Yeni Üyelik
38.
Bölüm

34. Bölüm

@karla_yazar

Sabah olmuştu ama sabah nasıl olmuştu bir de kardeşlere ve Ali Rıza'ya sorun. Ali Rıza Münevver'e daha söylemeyemişti. Sabah söyleyecek ardından uçağa bineceklerdi. Sabah 9 sularında uyandı Uraz. Yanında uyuyan güzeline bakıp iç çekti. Saçlarını öpüp sevdi Berfu uyanana kadar. Berfu uyandığında abisine tebessüm edip sarıldı.

 

U: Günaydın can parçam.

 

B: Günaydın abim. Daha iyi misin?

 

U: İyiyim meleğim sen?

 

B: Sen yanımdasın ya abi iyiyim.

 

U: Dün ne oldu güzelim sen niye öyleydin?

 

B: Abi şey oldu.

 

U: Anlat güzelim sen bana benden bir şey saklamanızı istemiyorum Berfu.

 

B: Abi önce diğer abilerimi de çağıralım sakin kalmayacaksın buna eminim.

 

U: Güzelim korkutuyorsun beni. Hem niye sinirlenecekmişim ben?

 

B: Anlatacağım abim bir dakika bekle.

 

Daha sonra Berfu yatağının yanındaki telefonunu aldı ve Sarp'ı aradı.

 

S: Berfu? Bir şey mi oldu abicim iyi misiniz?

 

B: İyiyiz abi de abim dün olanları soruyor sizde gelin çünkü hepimiz hem fikiriz ki sinirlenecek.

 

S: Hemen geliyoruz canım biz de nasıl anlatsak diye düşünüyorduk.

 

B: Tamam.

 

Telefon konuşmasından sonra Sarp yanındaki diğer kardeşlerine döndü. Efe hala uyuyordu. Hepsi sabaha kadar oturup düşünmüştü. Kimi zaman Uraz'a nasıl söyleyeceklerini kimi zaman ise mahkemeden sonraki hayatlarını.

 

 

 

Hepsi ayaklandı ve Berfu'nun odasının önüne geldiler. Kapıyı çalıp Berfu'dan gelen onay cümlesiyle içeri girdiler. Daha sakin kalması için Berfu abisinin kucağında oturuyor aynı zamanda yeni çıkmaya başlamış sakallarıyla oynuyordu. Uraz ne olduğunu merak ediyor bunu düşünürken arada Berfu'yu da öpüyor, kokluyordu. Kapının çalınmasıyla ikiside dikkatlerini kapıya verdiler.

 

B: Gel.

 

İçeri giren Sarplarla ikiside derin bir nefes aldı. Biri duyacaklarından korktuğu birisiyse anlatmak için güç toplamak için. Diğerleri de yerleştikten sonra Berfu Sarp'a baktı. Sarp'ın güven vermek için gözlerini yumup açmasıyla tekrar Uraz'a döndü.

 

B: Abim, canım bak lütfen sakin kalmaya çalış. Efe için tamam mı?

 

U: Efe için mi Efe'ye mi bir şey oldu?

 

B: Hayır hayır Efe gayet iyi. Şimdi dün Melih bey ve Defne hanım'ın sana söylediklerinden haberim var o an bizi duydun mu bilmiyorum gerçekten baya dalmıştın. Neyse işte ben o sinirle aşağıya indim tabi abimlerde peşimden ama bana yetişemediler. Bende o sırada Melih bey ve Defne hanıma "Sizin gibi anne baba olmaz olsun." dedim. O sırada da..

 

U: Ee ne oldu Berfum anlat. Ben hep yanındayım biliyorsun.

 

B: Biliyorum. Neyse işte o sırada da bana to..tokat attı Melih bey.

 

U: NEE!!

 

Sarp, Lodos ve Rüzgar hemen ayaklandılar. Ancak Uraz şu sinirli halinde bile Berfu'ya öncelik tanıyor ve onu kucağından nazikçe indirmeye çalışıyordu. Ancak Berfu kollarını Uraz'ın boynuna dolamış açmamak için direniyordu.

 

U: Sarp ne demek bu nasıl vururlar herhangi birinize.

 

S: Abi nolur sakin ol çocukları korkutuyorsun.

 

U: Berfu bırak beni.

 

B: Olmaz abi. Benim için sakin kalmaya, sakinleşmeye çalış lütfen.

