın evinin önüne geldiğimizde kapıyı çalmadan içeri girdim.

Beni görünce sırıtan rohat'a bakınca yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum. O kadar igrençti ki...

Gülerek konuştu "Kız bakma öyle" dedi kürtçe, göz devirerek Kürtçe konuştum. "Sende bakma şöyle sevmiyorum biliyorsun Rohat" dediğimde başını salladı. Daha fazla uzatmayarak konuya bir an önce gelmesi adına "Ne oldu niye çağırdın beni, rahatımı niye bozdun !?" Dediğimde kahkaha attı. "Kusura bakmayacaksın bejna. Ama biliyorsun ki yakında türk askerleri basar buraları bir an önce diğer köye gitmemiz gerek" dediğinde başımı önüme eğdim gülmemek için kendimle küçük bir savaş verdim ardından başımı dikleştirdim.

Asıl türk askeri karşında be Rohat iti.

Başımı salladım "öyledir de ne zaman harekete geçiyoruz peki ?" Diye sorduğumda sırıtarak konuştu. "İki gün sonra. Herşey senin kontrolünde olucak unutma " başımı peki dercesine salladım burda daha fazla durmak istemediğim için "iyi öyleyse çıkıyorum ben" dedim ve cevap beklemeden çıktım. Bu huyumda vardı istemediğim bir cevap alıcağımı düşündüğümde diyeceğimi der karşı tarafın birşey demesine izin vermeden uzaklaşırdım, bu herşeyde böyleydi.

Kendi kaldığım eve doğru ilerlemeye başladım.

Bu itler belli etmese de türk askerlerinden çok korkuyorlardı. Bir kaç defa benim timim tarafından saldırıya uğramıştık. Hatta sağolsun Bartu beni bile vurmuştu kolumdan, o da dikkat çekmemek için benim istediğim birşeydi.

Herkes vurulup, ölürken benim hasarsız durmam çok dikkat çekerdi.

Eve girdiğimde kapıyı arkamdan kilitleyip perdeleri örttüm. Yatağıma geçip telefonu çıkardım çok oyalanmadan askeriyeyle iletişime geçtim.

" Yüzbaşı Safir yaman komutanım !" Dedim, ses tonuma dikkat ederek gür bir sesle karşı tarafta albay konuştu bir aydan beri ilk kez irtibat kuruyordum askeriyeyle

"Safir durum nasıl !?" Dediğinde temkinli olmak adına etrafı kontrol ederek konuştum.

"Sağlık durumum stabil. Bu Rohat iti iki gün sonra bu köyü terk etmek adına bir planı var.

Bütün sorumluluğu bana verdi. Ne zaman bitiriyorum işini?" Diye sorduğumda albay gururlu bir sesle konuştu.

" Hayalet timi yani timin pusu'da senin komutun bekleniyor biliyorsun. En iyisi diğer köye giderken yolda avlamak" dediğinde mutlulukla gülümsedim.

" Tamamdır komutanım. İki gün sonra doğan şafakla işleri bitmiş olucak. Ben hayaletle irtibata geçiyorum şimdi" dediğimde albay bir süre sustu

Ardından konuştu. "Timin ve askeriye seni özledi safir yüzbaşım " dediğinde burukça gülümsedim.

" Bende özledim komutanım Allah'ın izniyle yakın zamanda ordayım " dedim.

" Tabiki safir hadi bakalım iş başına" dediğinde o görmese de başımı salladım "Emredersiniz komutanım!" Diyerek telefonu kapattım.

Tam timi arıyacakken yanımdaki pencerenin arkasından bir silüet görünce hızlıca silahıma uzandım sessizce ayağa kalktım perdenin ucundan tutup bir anda çekip silahı ateşledim.

O an bir bağırış duyuldu bu baver'di kolundan vurmuştum.

" Yaw bejna bacım napıyorsun !!?" Diyerek acıyla konuştuğunda sinirle boğazından tutup kendime çekip konuştum "Asıl sen napıyorsun lan benim penceremin önünde pencere açık diye boş mu sandın lan !!" Korkuyla başını iki yana salladı

" Yok...yok bejna bacım..ben...ben nöbet tutuyordum vallah" boğazını daha da sıktım "doğru söyle lan !! yoksa senin burda leşini bulamazlar. Beni mi dinliyordun sen !?" Korkuyla başını iki yana salladı. "Yok valla bejna..yok yeni gelmişem zaten bir şey duymadım" duymadığına emin olmuştum boğazını bırakıp elimdeki tabancayla ayağına sıktım "DEFOL GİT LAN !!" diye bağırdım korkuyla koşarcasına topallayarak kaçtı.

Sinirle pencereyi sertçe kapatıp perdeyi örttüm.

"Aptal safir...bu kadar mı acemisin pencereyi kapatmamak ne lan !!" Kendime kızıyordum

Yaptığım tam aptallıktı Allah'tan birşey duymamıştı.

Bütün her yeri tek tek kontrol ettim ardından timden uraz'ı aradım telefon ilk çalışta açıldı.

