@karla_yazar
|
Yazar'dan İkizler okula gelmişlerdi. Sınıfa doğru ilerlerken Berfu hala tedirgindi. Abisini, ailesini kaybetmekten çok korkuyordu. Rüzgar'ı bile. Çünkü ona kötü davranmış olsa da abisiydi onun çok büyük şeyler yapmadığı sürece silemezdi onu da. Sadece kırgındı. Atilla ile Berfu sınıfa girdiğinde kuzenlerinin de orada olduğunu gördüler. O: Nasılsınız gençler? B: Şöyle böyle. O: Hayırdır? A: Birisi Uraz abime saldırmaları için adam tutmuş olaylı bir sabah geçirdik. Hatta daha doğru düzgün sabah olamamıştı o derece. O: Oha iyi mi Uraz abi? B: Çok şükür iyi. Kimseye bir şey olmadı. O: Defne yenge ve amcam ne diyor bu işe? A: Sabah pek konuşamadık tam bilmiyoruz o yüzden Uraz abim karakola gidip soracak durumu. Öğretmen gelince konuşmayı yarıda kesip eşyalarını çıkardı ve dersi dinlemeye çalıştı. İkisi de bugünkü olaydan ve erken kalkmaktan dolayı çok yorgun oldukları için dersin ilk 20 dakikasını göremeden uyuyakaldı. ○○○○○ °°°°° Defne ve Melih amaçlarına ulaşamadıkları için fazlaca sinirliydi. İkisi de yeni bir plan kurmaya çalışıyor ancak akıllarına hiç bir şey gelmiyordu. Berfu ve çocuklar Uraz'a git gide daha çok bağlanıyordu. D: Melih bu adamlar bizim yaptırdığımızı söylemez değil mi? M: Bilmiyorum nasıl yakalandılar onu da anlamadım. Koskoca adamları bir kişi hakladı resmen. Ama en çok istediğim şey babamla annemin öğrenmemesi. Bu sefer biteriz Defne. İkisi de tedirgin bir şekilde ne yapacaklarını düşünmeye başladı. ○○○○○ °°°°° Uraz evden çıktıktan sonra arabasına binip şirkete doğru yola koyuldu. O sırada dedesini aradı. U: Dede günaydın. (Yazarınızdan not; Dedelere ve babaneye isim koymamışım. Defne'nin babası Ahmet bey Melih'in babası Ali Rıza bey Melih'in annesi Münevver hanım) A: Günaydın Uraz'ım. Nasılsın? U: İyiyim dedem sen nasılsın? A: Çok şükür oğlum. Kardeşlerin nasıl? U: İyiler dedem. Şey dede benim sana bir şey söylemem lazım. A: Söyle Uraz'ım hayırdır inşallah? U: Dede sabah biz uyurken eve birileri girmiş çocukların resmini çekmişler beni silahla ve kardeşlerimle tehdit ettiler. Seninle yaptırdığımız sistem sayesinde kurtuldum. Bugün öğleden sonra karakola gideceğim. Şimdi şirkete gidiyorum. Haberin olsun istedim. A: Tamam ama iyisiniz değil mi bir sorun yok? U: İyiyiz dedem çok sağol. A: Tamam oğlum ben ilgileneceğim. Karakoldan bir şey çıkarsa bana da söyle. U: Tamam dedem ben haberin olsun benden duy diye aradım. A: Tamam oğlum dikkat edin kendinize. U: Sizde dedem. Uraz telefonu kapatınca Ali Rıza tanıdıklarına sormaya başladı. Bir kaç görüşmeden sonra düşünmeye başladı. Oğlu ve gelini bu kadar ileri gidebilir miydi acaba? Umarım onlar yapmamışlardır. Münevver kocasının düşünceli halini görüp yanına gitti. Ama kocası o kadar dalgındı ki geldiğini fark etmemişti bile. M: Ali Rıza iyi misin sen? Ali Rıza cevap vermeyince tekrar seslendi. M: Ali Rıza! A: Ha aa hatun sen ne zaman geldin? M: Yeni geldim. Sana seslendim ama sen duymadın iyi misin? A: Hatun Melih ve Defne Uraz'ım konusunda ne kadar ileri gidebilir? M: Hiyyy bir şey mi yapmışlar yavruma? A: Onlar mı bilmiyorum ama birisi birşeyler yapmaya çalışmış ama başaramamış. Umarım onlar değildir bu kadar ileri gitmemişlerdir. M: Umarım. ○○○○○ °°°°° Uraz şirkete vardığında odasının olduğu kata çıktı. Onu gören sekreteri hızlıca ayağa kalkıp Uraz'a ilerledi. Ç: Hoş geldiniz efendim. Bugünkü