Yeni Üyelik
70.
Bölüm
@kardikus

Her zamanki gibi oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmuyoruz 🤗

 

¤

 

HASTA 

 

Gürleyen gökyüzünden yer yüzüne inen bir yıldırımın düştüğü ağaçla buluşma anı gibi tir tir titreyen bedenim kararıp kül olmak üzereydi. Tenimin her bir parçasının sızladığını hissedebiliyordum ve canım acıyordu.

 

Tenim yanıyordu fakat içim üşüyordu. Ufacık bedenim Emir'in arabasının arka koltuğunda sızmıştı sanki. Yarı aralık olan gözlerin aynadan arada bana bakan Emir'in keskin mavi bakışlarını seçebiliyordu.

 

Hava kararalı çok olmuştu. Hatta gece bile olabilirdi, saatten haberdar değildim. Hastaneye gitmemek için çok diretsem de Emir'i beni dinlememiş ve hastaneye götürmüştü. Bir serum yemiştim ve hala kendime gelememiştim. Bir yığın ilaç vermişlerdi içmem için.

 

Araç yavaşlayıp bedenimi daha çok sarsmaya başlayınca eve geldiğimizi anlamıştım hafif doğrularak etrafa bakmak istedim. Emir arabayı tamamen durdurduğunda beklemeden araçtan inerek benim kapımı açtı.

 

Yağan yağmurun sesi kulaklarımı doldururken Emir eğilerek beni tutmak istedi. "Bekle." dedim aniden kısık bir sesle. "Kendim çıka.." derken koltuktan çekilen bedenimin bir anda yükseldiğini hissettim.

 

"Dik başlılık edip hala kuyruğunu dik tutma peşindesin. Yeter artık!" diye söylendi Emir hızlı adımlarla eve ilerlerken. Bana ait olan kısma değil kendi evine gidiyorduk.

 

Emir'in keskin ten kokusu içimde bayram esintileri uyandırırken parfüm sıkmıyor oluşu garip hissettiriyordu. Bunu benim için mi yapıyordu?

 

Emir'in geniş odasına girdiğimizde bedenimin hafifçe aşağı bırakıldığını hissettiğim. Sırtım yumuşak bir zeminle buluşurken dudaklarımdan istemsiz iniltiler dökülüyordu.

 

"Hala ateşin düşmemiş." dedi burnundan solurken ve elini alnımdan hafifçe çekti. "Nasıl bu kadar ihmalkar olabilirsin?" diye söylenirken başımı hafifçe kaldırarak altına bir yastık yerleştirdi.

 

Halsiz kollarımdan tutup üzerimdeki kabanı çıkardı. Gözlerim güçsüz düşüp kapanırken gördüğüm son şey Emir'in bir sağa bir sola dolanışıydı.

 

***

 

Genç adam ne yapması gerektiğini bilemez bir şekilde bir sağa bir sola dolanıyordu. Asel'in halsiz ve hasta bedeni karşısındaydı ve elinden hiçbir şey gelmiyordu.

 

Bir an duraksadı. Annesinin küçükken hastalandığında kendisine yaptığı şeyleri anımsadı. Elini cebine atarak telefonunu çıkardı. Hiç düşünmeden annesini aradı.

 

"Annem nasılsın?"

 

"İyiyim oğlum, hastanedeyim. Tedaviye başlıyoruz." Annesinin kısık ve çıkmayan sesini duyunca içi cız etti. Annesi akciğer kanseriydi. Çok fazla sigara içmiş olmasından dolayı ses telleri bile zarar görmüştü. Hastalık artık kurtarılamayacak boyutlara ulaşmış ve diğer organlara bile sıçramıştı.

 

"En kısa sürede yanında olacağımı biliyorsun değil mi?" diye sordu üzüntüsünü belli etmemeye çalışarak.

 

"Biliyorum oğlum." İkisi de duraksadı. Sessiz geçen kısa bir sürenin ardından "Asel nasıl?" diye sordu annesi. "Onunla ilgileniyorsun öyle değil mi?"

 

"Merak etme anne, ilgileniyorum. Bende onun için aramıştım aslında." dedi tereddüt ederek. "Biraz rahatsızlandı."

 

"Neyi var?" diye sordu annesi endişeyle.

 

"Üşütmüş. Doktora gittik gerekli işlemler yapıldı ama ateşi düşmüyor. Zangır zangır titriyor bir de bu kadar ateşe rağmen. Ne yapacağımı bilemeyip seni aradım."

