Yeni Üyelik
9.
Bölüm

7.Bölüm MECAZİ BOMBALAR

@karayazar

Mehtap annesiyle akşam yemeği yerken de pek orda değilmiş gibiydi. Hoş annesi de o akşam dalgın vede fazlaca sessizdi. Birkaç cümle haricinde ikili pek bir diyolog içine girmemişti.

Annesi yemek sonrası kendi köşesine çekilirken Mehtap sofrayı toplayıp, bulaşıkları hal etti. Ardından çay yapıp annesiyle karşılıklı çaylarını içtikten sonra herkes odasına çekildi.

Bir süre sonra odasının duvarı üzerine gelir gibi olunca genç kadın soluğu televizyon karşısında aldı. Kanalları bir biri ardına hızla geçip giderken bir yandan da bu kadar aşkla ilgili film yaptıkları için yapımcılara söylendi. Ağzından çıkan sözlere bir süre sonra kendisi de hayret etmişti. Kısa bir süre televizyonla zaman öldürdükten sonra yapacak başka bir şeyler aramaya başladı. Kitap okuma fikrini odasında denemişti. Dikkatini bir türlü okuduklarına veremeyince o da işkenceden farksız olunca onu da elinden bırakmıştı.

Kafasını boşaltmak için en iyisinin hava almak olduğunu düşünüp balkona çıktı. Havanın güzel oluşuyla içinde dışarıya çıkma isteği belirdi. Ağaçlar arasında nefes alabileceği düşünmüştü. Üzerine spor bir takım giyinip eline anahtarı aldı. Evden çıkmadan önce annesine komşuya gideceğini söyledi, nedense evin arkasındaki parkta oturacağını söylemekten kaçındı. Endişe eder diye de geçinmiş olabilirdi sonuçta akşam dışarı çıkan biri değildi.

Parkta indiğinde kimsecikler yoktu. Herkes evine gitmişti, havanın kararmasıyla.

Koca kadın olarak kimsenin olmamasını fırsat bilerek salıncağa oturdu ayaklarını yere sürterek bir geri bir ileri gidiyordu. Öylesine dalmıştı kendi dünyasına arkadan ona yaklaşan adamın ayak seslerini bile duymuyordu.

Adam bir nefes kadar yakınında durduğunda elini salıncağın zincirlerini attı. Genç kadın kendini koruma iç güdüsüyle bedenini ön kısma doğru atarken, adam tarafından omuzlarından tutularak engellendi.

"Kötü bir niyetim yok, sadece salıncağını sallamak için burdayım."

Bu ses onun sesiydi. Aklında ve kalbinde anlamadığı bir biçimde hızla kocaman bir yere sahip olan adamın sesiydi. Duyduğu sözler karşısında bedeni bu kez korkudan değil heyecandan gerilmişti. Salıncağa tam olarak yerleştiğinde, Dinçer salıncağı sallamaya başladı.

Genç kadının at kuyruğu bağlanmış saçından gelen eşsiz kokuyu her ona yaklaştığında içine çekerken bu durum Mehtapın aklını başından alıyordu. Sessizdiler.

Mehtap konuşmak istese de ona sanki bir şey engel oluyormuş gibi ağzını bıçak açmıyordu ama iç sesi de dilinin aksine hiç susmuyordu. Binanın arkasındaki parkın etrafında bulunan ağaçlar sebebiyle binasındaki kimsenin onları pencereden göremeyeceğini bildiğinden kısa bir süreliğine de olsa anın büyüsüne bırakmak istedi kendini. Bu kadarına da hakkı vardı değil mi?

"Neden?" diye sordu genç adam.

"...... Ne neden?"

Kurduğu cümlenin saçmalığının farkındaydı ama ne diyeceğini bilememişti, burnuna gelen parfüm kokusu mantığı azar azar ondan uzaklaştırıyor gibi hissediyordu. Nefesini saçlarının arasından bedenine değişi onda deprem etkisi yaratmıştı.

"Neden kaçıyorsun benden, neden biz olamıyoruz." Sözlerini sarf ederken acı çeker gibi konuşmuştu. Hasretinden bak ne haldeyim demek gibi bir şeydi çıkardığı tınısı.

Mehtap sustu. Ne kadar süre susabilirse o kadar sustu. Dinçer bu sessizliğe daha fazla dayanamayarak salıncağı sallamayı sonlandırıp genç kadının karşısına geçti. Gövdesini Mehtap'a doğru eğerek yine aynı ses tonuyla konuştu. "Hislerimin karşılıksız olmadığını his ediyorum. Neden aramıza aşılması zor duvarlar örüyorsun?"

" Birşey söyle." dedi genç adam gözlerine bakmayı inkar eden kadına, yalvarır gibi.

Mehtap ne umut verici, nede umut kesici bir şeyler söylemek istiyordu. Çünkü o da bilmiyordu o ana kadar gerçekten ne istediğini. Ya burda herşeyi kestirip atacaktı yada....

