Yeni Üyelik
2.
Bölüm

GİRİŞ

@karayazar

Senelerdir bir bebeği olsun, diye ne tedaviler görmüş, bu uğurda ne çok yıpranmıştı, genç kadın. Ama olmamıştı. Onun yaşıtları ikinci hatta üçüncü çocuklarını dünyaya getirirken, o ve eşi çevresinde çocuk sahibi olan çiftlere hüzünlü gözlerle, kısmen de kıskançlık hissiyle izlemişlerdi.

Yaşı ilerleyen genç kadının tedavileri her geçen zaman daha da zorlu ve yıpratıcı olmaya başlarken, kocasıyla sevişmelerinin artık tek bir amacı vardı.

Çocuk sahibi olmak!

Her ilişki sonrasında genç kadın banyoda yaptığı gebelik testine dualar ederek yapıyor ve sonucun her negatif çıkmasıyla da umutları bir önceki seferden daha da yıkıcı oluyordu.

Gel zaman git zaman sonra bir mucize yeşermiş ve hamile kalmıştı genç kadın. İnanması zordu ama sonunda o da hamile kalmıştı. Gözyaşları o anda mutluluktan akmış, dilinde şükür duaları pelesenk olmuştu.

Sevinçten aklını yitireceğini sanıyordu. Öyle ki bunun için az sabır etmemişti. Tabi sabrın büyüğünü de, kocasının ona desteğinle göstermişti. Onu seven, çocuk hasretiyle yanan eşine bu güzel haberi vermek için saatler işkence gibi geldiğinden soluğu eşinin işyerinde almaya karar verdi.

Tabi öncesinde bir bebek mağazasına uğrayıp, küçük bir pabuç aldı. Cinsiyetini bilmediği için tercihini beyazdan yana kullandı. Temiz ve saflığın simgesi. Ağzı kulaklarında yan koltuktaki kutuya bakarak eşinin sahibi olduğu şirkette vardı. Arabayı park edip, kendisine çeki düzen verdi. Hala az sulu olan gözlerini elleriyle havalandırıp, eline kutuyu aldı ve şirkete giriş yaptı.

Asansöre bindiğinde içinden sözlere nasıl gireceğini tekrar edip duruyordu. Hoş ne kadar tekrar etse de, yine doğaçlamaya esir olacaktı duyguları. Çünkü o kadar heyecanlı ve mutluydu ki.

Koridora çıktığında Tayfur'un sekreterini yerinde bulamadı. Başta tereddüt etse de, eşine süpriz yapacaktı en nihayetinde. Hızlı adımlarla kocasının odasına doğru yürüdü, yüzündeki gülümsemesiyle.

Kapının önüne geldiğinde içine sığmayan heyecanıyla kapının koluna uzatıp, aldığı derin nefes sonrasında kapıyı açtı ve açtığında söylenecek sözleri boğazında düğüm oldu. Şaşkın, hayal kırıklığı gözleriyle karşısındaki kocasına ve onun kucağında yarı çıplak oturan kadına bakıyordu, dünya durmuş beyni olanların gerçekliğini sorguluyordu. Elindeki kutu yeri boylarken Tayfur duyduğu sesle dudak dudağa olduğu kadından dudaklarını çekip, ona şok gözleriyle bakan karısına baktı içinden lanet ederek. Hızla üzerindeki kadını kaldırıp, karısına doğru ilerledi.

Genç kadın kocasına hayatının sürprizi yapmaya gelmişti, lakin o bir sürprizle karşılaşmıştı, hem de kötü bir sürpriz. Gördüklerine ne tepki vereceğini bilemez halde taş kesen bedeniyle, karşısında ona durumu anlatmaya çalışan kocasının tek bir sözünü bile algılayamıyordu.Bedenine kör bıçaklar saplanıyor gibi hissediyordu.

Tayfur kendisine tepki vermeyen karısına telaşla bir şeyler anlatıp, sarsarken, genç kadın bir hışım onu tutan kollardan kendisini kurtardı. Tayfur karısına mahsun bir ifadeyle bakarken, Mehtap'ın iri kahveleri resmen alev saçıyordu.

Gözlerini odadaki yarı çıplak kadından çekip, kırgınlık dolu gözlerini kocasını sabitledi "Her şey bitti."

Hızla odayı terk eden Mehtap'ın ardından giden Tayfur olanları düzeltmeye yeltenirken, Asuman yaptığı plandan edindiği hazla sinsice gülümsüyordu.

Mehtap binadan çıkıp arabasına geçtiğinde, Tayfur arabanın yan camından karısına yalvarıyor, onu dinlemesi gerektiğini tekrar edip duruyordu. Mehtap ise kocasının çırpınan hallerine göz kırpmadan bakıyor, bir kaç dakika önceki heyecanlı halini düşünüyordu. Kocasına baba olacağı haberini vermeye gelmişti, ama kocası baba olmayı hak etmiyordu.

Arabayı çalıştırıp, gaza bastı. Tayfur arkasından başta gitmeyi düşünse de, şuan her şey çok yeni ve sancılıydı.

Mehtap arabayı gözyaşları eşliğinde eşiyle iyi ve kötü günlerinde onlara yuva olan evine sürerken ara ara elini karnına götürüp okşuyordu.

Kadersizim...

Eve adımını attığında geçmiş aralandı. Onunla ilk birlikteliğini, ilk ona sarılıp uyuduğunu, hayalleri anlattığı o günü ve niceleri... Canı acıyordu. Nefes alamadığını hissetti. Elini göğsüne götürdü. Derin nefesler,alıp veriyordu. "Geçecek."