 

Annesi öksürdü ve bir süre düşündü. "Bırak sen o doktorları. Duş alabilecek durumdaysa duş alsın. Değilse bir kaba soğuk su koy ve birkaç bez alarak batırıp tenine koy. Ateşini biraz düşürür fakat bunu sürekli yapmalısın." Fatma Hanım yavaş ve tane tane konuşurken Emir çoktan dediklerini yapmaya başlamıştı bile.

 

"Nane ve limon kaynat, onu içir. Limonu fazla olsun. Daha sonra burnunun açılması içinde nane limonu koklat. Ferahlamasına yardımcı olur."

 

Emir mutfakta naneyi ararken annesine endişesini çok yansıtmak istemedi. "Tamamdır. Hemen dediklerini yapıyorum." diyerek mesafeli görünmeye çalıştı.

 

Asel hayatına girdiğinden beri tuhaf davrandığının kendisi de farkındaydı fakat bunu kabullenemiyordu. Kendisinden küçük bir kızın nasıl bedenine bu kadar hakim olduğunu anlamıyordu. Hayatına girmek isteyen onlarca kadın vardı. Çok güzel kadınlardı fakat hiçbiri Asel gibi değildi.

 

Asel henüz genç yaşına rağmen oldukça akıllı ve gururlu bir kızdı. Onu kendisine benzetiyordu. Etrafındaki diğer kadınlar gibi kendisine yanaşmaya çalışmamıştı, vücudunu kullanarak aklına girmemişti, hoş zayıfça çok kibar bir vücudu vardı. Kısacası etrafındaki kimseyle denk tutulacak bir yanı yoktu. O bambaşkaydı.

 

Zor ve dik başlı bir kızdı. Genç adam kendisini nasıl sinirlendirdiğini düşündü bir an.

 

"Oğlum.." dedi annesi altında başka şeyler yattığı belli olan bir sesle.

 

"Efendim?"

 

"Asel'e karşı farklı bir ilgi ile mi yaklaşıyorsun?" diye sorduğunda Emir elinde nane kabı ile kalakalmıştı. Kendisinde olan tuhaf davranışları başkasından duymak onu şaşırtmıştı.

 

"Nasıl bir ilgi? Ne demek istiyorsun?" Annesinin neyi kast ettiğini biliyordu aslında. Sadece onun fikirlerini duymak istemişti.

 

"Bak, bu tür konularda benimle konuşmaktan nefret ettiğini biliyorum fakat Asel'e farklı bakıyorsun oğlum." dedi kadın dürüstçe. "Hayatımıza yeni girdi biliyorum ama girdiğinden beri daha bir hayat dolusun."

 

"Saçmalıyorsun anne." dedi Emir aslında gerisini duymayı beklerken. "O daha küçücük."

 

"Dinle.." dedi annesi hafif kıkırdarken. "Asel kocaman kız Emir, yaşıtlarına göre de fazlasıyla akıllı. Ne istediğinden emin ol ve hayat neşeni bastırma Emir. Gözlerinin içinin gülmesine izin ver, bunu hak ediyorsun. Duygularını içinde yaşamayı bırak." Emir duyduklarına şaşırırken bir taraftan da seviniyordu.

 

Annesinin onda özel bir yeri vardı ve böyle düşünmesi onu içten içe sevindirmişti.

 

"Her neyse.." dedi konuyu değiştirmek istediğini belli ederek. "Kardeşini araştırttın mı hiç?" Annesi tekrar öksürdü ve duraksadı.

 

"Evet, ilgileniyorum." dedi soğuk bir şekilde.

 

"Neden benimde müdahale etmeme izin vermiyorsun?" diye sorduğunda aklında dolanan soru işaretlerinin cevabını bulmayı ümit ediyordu.

 

"Bunu kendi meselem haline getirdim oğlum. Kimsenin karışmasını istemiyorum." Emir beklediği cevabı alamamıştı.

 

"Anne benden sakladığın bir şey yok değil mi?" diye sordu şüpheyle. Annesinin davranışlarının tuhaf olduğunu sezmişti.

 

"Hayır."

 

"Pekala, o halde bu işi çözeceğine inanıyorum. Yalnız yakında yine Asel'i almak isteyebilirler. Siyasi güç bir yere kadar yasaları örtüyor." bir an duraksadı ve sinirlendi Emir. Elini yumruk yapıp tezgaha hafifçe vurdu. "Siktiğimin yasaları haklıları değil haksızları koruyor zaten!"

 

"Sakin ol, Asel'e iyi bak oğlum. O babasının bana emaneti. Şimdi kapatmam gerek." dediğinde Emir bir an duraksadı. Babasının emaneti derken neyi kastediyordu annesi? Babası öleceğini bile bile mi baş koymuştu yoksa bu yola? Bu yüzden mi annesine emanet edip gitmişti?

