Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. BÖLÜM

@karanliktaki.isik3

Sizleri şöyle üçüncü bölümle başbaşa bırakayım👇🏻

 

Kendimi bataklıkta gibi hissediyorumdum çırpındıkça daha çok batıyordum fakat öylece dursam da batıyordum. Sonuç hep aynı olacaktı, batacaktım... Çıkmanın tek bir yolu vardı birisi gelip çekip çıkaracaktı beni buradan, böyle bir seçeneğin hatta böyle birisi hayatımda olmadığı için hep kendi mücadelemi kendim verecektim. Bunu biliyordum bende bu yaşadığım sürede durmak yerine çırpınmayı seçtim. Çırpınmaya, mücadeleme de her zaman devam edecektim.

 

Yaşadığım şoku atlatmam lazımdı

yoksa arabayı gözden kaybedecektim. Ayça beni kendime getirmek için yüksek sesle uyardı.

 

" Hadi Güneş oyalanmanın sırası değil çabuk peşine düşelim. "

 

Arabayı çalıştırıp peşlerine düştüm, arka fonda kısık sesli müzik önümde kafamı karıştıran ve ilk görüşte sinir olduğum kişinin arabası, Ayaz Günay'ın...

 

" Biraz uzaktan git Güneş dikkat çekmeyelim. Bu Ayaz mıdır uyuz mudur gözüme çok battı."

 

" Aa Ayçacım ayıp ettin hiç dikkat çeker miyim ben aşk olsun "

 

Ayça'ya şeytanca olan bakışımı atıp , gaza sonuna kadar basarak hızlandım. Ayça zaten o bakışımdan ne yapacağımı anlayıp kendini önceden garantiye aldı.

 

Önümdeki arabayı son süratle sollayarak aynı hızla yoluma devam ettim. Aynadan da bir yandan kontrol ediyordum.

 

"Bu hiç iyi olmadı Güneş. Neden böyle bişey yaparsın ki! şimdi peşimizden gelseler napıcaz"

 

"Biraz sakin ol Ayça bişey olmaz. Gelirlerse bizde kaçarız, kovalamaca oynarız ne yani"

 

" Bunları gerçekten sen mi söylüyorsun Güneş, panik atağı olan Güneş mi söylüyor bunları bana " Ayça şok olmuş gözlerle bana bakıyordu ben bile bu kelimeleri nasıl söyledim daha anlamış değildim.

 

Hızımı kesmeden devam ediyorum ve çok garipti ki Ayaz Günay'ın arabası görünürde yoktu. Ayça da bunu fark etmiş olması lazım ki yan aynaya bakarak söze girdi.

 

" Güneş bişey dicem bunlar birden yok oldular. Hiç hayra alamet değil gibi geldi bana napıcaz şimdi"

 

" Normal bir şekil işe gidicez Ayça, hem biz hızlı gittiğimiz için bize yetişemediler kaybolmadılar yani."

 

" Ya Güneş bu söylediğine sen inanıyor musun cidden? Adamların arabası bizim arabamızdan daha hızlı isteseler bizi geçip yüz metre fark atarlar. Bu gün sen iyi değilsin bence, kahve içmediğin için mi böyle oldun sen yoksa?"

 

Ayça'nın arabalara karşı ayrı bir ilgisi vardı. Kızlar genellikle makyaja ya da ne bileyim kıyafete falan ilgi duyar- yani benim gördüğüm kadarıyla- bizimki de arabalara ilgi duyuyordu. Ayça benim için bu yüzden özeldi diğerlerinden çok farklı ve özgündü.

 

" Ya Ayça azarlayıp azarlayıp pardon gerçekleri söyleyip sonra da yumuşatmak için şaka yapıyorsun ya sana kızamıyorum bu yüzden."

 

" Güzel arkadaşım benim, ben seni çözdüm artık istesende kızamazsın. Ee diğer soruma cevap gelmedi?"

 

"Ne sorusu? Hee tamam şimdi jeton düştü. Yok, sabah içemediğim için günüm aymadı maalesef Ayça hanım!"

 

" Öyle mi Güneş hanım, o zaman bu sefer kahveler benden ama bir sorunumuz var ben yapmıyorum."

 

" Her sabah ellerimle yapıp, sonra da hazır içmek insana yük olurmuş be Ayça!"

