Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@karla_yazar

Yazar'dan


Genç kız asansörde korkularıyla savaşırken Atilla şu içme ihtiyacı hissetmiş ancak bir anda elindeki bardağı düşürmüştü. Defne hanım hemen oğluna iyi olup olmadığını sormuş ardındanda komşusu Nevin hanımdan özür dilemişti. Atilla bu duruma alışkındı. Çoğu zaman kalbi sızlardı. Bazende böyle sakarlık yapardı. Ne Atilla ne de Korkmaz ailesi bunun nedenini kaç senedir öğrenememişlerdi.


Şirkette ise durumlar biraz karışıktı. Genç kızın bayıldığını gören çalışanlar çabucak ambulansı aramış ve patronlarına da durumu haber vermişlerdi. Melih bey kızın kim olduğu anlayamamıştı. Çalışanlar tanımadığına göre şirkete sık gelen biri değildi. Melih bey merakına yenik düşmüş ve aşağıya inmişti. Yerde gördüğü bedenle olduğu yerde put misali kala kaldı. Yıllar sonra kavuştuğu henüz 1 aydır tanıyor olsada ilk saniyeden benimsediği biriciği yerde yatıyordu. Girdiği şoktan çıkar çıkmaz "Kızım" diyerek koştu hemen biriciğinin yanına Melih bey bir yandan saçlarını okşuyor bir yandan da uyandırmaya çalışıyordu. "Kızım, prensesim, güzelim kalk babacım ne oldu sana?" Melih bey hemen çalışanlara sordu kızına ne olduğunu ancak çalışanlar yukarıdan gelen bir asansörde bulunduğunu ve asansörü kapısı açıldığında baygın olduğunu söylediler. Yoksa prensesi onu görmeye mi gelmişti peki nerede ne olmuştu kızına. Tam o sırada gelen ambulans görevlileriyle düşünceleri bölündü. Hemen kızının yanına ambulansa bindi. Yaklaşık 15 dakikaya hastaneye vermişlerdi. Kızını acil yazan büyük iki kanatlı kapının arkasına almışlardı. Melih bey yerinde duramıyor bir o tarafa bir bu tarafa gidip duruyordu. Eşine ve çocuklarına haber verip vermemekte kararsız kaldı. Ama belki ciddi bir şey değildir dedi ve doktorun çıkmasını bekledi. 10 dakika sonra kızı sedyeyle odadan çıkıp başka bir yere götürülmeye başlandı. Tam kızının peşinden gideceği sırada acilden çıkan doktorla hemen ona yöneldi.


Melih'den


- Kızım nasıl doktor bey?


D: Psikolojik bir şey olabileceğini düşünüyorum. Değerleri normal yere düştüğü için kafasında herhangi bir hasar var mı diye kontrol amaçlı tomografi çekilecek. Tomografi sonuçlarına göre daha net konuşuruz. Tomografisi sonra 1396 numaralı odaya alınacak isterseniz orada bekleyin kızınızda birazdan odaya alınır bende 15-20 dakikaya gelirim.


- Tamam doktor bey.


Özge'den 


- Eee şey ben aslında.


M: Kızım hiç bir şey için korkmana çekinmene gerek yok. Ben yanındayım.


- Benim kapalı alan korkum var. Şirkete senin yanına gelmek istedim. Asansöre binmek istemediğim için merdivenlerden çıktım. Senin odanın önüne geldiğimde kapıyı çalacakken biri kolumdan tuttu. Sekreterinmiş. Bana " Burası park mı?" Dedi. Sonrada beni dinlemeden asansöre sürükledi ve benim dışarı çıkmama ya da kendimi ifade etmeme izin vermeden asansörün düğmesine bastı. Sonrası malum zaten aşağıya inene kadar bilincimi kaybettim"


Ben konuşmamı bitirdikten sonra babamın yüz ifadesine baktığımda anlatmasa mıydım? Diye düşünmedim değil. Çünkü babam şuanda kaşları çatılmış elleri yumruk olmuş ve dişlerini sıkıyor bir halde buldum. Babamın koluna dokundum.


- Baba ben iyiyim gerçekten.

M: Ama kötü bir şey olabilirdi. Sana yeni kavuşmuşken ben ne yapardım sensiz prensesim. O kadın bunun cezasını çekecek ama şimdi annenler bizi merak etmeden eve dönelim tamam mı?


- Tamam babacım.


Babamla arabaya binip eve gittik. Evin kapısını çaldığımız da annem olağanüstü bir hızla kapıyı açtı. Ağladığı her halinden belli olan annem


D: Melih kızım neredeydiniz ya arıyorum arıyorum açmıyorsunuz. Ne hale geldim. Haberiniz var mı?


- Anne korkma bir şey yok anlatacağım geç hadi içeri bir su falan iç kendine gel ne olursun.


Annemin koluna girdim ve içeri yürüdüm. Annemi koltuğa oturttum. Bende yanına oturdum.


- Anne şimdi anlatıcam ama sakin ol tamam mı?


