Yeni Üyelik
8.
Bölüm

6.Bölüm VİCDAN YÜKÜ

@karayazar

 

İki gün geçmişti.

O günün üzerinden tam iki gün...

İki koca gün...

Ne Dinçer yeniden Mehtap'la konuşmak için çabalamıştı o malum gün sonrasında nede Mehtap ona yapılan ani aşk ilanına olumlu yada olumsuz bir yanıt verebilmişti.

İki yabancı gibi gerekmedikçe konuşuyorlardı birbirleriyle. Bu durum ikisininden rahatsızlık duyduğu bir durumdu. Ama Dinçer genç kadına kendince düşünmesi için zaman vermişti, yoksa geri adım atmış değildi. Sadece ısrarcı olmak istemiyordu, ama hislerinin karşılıksız olduğunu da düşünmüyordu.

Genç kadın karmakarışık duygular içindeydi. Yüreği ve mantığı arasında sıkışıp kalmıştı. Dinçer'e evet"dediğini var saydığında bu duruma başta annesi sonrasında ise arkadaşlarının ne gibi tepki vereceklerini az çok tahmin edebiliyordu. Ama diğer yandan Dinçer'le birlikte olmak için yanıp tutuşuyordu benliği, tüm bencilliğiyle.

Mesai bitiminde Dinçer masasındaki işini bitirip ayaklandığında göz ucuyla yine genç kadına bakıyordu. Arkadaşlarıyla bankanın ortasında toplanmış bir vaziyette sohbet ediyordu. Gerçi pek konuşuyor gibi değil, daha çok dinliyormuş gibi yapıyordu, en azından Dinçer öyle gözlemlenmişti.

Onlara doğru yürürken düşünceli bir hal içindeydi. Yanlarından" iyi akşamlar" dileyip usulca giderken Dinçer'in ardından bakarak ilk konuşan Faruk oldu.

"Artık bunun da ne derdi varsa çocuk yemeden içmeden kesildi."

Faruk'a bir gün hak edeceğini hiç düşünmeyen Serdar ilk kez Faruk'la aynı fikirdeydi.

"Bu konuda seninle aynı şeyi düşünüyorum, kendime inanamayarak." Bankadan çıkmak üzere olan Dinçer'e bakarak sözlerini sarf etmişti. En az Faruk kadar merak ediyordu genç adama ne olduğunu, neden kendi köşesine çekildiğini...

"Umarım sorunu her neyse bir an önce bir çözüme kavuşturur. Yeni Dinçer'i bende pek sevemedim." dedi Nilüfer arkadaşlarının baktığı yöne kısaca bakıp önüne dönerken.

O sırada sessiz kalmayı tercih eden Mehtap içten içe üzgündü. Çünkü Dinçer'in neden bu halde olduğunu bilen tek kişi kendisiydi ve bu durum kalbine hiç iyi gelmiyordu. Hele de sebebinin kendisi olma düşüncesi bile fazlaca vicdan yapmasına sebep oluyordu. Ama elinde değildi. Korkuyordu. Hem kendi, en çokta Dinçer için...

Faruk aklına gelen düşünceyle Mehtap'ı göz hapsine aldı.

​​​​​​"Dinçer'le bizden çok daha yakınsınız... " dediğinde Mehtap istemsizce gerildi. Acaba aralarında olanları mı fark etmişti. Mehtap kendince renk vermemeye çalışarak öylece dururken Faruk devam etti cümlesine. "Malum komşusunuz, biliyor musun Dinçer'in neden bu denli keyifsiz olduğunu?"

"Ben ne bileyim. Aynı binada yaşıyoruz, aynı evde değil." dedi tersler gibi ve "Eczaneler kapanmadan çıkmam gerekiyor benim. Size iyi akşamlar." deyip hızla oradan uzaklaşırken, ​​​​​​başta Faruk olmak üzere diğerleri de Mehtap'ın bu çıkışına bir anlam verememişti. Neticede Faruk yanlış bir şey söylememişti.

Faruk eliyle genç kadını işaret etti. "Ben ne dedim şimdi. Buna da bir haller olmuş. "

​​​​​​Nilüfer ve Serdar da o an için Faruk'un doğru bir tesbit yaptığının farkındaydı, ne olmuşsa iki arkadaşına aynı gün birşeyler olmuş, ikisinin de keyfi uçup uzak diyarlara göç etmiş gibiydi.

Serdar Faruk'un koluna vurup"sana da yüz vermeye gelmiyor, hemen cıvıtıyorsun. "dediğinde, Nilüfer düşünceli bir hal içindeydi. Arkadaşlarının yanından iyi akşamlar diyerek uzaklaştığında onun da bazı kadınsal sezimsemelerinin getirdiği ihtimaller vardı içini yiyip bitiren. Ama ne varsaydıklarını Mehtap ve Dinçer'e yakıştırıyordu nede düşündüğü için kendisine.

***

Sabah aynanın karşısına geçen Mehtap makyajını yaparken aklı Dinçer'in son ruhsal durumdaydı. Bir türlü gitmiyordu gözünün önünden mutsuz hali. Vicdanen huzursuzluk duyuyordu yüreği. Uykuları kaçıyordu kalbine istemeden bindirdiği yük yüzünden.

Eline tekrardan kapatıcısını alıp uykusuzluğunu haykıran koyu göz altlarını bir kat daha sürdü, ardından fırça yardımıyla dağıtıp son kontrolleri de yaptıktan sonra çantasını alıp odasından çıktı.

