Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10. Bölüm: "Güvensi̇zli̇k "

@karsaz

 

 

Sanırım aşık oldum...

 

 

 

 

10. BÖLÜM: "GÜVENSİZLİK "

 

 

 

 

 

 

 

 

Kulağıma gelen sesler beni uykunun kollarından almak istercesine beynime eziyet ediyordu. Fakat gözlerim hala biraz daha uyumam için beynimin kalkmam için vermiş olduğu komutu görmezden gelerek hiçe sayıyordu. Uykunun neden bu kadar tatlı olduğunu bilmiyordum fakat bazen bu derin tatlı uykunun sonsuzlaşmasını istiyordum. Sonsuz bir uyku ne kadar güzel olurdu. Zorda olsa kendime gelirken gözlerimi zar zor açarak baygın bir şekilde bir süre tavanı izledim. Sanırım bu alışkanlığımı hiç kaybetmeyecektim. Gözlerim sanki günlerce uykusuz kalmış gibi sızlıyordu eminim ki kan çanağına dönmüşlerdi. Gözlerim acıyordu! Başımı koyduğum yastık o kadar yumuşak ve güzel kokuyordu ki kollarımı yastığa sararak derin bir nefes alarak üzerine sinmiş olan güzel kokuyu bir süre soludum. Yastıktan gelen güzel koku uykumun gelmesini sağlarken tekrardan uykunun kollarına bıraktım uykuya aciz bedenimi. Koku beni bir bebek gibi uyuturken sanki aylardır uyumak için ihtiyacım olan tek şey bu kokuymuş gibi içime çekerek uyudum.

 

Uykumu bölen kabus ile dik bir konuma gelmiş omzumu arkamda ki duvara yaslamış bir şekilde gördüğüm rüyanın etkisinden çıkmaya çalışıyordum. Ayaklarımı kendime çekmiş bir şekilde bir ileri bir geri sallanırken gördüğüm rüyanın etkisini taşıyan hormonlarım kalp ritimlerimin hızlanmasını sağlarken derin derin nefesler alıp veriyordum. Olası bir atak daha kaldıramazdı vücudum. Etrafı kontrol etmek için yattığım yataktan dizlerimi sarkıttım. Saçlarım yüzümü gizlerken düşüncelerimin esiri olmuştum. Nasıl bir oyuna girmiştim bilmiyordum fakat kalp ritimlerimi ele alacak olan korkularım benim sonumu bu Cehennemde yazacaktı! Bunu hissedebiliyordum. Uyumuş olduğum yatağın kime ait olduğunu bilmemek benim şimdiden utanmama neden olurken yaşamış olduğum krizden dolayı düşüncelerimi yönetemememin kontrolsüzlüğü ile bir kaç dakika gözlerimi kapattım. Krizin verdiği düşüncesizlik ve yorgunluk ile bir an kimseyi umursamamış burada saatlerce uyumuştum. Bu yatağın sahibini hiç düşünmemiştim belki saatlerce benim yatağından kalkmamı beklemişti. Ne kadar da düşüncesiz davranmıştım.

 

Yatağın başlığında duran bardak ve ilaç ile kaşlarım havalanırken ilacı sol elime bardağı ise sağ avucuma hapsederek bir süre inceledim bardağı burnuma yaklaştırıp kokladım bardaktan gelen temiz koku ile sudan bir yudum alarak ağzımda ki kuruluğun geçmesini bekledim ilacı yutarak suyu tek dikişte bitirip ayaklandım. Muhtemelen ilacı Elis getirmişti.

 

Saçlarım özgürlüğüne kavuşmuş bir şekilde belime kadar uzanırken gözümün önüne gelen saç tellerimi kulağımın arkasına sıkıştırdım. Hava kararmış ay nerdeyse hiç ışık saçmıyordu. Odanın içinde bulunan küçük pencereden dışarıyı izlemek biraz tuhaf gelse de burada her şeyin olağan dışı olduğunu kabullenmiştim peki kimse burayı görmüyor muydu? Bu pencere nasıl onları ifşa etmiyordu, pencere o kadar küçüktü ki buraya yeni gelen birinin bu pencereyi fark etmemesi doğal karşılanırdı. Peki yıldızlar neden bu kadar tuhaf görünüyordu?