Annem başıyla beni onayladığında bende ona herşeyi anlatmaya başladım. Ben anlatmayı bitirdiğimde annem iyi olup olmadığımı sordu. İyi olduğumu öğrenince de o kadına neler yapacağı ile ilgili işkence fikirlerini sıralamaya başladı. Şuan farklıyım annem sinirlenince çok cani olabiliyormuş. Annem yorulunca bende tam odama çıkacağımı söyleyip ayağa kalktığımda arkamda ailenin geri kalanını gördüm. Atilla hemen yanıma gelip sarıldı. Bende iyi olduğumu söyledim. Sonra da abilerin arasından geçtim ve odama gittim. Sonra 10 dakika sonra odamın kapısı açılmaya çalışıldı. Bakın çalışıldı diyorum gidip kapıyı açtığımda kulpa zar zor yetişen ve acayip tatlı bir adet Efe ile karşılaştım. Onu kucağıma aldım ve yatağıma oturdum.


- Ne oldu Efeciğim?


E: Şey sen iyi misin? Canın acıdı mı?


- Hayır tatlım iyiyim ben.


E: Apya beyim uykum vay beya beyabey uyuyayım mı?


- Olur tabi ablacım. Ben üzerimi değiştireyim öyle uyuyalım tamam mı?


E: Tamam apya benimde kıyafetimi değistiyiy misin?


- Tabiki tatlım.


Önce kendi üstümü değiştirdim. Sonra odaya döndüm ve Efe'yi kucağıma alıp Efe'nin tarifiyle onun odasına girdim ve dolabından kıyafetlerini aldım. Ve Efe'nin üzerini değiştirdim. Sonra tekrar kendi odama döndüm ve Efe'yi de yatağa yatırıp ona sarıldım. Sonrada kendimi uykuya bıraktım.


Rüzgar'dan


Annem ve babamla bu olay hakkında konuştuktan sonra sabah olanları anlattım. Annem babam ve Atilla bana kızarken diğerleri bir şey demedi. Bende odama çıkacağımı söyledim ve salondan ayrıldım. Sonra Efe'nin odasına baktım ama Efe'yi orada bulamayınca tüm odalara bakmaya başladım. En son Özge'nin odası kaldığında kararsız bir şekilde odanın kapısını çaldım içeriden ses gelmeyince yavaşça kapıyı açtım. Özge ve Efe sarılmış bir şekilde uyuyorlardı. Çok tatlılardı. Bir süre onlara baktım. Ama hala o kıza güvenmeye cesaret edemiyorum. Sonra sessizce odadan çıktım. Kendi odama gidip ne yapacağımı düşünmeye başladım.


Defne'den


Sabah uyandığımda saat 7.30 du. Dün zaten sinirden 3.30 - 4 e kadar uyuyamadım o kadın kızıma nasıl bunu yapar. O kadını normalde de sevmem zaten ama bir hatasını görmediğim için bir şey diyemiyordum. Bazı insanlar çok değişik. Mesela bu sekreter nasıl sormadan etmeden kovar ya da Özge'nin dediği hizmetçi gerçekten anlamıyorum. Hizmetçi uyarıyla kalabilir ama o sekreter bozuntusuna bu yaptığını ödeteceğim. Düşüncelerime ara verip üzerimi giyindim. Odadan çıktım ve aşağıya inip kahvaltının ne durumda olduğunu kontrol ettim. Kendime sakinleşmek için bir bitki çayı alıp bahçeye çıktım. 15-20 dakikanın ardından içeri girdim. Saat 8.20 geçiyordu. Özge ve Efe hariç herkes salonda oturuyordu. Bende en büyük Oğlum Sarp'la bir küçüğü Lodos'un ortasına oturdum.


M: Hazır müsaitken konuşmamız gerekn bir konu var dava halloldu. Özgenin velayeti artık bizde Özge ile konuştuğumuzda ismini değiştirmek istediğini o insanların verdiği ismi kullanmak istemediğini söylemişti. İsme bizim karar verebileceğimizi söylemişti. İsim önerisi olan?


R: Berfu nasıl?


M: Olabilir anlamı neydi?


- Kar tanesi


M: Güzelmiş başka.


Sarp: Baba hala şüphelerim var o kıza karşı ama yinede pişman olmak istemiyorum ve aklımdaki ismi söylemek istiyorum. Kabul ederseniz Berfu Alkım Korkmaz? Başka önerisi olan yoksa tabi.


M: Güzel hem uydu. Başka önerisi olan.


Sanırım çocuklarımın aklına isim gelmedi.


- Alkım'ın anlamı neydi?


S: Gökkuşağı.


M: Tamam kabul gelince Özge' ye de sorar bugün hallederiz bu işi.


Özge: Kabul ismi çok beğendim.


E: Eveyt apyamin ismi çok güzel oldu.


- Tamam o zaman Berfum günaydın.


B: Günaydın


-Hadi çocuklar kahvaltıya geçelim.