 

Uraz bir yandan kendini sıkıyor bir yandan da Sarp ile konuşuyordu.

 

U: Ne yapacağız Sarp?

 

S: Abi biz avukat arkadaşımızla konuştuk dava açacağız bugün. En kısa sürede karara varılacak ve çocukların velayetlerini senin veya benim en olmadı dedemin üzerine alacağız. Kuvvetle muhtemel davayı kazanacağız biz senin bilgisayarından kayıtları aldık. Efe'ye karşı sorumsuzlukları vs. bir sürü delilimiz var ama sakin olmazsan alamayız çocukları lütfen.

 

U: Off. Tamam sen git şikayette bulun o zaman.

 

S: Merak etme abi görüntüleri avukat arkadaşıma yolladım. Dilekçeyi adliye açılır açılmaz verdi bile.

 

U: Aferin. Berfu sen iyi misin abim?

 

B: Gayet iyiyim abi.

 

O sırada Berfu aklına gelen şeyle bir anda ayaklandı.

 

B: EFE! Efe nerede?

 

A: Sakin ol ikiz ben baktım ona ve telsizi de şu rafa koydum abimler bir sırık oldukları için o sırada görmemiş olman normal tabi.

 

Berfu buna kıkırdadı.

 

B: Abilerim ve ikizim hadi oyun oynayalım.

 

L: Ne oyunu güzelim?

 

B: Imm bilmem ki?

 

Selim: Tabu oynayalım mı?

 

B: O nasıl oynanıyor?

 

Selim: Şimdi şöyle güzelim öncelikle takımlara ayrılıyoruz. Belirli bir süre var ve o sürede karttaki kelimeleri en çok anlatan kazanıyor. Ama yasaklı kelimeler var onları söylemeyeceksin.

 

B: Biraz zor sanki ama hadi oynayalım.

 

A: Yapabileceğine inanıyorum ikiz.

 

S: Selim hadi sen oyunu getir.

 

Selim oyunu getirdikten sonra yerleştiler. Uraz, Atilla ve Berfu bir takım diğerleri bir takımdı. Berfu anlatıyordu. Kelime yalnızlıktı. Yasaklı kelimeler depresyon, kalabalık, tek, üzgündü.

 

B: Ee şey ben siz beni bulmadan önce nasıldım?

 

A: Üzgün.

 

B: Ee yok böyle olmaz. Siz olmasanız ben nasıl olurum?

 

U: Yalnız.

 

B: Evet.

 

 

 

Oyun bitmiş ve kazananlar Berfular olmuştu. Berfu çok eğlenmiş diğerleri de biraz olsun sıkıntılarından uzaklaşmıştı tabi bu sırada uyanan Efe'yi de unutmamak lazım. Daha sonra kahvaltı için dışarı çıkmanın daha iyi olacağını düşünerek herkes hızlıca hazırlanmış ve dergi okuyan Defne'yi es geçerek evden çıkmışlardı. Arabalara binecekken Sarp'ın telefonu çaldı arayan Ali Rıza'ydı.

 

S: Efendim dedem.

 

A: Biz indik eve geliyoruz oğlum.

 

S: Biz kahvaltı etmek için evden çıkıyoruz siz de gelin.

 

A: Tamam oğlum.

 

Sarp adresi yolladı ve arabaya bindi. Önce onlar kafeye geldiler. Kahvaltı söylediler ve beklemeye başladılar. Efe ise oyun alanında oynuyordu. Berfu'nun ise gözü sürekli Efe'deydi. Uzun sayılamayacak bir süre sonra da Ali Rızalar geldi. Oturduklarında neler olacağını tekrar anlattı Sarp. Münevver'in her ne kadar gözleri dolsada ağlamamak için büyük bir savaş verdi. Daha sonra gelen garsonla havadan sudan konuşmak için konu açmaya çalıştı Rüzgar. Berfu ise Efe'yi çağırdı ve kahvaltı etmeye başladılar.

 

 

 

Avukat herşeyi hızlandırmak için elinden geleni yapıyordu. Henüz Melih ve Defne'nin hiçbir şeyden haberi yoktu. Melih ve Defne bunu nasıl yaptıklarını anlamıyorlardı ama içlerinden bir ses hakketti size bunu nasıl söyler dedikçe daha da alevleniyor ve bir nebze ortaya çıkan pişmanlıkları son buluyordu.

