Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@karla_yazar

Kafeye geldiğimiz zaman Oğuzların daha gelmediğini gördüm. Güzel bir masaya oturduktan sonra garson geldi ve menüyü bıraktı. 3 arkadaşımızın daha geleceğini söyledi abim.


- Abi onlar gelmeden seninle bir şey konuşmak istiyorum.


U: Buyur güzelim bir sorun mu var?


- Evet. Defne hanım ve Melih bey neden sana böyle davranıyor? Ben onların böyle insanlar olduklarını bilmiyordum.


U: Şey güzelim... eee


- Abi ne olursun bana yalan söyleme ben artık hayatımda yalan dolan istemiyorum.


U: Sana asla yalan söylemem can parçam sadece nasıl söyleyeceğimi bilemedim.


- Söyle abim ben senden gelen herşeye tamamım.


U: Şöyle ki güzelim Defne hanımla Melih beyin evlendiği ilk yıllarda çocuk düşünmüyorlarmış. Halalarımızla tanışmışsın. Onlar bir plan yapmışlar. Melih beyi sarhoş edip başka bir kadınla ilişki yaşamasını sağlamışlar. Kadın beni doğururken ölmüş asıl amaçları "Bu kadın senin çocuğunun annesi Defne'den ayrıl bununla evlen." demekmiş ama kadın ölmüş. Babanem ve dedemin yoğun ısrarlarıyla Melih bey ve Defne hanım beni evlerine almışlar. Zaten bir kaç yıldır evli oldukları için artık çocuk yapmaya karar verirler. Hem de benden kurtulabilirler belki diye çünkü ikisine de ihaneti hatırlatan bir bebektim ben. Birisine istemeden de olsa kocasının ihanetini diğerine de kardeşlerinin ihaneti. Sonra Defne hanım Sarp'a hamile kaldı. Benimle zaten hiç ilgilenmedikleri gibi Sarp doğunca yüzüme bile bakmaz oldular. Sarp'dan sonra Lodos doğunca onlarla aynı masaya oturmama dahi izin verilmedi. Ama onların yoğun ısrarlarıyla günde 1 saat onlarla görüşebilirdim. Bu böyle ilerlerken Selim de doğdu ardından siz ikizler. Senin karıştığını söylediğimde de bu yüzden inanmadılar bana. Sonra biricik kız çocuklarına zarar veririm diye hastaneye kapattılar beni. Bilerek uzağa kapattılar ki çocuklarıyla görüşmeyeyim. Ama çok istedikleri için sadece doğum günlerinde görüşürdük.


- Peki bana senden niye bahsetti o zaman Melih bey?


U: Çünkü kırk yılda bir gelirlerdi yanıma o da babanemle dedemin zamanında koyduğu şart yüzünden ama bana söylemek şartta yoktu tabi senin karıştığını bilmedikleri için. Babam babaneme düşkündür. Babanem "Eğer torununa bir abisi daha olduğunu söylemezsen hakkımı helal etmem." demiş buraya geldikleri zaman o yüzden.


- Peki Melih bey kardeşlerini nasıl affetti?


U: Beni hastaneye yatırmak için babanem ve dedemi ikna etmek karşılığında barışmış. Babanem ve dedem yaşlı insanlar ne kadar anlalar bu işten "Uraz'ın sağlığı tehlikede." demişler ki onlar beni hiç bırakmadılar. Okumama yardımcı oldular eğer mesleğimi elime alırsam çıkmam için bir şeyler yapacaklarını söylediler. Bu sayede seni arayabilirdim. Orada pek fazla bir şey yapılamadığı için ders çalışmak için çok zamanım vardı. Canla başla çalıştım. Ben bir yazılım mühendisiyim. Böylece seni bulmam daha kolay olurdu.


- Peki sen bunları nereden öğrendin?


U: Bazılarını bakıcım olan Ömür anneden, bazılarının babanemden, biraz da Sarp ve Lodos'tan.


- Anladım. Üzülme sakın abim ben senin yanındayım. Seni çok seviyorum.


Sonra kalkıp abime sarıldım. Biz sarılırken Oğuzlar da geldi.


O: Ooo sevgi pıtırcığı biricik kız kankamız ve muhterem abi bey. Ben Oğuz siz bana kısaca muhteşem harika ultra yakışıklı ve zeki Oğuz da diyebilirsiniz.