 

Pencerenin yanından ayrılıp sol tarafımdan gelen seslerin beni merak içinde bırakmasına müsade etmeden o yöne doğru ilerledim Gün ağarmadan önce Altemur ve Alkan'ın girdiği odaydı bu sesler oradan geliyordu! Bulunduğum odaya bakınca kimsenin burada olmadığını daha yeni fark etmem ile bir süre afalamanın vermiş olduğu şaşkınlığı üstümden atamadım hangisinin başına taş düşmüştü de beni burada bir başıma bırakmışlardı. Benim burada tek başıma olmam ve diğerlerinin olmaması biraz tuhaf hissettirirken omuzlarımı silkip onları umursamadım. Belki bana güvenmiyorlardı ve kendi aralarında konuşuyorlardı.

 

'Yaptığım yüzsüzlük olacaktı fakat yanlarına gidip sohbetlerine katılabilirdim. En azıdan kendimi az da olsa biraz iyi hissederdim.'

 

Odanın önüne gelince tam kapının kolunu kavrayıp içeri girecektim ki konuşmaların arasında benim adımın geçmesi ile şeytana uyup dinlemeye başladım.

 

"O kızın burada olması bize tehlikeyi çağrıştırıyor! Neden anlamıyorsunuz ki! Söylesenize o kız o kelepçelere nasıl ulaştı! Sizce bu çok tuhaf değil mi? Elisi gözcülerin elinden nasıl kurtardı. Hadi onu boş verin bir ihtimale sığındı diyelim peki o kata girmeyi nasıl başardı! Tamam buraya kadar belki kabullenebilir. O kızı burada görmezden gelebilirim ama o kapıyı hiç bir şey olamamış gibi açması hepimizi şüphelendiriyor." Aralarında uzun bir sessizlik oldu.

 

" Bunu söylemek istemiyorum fakat Kaan Salup kimseye hayrına iyilik yapacak biri değil anladınız mı? O adam babasına bile günahını vermez. Sizce o kzın iğneyi vurup vurmaması ne kadar umurunda olurdu ki! Hem neden o kız o iğne ile seninle aynı kaderi yaşıyor ki Alkan? Bunlara bir cevap verecek olursanız tamam kabul kız bizimle kalsın"

 

Kısık sesle konuşan Esmeyi sesinden hemen tanımış ve benim hakkımda konuşmalarını duymak biraz tuhaf hissetmemi sağlamıştı. Bu kız şimdi bu soruların karşılığında yanında kalmam için gönüllü mü olacaktı? Hah seni de Kaan Salup ile aynı kefeye koyuyorum ikinizde günahınızı vermezsiniz be.

 

" Onun bu şüpheci tavırları bize yardımcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor ama! Değil mi Esme?" Elisin konuşması ile titrek bir nefes aldım. Beni savunuyordu!

 

"Elis kusura bakma fakat Esme bazı konularda haklı! Mesela Kaan Salup' un odasına nasıl girmeyi başardı onun odası diğerlerine göre daha çok voltajlı." Tanımadığım erkek sesinin sarf ettiği cümleler ve kelimeleri bir türlü anlayamıyordum. Neyden bahsettikleri hakkında hiç bir fikrim yoktu ve bu benim gerçekten canımı sıkıyordu.

 

" Yağız haklı o kız biraz tuhaf. " Kızın burun kıvırarak konuşması ile kaşlarım havalanırken dinlemeye devam ettim.

 

Bir başka kız sesi onun haklı olduğuna dair bir kaç mırıldanma eşliğinde söylentilerde bulununca odadan sesler yükselmeye başladı.