 

İkimizde kahkaha atıyorduk. Çünkü Ayça usanmadan yaptığı o şakayı bu gün yapamamıştı. Ayça o sırada müziğin sesini sonuna kadar açtı ve radyo da çalan şarkıya eşlik etmeye başladı ben de ona eşlik ederek şarkıyı söylemeye başladık.

 

" Yüzünde taşlar

Hep öyle başlar yeni güne

Eder sabahı

...

 

Kendini anlat bana

Bildiğimi bilmeyeyim

Derdine ortaklığa

Bugün, yarın ve daima

Kaybolan anlamları

Yerlerine koymaya

Doğmalıdır kuvvetimiz

Birliğimizden yan yana"

 

Şarkı bittiğinde Ayça' nın keşfettiği o meşhur kafeye gelmiştik. Hızlı sürdüğüm için gelmemiz üç dakika kadar sürmüştü tabi ışıklar da durmamızı saymıyorum.

 

Arabayı park ettikten sonra yanıma telefonumu ve lila renkli kartlığımı alıp arabadan indim. Ayça ile kafeye doğru giderken arabanın kapılarını kitledim.

 

Kafeye girdiğimizde Ayça bana dönerek "Ee Güneş hanım ne içersiniz? Lütfen türk kahvesi deme bu sefer farklılık yapalım"

 

" Bir kere Ayçacım türk kahvesinde ki tat hiçbir kahve de yok! Yoksa sen benim yaptığım türk kahvesinden soğudun mu?"

 

"Güneş bu cümleden nasıl böyle bir anlam çıkartabiliyorsun? Gerçekten seni anlamıyorum, hem soğumak demeyelimde türk kahvesine kısa bir ara verdik diyelim biz ona"

 

"Ben çıkartırım Ayçacım, neyse şimdilik bu konuyu kapatıyorum ama bunun acısını senden çok pis alıcam şöyle kafanın bir kenarına not al" elimle alnına not alıyor gibi yazdım.

 

İkimizde gülüyorduk, sanki bu sabah ki şeyleri yaşamamış gibi. Aslında şuan içinde bulunduğum durumdan dolayı o kadar huzurluydum ki, Ayça ile beraber hiçbir şey yaşanmamış gibi hayatımıza devam ediyormuş gibi yapıyorduk. Ta ki yaşadığım şeyleri hatırlayıncaya kadar. Aslında bu mesele benimle ilgiliydi sadece Ayça beni böyle bir yükün altında kalmamı istemediği için her zaman ki gibi benim yanımdaydı. O gece yaşadıklarımı ve o arabaya binen Ayaz Günay' ı hatırladıkça karnıma öyle ağrılar giriyordu ki. Lise zamanı girdiğim sınavlar öncesinde stres yüzünden giren ağrılarla eş değerdi. Sadece stres değildi oradaki ağrının sebebi bir de korku...

 

Sadece isminin ve karıştığı olay hakkından başka hiçbir bilgimin olmadığı birisinin hayatımı böyle alt üst etmesi çok saçma geliyordu. Ama bende Güneş isem onun neler karıştırdığını öğrenip düzenimi bozmasının hesabını soracaktım, her zaman olduğu gibi pes etmeyip mücadelemi verecektim.

 

" Hadi Güneş hanım sıra bize geldi söyle bakalım ne içersin?"

 

Kasada çalışan kıza dönüp içeceğim ismini ve boyutunun arkada duran ekrandan refleks olarak göstererek söyledim.

 

" Ben orta boy ice latte alayım, yanına da dört tane makaron lütfen" kendi kendime -sanki sen göstermesen kız bilmiyecekti Güneş- diye söylendim ama kendimden başkası duymadığına emindim. Kız ben sözümu bitirdikten sonra Ayça'a sordu.

 

"Tabii. Siz ne istersiniz Hanım efendi?" Ayça'ya dönüp konuştu.

 

"Bende orta boy ice mocha, yanına da kruvasan lütfen."

 

" Hemen efendim. İsminizi alabilir miyim lütfen"

 

Söze ilk ben girdim.

 

"Güneş"

 

"Ayça"

 

Bardaklara ismimizi yazıp kahveleri hazırlayan diğer kıza verip siparişlerimizi söyledi. Kartımı çıkarıp ücreti ödiyecektim ki Ayça benden hızlı davranıp kartını kasiyer kıza uzatıktan sonra bana doğru dönüp konuştu.