programınız.. U: Bugün önemli ne var? Ç: Pek bir şey yok efendim yalnızca yarın akşam bir yemek var. Yeni anlaşma yapacağınız şirketle. U: Tamam. Bugün imzalayacağım dosya falan ne varsa getir. Öğlenden sonraki şirket içi toplantıları öğleden önceye çek. Öğlenden sonra şirkette olmayacağım. Ç: Nasıl isterseniz. Uraz işlerini bitirdikten sonra hızlıca karakola gitti ve danışmadaki görevliye bugünkü durumu anlattıp kimin ilgilendiğini sordu. Görevliden aldığı cevapla komiser Emre'nin odasına doğru ilerledi. Odanın önüne gelince kapıyı tıklattı. İçeriden gelen komutla içeri girdi. Komisere durumu anlattı. E: Evet konuyu biliyorum. Ama açıkçası size nasıl anlatacağımı bilemiyorum. U: Bir sorun mu var? E: Ee şöyle nerede yaşıyorsunuz? U: Babam Melih bey ve eşi Defne hanımla pek iyi anlaşamam üvey çocuğum. 17 yıl önce bir olay oldu. Bir kaç yıl sonra da krizlerim nedeniyle rehabilitasyon merkezine yatırıldım. Yeni çıktım oradan. E: Anladım o zaman daha rahat söyleyebilirim sanırım. Bunu evden biri yaptırmış. İsim bilmiyorlar. Para aldıkları kişiyi tam bilmiyorlar. Sadece o evde yaşadığını onlara evdekilerin hassas noktalarını söylemiş. Araştırmaya devam ediyoruz. Uraz bu duyduklarıyla emin olmak ister gibi tekrar baktı karşısındaki adama nasıl yaparlardı bunu. Ne olduğu belirsiz tehlikeli eli silahlı insanları nasıl eve sokarlardı. Ya bir şey olsaydı değerlilerine. Emre karşısında titremeye başlayan adama baktı ve yavaşça yanına yaklaştı. E: Uraz bey iyi misiniz? Sakin olun lütfen. Birilerini aramamı ya da sizi hastaneye götürmemi ister misiniz? Uraz karşısındaki adamın dediklerinin bir çoğunu durmuyordu. Çocukları çağırırsa korkarlardı. Zorlukla konuştu Uraz. U: Sarp! Kimseye belli etmesin. Korkar biriciklerim. Emre'nin yüreği burkuldu Uraz'ın söyledikleriyle. Şu durumda bile başkalarını düşünüyordu. Uraz'ın telefonunu aldı ve numaralara girdi. İlk göz ağrım (Sarp) yazısına tıkladı. Kısa bir süre çalan telefon açılınca genç bir adamın sesi duyuldu. S: Abim. Konuştun mu polislerle? Bende geleyim mi Berfu'muza bunu yapanları da şikayet edelim. E: Ee beyefendi ben komiser Emre Karataş. Lütfen etrafınızdaki insanlara bir şey belli etmeyin. Daha sonra bir kaç adım sesi ve kapı sesi duyuldu. S: Abimin telefonu bu sizde ne işi var? Bir şey mi oldu abime? E: Titriyor sizi aramamı başka kimsenin bilmesini istemediğini söyledi. "Korkar biriciklerim" dedi. S: Ah be abim ya. Tamam ben geliyorum siz bana hangi karakolda olduğunuzu söyler misiniz? Ben hemen geliyorum. Emre'den adresi alan Sarp arabasına atlayıp tam gaz sürmeye başladı. O kadar hızlı gidiyordu ki bir kaç tane radara takıldı. Emniyete geldiğinde arabayı parketmedi görevliye acil olduğunu söyleyip içeri girdi. Danışmadan Emre'nin yerini öğrenip asansörü beklemeden merdivenlerden koşarak çıkmaya başladı. Aradığı odayı bilir bulmaz içeri daldı. Her dayim yanında taşıdığı ilacı çıkardı ve titremeleri iyice artan abisine ilerledi ancak Uraz'ın bilinci kapanmak üzereydi. Sarp ilacı içirmeyi başaramadı. S: ABİİ!! Abi beni duyuyor musun? Emre o sırada ambulansı arıyordu. Karakolun içindeki revirde görev yapan doktoru da yukarı çağırdı. Gelen doktor tansiyonunu ölçtü. Ancak doktor tam olarak bir ilaç veremeyeceğini, Uraz'ın bilincinin kapandığını basit sakinleştiricilerin etki etmeyeceğini söyledi. O sırada içeri giren ambulans görevlileriyle