U: Baya kısaymış.


A: Siz onun kusuruna bakmayın doğduğu zaman yanlış yere vurmuşlar kafasına almış darbeyi o yüzden.


Araf'ın bu söylediğinin üzerine Oğuz hariç hepimiz güldük.


O: Ama Arafcığım niye öğle dedin ki bana?


E: Acaba neden?


A: Ya Berfu bu gerizekalı kart yaptırıp bizim eve yollamış kuryeyle. Kimlik kartı gibi bir tasarımı var kartın. Adını yazmış soyadını benim soyadım yapmış. Meleğimin adını da kardeşleri bölümüne yazmış.


Bunun üzerine kahkaha attık.


- Hadi oturun ayakta kaldınız. Ayrıca çok yaratıcısınız Oğuz Bey.


O: İltifatınıza teşekkür ederim Berfu Hanım.


U: Ne yersiniz çocuklar bakın da sipariş verelim sonra sohbete devam ederiz.


Bir kaç dakika sonra herkes istediğini söylemişti abim ve ben hariç.


- Abilerin en yakışıklısı sen ne yiyorsan bende ondan yiyeceğim. Abi kardeş şeysi yapalım.


Abim bu dediğime tebessüm etti.


U: Sen nasıl istersen can parçam.


Siparişi verdikten sonra abim çocuklara odaklandı.


U: Evet genç adamlar tanıtın bakalım kendinizi bende Berfum kiminle arkadaşlık ediyor öğreneyim.


E: Tabi efendim.


U: Efendime gerek yok adını bilmediğim çocuk Uraz abi diyebilirsiniz.


E: Tamam abi. Ben Emir Ulusoy. Berfu ile aynı yaştayım. Sizin okulumuzda okuyorum. Tek çocuğum. Daha çok mantıklı bir insanımdır. Kitap okumayı, PlayStation oynamayı ve yemek yapmayı severim. Gastronomi okumayı düşünüyorum. Aşçı olup kendi restoran veya restoranlarımı açmak istiyorum. Annem ve babam avukat.


O: İlker Oğuz Vural. Hepimiz aynı yaştayız aynı okula gidiyoruz. Bir ablam var. Ama o Ankara da tıp okuyor. Beni de sanayiye verecek galiba babamlar. Babam ve annem dünya turuna çıktılar. Ben evde yıllardır bizimle yaşayan ton ton bir aile ile yaşıyorum. PlayStation favorimdir. Araf ve Emir'le turnuva falan yapıyoruz aramızda.


A: Araf Yekta Bozkurt. Bir kız kardeşim bir de abim var. Kız kardeşim 13 abim 22 yaşında. Ama abim yurt dışında yaşıyor yılda 1-2 kere gelir. Annem moda tasarımcısı babamın reklam üzerine bir şirketi var. Abim yurt dışı sorumlusu bende Türkiye sorumlusu olacağım kısmetse.


U: Anladım çocuklar.


Bunu üzerine biraz daha sohbet edip kalktık. Markete gidip abur cubur aldık ve sonrasında piknik yeri olarak kullanılan bir alana geldik. Abimin evden beri taşıdı poşetin içinden bir sürü masa oyunu çıktı. Bütün gün atıştırmalık yedik ve oyun oynadık. Gerçekten çok eğlendim.


Akşam hava kararmaya başlarken evlere dağılma kararı aldık. Eve geldiğimizde daha akşam yemeği yenmemişti, bu sefer gidip Atilla'nın yanına oturdum.


- İkiz konuşmamız lazım

Dedim sessizce.


A: Tamam ikiz ben sana gösteririm onu.


D: Neyi çocuklar?


A: Okuldaki derslerden geri kalmış da biraz Berfu.


D: Aa hangi ders?


- Sizi ilgilendirmez Defne hanım.


D: Ama kızım.


- Size bana kızım demeyin dedim.


Sonra hizmetli geldi ve yemeğin hazır olduğunu söyledi. Yemek yedikten sonra Atilla ile yukarı çıktık.


- Atilla Uraz abimle ilgili ne biliyorsun?


A: Fazla bir şey değil. Bizi çok sever iyi resim çizermiş falan.


- Peki bu evden gitmesi hakkında.


A: Neredeyse hiç bir şey neden ne oldu ki?


Acaba Atilla'ya anlatmalı mıyım?

Loading...
0%