Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@karla_yazar


Berfu Alkım'dan


Canım sıkıldığı için dışarı çıkmaya karar verdim. Annemin yanına gittim.


- Anne ben dışarı çıkıp biraz dolaşabilir miyim?


D:Tabi kızım.


- Teşekkür ederim.


Yukarı odama çıktım ve üzerime ne giyeceğimi düşünmeye başladım. En sonunda buna karar verdim. Dışarı çıktım. Yürümek istediğim için taksi vb. çağırmadım. Park, çay bahçesi tarz bir yere geldiğimde daha sakin bir çardağa oturdum. Bir grup çarptı gözüme 3 erkekten oluşuyordu. Keşke dedim o an benimde böyle arkadaşlarım olsa. Onları izlemek ne kadar hoşuma gitsede daha fazla üzülmemek için çardaktan kalktım ve ilerlemeye başladım. O sırada birisi kolumu tuttu ve beni kendine çevirdi. Gördüğüm yüzle donakaldım. Üvey abimdi.


X: Bakıyorum unuttun beni.


- Bı... bırak beni.


Lanet olsun sesimin titremesini önleyemedim.


X: SUS LAN.


Dedi ve tokat attı bana. Tokadın etkisiyle yere düştüm tam tekrar vuracaktı ki birisi elini tuttu.


Y: Ne yaptığını sanıyorsun lan sen?


Sonra dövmeye başladı onu. Arkadaşları üvey abimi kaldırıp gönderdiler. Tenha bir yerde olduğumuz için onlardan başka kimse görmemişti olanları.


Y: İyi misin? Ben Araf Yekta Bozkurt. Bu arkadaşım İlker Oğuz Vural. Bu da arkadaşım Emir Ulusoy.


Kendimi tanıtmam gerektiğini düşünüp konuştum.


B: Ben Berfu Alkım Korkmaz. Bana yardım ettiğiniz için çok teşekkür ederim.


E: Kimdi o?


B: Üvey abim. Beni pek sevmez de.


O: Eve gittiğinde bir sıkıntı çıkmaz dimi?


B: Hayır onların yaşadığı eve gitmeyeceğim. Ben doğumda karışmışım. Artık onlarla yaşamıyorum.


O: Vay be ablam hep bana sen hastanede karıştın diyip duruyor gerçek olabilir mi ya?


Hepimiz gülmeye başladık.


A: Saçmalama oğlum ya. Bizimle arkadaş olmak ister misin?


B: Gerçekten mi?


E: Tabiki iyi birine benziyorsun.


***


Arkadaş nedir arkadaş? Benimle ilk defa birileri arkadaş olmak istedi. Ben sanırım biraz korkuyorum. Arkadaş nasıl olunur ki? Okulda veya mahallede uzak durumlardı benden. Vebalı gibi.. Gerçekten berbat bir his. İnsanlar size öyle bir bakıyor ki. Tek kelime edemiyorsunuz.


Eve geldiğimde kimseyle konuşmadan odama çıktım. Çünkü bugün olanları düşünmek istedim. Bazılarınıza nor al gelse de bana çok değişik geliyor. Büyük bir sorunum var ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. En iyisi birilerine sormak. Saat 10.30 Atilla uyumuş mudur acaba sonuçta onun arkadaşları var o nasıl arkadaş olunacağını bilir. Büyük bir heyecanla yataktan kalkıp Atilla'nın odasına gittim. Kapıyı çaldım ama içeriden ses gelmedi. Bende kapıyı sessizce açıp içeri baktım. Atilla uyuyordu. En iyisi yarın konuşmak bende odama gittim. Saat 11 i geçerken ben hala uyuyamadım. İlk defa arkadaşlarım oldu ve ben heyecandan uyuyamıyorum. Acaba annem ve babama mi sorsam. Hızlıca odadan çıktım ve annemle babamın odasına geldim. Kapıyı çaldığımda yine ses yoktu. Kapıyı açıp içeri baktığımda odanın boş olduğunu gördüm. Herhalde salondalar. Hızlı adımlarla salona geldiğimde salonda Selim ve Lodos vardı. İkisiyle de pek sohbetimiz olmamıştı. Çekinerek yanlarına gittim.


- Şey annem var babam nerede acaba?


Lodos Korkmaz dan


S: Dışarıda.


Alkım'a döndüm ve açıklamaya başladım.


L: Onlar bayadır yemeğe çıkmamışlardı. Değişiklik olsun diye gittiler. Geç geleceklermiş. Sen niye uyumadın hala?