 

"Görüşürüz anne." diyerek kapadı telefonu. Aklı karma karışık olmuştu. Annesinden gizli kendiside bu konuyu araştırmaya karar verdi o an. Annesinin sakladığı bir şeyler olduğundan emindi.

 

Nane limon kaynadıktan sonra bir bardağa doldurarak tepsiye koydu. Yanına da bir kase su ve birkaç bez koymuştu.

 

Odaya geçtiğinde Asel'in halsiz yatan bedeni ile karşılaştı. Yanakları al al olmuştu ve ateşi yüzünden inliyordu. Bu görüntü adamın göğüs kafesinde bir yerlerde sızlanmaya neden oldu.

 

Elindeki tepsiyi komodinin üzerine koyarak yatağın kenarına oturdu. Asel'in minyon yüzünü incelerken istemsizce elini uzatıp yüzündeki bir tutam saçı geriye iteledi. Genç kız cayır cayır yanıyordu.

 

"Bal kız.." diye seslendi yavaşça. "Hadi uyan, bunu içmen lazım." dediğinde genç kızda bir kıpırdanma olmamıştı. "Bal kız.." dedi tekrar çenesinden tutup hafif sallarken.

 

Asel bilinçsiz bir şekilde gözlerini araladı. Gözleri kan çanağına dönmüştü. "Bunu içmen gerek güzelim.." dedi Emir dayanamayarak. İçinde bir yangın vardı sanki. Asel'in bu hali ise yangının ateşini körüklüyordu.

 

Uzanıp bardağı aldı ve bir eli ile Asel'in başından destek olarak doğrulmasına yardımcı oldu. Asel baygın gibiydi ve hiçbir tepki vermiyordu.

 

"E-Emir.." dedi zorlukla genç kız. Beyni haşlanıyordu sanki, tüm vücudu uyuşmuş haldeydi.

 

"Burdayım bal kız.. Hadi biraz iç şundan." derken Asel'e doğru eğilip bardağı dudaklarına dayadı. Asel bir yudum aldığında yüzünü buruşturarak durdu.

 

"İğrenç." dedi memnuniyetsizlikle.

 

"Bunu içeceksin, başka yolun yok seni küçük fare." derken istemsizce gülümsedi Emir. Asel'in sersem yüz ifadesi hoşuna gitmişti.

 

"Emir.." dedi genç kız incecik bir sesle. Şu an ne yaptığının ne konuştuğunun farında bile değildi. İç güdüsel hareket ediyordu.

 

"Emir falan yok! Soldan soldan geliyorlar bak yine.." derken bardağı hafif kaldırarak kızın zorla içmesini sağladı. Asel her yudumunda gırtlağından ses çıkararak içerken Emir'in gülümsemesi biraz daha büyüdü. "Resmen çocuk bakıyorum." diye şakayla söylendiğinde biten bardağı geri çekti. Asel dilini dışarı çıkararak tiksindiğini belli ederken yüzü inanılmaz bir hal almıştı.

 

"Ben çocuk değilim." diye itiraz etti. Dudaklarından çıkan nefesi yakınlıkları yüzünden Emir'in suratına çarparken genç adamın vücudu gerildi. Kızın nefesi ateş gibiydi.

 

"Hem de huysuz bir çocuksun." derken kızın başını yavaşça yastığa bıraktı. "Duş alabilecek misin?" diye sorduğunda genç kızın gözleri tekrar kapanmaya başlamıştı bile. "Alamayacaksın tabi.." dedi kendi kendine konuşarak.

 

Şu an ona duş aldıramazdı. Bu hem kendisi için hem de Asel için çok sağlıklı değildi. Bu yüzden üzerindeki ince bluzu çıkarmak için yeltendi.

 

Genç kızın çelimsiz kollarını tutup bluzu çıkarırken nefesini tuttuğunu fark etti. Kalp atışı hızlandı ve göğüs kafesini yıkmak istiyorcasına çarpmaya başladı.

 

Neler oluyordu böyle?

 

Genç kız ateşin etkisiyle anlamsızca mırıldanırken Emir'in karşısında askılı bir atlet ile kalmıştı.

 

Emir tepsiye uzanıp bezlerden birini soğuk suya batırıp çıkararak sıktı. Sol kolunu kaldırarak koltuk altına yavaşça koyunca Asel'in titrediğini gördü.