 

"Son bir şey daha söylemek istiyorum. Şu günlük olayı ile ilgili. Alkan kız resmen seni tehdit etti! Sana silah doğrulttu bu ona güvenmemek için bile bir neden. Belki de bize oynanılan bir oyundur bu? Önce aramıza sızdı senin kardeşin Elis ve seni kurtardı. Aramıza sızdı bize silah doğrulttu ve son olarak Altemur ile tekrardan yanımıza geri döndü. Bu kadar tesadüfe inanmamı beklemeyin benden. Burada kimse kimseye kolay kolay yardım etmez bile burası CEHENNEM!" Fısıldaşmalar artarken kafamda ki sisli bulutlar çoğalarak yağmur yağdırmaya hazır bir şekilde bekliyordu. Beni düşüncelere boğmak için bekliyordu.

 

"Sessiz olun!" duyduğum ses ile içim titredi Alkan'ın konuşması ile odadakiler kabuklarına çekilince ortamda derin bir sessizlik oluştu.

 

"Alkan buradakilerin fikirlerine katılıyorum aslında her ne kadar masum görünse de sana anlattıklarımı tek başına yapması biraz tuhaf. Tam anlamıyla tanımıyoruz Melisi ve Yağız'ın dediği gibi Kaan Salup'un odasına nasıl girebildi. Onun hakkında kötü düşünmek istemiyorum fakat yerine oturmayan taşlar var anlıyor musun! Ben o kızdan emin bir şekilde şüphe ediyorum demiyorum ama gördüklerimi de es geçemem çünkü es geçilecek bir şey değil." Duyduklarımın şokunu üstümden atamazken en büyük darbeyi ise Altemur'un benim hakkımda ki düşüncelerini böyle ifadesiz bir şekilde diğerlerine anlatması oldu. Ben ise aramızda güzel bir arkadaşlık bağının oluştuğuna güvenmiş, inanmıştım. Altemur benden şüphe duyuyordu, Altemur benden şüpheleniyordu!

 

''Altemur tamam o bu güzel anlatıyorsunuz fakat senin ve Elisin anlattıklarına göre ortada sadece bu kızın bize sunmuş olduğu yardımlar dışında bir şeyler göremiyorum. Ben kızın yanımızda kalmasından yanayım. Nedeni bence açık bir şekilde ortada kız fazla masum ve fazla yardım sever. Bu duygusuza bile yardım etmiş.'' Kalın bir erkek sesi ortamın tekrar sessizleşmesine neden olurken ''Bende abime katılıyorum hem Alkan abinin burada olması onun yardımı sayesinde oldu bence bizimle kalsın.'' Sessizliği tekrardan bozan ince ses ile saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

 

''Kiraz her ne kadar abin Emre'ye katılsan da biz tanımadığımız insanları yanımızda barındıracak kadar burada kalmayacağız canım. Tekrardan başımız derde girmesin en fazla bir ay sonra artık bu lanet olası Cehennemden defolup gideceğiz. Ben burada daha fazla durmak istemiyorum'' Duyduklarım ile dudaklarım o şeklini alırken nasıl buradan bir ay sonra çıkacaklarını düşünmeye başlamıştım hem de hepsi. Bir ay sonra çıkacak!

 

''Mersa gelmeseydin o zaman buraya kim seni zorladı da geldin!'' Elisin kızgın sesi odayı doldururken bir adım geriye attım. Neler oluyordu burada Tanrı aşkına.

 

''B-ben Ş-şe-'' Mersa'nın kekelemesi ve tam olarak kuramadığı cümlenin bir anda kesilmesi benim bile nefesimi keserken Alkan'ın sesi adeta odayı inletmişti.

 

''Bir daha O kızın hakkında bu denli saçma sapan konuşursanız olacakları tahmin dahi etmeden defolup gidin. Sizin gelmenizi ben istemedim ve inanın eğer ki sorun çıkaracak olan olursa buradan def etmem iki dakikamı alır.'' Sesi neden bu kadar sert bir tonlama ile şiddet barındırıyordu ki. Hem nasıl iki dakika? Neyden bahsediyordu bunlar! Hiçbir şey anlamıyordum.