- H- hiç


L: Alkım biraz konuşalım mı?


Başımı aşağı yukarı salladım.


L: Bak ilk geldiğinden beri sana karşı nötrdüm ve yanlış bir hareketini görmedim. Seninle abi- kardeş olmayı denemek istiyorum. Beni abin olarak kabul eder misin ya da bunu dener misin?


- ......


L: Berfum? Bir şey demeyecek misin?


- T-ta-tabi.


Onun bu haline tebessüm ettim. Yavaşça ayağa kalktım ve ona doğru ilerlemeye başladım. Bir kaç adım attıktan sonra Alkım'ın gerilediğini gördüm. Bir adım daha attığımda Alkım bir adım geriledi. Bunu görünce olduğum yerde durdun.


L: Alkım niye geri gittin? Benden korkuyor musun yoksa?


- Hayır sadece temas sevmiyorum ve insanlara hemen yaklaşamam. Atilla sanırım ikizim olduğu için çabuk güvendim. Efe çocuk zaten dünyadaki en masum şeylerden olduğunu düşünüyorum bu yüzden onunla rahatım. Annem ve babama da alıştım. Ama şimdilik sen bana çok yaklaşmasan olmaz mı?


L: Olur tabi. Sen nasıl rahat edersen.


S: Bende bu abi-kardeş akımına katılabilir miyim?


Dedi varlığını unuttuğum Selim.


- Denerim.


S: Teşekkür ederim Berfum. Sen niye uyumadın anlat bakalım.


- Benim bugün ilk defa arkadaşlarım oldu da. Ben nasıl arkadaş olunur bilmiyorum. Atilla'ya ve annemlere soracaktım ama olmadı.


İlk deyince baya bir şaşırdım selime baktığımda onunda benden farklı olmadığını gördüm.


L: İlk mi?


- Şey evet. Pek sevmem yemi insanlarla tanışmayı.


L: Anladım. Gel otur hadi. Biraz konuşalım.


Defne'den


Melih'e uzun bir aradan sonra yemeğe çıktık. Geldiğimiz şık restoranda bizim için ayrılmış olan yere geçtik.


M: Hayatım bunu bir kutlama yemeği olarak da düşünebilirsin. Bugün öyle aklıma geldi. Beğendin mi restoranı?


- Evet canım çok güzel. Şık ama sade. Ancak aklıma bir şey takıldı. Neyi kutluyoruz?


M: Kızımıza kavuşmamız, oğullarımız bizimle aramız iyi falan ya o yüzden.


-Anladım canım.


Yanımıza gelen garsonla konuşmamız bitti. Yemeklerimizi getiren garsona teşekkür ederim yemeye başladık.


***


Tatlılarımız geldiğinde teşekkür ettik. O sırada Melih'in telefonu çaldı.


-Alo


...


-Tabi. Hosçakalın


- Ne oldu Melih.


M: Şey hayatım.


- Söylesene Melih çatlatma insanı. Çocuklara mı bir şey olmuş?


M: Hayır güzelim. Şeyyy


***


Berfu Alkım'dan


Lodos ve Selim ile konuşmamızı bitince odama gidip uyumamı uyku düzenimin bozulabileceğini söylediler. Açıkçası konuşmak iyi geldi ve heyecanım yatıştı. Şuan ise odamın balkonunda bulunan salıncakta oturup manzarayı izliyorum.


Bir ağlama sesi duydum gibime geldi.


"Bir kedi gördüm sanki" gibi oldu.


Haha çok komik iç ses. Hemen odadan çıkıp evde dolaşmaya başladım. Ev sessizdi herkes yatmış herhalde.


Ne kadar zekisin öyle.


Bir sus iç ses ya. Ağlayanın Efe olduğu fark ettim. Hemen odaya girdim ve onu kucağıma alıp odasındaki koltuğa oturdum.


- Ne oldu benim yakışıklıma niye ağlıyorsun bakıyım sen?


E: Abla ben kötü rüya gördüm.


- Ayy kıyamam ben sana. Ağlama canım ben yanındayım.


Tam o sırada odaya yayılan gök gürültüsü sesiyle Efe ağlayarak daha çok sindi bana.


- Şştt tamam canım. Geçti kardeşim yok bir şey. Hem ben yanındayım. Korurum ben seni. Beraber uyuyalım ister misin?


E: Olur abla.