Adımlarını yatak odasına atarken, adımları geri geri gidiyordu sanki. Bunca yaşanmışlıklar hepsi yalanmış diye düşündü. Dolabınına yöneldi. Eşyalarını hızlıca toparlarken kocasının ona geçen sene aldığı elbisede kaldı gözleri. Gittiği yurt dışından aldığı elbise Mehtap'a göre fazlaca cesur bir elbise olsa da eşiyle gittiği bir partide giyinmişti. O gün kendisini yarı çıplak hissetmişse de kocasını kırmak istememişti.

Sinirle elbiseyi eline aldı. Elbisenin yakasına asılıp tüm gücüyle yırtmaya başladı. Öfke krizi geçiriyordu. Elbiseyle işi bittiğinde sıra tarafı dağıtmaya geldi. Mehtap hiçbir zaman kontrolunu kaybeden biri olmamıştı. Bedenini yere bırakıp, hıçkırarak ağlamaya başladı. İçi çıkana kadar olduğu yerde sakinleşmeyi bekledi. Kendine bir nebze geldiğinde binbir umutlarla girdiği evden iki bavuluyla çıktı.

Arabasına bindiğinde sığınacağı tek kişiye, yani annesinin evine doğru arabasını sürmeye başladı.

Zübeyde hanım evinin balkonuna sıra sıra dizdiği çiçeklerini sulayıp çocuğu gibi konuşuyordu. O sırada evin kapısı çalmaya başladı. Zübeyde Hanım yaşının verdiği durum neticesinde hızlı hareket edemiyordu. Yavaş adımlarla kapıya vardığında, senelerdir alışkanlık edindiği gibi "Kim o" diye sordu.

Mehtap kuruyan boğazından "benim anne" dediğinde Zübeyde Hanım kapının kilidini açıp kızıyla yüz yüze geldi. Mehtap yıkılmışlığını bir nebze gizlediğini düşünmüşse de Zübeyde Hanımın "Ne bu halin kızım" deyişiyle annesine ağlayarak sarıldı.

Zübeyde Hanım kızının sakinleşmesini biraz beklettikten sonra onu kendisinden ayırıp içeriye geçtiler.

Yan yana oturduklarında, Zübeyde Hanım kızının yüzünü avucunun içine aldı. "Anlat kızım ne oldu sana?"

Mehtap konuşmak istemiyordu. Aldatılmış olmayı dile dökmek zordu. Gözünde kocası ve sekreterin utanç hali gelirken, Zübeyde hanım kızının bu durumunu senelerdir çocuk sahibi olmamaya bağlıyordu o anda. En son üç ay önce kızının denediği tedavi olumlu yönde ilerlediğini biliyordu. Demek yine sonu hüsranla sonuçlanmıştı.

" Tayfur'dan boşanacağım." dedi ağlayarak.

"O da nerden çıktı?"

Dişlerini sıktı.

Zübeyde Hanım damadının ilk günden beri pek sevmemişti. Çünkü Zübeyde Hanım insan sarrafıydı. Birine ısınamıyorsa altından mutlaka bir pislik çıkıyordu.

"Beni aldattı." dedi güçlükle.

Annesi sadece kızına sıkıca sarıldı. Ben varım der gibi...

O günden sonra annesiyle yaşamaya başladı genç kadın. Bu sırada her gün kocasından özür mesajları ve çiçekler alıyordu, ama genç kadın kararını çoktan vermişti. Boşanacaktı.

Tayfur karısının inadını kırmaya ne kadar çalışsamışsa da, o da bir ayın sonunda pes ederek anlaşmalı boşanmayı kabul etmişti.

***
Boşanma sonrasında pek bir dalgınlaştı Mehtap. Sürekli ortalardan yok oluyordu. Bir gün tuvalete Nilüfer'le denk geldiklerinde, Nilüfer midesi bulanan arkadaşına "bir hastaneye gidelim. Bu durumun normal değil" dedi.
Mehtap ağzını sildiği peçeteyi kovaya atarken "bu gün hasteye gideceğim" dedi.

"Seninle gelmemi ister misin?"

Mehtap gözlerini kaçırarak "gerek yok" deyip hızla tuvalletten çıktı.

Bankadan çıkan Mehtap arabasına binip hastaneye vardı. Arabadan inmeden önce aynada son kez kendisine baktı. Gözlerinin içine bakıp aldığı kararını sorgularken gözleri doldu ama başka çaresi yoktu.

Gergin adımlarla hastane koridorundan geçip, bekleme salonunda sırasını beklemeye başladı.

Dakikalar sonra karnı burnunda bir kadın oturdu karşısına. Kadın ellerini şişkin karnına koyup yavaşça okşadığında, genç kadının içi parçalandı. O kadının yerinde şimdi o da olabilirdi, diye düşündü. Tıpkı o kadın gibi eşi de yanında olup, ona destek verebilirdi.

Karşısındaki mutlu çiftten kaçırıp, karnına baktı, nemlenen gözleriyle. Mutlu çiftin heyecanla konuşmalarıyla zaman sanki geçmek bilmiyordu. İçindeki huzursuzluğu daha da büyüyordu adeta.

"Mehtap Karagöz."

Genç kadın gözlerini ona seslenen hemşireye bakıp"benim"dedi.

"Buyrun doktor bey sizi bekliyor."

Loading...
0%