Yeni Üyelik
47.
Bölüm

41. Bölüm

@karla_yazar

Lunaparkın önünde durmuş önce neye bineceklerine karar vermeye çalışıyorlardı. Buraya daha önce hiç gelmemiş Berfu ise fazlasıyla heyecanlıydı. "Önce neye binelim istersin güzel kızım? " diye sordu Uraz. Berfu kararsızlıkla etrafına bakmaya başladı. Efe'nin ise yalnızca atlıkarıncaya odaklandığını gördü. "Atlıkarıncaya binelim mi baba? "Olur güzelim. "

 

 

 

Efe, Berfu ve Atilla atlara binmişken diğerleri binmemiş, onların videolarını çekiyor ve mutlulukla onları izliyordu. Atlıkarıncadan indikten sonra Rüzgar'ın isteği ile hız trenine bindiler. Berfu kemerini başladıktan sonra Uraz güzelce kontrol etti ardından görevli kontrol etti. Berfu'nun bir yanına Uraz bir yanına Rüzgar oturmuştu. Hız treni çalışmaya başladı ve yavaş yavaş düz bir şekilde ilerlemeye başladı. Daha sonra hızla aşağı inmeye başladı. Berfu korku ile Uraz'a sokuldu. Bir süre sonra Berfu biraz daha korkusunu atmıştı. Hatta mutlulukla gülüyordu.

 

 

 

Hızlı trenden indikten sonra çarpışan arabaya bindiler bu sefer yanında Sarp vardı. Berfu sürüyordu arabayı. Berfu, Atilla'ya çarptı. "Hain ikiz. İnsan ikizine bunu yapar mı? " diyen Atilla ile Berfu cevap olarak uzaklaşan Atilla'ya bir kez daha çarptı. Sarp, Berfu'nun bu cevabına sırıttı. Bu sırada Lodos da Berfu'ya çarptı.

 

 

 

Daha sonra başka bir oyuncağa bindiler ancak Rüzgar ve Efe binmedi. Onlar Efe'nin isteği üzerine pamuk şeker almaya gittiler. Oyuncak hızlıca yukarı çıkıyor daha sonra daha hızlı bir şekilde aşağı iniyordu. Bunu iki kere yaptıktan sonra oyuncak yine yukarı çıkıyor ve orada duruyordu. En son 'go' diye bağırıp aşağı indiriyordu. Berfu inerken kahkalarla gülüyor diğerleri de Berfu'nun gülüşüne gülüyordu. Oyuncağın çevresindeki herkes onların bu hallerine gülüyor ve imrenerek bakıyorlardı.

 

 

 

O oyuncaktan indikten sonra biraz dinlenmek için lunaparkın kafe bölümünde iki masayı birleştirerek oturdular. Mideleri bulunmaması için çok bir şey istemediler. Ortaya bir kaç çeşit kurabiye ve birer içecek aldılar.

 

 

 

"İkiz bana bu yaptığını unutmam. Resmen ilk bana çarptın. " dedi Atilla. "Ama canım ikizim düşün işte ilk sen bak ne kadar özel. Tam ikizime layık ilk sana çarpıyorum. " diyerek şirinlik yapmaya çalıştı Berfu.

 

 

 

"Peki son bindiğimiz nasıldı? " diyerek kardeşlerine döndü Selim. Saçlarını savurdu "Ben hiç korkmadım. Abilerim yanımda asla korkmam." Bunun üzerine abiler cidden mutlu olmuştu. Kardeşlerine güven veriyorlardı.

 

 

 

Bu kısa molanın ardından neredeyse tüm oyuncaklara bindiler. Lunaparktan sonra dışarıda yemek yemeyi planlamışlardı. O sırada Uraz'ın telefonu çalmaya başladı. "Alo. " "Efendim işi tamamlayınca aramamı istemiştiniz. " "Tamam geliyorum. " diyerek kapattı telefonu. Uraz Atilla, Efe ve Berfu hariç diğerlerine mesaj yazdı.

 

 

 

Hamza aradı. Mehmet ve Cenk'i görmeye gidiyoruz. Yemek iptal. Selim sen çocukları alıp eve geçiyorsun. Diğerleri benimle.

 

 

 

Selim ve çocuklar eve geçerken diğeri arabaya binip yola koyuldular. "Abi planımız ne? " diye sordu Lodos. "Gidip efendi efendi konuşmaya çalışacağız. Delil bulmalıyız. Zaten Hamza 7/24 takip ediyor. Şu an amacımız gözlerini korkutup hata yapmalarını sağlamak. Ağızlarından laf almaya bakalım. En ufak bir şey işimize yarayabilir. " dedi.

 

 

 

O evin önüne geldiklerinde herkes derin bir nefes aldı ve Uraz kapıyı çaldı. Kısa bir süre sonra suratsız, gudubet ama bir o kadar süslü bir kadın kapıyı açtı. "Buyrun kime bakmıştınız. "Mehmet Pak ile görüşeceğiz. " dedi Uraz bariz bir soğuklukla. "Çağırayım. " "İçeri davet etmeyecek misiniz? " dedi Sarp. "Tabi tabi buyrun. " diyerek kapıyı araladı. İçeri girdiklerinde kadın gelene kadar hızlıca evi incelemeye başladılar. Merdivenden sesler gelince hemen koltuklara yerleştiler.