Kucağımda Efe' yle odadan çıktım ve kendi odama geldim. Efeyi yatağıma bırakıp balkon kapısını ve perdesini kapattım. Gece lambasını açıp ışığı kapattım. Sonra Efenin yanına yattım ve ona sarıldım. Efe uyuyana kadar bekledikten sonra bende uyudum.


Sabah birinin bağırdığını duydum. Başım dönmeye başladı. Efe'ye baktığımda uyuyordu. Neler olduğunu bilmediğim için kapının anahtarını aldım ve dışarıdan kilitledim. Koridorda duran vazoyu elime aldım. Derin bir nefes alıp temkinli bir şekilde aşağı indim. Rüzgar bağırıp duruyordu. Etrafa baktım olağan dışı bir şey yoktu. Tedbiri elden bırakmadan yanlarına ilerledim.


- Neler oluyor burada.


E: İkiz Efe odasında yokmuş Rüzgar abim tüm eve, bahçeye falan bakmış ama bulamamış.


- Sakin olun dün Efe kabus görmüş ağlıyordu onun sesine uyandım yanına gidip sakinleştirdim ama gök gürültüsü vardı Efe korkup yine ağlamaya başladı bende onu yanıma aldım odamda uyuyor.


R: Ben kardeşimin yanına gidiyorum dedi Rüzgar.


Bir şey dememe fırsat vermeden merdivenlerden çıkmaya başladı. 5 dakika geçmediği geri geldi.


R: Kapı açılmıyor nerede lan kardeşim ne yaptın ona!


, Diye bağırınca başım döndü , midem bulanmaya başladı. Kimse fark etmesin diye hemen kendimi toplamaya çalıştım.


- Dinlemeyi öğren. O kadar bağırıyordun ki tehlikeli bir şey var sandım. Efe zarar görmesin diye kapıyı dışarıdan kilitledim. Elime de vazo alıp geldim gördüğün gibi.


Deyip vazoyu gösterdim. Sonrada anahtarı havada sallayıp eline bıraktım. Vazoyu da uzatıp


- Yukarı gitmişken.


Sonrada koltuğa oturdum.


Rüzgar'dan 


Efe'yi koruması çok hoşuma gitti. Ama ona güvenecek cesaretim yok hala. Bunları düşünürken odasına geldim. Kapının kilidini açtım. Kapıyı açtığım gibi hemen Efe'nin yanına gidip kontrol ettim. Gerçekten doğru söylüyordu, Efe'yi uyandırıp aşağı indik. Kahvaltı hazırlanmıştı. Kahvaltı da babama bakıp duruyordu Berfu. Bir sorun mu var acaba? Amann bana ne ki.


Defne Hanım'dan


- Çocuklar size bir haberimiz var. Esra halanız buraya geliyor. Berfu ile tanışmaya.


Berfu hariç herkesten aldığım cevap aynıydı.


- Neee??


Berfuya baktığımda tepki vermediğini gördüm. Merak edip kızımın yanına geldim. Tabağına odaklanmıştı. Vücudu kaskatıydı.


- Kızım?


Yüzünün önündeki saçları çekmek için elimi uzatmıştım ki hemen kendini geri çekip sandalyeden kalktı ve masadan uzak durarak bana ve etrafa korku dolu gözlerle bakmaya başladı. Ona biraz yaklaşmak için hareketlendim. Hemen bana dönüp


B: YAKLAŞMA!


Diye bağırdı. Olduğum yerde kalakaldım.


B: Nolur nolur uzak durun yeter artık. Yeter nolur. 10 senem yetmedi mi size nolur nolur.


Diye sayılamaya başladı.


Yazar'dan 


O sırada herkes çok şaşkındı. Atilla'nın ise kalbi acıyordu. İkizinin canı yanarken o hiç bir şey yapmıyordu. Lodos ve Selim de ise durumlar çok başkaydı. Daha dün konuşmuşlardı. Ama şuan yardım edemiyorlardı meleklerine. Melih bey mi onu hiç sormayın eşini mi teselli etsin kendini mi? Peki ya Sarp ve Rüzgar. Evet ikisi de Berfu Alkım'a bir şans vermeye çok korkuyorlar. Özellikle Rüzgar bahçede söylediklerinden çok pişmandı. Ama çok korkuyordu ikisi de tekrar canlarının yanmasından. Vee Efe ablasından korktu ilk başta ama sonra o bile küçücük haliyle iyileştirmek istedi ablasını.

Loading...
0%