 

''Tanrı Aşkına Alkan biz bebek bakıcısı mıyız neden onu kollayıp koruyalım ki kendi başının çaresine kendisi baksın! Bizim amacımız farklı ve Mersa'nın dediği gibi işlerimizi halledip buradan hemen çıkmaya bakalım hayatım.'' Esme'nin çığlık atarcasına yükselttiği ses tonu ile tüm hücrelerim onu öldürme arzusunu beynime ileterek beni yönetmeye çalışıyordu. Sakin olmak adına derin bir nefes aldım. Biraz daha olduğum yerde dikilirsem kapıyı açarak onlara hesap sormak zorunda kalacaktım.

 

''Altemur sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun?'' Elisin sorusu üzerine Altemur'un derin bir nefes aldığını işittim.

 

''Bilmiyorum aslınd-'' Altemur'un devam etmesine göz yummayarak gözümden düşen damlalar ile odanın kapısını dinlemeyi bırakıp hemen oradan uzaklaştım. Ben bu kadarını tahmin etmemiştim bana teşekkür bile etmeyen bir grubun içinde ne diye duracaktım ki! Altemur'un beni getirdiği tünele açılan kapıyı aralayıp sessiz olmaya özen göstererek ardımdan kapıyı kapattım. Tünelin boğucu karanlığı bedenimi yutarken zifiri karanlığı gözlerimi kör etmişti. Hiçbir şey görmüyordum sadece aklımda kalan bir kaç yol ayrımı ile buradan çıkmaya çalışacaktım.

 

Önümü bile görmediğim tünelde yürümek o kadar zordu ki duvarlardan destek alarak yoluma devam etmeye çalışıyordum. Aklıma görme engelliler gelince bir kez daha onlar için dua ettim Tanrıya biz karanlıkta bile yürüyemezken onların bütün hayatı karanlığa mahkumdu.

 

Tünelde ilerlerken duyduğum bazı fare sesleri tüylerimi diken diken ediyordu, korktuğum tek canlı olan fare ise şuan karanlıkta benimle birlikte olması korkumu hat safhaya yükseltiyor içimde ki adrenalini harlıyordu.

 

Farelerden ölesiye korkuyordum, Farelerden nefret ediyordum... Farelerin bulunduğu tünel rüyalarıma şimdiden girecek gibiydi...

 

Yarım saat boyunca tünelde hiç durmadan yürüdüm. Aklıma gelen konuşmalar yürüdüğüm her dakika aklımı çeliyordu. Altemur'un benim hakkımda ki düşüncelerini öğrenmek beni gerçek anlamda sarsmıştı Altemur burada güvenimi az da olsa kazanmayı sağlayan biriydi o da bu sözler ile bu güveni yerle yeksan etti. Hemen güvenmek de neyin nesiydi!

 

Güven duygusu ne çabuk yıkılıyordu!

 

O kadar çok yürümüştüm ki ara sıra nefes nefese kalıyor fakat bir iki dakika içerisinde nefesimi kontrol altına alıp tekrar yoluma devam ediyordum. Pes etmek yoktu. Pes edersem her şey başlamadan biterdi.

 

Biraz daha yürüdükten sonra ileriden gelen bir kaç boğuk sesle adımlarım durdu. Olabildiğince nefesimi tutuyor ve karşımda ki görüntüye odaklanmaya çalışıyordum. Ellerinde ışık tutan kırmızı yelek giyen gardiyanlar ellerinde bulunan fenerlere dikkatli bir şekilde odaklanmış kutu taşıyan bir kaç kişiye emirler yağdırarak odaklandıkları yeri gösterip. "Kutuları aşağı kata indireceksiniz ve buradan kimseye bahsetmeyeceksiniz. Anladınız mı? Bahsederseniz birimizin değil hepimizin başı yanar." İçlerinden biri diğerlerini sert bir dille telkin ederken hepsi ona boyun bükmekten başka bir şey yapmadılar ve sessizce verilen emri kabullendiler. Sanırım alt sınıflara hiç müsamaha göstermiyorlardı. Fazla sistematik.