 

"E-Emir.." diye inledi genç kız. "Ço-çok soğuk.." dediğinde Emir ciğeri sökülüyormuş gibi hissetti. Sanki biri o ciğeri sökmüş yarasına tuz başmış gibi acı çekti. Bu kız ne ara kendisini bu kadar etkilemeyi başarmıştı?

 

"Geçecek güzelim." dedi soğukkanlı davranmaya çalışarak. Ardından diğer bezi ıslatıp alarak diğer kolunu kaldırdı ve hafif Asel'in üzerine eğilerek koltuk altına bezi yerleştirdi.

 

Asel inleyerek hafif doğrulduğunda yüzü Emir'in boynuna çarpmıştı. Emir o an buz kesilirken karnında kasılmalar hissetti. Kızın alışkanlık yapan kokusu ciğerine dolarken verdiği soluk genzini yaktı.

 

"Geçecek güzelim.." dedi Asel başını tekrar yastığa bıraktığında. "Burdayım.. Yanında.." dediğinde olduğu yerden kalkarak cama doğru ilerledi. Açıp temiz havayı içine çekerken kendine gelmeye çalıştı. Kendini kontrol edebilen bir adamdı fakat bu kız onu alt üst etmişti.

 

Çok beklemeden tekrar Asel'in yanına dönerek alnına da soğuk bez koydu. Isınan bezleri değiştirdi ve Asel'in masum yüzünü izlemeye koyuldu.

 

Başka bir adam olsa belki bu durumdan faydalanabilirdi. Bu kadar baskın duygularını bastırmaya çalışmak her yiğidin harcı değildi fakat o Emir Kayahan'dı.

 

Karakteri ile var olan adam.

 

Genç kızın ateşi hafiften düşerken Emir bezi son kez ıslattı ve kızın göğsünün üzerine bıraktı. Asel inlerken içi parçalanıyordu fakat bunu yapmak zorundaydı.

 

Bedeninin ısındığını hissetti. Bir süre bekledikten sonra bakmadan bezi alarak tepsiye koydu ve komodinin üzerine bıraktı.

 

"Aptal çocuk!" diye söylendi kendi kendine. "Ateşini düşürelim derken biz ateşlendik iyi mi?" Dolabı açıp bir şort alarak üzerini değiştirdi. Üst tarafı çıplak kalmıştı.

 

Bir sigara çıkarıp yaktı genç adam. İçindeki elektrik akımından kurtulması gerekiyordu. Genç kızın ateşi biraz düşmüştü. Camdan dışarıyı izlerken kalbinin sıkıştığını hissetti. Ne yapmalıydı?

 

"Emir.." diye seslendiğini duydu Asel'in ve anında arkasını döndü. Asel gözlerini hafif açmış Emir'e bakıyordu.

 

"Söyle bal kızım.." dedi bir an dudaklarından çıkan eke içinden küfürler ederek. Camı açıp sigarayı fırlatarak kıza yöneldi.

 

"Üşüyorum." dediğinde elini ensesine koyarak sıvazladı. "Üzerimi örter misin?" Asel biraz kendine gelmişti fakat beyninin uyuşuk olduğunu hala hissediyordu.

 

"Olmaz. Yani ateşin yükseliyor hemen, örtemem bal kız."

 

"E-Emir.." dedi gözleri tekrar kapanırken. "Lütfen.. Üşüyorum." Genç kızın kısık ve tatlı çıkan sesi Emir'in içinde yanardağ patlaması gibi bir etki yaratıyordu. Lavlar her yerini sarmıştı genç adamın.

 

"Hay sikeyim." diye söylendi ışığa yönelirken. Hemen kapadı ve genç kızın yanına geldi. Resmen kendi ile savaşıyordu. Daha fazla dayanamadı ve hiçbir art niyet gütmeden kızın yanına sokuldu. Arkasından belini kavrarken yüzünü kızın ensesine saçlarının arasına gömdü.

 

"Üstünü örtemem.." dedi fısıldarken. "Ama seninle uyuyup, bende seninle üşüyebilirim bal kız.."

 

Burnunu kızın ensesine sürterek kokusunu içine çektiğinde cennet bahçelerinde dolaşıyor gibi hissetti genç adam. Bu kız onun dünyada ki cennetiydi.

 

Asel hafif kıpırdanıp huysuzlandığın da Emir'in beline doladığı elinin üzerini tuttu. Halsiz bedenine iyi geldiğini içten içe hissedebiliyordu. Belki sabah uyandığında pişman olacaktı fakat bilmeden yakınlaştığı bu adamla geçirdiği bu zamanı asla unutmayacaktı.

 

¤

Loading...
0%