 

"Bugün bendensin Güneşim her sabah hep senden içiyorum kahveleri." Göz kırparak gülümsedi. Bende ufak bir kahkaha atarak.

 

"Kafeden içerek senden oluyorum" şimdi ikimizde kahkaha atıyorduk. Biraz bekledikten sonra siparişlerimizi alıp cam kenarındaki boş masayla geçip oturduk. Düzenlenmesi gereken dosyalarımız hakkında konuşup, dosyada geçen ilginç olayları birbirimize anlattıp gülüyorduk. Güldüğümüz olaylarda ciddi meseleler falan değil, o kadar basit şeyler yüzünden hem bizlerin hem kendi vakitlerini boşa harcıyorlardı ama haberleri yoktu.

 

Ayça yaşadığı en saçma olayı anlatmaya başlamıştı ben zaten ilk cümleyi duyar duymaz gülmeye başladım.

 

"Neymiş ' bana "güzelim"demediği için arabasına arkadan gelip vurdum Hakim Bey" zaten ben orda o cümleyi duyar duymaz kendimi tutamayıp güldüm. Kız orda bana bir göz devirdi daha da gülesim geldi. Aynı liseli ergenler gibiydiler Güneş, görmen lazımdı yani."

 

"Ne insanlar var be Ayça böyle küçücük olayları bile dert ediyorlar birde iş hayat memat meselesine gelince ne yaparlar Allah bilir doğrusu" Ayça içeceğinden bir yudum alırken başıyla da beni onaylıyordu.

 

Dışarıyı izlerken gözüm bir şeye takıldı. Araba... Hemde Ayaz Günay'ın bindiği araba ve benim arabamın arkasına park edilmiş bir vaziyette.

 

Hemen Ayça' ya dönüp, "Ayça çaktırmadan arabamın arasındaki arabaya baksana." Ayça başını o tarafa çevirip daha sonra bana döndü.

 

" Ne arabası Güneş? Ben orada sadece kırmızı bir bisiklet görüyorum." Başımı çevirmemle birlikte boşlukta sadece kırmızı bir bisiklet görmem bir oldu.

 

Dehşet içinde Ayça'ya döndüm.

 

" Ayça orda Ayaz Günay'ın arabası vardı eminim. Nasıl bir anda yok oldu bu lanet olası pislik!"

 

"Güneş canım arkadaşım sen kendini biraz fazla kaptırdın galiba, sen iyi misin? Bir tek onun arabası yok bu İstanbul'da."

 

"Ya Ayça asıl sen iyi misin plakayı gördüm onu geçtim camları filmliydi. Sana zaten o yüzden çaktırmadan bak dedim. Büyük ihtimalle benim baktığımı fark edip gittiler. Beni aklımla mı sınamak istiyorlar ya!"

 

" Sana hak veriyorum Güneş ama neden bizi gittiğimiz kafeye kadar takip etsin ki. Yani bunu yapan birisi ya psikopattır ya da takıntılı birisidir."

 

"Bilmiyorum Ayça hiçbir şey bilmiyorum. Bu konu annemle ilgiliyse bile neden beni takip ediyorlar kafayı yiyecem ya!"

 

"Hadi kalk Güneşim hadi gel işe gidelim artık, belki yine komik olaylarla karşılaşıp kafayı dağıtırız." Ayça gülümsemeye çalışarak benim kolumdan tutup beni kaldırdı.

 

" Yine 'aşkım,cicim" gibi konular gelmez inşallah ikimize de " gülümsedik. Sadece gülümsedik...

 

Yarım saatlik yoldan sonra adliyeye gelip arabayı park ettim. Ayça'yı da arabasını bıraktığı yere bırakıp, beraber arkalı önlü geldik. Ayça arasından inip beni beklemeye başladı ama o kadar yorulmuştum ki şimdiden başım ağrımaya başlamıştı. Camıma tıklayıp bana hadi işareti yaptı.

 

Beraber çalıştığımız kata çıkıp dinlenme odamıza doğru yürüyorduk. Ta ki arkamızdan gelen ses ile duraksayıncaya kadar.

 

" Bakar mısınız hanımefendi!"