İki seçenek arasında hangi tarafa gitse mutlu olacağını düşünmeye başladı. Kendine hayret ederek.

Dinçer çenesine nazikçe dokunup gözlerine bakmasını sağlandığında o an için bulunduğu ruh halini tek kelimeyle açıkladı.

"Korkuyorum..."

Dinçer'in boştaki eli yanağını okşarken "olacaklardan." diyebildi.

Mehtap o anda mavi gözlerin derinliklerinde ruhen kendini yüzüyormuşcasına kaybederken, Dinçer "Ben ise seninle olabilecek tüm güzellikleri iple çekiyorum."

"Bu kadar gör olamazsın." dedi yükseldiği bulutların üzerinden gerçek dünyaya hızla çakılarak.

Genç kadının güzel yüzünü avuçlarının arasına alırken "Aşkından ölüyorum. Bence görmeyen sensin. Beni ergen sanmam cidden canımı yakıyor.Neden beni ciddiye almıyorsun. Sana olan hislerimin büyüklüğüne inanmıyorsun?"derken acı çeken bir adamın serzenişi vardı.

"Ben...."

"Sen ne?" derken gözleri genç kadının yüzünün her yerini ezberlercesine inceliyordu.

"Ben yapamam...." demişti ki Dinçer tarafından sözleri dudaklarına hızla yapışmasıyla son bulurken, genç kadın şok içinde öylece kalakaldı. Ama karşılık vermesi çok sürmedi. Dudakları ayrıldığında, Dinçer şapşal bir gülümsemeyle bakıyordu kendisine. Mehtap ise ilk kez öpüşmüş biri gibi sersem ve şaşkındı...

***

Yeliz kaza geçiren kimsesiz arkadaşına bakma işini başka bir arkadaşına devr edip taksiyle evinin yolunu tutmuştu. Taksici aksi biri çıkınca evinin üst caddesinde inip yürümek zorunda kalmıştı söylene söylene. Binanın arkasında birilerini gördüğünde başta pek önemsemedi başta.

Ama Mehtap ve Dinçer olduğunu görünce nedense merakına yenik düştü. Onları kısa bir an için seyretti. Sonra da yaptığının yanlış olduğunu düşünüp oradan ayrılacağını vakit onları öpüşürken gördü. Şok olmuştu. Aralarındaki yaş farkından dolayı onların aralarında bir ilişki olabileceği hiç aklına gelmemişti. Onlara görünmeden hızla oradan uzaklaşıp binadan içeriye girdi.

Dairesinin önüne geldiğinde eline anahtarını alıp açmak üzereyken kapı aniden açıldı. Teyzesi ona kızgın gözlerle bakıyordu. Arkadaşına bakma bahanesiyle Dinçer'den kaçtığını biliyordu. Gerçi gerçekten yardım etmek istemişti arkadaşına, yardıma ihtiyacı olan birini sırt üstü bırakmak onun karakterine ters bir durumdu.

"Ooo hoş geldiniz efendim. Nasılsınız?"

"Çok yorgunum teyze, sabah konuşsak olur mu?" dedi içeriye geçerken.

"Hay hay, nasıl isterseniz."

"Sanki ne istediğim önemseniyorda"

"Bir şey mi dedin, duyamadım da."

"Demedim."

Yeliz odasına doğru yol alırken Zühre arkasından bağırarak konuştu.

"Sabah erkenden kaldıracağım seni, yakışıklı komşu planını çok boşladık."

Yeliz de aynı ses tonuyla konuştu. "Artık plana gerek kalmadı."

Zühre ve Begüm odaya aynı anda giriş yapıp şaşkınca"Nasıl yani?"diye sorduklarında, Yeliz Dinçer'i bir kadınla öpüşürken gördüğünü söyledi, demin.

Zühre inanmadı. Yeliz'in yalan söylediğini düşündü.

" Yalan söylüyorsun. "dedi.

​​​​​​" Hayır söylemiyorum. Gözlerimle gördüm demin eve gelirken. "

​​​​​​" Olaya bak ya. "dedi Begüm.

"Tanıdığımız biri miydi Dinçerin yanında gördüğün kadın.

 

​​​​​​Yeliz bezgince konuştu." Ne önemi var ki bunun için. Sonuçta hayatında biri var, bu durumda üzülerek söylüyorum ki senin plan da suya düştü sevgili teyzecim. "

​​​​​​" Sana bir soru sordum. Kadını tanıyor musun?"

Yeliz kaç gündür düzgün bir uyku çekmemişti ve gerçekten çok yorgundu. Biran önce duş alıp uyumak istiyordu.

" Çok yorgunum ve duş alıp uyumak istiyorum, lütfen teyze. "

" Sorumun cevabını almadan hiçnir yere gitmiyorum. "

Zühre'nin ısrarından bulanan Yeliz kendini teyzenin hedef tahtasında kurtarmak için Dinçer'in öpüştüğü kadının adını verdi.

​​​​​​"Mehtap abla."

Zühre ve Begüm'ün ağızları bir karış açık kalmıştı...

Loading...
0%