 

Taşıdıkları kutuda ne olacağını düşünürken arkamdan gelen vik sesi ile ayaklarım birbirine dolandı ve yere düştüm. Çıkan ses ile tüm bakışların odağı bulunduğum kısma kayınca sessiz bir şekilde ayağı kalkıp duvarın köşesine sindim. Umarım şu fare üzerime tırmanmaz. Lanet olası fareler ne diye tam da adamını buluyorsunuz ki! Geriye doğru kendimi sürüklerken kolumun sağ tarafta bir boşluğa denk gelmesi ile oraya saklandım.

 

"O seste neydi?" Dedi kalın sesin sahibi benim olduğum kısma fenerini uzatmıştı. Onun hemen bir adım arkasında duran adam sağını ve solunu kontrol ederek bir adım sağa attı. Ürkütücü bir şekilde görünen beyaz tenli adam ise hala buraya bakıyordu. Arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim adam buraya şüpheli bakışlarını yollamaya devam eden adamın yanında yerini alıp kafasını ona çevirdi. "Burada tahmininden fazla fare bulunur ses ondan gelmiştir. Büyük ihtimal tavandan yere düşmüş olmalı, çıkan sesi ise tünelde yankı yaptı." Adamın söyledikleri ile bir kaç tatmin edici cevaplar alan gardiyan gözlerini bulunduğum kısımdan çekince hepsi ona itaat ederek yarım bıraktıkları işlerine geri döndü. Derin bir nefes alırken kıl payı ile kurtulduğum için Tanrıya şükür ettim.

 

Adamlar tüm kutuları yerleştirmiş olacak ki hepsi toparlanmaya başladı. Adamlardan biri içine kutuları taşıdıkları yerin kapağını kapatacaktı ki irkilmeme sebep olan kalın ses buna engel oldu.

 

"Kapağı kapatma Ahmet yarım saat sonra kutular tekrar gelecek. Şimdi yolda. Geldiği zaman taşıyacağız şimdi dinlenmeye gidelim hadi ceketlerinizi alıp toparlanın. Teslimat alındıği vakit bize haber verilecek."

 

İşçilerin hepsi sol tarafta bulunan bir kapıdan çıkarken sadece az önce ki emiri veren adam kalmıştı tünelde. Gözlerini etrafta gezdirip derin bir nefes aldı ve nedenini bilmediğim bir şekilde bu adamdan şüphelendiğimi hissettim. Bu adam buralara aitti bu belliydi ama neden böyle bir yerde gardiyanlık yapıyordu ki hem de bu yaşta! En fazla elli yaşında olan adamın saçlarına aklar düşmüştü. Ne uzun ne de kısa olan boyu onda hiç dinçliğini kaybettirmiş gibi durmuyordu. Aksine fazla dinç ve atletik görünüyordu.

 

Sonunda ağır adımlar ile o da tünelin köşesinde bulunan kapıdan geçince derin bir nefes aldım. Geriye sadece o kutularda ne olduğunu öğrenmek kalmıştı. Kutuların uzunluğu ve genişliği zaten dikkatimi çekmişti şimdi ise kutularda ki şeyleri görmeme engel olacak hiç bir şey yoktu.

 

Onların gitmiş olduğundan emin olmalıydım. Bu yüzden on dakika boyunca olduğum yerde sessiz bir şekilde bekledim. Ortamın sağladığı sessizlikten dolayı gelen tüm sesleri en ince ayrıntısına kadar duyuyordum. Yavaş bir şekilde yerimden kalkmaya hazırlanıyordum ki kapıda çıkan adam ile hızla kendimi geriye yaslayarak yerimde küçüldüm. Bu az önce herkese emir yağdıran adam değil miydi? Gözlerim onu bulurken o da tünelin sonsuz karanlığına uzattığı el feneri ile bir şeyler görme amacıyla iki adım benim olduğum tarafa atarak derin bir nefes aldı.