 

 

 

"Hoş geldiniz Korkmaz ailesi. Neden buradasınız? " "Aa sabret bir Mehmet. Ne bu acele? Biraz konuşalım istiyoruz yalnızca. " "Ben bir lavaboya gidebilir miyim?" "Tabi üst katta solda. " dedi kadın.

 

 

 

Rüzgar hemen yukarı çıktı ve önce lavabodaki musluğu açtı. Daha sonra oradan çıkıp odaları gezmeye başladı. Yatak odasını bulunca hızlı bir araştırma işine girdi. Çekmeceler, dolaplar, tabloların arkası derken her yeri aradı. Hiç bir şey yoktu. Sinirle aramaya devam ederken yatağın altından dışarı taşmış bir kutuya çarptı ayağı. Kaşlarını çattı ve hemen yere eğildi.

 

 

 

Kutuyu oradan çıkardı. Kutunun içinde bir flaş bellek ve biraz para vardı. Hemen flaşı aldı ve kutuyu yerine itti. Odayı son bir kez kontrol ettikten sonra odadan çıktı ve lavaboya gidip ellerini ıslatıp kuruladı.

 

 

 

Aşağı inerken konuşma seslerini duymaya başlamıştı Rüzgar. "Özge bizi çok sever. Özlediğinde muhakkak gelsin görüşelim. Biz hala onun ailesiyiz. " dedi Mehmet. Lodos'un artık bu adamdan midesi bulanmaya başlamıştı. Rüzgar bir an önce gelse iyi ederdi.

 

"Sizinle bu kadar iyi anlaşıyorsa, bu kadar seviyorsanız neden bıraktınız?" "Belki daha mutlu olur diye yoksa biz Özge'yi çok severiz." "Farkındayız herşeyin. " dedi Uraz. Daha sonra oradan ayrıldılar.

 

Eve gitmek yerine şirkete geçtiler. Katta ilk oda Selim'in olduğu için hemen onun odasına girip bilgisayarını açtılar. Rüzgar flaş belleği abisine uzattı. Sarp hemen flaşı taktı içinde bir dekont ve video vardı. Dekont Latif Özakman adında bir adam ve Mehmet arasında idi. Lodos hemen bir kağıda adamın adını yazdı. Daha sonra videoyu açtılar. Kadrajda Berfu'nun daha küçük hali ve bir adam vardı. Ne olduğunu anladıkları anda videoyu kapattılar.

 

"Allah belasını versin.!"

 

"Şerefsiz! "

 

Herkes olduğu yere bıraktı kendini. Bacakları vücutlarını taşıyamıyordu sanki. Öylece yerde oturdular sadece. Biraz daha kendine gelen Rüzgar derin bir nefes aldı. "Şimdi kalakalmanın sırası değil abilerim. Kalkın. Bu Latif, videodaki mi öğrenelim. Kardeşimiz için güçlü olmalıyız. " dedi ve bilgisayarın başına geri döndü.

 

Arama motoruna 'Latif Özakman' yazdı. Çıkan resimlere baktılar. Bu oydu. Rüzgar elini yumruk yapıp masaya vurdu. Öfkesi içine sığmıyordu. Bir daha ve bir daha. Artık eli iyice kızarmıştı. Lodos ve Sarp kardeşlerinin elini tuttular. "Tamam abim. Yeter. Bu öfkeni hak eden masa değil. O piç. Halledeceğiz.

 

"Abi. Berfuma nasıl kıymışlar? Baksana küçücük. " dedi çaresizlikle. Sarp sıkıca sarıldı kardeşine. Diyecek sözü yoktu. Kimin olabilir ki zaten. Küçücük bir çocuk, çaresiz.

 

"Yeter beyler. Şimdi durmanın zamanı değil. Bu piçi iyice araştıracağız. Herkes dizüstü bilgisayarlarını alıp Sarp'ın odasına gelsin. Uraz da Selim'in bilgisayarını aldı ve Sarp'ın odasına gitti. Olabilecek en iyi kanıtları bulmak zorundaydılar. O şerefsizin gün yüzü görmemeliydi. Berfu'ya uykularını, çocukluğunu haram edenlere, gün yüzü görmek haram olmalıydı.

 

Herkes sıkı bir araştırma için bilgisayarlara gömülmüştü. Bulduklarını hem birbirleriyle paylaşıyor hem de not alıyorlardı. 4 saatin sonunda ellerinde nihayet bir şeyler vardı.

 

Video

 

Dekont

 

İhaleye hile karıştırma iddiaları

 

Sekreterine tacizde bulunduğuna dair bir iddia

 

Mehmet Pak ile iş yapmışlardı

 

"Tamam artık abi. Gece araştırmaya devam ederiz. Şimdi eve gidelim çocuklar endişelenmesin. " dedi Lodos. " Çocuklar ben ne diyorum biliyor musunuz? Berfu ile biraz daha konuşmaya mı çalışsak? Belki işimize yarayacak başka şeyler söyler. " diye bir teori ortaya attı Uraz. Berfu kötü etkilenir mi diye endişe ettiğinden kardeşlerine danışmak istemişti.

 

"Olabilir abi. " dedi Sarp. "Ya üzülürse? " diye sordu Lodos. "Üzülmesini istemiyoruz elbette. Kötü olduğunu düşünürsek anında kapatırız konuyu ama bize en çok yardımcı olabilecek kişi Berfu. " diye onu yanıtladı Uraz. Rüzgar'ın ise aklı hala o şerefsizde idi. Döve döve öldürse gene de içi rahat etmezdi.

Loading...
0%