" Emret komutanım !!" Dedi telefondaki Uraz direkt konuya girdim. "İki gün sonda yeni köye doğru yola çıkıyoruz o yolda bitiriyoruz işlerini" dediğimde arkadan Bartu'nun sesi duyuldu

"Ohh be sonunda komutanım bitiyor bu işkence...

Komutanım birşey sorabilirmiyim ?" Dediğinde yine görmeselerde başımı evet dercesine salladım "sor Bartu" dedim Bartu beklemeden konuştu. "Bu görev bitiminde size sarılabilirmiyim ?" Dediğinde güldüm. Gülerek cevap verdim "sarılabilirsin Bartu" dediğimde diğerleri lafa atladı konuşan Alp oldu "olmuyor komutanım ya biz ?" Diye sorduklarında daha da güldüm " sizde asker sizde... Hatta sizden önce ben " dedim. Onlar benim askerimden çok ailemdiler. Hatta iş dışında abim diyebileceğim kişilerdi.

" Sözü aldık o zaman komutanım ?" Diyen bartuyla güldüm " Söz bartu söz... Size sarılmıcam da kime sarılıcam?" Dediğimde Bartu keyifle güldü " tabiki komutanım sizi sarılmak için bekliyor olucaz " mutluluk vardı artık yüzümde onlar benim ailem olmuşlardı. Bana asla ihanet etmicek, yarı yolda bırakmıcak, arkamdan vurmayacak ailemdi.

" Bende o günü bekliyor olucam Bartu. Şimdi kendinize iyi bakın Allah'a emanetsiniz " dediğimde hepsi birden konuştu " Sizde komutanım sizde Allah'a emanetsiniz" dediler ve telefon kapandı.


2 gün sonra

Saat gece 03:00'dı ve biz Rohat ve diğer itleriyle yola çıkmıştık. Allah'ın izniyle bugün bu itlerin leşini bırakıcaktık. Hareket halindeyken timim için bir tık zorlu olucaktı ama en savunmasız anları yoldayken olucaktı. Ellerinde bir çok çanta vardı silahlar o çantaların bir kaçındaydı ve yerlerini bilen bendim onun dışında ellerinde olan tüfekleri vardı sadece, onlarda da iki, üç mermi vardı hepsini özenle kendi ellerimle çıkarmıştım.

Bende ise elimde dolu tüfek sağ ve sol bacağımda tabancalar, çakılar vardı. Benim ilk hedefim Rohat itiydi. Timimin ilk hedefi başta baver ve diğerleriydi. Rohat'ı bir kayanın arkasına saklanmak adına çekip orda öldürücektim. Timimden sayıca üstün olduklarını için onları riske atamazdım.

" Bejna sana diyorum!!" Daldığım operasyon planından yanımda yürüyen rohat'ın sesiyle çıktım başımı rohat'a çevirdim.

" Ne diyorsun Rohat sal bi beni !" Diyerek sinirli bir şekilde konuşunca sırıttı. " Sakin bejna sakin... dalmış gitmişsin neyin var ?" Sinirli yüzüne bakınca yüzündeki o iğrenç sırıtışı sildi

"yorgunum Rohat...uğraşma benle şu it'le uğraş !!" Diyerek yanda hala hafif hafif topallayan baver'i gösterdim. Rohat dönüp baver'e baktı sonra gülerek bana döndü.

" İyi vurmuşsun he..." Dediğinde alayla güldüm.

Seni de vurucam merak etme 

Başımı salladım "Beni ne cüretle dinliyor Rohat, bu it'in " dediğimde yan taraftan baver lafa atladı.

"Yaw vallah dinlemedim !" Dediğinde tek hamlede kolumdaki tüfeği çıkarıp doğrulttum korkuyla geri çekildiğinde sinirle konuştum.

" Kapat lan çeneni alnının ortasına yersin mermiyi !" Dediğimde Rohat tüfeği tutup indirdi.

"Sal şunu bejna...tamam akıllanmış işte dursun yerinde " sinirle tüfeği rohat'ın elinden çekerek kurtarıp tekrar omzuma taktım.

Sinirle yürümeye devam ettim.


_________________________♠_______________________


Bir saattir yoldaydık yavaş yavaş güneş doğuyordu ve tam olarak birazdan görev başlıcaktı.

Rohat'a döndüm gülerek konuştum.

" Rohat bizim gittiğimiz köy boş mudur ?" Başını bana çevirdi güldüğümü görünce biraz şaşırdı gülmezdim çünkü anca bu itlerine kızıp bağırdığı zaman gülerdim o da o itler acı çektiği içindi.

" Yok be bejna nerde iki dakikalık iş ama heç merak etme sen " dediğinde başımı salladım.

Onlar değil sen ölecen Rohat iti

Sol kulağımda olan kulaklık açıktı ve tim benden işaret bekliyordu.

" Napalım o zaman Rohat...bitirelim işlerini !" dediğimde Rohat güldü ve silah sesi

duyuldu. 

Birde bir derken arkadakiler bir bir dökülmeye başladılar.

Bölüm hakkında fikirleriniz nelerrrr?


Loading...
0%