 

"Abi gitmiyor muyuz?" Kısık bir sesle arkadaşına seslenen adam ile nefesimi tuttum. Beni fark etmeleri an meselesiydi!

 

"Gidelim Sami gidelim ama içime sinmeyen bir şeyler var haberin olsun." Söyledikleri ile yerimde donarken gözlerim irice açılmıştı.

 

"Abi duyduğun ses seni yanıltmasın. Sende biliyorsun sadece fareler ve haşerelerden başka bir şey bulunmaz bu illet yerde." Boğuk gelen sesler beni olduğum yerde nefes alamaz hale getirene kadar sessiz bir şekilde yerimden kıpırdamayarak onları dinlemeye telkin ediyordu.

 

"Umarım haklısındır Sami. Yoksa işimiz yaş bilesin." Son sözlerini söyleyen adam hızla tüneli terk ederken arkasında düşüncelerinin içinde boğulan iki kişi bırakmıştı. Ben ve Sami.

 

Sami olduğu yerde derin bir nefes alırken saçlarını karıştırarak kendi kendine konuşmaya başladı. "Kimse yok burada. Kendine gel Sami! İçin rahat olsun kimse yok." Onun söyledikleri ile kaşlarım çatılırken bir süre onun gitmesini bekledim. Sonunda Sami giderken arkasından kapıyı kilitlemiş ve sürgüleyerek burayı güvene aldığını düşünüyordu. Fakat bu yaptığı sadece bana kolaylık sağlamıştı.

 

Yavaş ve sessiz adımlar ile kapağa doğru yaklaşmaya başladım. Biraz tedirgindim. Çünkü aşağıda neler ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Sanırım bu beni biraz korkutuyordu. Kapağın açık olması ile yukarıya doğru vuran göz alıcı beyaz ışık bir kaç saniye gözlerimi kırpıştırmamı sağladı. İki saat den fazla karanlık tünelde kalmış yolculuk yapmıştım ve şimdi göz alıcı ışık tüm algılarımı bozuyordu. Gözlerimi hafif kırpıştırıp ışığa alışmasını sağladım. Far görmüş tavşan gibiydim şuan.

 

Aşağı doğru sarkıtılan ipten yapılmış merdivenden dikkatli bir şekilde inmeye başladım. Spor ayakkabımın yere değmesi ile derin bir nefes alırken gözlerim hala beyaz ışığın etkisindeydi. Bunun karanlığın sunmuş olduğu körlüğe kıyasla daha kötü olduğunu söyleyebilirdim. Gözlerim hızla etrafı tararken karşılaştığım kutuların kapladığı büyük oda ile nefesim kesildi.

 

Bu kadar kutunun burada olması doğal mıydı? Yoksa ben mi ilk defa bu tarz bir şey ile karşılaşmanın vermiş olduğu şaşkınlık ile bu tepkiyi vermiştim! Oda fazla geniş olmasına rağmen kutuların çoğu her tarafı kaplamıştı. Bu yüzden sadece belirli yerler açık kalmış bu da minik bir alan bırakmıştı koskoca oda da. Duvarda asılı olan Geyik kafa tası ile kaşlarım çatılırken gözlerimi kaçırdım. Nedense midem bulanmıştı. Bu tarz şeylere karşı olduğum için bu görüntu beni fazlasıyla etkilemişti. Hayvanların iskeletini bu şekilde kullanmaları psikolojik olarak beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Düşüncelerimin doluluğu beynimi talan ederken hemen sağdaki kutulara ilerleyip bir tanesini yere indirerek dizlerimin üzerine çöktüm. Karton kutunun üzerinde ki bantla cebelleşmeye başlarken bir yandan da lanetler savurarak tırnaklarımın uzun olmayışına yakınıyordum. Sonunda kutunun kapağını açarken görmüş olduğum manzara ile ağzımdan hayret dolu bir nida çıktı. Kutuda gördüğüm kıyafetler kaşlarımı çatmamı sağlarken asıl şaşırtıcı olan kıyafetlerin yakasında yazan isimlerdi. Kıyafetler beni hayrete düşürürken gözlerimi kırpıştırdım. Her kıyafetin üzerinde isimler yazıyordu bunlar tam olarak idam kıyafeti gibiydi. Fakat bir mahkumun giyeceği bir kıyafet de olabilirdi! Tam olarak burada bulunan sistemin nasıl işlediğini ve nasıl yürütüldüğünü bilmiyordum. Bu yüzden bu konuda tam emin olamamak beni her duruma karşı şüpheye düşürüyordu.