Annesi ne zaman ki gibi erken uyanmış ve sabahın ilk saatlerinde yaptığı gibi Türk sanat müziği eserlerine kulak veriyordu. Uzaktan onu dinlerken annesinin onu fark etmesiyle ona doğru yaklaştı.

"Son zamanlarda hep aynı şarkıyı dinliyorsun."

Kızına cevap verirken bir kulağı şarkının sözlerindeydi.

"Bilmem farkında değilim."derken aslında bunu isteyerek yaptığını söylemek istemedi. Nedense açıklama yapmak o an için çok yorucu gelmişti.

İkisi de plaktaki şarkıya kulak verip sessizleşti.

Çileli doğmuşum zaten ezelden
Hasrete alıştım ne gelir elden
Yaşlı gözlerime baktığım yerden

Gözlerin doğuyor gecelerime....

Mehtap daldığı düşüncelerden sıyrılıp annesine doğru yaklaştı. Yanağından bir öpücük alıp "Nilüfer'le bir kahve içer, gelirim. Çok sürmez. Sonra tüm gün birlikteyiz."

"Sen keyfine bak kızım."

Annesinin bu ara çok daha fazla ilgiye ihtiyacı vardı, bunun pekala farkındaydı genç kadın. Elinden geldiğince birlikte kaliteli vakit geçirmeye özen göstersede yine de annesine bu geçirdikleri zamanın yetersiz olduğunun bilincindeydi. Şimdi annesini izin gününde tek başına bırakıp evden çıkması ise Nilüfer'in ısrarı yüzündendi. Telefonda sesi kötü geliyordu. Gitmese olmazdı.

Merdivenleri inerken Dinçer'le karşılaşmamayı diledi. Onun dairesinin önünden geçerken bir an için durup kapısına baktı. Ardından hızla hareket edip yakalanmamak için oradan uzaklaştı.

Nilüfer'le buluşacağı mekana gelen genç kadın, Nilüfer'i düşünceli bir şekilde oturduğu sandalyede sigara içerken buldu. Nilüfer canı çok sıkkın olduğu zamanlarda içerdi. Üst üste çekip dumanını dışarıya doğru üflerken Mehtap karşısında belirdi.

"Hoş geldin." dedi arkadaşına.

Mehtap merak ve endişe içinde sandalyesini çekip karşısındaki yerini aldı.

"Bu ne hal."

Nilüfer biten sigarasının yenisi yakacakken Mehtap paketin üzerine elini atıp engelledi.

"Ne oldu, neden bu denli üzgünsün?"

Nilüfer lafa nerden başlayacağını bilmiyordu. Kısa bir sessizlik sonrasında uzatmadan konuya girdi.

"Hamileyim."

"Nee." diye bir nida çıktı genç kadının ağzından. Şaşkınlığını attıktan sonra da yüzünde mutluluktan oluşan bir gülümseme belirdi. "Çok sevindim. Tebrik ederim. Desene yeniden teyze oluyorum."

Nilüfer çoşkuyla konuşan arkadaşının sözlerini bölüp "Ben bu çocuğu doğurmayacağım."dediğinde gülüşü bıçak gibi kesildi genç kadının. Yanlış anladığını düşünmek istedi. Ama Nilüfer'in bakışları tüm ciddiyetini korurken," Neden peki? "Doğurmana engel bir sebep mi var?" Demir mi istemiyor yoksa. "diye sordu, anlamaya çalışarak.

" Onun bundan haberi bile yok. "

" Kocandan habersiz mi aldırmayı düşünüyorsun, bu kadarını yapamazsın. O çocuğun babası, tek başına böylesine hayatı bir kararı alman ne kadar sağlıklı, söyler misin? "

" Sende aldırdın hemde kocandan habersiz bir zamanlar. "

 

Mehtap yıllardır bunun pişmanlığını içinde hep yaşamıştı ama o da psikolajik olarak pekte sağlıklı bir durumda değildi o anda düşündüğü tek şey başına bela olmasını korktuğu kocasıydı.

Mehtap'ın yıkılmış halini gören Nilüfer kırdığı potu düzelmek istercesine özür dilerken Mehtap konuyu kapatmayı öne sürmüştü. Şuan arkadaşına kendini açıklamak istemiyordu konu şuan Nilüfer'in karnındaki çocuktan kurtulmak İstemesiydi.

" Yeniden anne olmaya hazır değilim. Hem kariyerimde bu denli yükselmişken yeniden bebek bakmak istemiyorum. Anlıyor musun beni?"

Nilüfer arkadaşından bir onay bekliyordu kendi tarafınca ama Mehtap yıllar önce yaptığı hatayı arkadaşının da yapmasını ileride bunun pişmanlığı içinde yanmasını istemiyordu. Onu vazgeçirmek zor görünse de Nilüfer merhametli bir insandı. Ama şuan karşısında çok kararlı görünüyordu bebeği aldırma konusunda. Eğer böylesine bir karar alırsa da, onu onaylamasa da en azında kocası Demir'in deda bu durumdan haberi olmasını istiyordu. Bu eşlerin beraber vermesi gereken bir karardı ve Mehtap uzun uğraşlar sonucunda bu bebeği doğurmak istemese de kocasından bir şey saklamamasını rica etti. Nilüfer arkadaşına bu konuda istediği sözü sonunda verdiğinde, Mehtap en azından bebeği aldırma düşüncesinden Demir'in arkadaşını vazgeçireceğini umuyordu...

 

Loading...
0%