 

Arkama dönmemle birlikte bugün yaşadığım kaçıncı şok olmuştu bilmiyorum ama bu da onlardan biriydi. Ben konuşmayı unutmuştum sadece karşımda durup sadece benim gözlerime bakan yeşile çalan ela gözlerin sahibine Ayaz Günay'a bakıyordum. Ayça benim konuşamadığımı fark edip söze girdi hemen.

 

"Buyrun ne istiyorsunuz ben yardımcı olayım."

 

Benimle olan göz temasını kesip Ayça' ya bakarak sorusunu cevapladı.

 

"Yok siz yardımcı olamazsınız Ayça Yılmaz. Bana yardımcı olabilecek yanınızda ki hanımefendi."

 

"Siz benim ismimi nerden biliyorsunuz? Ayaz Günay. Sorabilir miyim acaba!"

 

"Ben sizin hakkınızda bilmediğiniz şeyleri bilirim o yüzden bu konuya hiç girmeyelim girersek çıkamayız."

 

Şoku atlatıp Ayça' nın konuşmasına izin vermeden hemen söze girdim.

 

"Buyrun beyefendi, çok merak ettim Ayça' nın yardımcı olamayıp, benim yardımcı olacağım mesele neymiş!"

 

"Benim duruşmam da siz vardınız ya hani hanımefendi, çokta meraklı değilim sizle diyolog kurmaya merak etmeyin yani!"

 

"Hahay ben çok meraklıyım sanki sana! Ne var ne istiyorsun söyle çabuk, işim gücüm var benim."

 

"Avukatım nerede?"

 

"Ne bileyim ben, senin avukatının bekçisi miyim!"

 

"Bence bilmeniz gerekir çünkü sabahtan akşama kadar çok çalışıyorsunuz ya, hani çok işiniz var ya, ondan dolayı galiba arabalara makas atıp onlarla uğraşıyorsunuz!"

 

Alaycı bir gülümsemeyle hem bana hem Ayça'ya bakıyordu ne demek istediğini ikimizde gayet iyi anlamıştık.

 

"Evet ya hobi olarak durduk yere uğraşıyoruz ya ondandır kesin. Lütfen yürüyün beyefendi götüreyim sizi avukatınıza siz yolunuza ben yoluma!"

 

"Tabi hanımefendi buyrun, size de zahmet olacakta neyse!" O kadar çok sinir bozucuydu ki kendimi zor tutuyordum. Ben önde o arkada beraber avukat bekleme odasına doğru gidiyorduk. Kapıya geldiğiniz de gözlerim onunla buluştu ama kapıyı tıklayıp avukatına baktım. İçeride birkaç avukat daha vardı. Elimle Ayaz Günay'a girmesini işaret ettim. O ise içeriye giresiye kadar her zaman ki ciddi iradesiyle gözlerini gözlerimden ayırmadı.

 

Sonra işimin başına geçip dosyalarımı düzenlemeye başladım ama bir dosya da dosyanın yetkili avukatına sormam gereken soruları olduğunu unuttuğumdan dolayı avukata soracaktım. Avukatın ismine baktığımda Defne Aksu yazısını görünce dosyayı elime alıp avukat bekleme odasına yürümeye başladım. İçeride olan avukatların arasında gördüğüm için çokta aramama gerek kalmamıştı.

 

Kapının önüne geldiğim de tam kapıya tıklayıp içeri gireceğim zaman kapının aralık olduğunu ve içeride Ayaz Günay'ı ve avukatını hararetli hararetli konuşurken görünce tıklamaktan vazgeçtim. Başından ne konuştuklarını duymamıştım ama biraz daha dinleyince o duyduğum kelime benim bugünkü yaşadığım bilmem kaçıncı şokum olmuştu.

 

Bir bataklık düşünün, etrafınızda kimse yok... Siz her ne yaparsanız yapın batacaksınız bunu bilmenize rağmen çabalıyorsunuz, peki siz buradan kurtulabilecek misiniz?

 

 

 

Evet ballarım uzun süre sonra bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir, yorumlarınız benimle paylaşmayı unutmayın;) çünkü her birinizin bir kelimesi bile benim için çok önemli bunu unutmayın 🩷

Yazım hatalarım olmuş olabilir affola 🫣

⭐=🌟

Loading...
0%