 

 

 

Bu sırada Ali Rıza, Münevver ve kardeşler geziyorlardı. Bir yandan da avukattan haber bekliyorlardı. Mahkeme celbi o gün içinde eve gitsin diye uğraşıyorlardı. Durumun aciliyetini defalarca ortaya koymuştu avukat. Az kalmıştı.

 

 

 

Saat 5 e on vardı. Korkmaz malikanesi malikanesinin kapısını bir postacı çaldı. Avukat sabahtan beri dört dönmüş ve ancak yetiştirmişti. Hizmetli kapıyı açtı. Karşısında postacı vardı.

 

 

 

P: Melih ve Defne Korkmaz.

 

 

 

H: Ben çalışanlarıyım.

 

 

 

P: Kendilerini çağırın lütfen bu zarfı bizzat onlara vermeliyim.

 

 

 

H: Hemen.

 

 

 

Hizmetli koşar adımlarla salona ilerledi.

 

 

 

H: Efendim postacı geldi. Evrak varmış sizden başkasına veremezmiş.

 

 

 

M: Kimin adına gelmiş evrak.

 

 

 

H: İkinizin adına efendim. "Melih ve Defne Korkmaz" dedi postacı.

 

 

 

D: Bakalım neymiş.

 

 

 

Defne ve Melih kapıya geldiklerinde postacı toparlanıp konuştu.

 

 

 

P: Defne ve Melih Korkmaz?

 

 

 

D: Evet.

 

 

 

P: Kimlik görebilir miyim?

 

 

 

M: Ne bu kadar kimlikler isimler falan önemsenen.

 

 

 

P: Önce kimlik görmeliyim.

 

 

 

D: Çantamı getirin.

 

 

 

Hizmetli çantayı getirince Defne içinden cüzdanını çıkardı ve çantayı hizmetliye uzattı. Daha sonra kimliğini aldı ve postacıya uzattı. Postacı kısa bir süre baktıktan sonra başını onaylar anlamda sallayarak kimliği ve evrakı Defne'ye uzattı. Defne zarfı aldıktan sonra iyi günler dileyerek uzaklaştı. Defne hemen merakla zarfı açtı. Melih karısının bir şey söylemesini bekliyordu. Ancak Defne öylece zarfa bakıyor hareket etmiyordu.

 

 

 

M: Defne'm ne oldu?

 

 

 

D: Me..Melih çocuklar dava açmış.

 

 

 

M: Ne davası?

 

 

 

D: Senin Berfu'ya vurduğun, Efe'ye karşı ihmallerimiz falan. Çocukları bizden almak istiyorlar.

 

 

 

M: Ne?

 

 

 

Defne ve Melih ne yapacaklarını düşünerek yavaş adımlarla salona geçtiler.

 

 

 

Bu sırada Berfu, Atilla ve Selim kahkalarla gülüyordu. Diğerleri ne olduğunu merak etsede üçünün de konuşacak hali yoktu. Biraz kendilerine gelince Rüzgar sordu.

 

 

 

R: Ne oldu çocuklar katılacaktınız neredeyse?

 

 

 

B: Abi.

 

 

 

R: Abimm. Söyle meleğim.

 

 

 

Berfu utanmıştı.

 

 

 

B: Şey Selim abi ilk okula gittiği gün artık hep orada kalacağını sanıyormuş ya ona gülüyoruz. Niye hiç biriniz öyle bir şey olmadığını söylemediniz?

 

 

 

R: Güzelim birisi onu kandırmış. Bize söylemedi ama görsen habire hepimize sarılıyor beni unutmayın diyip duruyordu. Sonradan anladık.

 

 

 

U: Canlarım gidelim mi artık yoruldunuz. Hem dedemlerde yol yorgunu.

 

 

 

A: Olur abi.

 

 

 

Hepsi ayaklandı etrafa bakıp bir şey unutmadıklarına emin olduktan sonra arabalara bindiler. Eve geldiklerinde kapıyı açan hizmetliyle önden Ali Rıza ve Münevver daha sonra da kardeşler girdi. Kapının sesine hole gelen Melih ve Defne Ali Rıza ve Münevver'i görünce şaşırmıştı.

 

 

 

M: Hoş geldiniz.

 

 

 

A: Hiç hoş gelmedik. Selim oğlum çocukları yukarı çıkar.