 

Hemen kutuyu eskisi gibi kapatıp ortada bulunan kutulara doğru yaklaştım. Bu kutular kare şeklinde ve daha özel bir kutunun tasarımını taşıdığı için içinde önemli edevatların olduğunu düşünüyordum. Kutulardan bir tanesini alıp açmaya başladım. Kutuya çok sıkı bir şekilde sarılmış bant beni uğraştırırken tırnaklarım sayesinde daha fazla çaba sarf ediyordum. Neden bir kutuyu boydan boya bantlar ki bir insan? Sonunda on dakika boyunca caba sarf ederek açtığım kutunun içinden çıkan Çakı tarzı kesici aletler ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Sanırım daha çok şaşıracak gibiydim. Böyle bir görüntü ile karşılaşacağımı düşünüyordum fakat böylesini hiç düşünmüyordum.

 

İsmini bile tahmin edemeyeceğim o kadar çok kesici aletler vardı ki. Bu durum karşısında adeta nefessiz kaldım. İçlerinden bir tanesini alıp merakla incelemeye başladım. Aman tanrım elimde ki o kadar keskin uçları olan bir karambit bıçağıydı ki ucuna yanlışlıkla değen serçe parmağım fazla derin olmayacak bir şekilde kesildi. kaşlarım bu durum karşısında havalanırken işime yarayacağını düşünüp bıçağı kılıfına geri koyarak arka cebime koydum. Ne olur ne olmaz belki işimi görürdü. Hızlı bir şekilde kutuyu kapatıp soldaki kutulara ilerledim. Burada bana lazım olabilecek bir çok şey bulunuyordu ve ben bir daha burayı bulamayacak kadar burada zaman geçireceğimi sanmıyordum. Buradan sağ çıkmam için burada bulunan koruyucu aletlerle kendimi güvene alıp her hangi dış bir müdahaleye karşı kendimi koruyabilirdim. Dizlerimin üzerine çökerek kutuyu açtım ve içinde ki silahlar ile elim bir süre havada kaldı o kadar nefes kesici bir görüntü sunuyordu ki silahlar bir süre nefesimi tuttuğumu bile farkına varmadım.

 

Sanırım aşık oldum...

 

Kutuda duran silahlar ile bakışırken kalbim hızla atmaya başlamıştı.

 

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi aşırı derecede merak ediyorum...😉

 

Sormak istediğiniz sorular olursa çekinmeden sorun. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım. 🤗

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:) özellikle satır arası yorumlarınızı❤

 

Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizi seviyorum ❄ tanelerim.

 

👉 KARSAZ burdan hesabımı takibe alabilir yapacağım çoğu duyurudan haberdar olabilirsiniz.

 

Bana ulaşmak için Instagram: @yourkarsaz hesabından yazabilirsiniz. Alıntıları Instagram hesabından paylaşıyorum sorularınız varsa sorabilir benimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Bu arada Instagramda: @yourkarsaz hesabını takip etmeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️

 

 

 

Loading...
0%