dikkatler onlara verildi. Sarp ve doktor durumu anlatırken bir yandan da Uraz sedyeye alındı. Ambulans görevlileri önde Sarp ve Emre arkada karakoldan çıktılar. ○○○○○ °°°°° Lodos ve Rüzgar işlerini bitirmişti ve Rüzgar'ın odasında oturuyordu. R: Abi sence annemle babam yapmış olabilir mi? L: Bilmiyorum Rüzgar. Ama alacağım cevaptan korkmuyorum desem yalan olur. Sarp abimin bir fikri var mı acaba? R: Sahi abim nerede abi? L: Benim odama geldi. Otel mevzusunu sormak için daha doğru düzgün konuşmadan abim aradı. Sonra hızlıca çıktı odadan bir daha da görmedim. Bizden bir şeyler saklıyorlar ama hadi hayırlısı. R: Abi içim hiç rahat değil. Bir Sarp abimi mi arasak? L; Haklısın. Ben bir arayayım. Lodos Sarp'ı aradı. Uzunca çalan telefon kapanmak üzereyken açıldı. L: Abi neredesin biz Rüzgar'ın odasındayız gelsene. S: Lo...lodos. Ben şirkette değilim. L: Abi iyi misin sen? Neler oluyor? S: Uraz abim kriz geçiriyor. Hastaneye gidiyoruz. O önümde ambulansda ben arabada. L: NEE!! Hemen geliyoruz. Hangi hastane? S: Özel Işık Hastanesi. Lodos daha fazla konuşmadan telefonu kapattı. Bir yandan Rüzgar'a durumu açıklayayıp bir yandan da şirketten çıktı. Hızlıca hastaneye sürmeye başladı. Rüzgar da Lodos da abilerine bir şey olmasından ölesiye korkuyordu... ○○○○○ °°°°° Ambulans hastaneye vardığında Sarp da hızlıca park edip indi arabadan. Sedyenin peşinden acile girdi. Doktorlar hemen Uraz'ı müşaade altına aldılar. Sarp ise yere çökmüş abisine dualar ediyordu. Sarpla beraber hastaneye gelen Emre ne yapacağını bilemedi. O sırada cebindeki Uraz'ın telefonu çaldı. Hemen cebinden çıkardı telefonu. Arayan kişi Can parçam (Berfu Alkım) idi. Emre kim olduğunu bilmediği için telefonu açtı. B: Kahramanım neredesin? Bizi almaya gelmemişsin karakola gidecektin gelmeyecek misin? Ne diyeceğini bilemedi Emre. B: Kahramanım? E: Ee hanımefendi ben komiser Emre Karataş. B: A..abim nerede? Bir şey mi oldu ona? E: Abiniz kriz geçirdi hastanedeyiz. B: NEE! A: İkiz ne oldu betin benzin attı. Berfu? Berfu telefonu Atilla'ya uzattı. B: Atilla ben yanlış duydum galiba. Atilla telefonu aldı. A: Alo abi Berfu'ya ne oldu? E: Ee hanımefendiye de söylediğim gibi Uraz bey kriz geçirdi. Hastanedeyiz. Sarp bey burada. Lodos diye biriyle de konuştu. Sanırım o da buraya geliyor. A: Ta..tamam hangi ha..hastane? E: Özel Işık Hastanesi. Atilla daha fazla dinlemeden telefonu kapattı. A: Berfu bak bana ne olur kendine gel. Bak abimin bize ihtiyacı var ne olur. B: Atilla bir şey olmaz dimi iyidir? A: Umarım. Hadi gel oturalım şöyle. Okulun bahçesindeki banka oturdular. Daha sonra Atilla bir taksi çağırdı. Sonrasında da Selim abisini aradı. S: Atilla? A: Abi Uraz abimi hastaneye kaldırmışlar. S: NEE! Tamam neredesiniz siz şimdi? A: Bahçedeyiz. Taksi çağırdım. S: Geliyorum. Selim henüz başlamamış olan kursundan hızlıca çıktı. Bahçede sarılmış ikizleri görünce hemen yanlarına gitti. Atilla olayı anlattı. Sonrasında gelen taksiye binip hastaneye geçtiler. ○○○○○ °°°°° Sarp ve Emre koridorda oturmuş Uraz'dan bir haber bekliyordu. O sırada içeri koşarak Lodos ve Rüzgar girdi. L: Abi haber var mı? Sarp başını olumsuzca salladı. Onlar da oturup beklemeye başladı. Bir süre sonra Selim, Atilla ve Berfu da göründü. Onlar da aynı cevabı aldıktan sonra beklemeye başladılar. 10- 15 dk sonra çıkan doktorla hepsi ayaklanıp doktorun başına üşüştüler. |
0% |