 

 

 

S: Hemen dedem.

 

 

 

Çocuklar yukarı çıktıklarında önce Efe'yi yatırdılar ve telsizi aldılar. Daha sonra Atilla'nın odasına geçtiler.

 

 

 

B: Abi ne olacak aşağıda?

 

 

 

S: Bir şey olmayacak güzelim dedem ve babanem babamlara iyi bir fırça çekecek. Ardından dava sonuçlanana kadar burada kalacaklar. Davayı da büyük bir ihtimalle biz kazanacağız bu yüzden biz yeni evimize geçeceğiz.

 

 

 

B: Tamam abi. Ben pastele bakayım. Daha sonra da ders çalışalım hep beraber okulu çok boşladık. Senin sınav senen.

 

 

 

S: Tamam canım. O zaman Atilla sende köpeğine bak abim. Bende güzel bir çalışma ortamı hazırlayayım.

 

 

 

Atilla ve Berfu köpeklerine baktıktan sonra kısa bir süre onlarla oynamıştı. Daha sonra üzerlerini değiştirdiler. Selim bu sırada sıcak çikolata ve atıştırmalık hazırlamış üzerini değiştirip kitapları ve kalemleriyle Atilla'nın odasına gitti. Atilla da giyinme odasından çıktı ve kitaplarını ayarlayıp masaya koydu. Berfu da kısa bir süre sonra elinde kitaplarla kapıda göründü. Onlar yerleşip ders çalışmaya başlarken aşağıda işler karışmıştı.

 

 

 

A: Melih sen nasıl kızına vurursun?

 

 

 

M: Baba bir anlık sinirle oldu. Hem Berfu'da çok damarıma basmıştı.

 

 

 

M: Ne demek bu Melih? Biz seni böyle mi yetiştirdik? Melih ben bu sözü duydum ya kendimden sana yaptığım annelikten utandım.

 

 

 

M: Anne.

 

 

 

M: Bana anne deme Melih. Rüzgar oğlum bana bir bardak su ver.

 

 

 

R: Hemen babane.

 

 

 

Rüzgar hemen mutfaktan su alıp geldi ve babanesine uzattı. Daha sonra Ali Rıza konuşmaya başladı.

 

 

 

A: Melih eğer davada zorluk çıkaracak olursan seni mirastan men ederim.

 

 

 

M: Ama baba onlar benim çocuklarım.

 

 

 

A: Şimdi mi aklınıza geldi?

 

 

 

M: Baba.

 

 

 

A: Kes dava sonuçlanana kadar buradayız. Şimdi biz yukarı çıkıyoruz sizde ne yaparsanız yapın. Hadi çocuklar.

 

 

 

Ali Rıza ve Münevver misafir odasına gitti. Kardeşler de önce çocukları kontrol etmek için odalarına gittiler. Berfu'nun odası boştu, aynı şekilde Selim'in de. Atilla'nın odasının kapısı aralıktı. İçeri baktıklarında beraber ders çalışan ikizleri ve hem onlara yardım eden hem de kendi dersine bakmaya çalışan Selim'i gördüler.

 

 

 

U: Herşeylerim kolay gelsin.

 

 

 

Diyerek içeri girdi Uraz tabi ardından diğerleri de.

 

 

 

B: Abilerim hoş geldiniz.

 

 

 

S: Çok hoş bulduk ay perim.

 

 

 

B: Abi bak biz beraber ders çalışıyoruz acıktınız mı atıştırmalık da var?

 

 

 

L: Acıkmadık güzelim. Sadece size bakmak istedik.

 

 

 

B: Tamam.

 

 

 

R: Yardıma ihtiyacınız olursa çağırın tamam mı?

 

 

 

B: Şey aslın

da biz bir konuyu anlayamadık ikizimle. Selim abimde bize anlatmaktan kendi çalışamıyor yardım eder misiniz biriniz?

 

 

 

L: Tabiki. Selim senin anlamadığın konu var mı?

 

 

 

S: Biraz.

 

 

 

S: Tamam o zaman biz üzerimizi değiştirelim. Daha sonra şirketten getirdiğimiz bir kaç dosyamız var onları da alır geliriz bizde iş yaparız işi olmayanlarda size ders çalıştırır. Ne dersiniz?

 

 

 

A: Olur abi.

 

 

 

 

 

Loading...
0%