O sırada merdivenlerden tek tek inen Efe'm de geldi. Gelir gelmez hemen bize sarıldı. En sonda gidip Berfu'ya sarıldı.


E: Abam.


B: Canım.


E: Ben seninle yiyeceğim yemeğimi. (Arkadaşlar Efe'yi normal yazacağım siz anlayın.)


B: Tabiki tatlım.


Berfu Efe'yi kucakladı ve Rüzgar'a ters bir bakış atıp yemek odasına ilerledi. Yemeğimizi yiyip salona geçince biraz oturduk. Çocuklar ve Melih zaten şirkete geçecekti bende geleceğimi söyledim. İkizlerde merak ettikleri için geldiler Efe'yi de yalnız sıkılır diye aldık. Kısaca tüm aile şirkete gidiyoruz. Hazırlanıp aşağı indiğimde Berfu ve Efe hariç herkes buradaydı ama Atilla'nın yüzü asıktı.


- Oğlum ne oldu senin niye moralin bozuk.


A: Anne ya Berfu dün gece Efe'yle yattı şimdi Efe'yle. Bu gece Efe'yi siz alın ben ikizimle uyuyacağım.


Hepimiz gülmeye başladık. İkizler birbirini paylaşmak istemiyor anlaşılan. Berfuyla efede gelince arabalara yerleşip şirkete gittik. O zaman eğlence başlasın....


Yazar'dan


Şirkettekiler az sonra kopacak olan kıyametten habersiz işlerini yaparken şirkete bir ordu girdi. Önde Defne hanım ve Melih bey. Arkada ikişer sıra halinde küçükten büyüğe sıralanmış Korkmaz veliahtları. Defne hanım ve Melih bey sinirden o kadar hızlı yürüyordu ki şirkettekiler çok şaşkındı çünkü patronlarını hiç bu kadar sinirli görmemişlerdi. Asansöre doğru ilerleyen Korkmazlar arkalarında meraklı ve korku dolu insanlar bıraktıklarından bi haberdi.


Melih beyin odasının olduğu kata geldiklerinde asansörden indiler. Sekreter Melih beyin geldiğini görünce hemen yerinden kalkarken Defne hanım'ı gördüğünde yüzü düştü. Ama belli etmemeye çalışarak yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek yanlarına ilerledi. Herkes Melih beyin odasına geçtiğinde çocuklar koltuklara otururken Melih bey kendi koltuğuna oturdu. Defne hanım ise masaya yaslandı.


S: Efendim bugün ki prog....


M: Kes! Toplantıdan daha önemli bir konu var. Berfum gel. Bu kıza benim biriciğime. Korkmazların prensesine dün ne yaptın sen?


S: Ben bir şey yapmadım. Gerçekten.


Sarp: Yalan söyleme.


Sarp kamera kayıtlarını açtı.


Sarp: Bu ne? Şimdi de inkar etsene.


S: Efendim ben bilmiyordum. Bilsem asla böyle bir şey yapmazdım.


L: Özrün kabahatinden büyük. Kimseye böyle bir şey yapamazsın.


Defne Hanım çocuklarını böyle görünce onlarla gurur duydu. Ama artık daha fazla dayanamadı.


D: Çocuklar yeter bu kadar.


Sekreter şaşırsa da sevinmişti Defne hanım'ın onu kurtardığına ama aslında yağmurdan kaçıp doluya tutulduğunu nerden bilsin.


D: Artık cezaya gelelim.


Defne tam sekreteri dövmeye kalacaktı ki Rüzgar annesini durdurdu.


R: Hayır anne haklıyken haksız duruma düşmeyelim.


Selim: Abim haklı kovulacak ve polise verilecek. Hemde tazminatsız bir şekilde.


S: Efendim lütfen yapmayın bir daha olmaz. Lütfen


Sarp: Bu telafisi ya da özrü olabilecek bir şey değil! Selim ara polisi. Lodos çıkışını yaptır. Atilla bu güzel olayın üzerine bir şeyler içeriz. İçecek getir.


Berfu Sarp'ın son dediğine ister istemez kıkırdadı. Sarp'ın hoşuna gitti Berfu'yu güldürmek. Ama bunu söylemeye henüz cesaret edemedi. Melih ve Defne ise keyifle güldüler. Sekreter mi boş verin onu😂😂


Atilla elinde içeceklerle geldi herkese dağıttıktan sonra tepside kalan soğuk su herkesin dikkatini çekti. Atilla tepsiyi sekretere doğru uzattı.


A: Al bu olayın üstüne bir bardak soğuk su iç.


Herkes kahkahalara boğuldu. Atilla nın bu lafının üstüne. Buzdolabı Sarp bile...


Sonra kapı çaldı ve içeri polisler girdi. Melih bey polislere olayı anlattıktan sonra boş bir odada polisler herkesin ifadesini aldıktan sonra sekreteri götürdüler. Sonrasında herkes işine döndü. Defne, Berfu, Efe ve Atilla'da eve gittiler.


Loading...
0%