Yeni Üyelik
13.
Bölüm

12. Bölüm: "Laxsi̇"

@karsaz

 

 

"Bazen ölüm arzulanmalıydı, korkarak değil bile isteye ölüme yürümek gerekirdi bazen. Ve bazen ölüm adım seslerinden kaçmalıydı..."

 

 

 

'Sen değil ölüm senden, senin ayak seslerinden korkmalı.

 

 

 

"Kübra.k"

 

 

 

12. BÖLÜM: "LAXSİ"

 

 

Bazen öyle bir an gelir ki yerinizden kıpırdayamazsınız ve nefesiniz kesilir, soluk borunuzda bir şey kalmışçasına boğazınız tahriş olur. Aldığınız her nefes size zehir olarak döner. Olduğum yerde kılımı kıpırdatamıyordum, Şuan öyle bir durumdaydım ki ne ileri gidebiliyor nede geri gidebiliyordum. Nefesimi versem birileri enseme binecek gibi kötü bir enerjiye ev sahipliği yapıyordum şuan.

 

Korku şuan hissettiğim tek şey sadece saf bir korkuydu.

 

Kafamı hafif bir açıyla koridora doğru çevirdim. Sessiz bir nefes verip, tam karşımda olan Koridorun sonunda ki oda dan gelen sese kulak kesildim. Elimde ki silahı sıkı bir şekilde tutarak kendimi korumak için duvar tarafına geçerek ilerlemeye başladım. Tıkırtılar halinde gelen ses bana ciddi bir şekilde rahatsızlık veriyor içimde ki amansız korkuyu körüklüyordu.

 

Odada birileri vardı ve ben burada savunmasız bir şekilde kapana kısılmış gibi hissediyordum. Keşke ışıkları hiç açmasaydım. Kendi kendimi ele vermiştim salak gibi. Elim arka cebimde ki çakıya giderken hala sert olmasına özen gösterdiğim duruşum ile o yöne doğru ilerlemeye devam ediyordum.

 

Neden koridor bir an hiç bitmeyecek, sonu yokmuş gibi uzun geliyordu? Neden dizlerim titriyor sinir krizi geçirecek gibi hissediyordum? Lanet olsun eğer ki biraz daha olduğum yerde düşünmeye devam edersem adımlarımın yönü değişecekti!

 

Yavaş fakat sert adımlarla karşı koridordan gelen sese doğru ilerlemeye başladım. Karşı koridora girince karşılıklı iki oda olduğunu fark ettim evet bazen fazla detaycı biri olabiliyordum. Sesin hangi odadan geldiğini bilmiyordum bu yüzden sol tarafta bulunan kapı kolunu tutarak kendimi telkin etmeye başladım sakin olmalıydım. Kapıyı açacak ve karşımda kim olursa olsun telaşa kapılmadan savaşacaktım kapı kolunu yavaş bir şekilde oynatmaya başladım. Karşımda nasıl bir görüntüyle karşı karşıya kalacağımı bilmediğim için nefes almayı bile bıraktım çok sesli sayılmayacak bir şekilde kulağıma dolan tıkırtı ile kaşlarımı çattım ve arkamı döndüm.

 

Ses sağ tarafımda kalan odadan geliyordu! Evet yanlış duymadım ses tam olarak oradan geldi. Titreyen elim kapı kolunu bulunca derin bir iç çektim gözlerim karşılaşacağı görüntü ile kendini hazırola alarak daha dikkatli bir şekilde her şeyi inceliyordu.Bir elimde silah bir elimde çakı artık nasıl yapacaktım bilmiyorum fakat bir yerden başlamam gerektiğini biliyordum. Ölümün ecele faydası yoktur diyerek kapıyı tek hamlede açarak çakıyı ileriye doğru hızlı bir şekilde atarak silahımı iki elimle sağlam bir şekilde tutup kendimi savunmaya aldım.

 

Odada gördüğüm fare ile çığlık atarken fare de beni görüp vik gibi bir ses çıkararak odada ki pencereden atladı o an odanın tahta dan olan penceresini kemirdiğini anladım pencereye yaklaşınca kilitlenmiş olduğunu fark ettim. Ve görünen oydu ki bu pencere tünele açılıyordu. Çok saçma gelen fakat umursamayı düşünmediğim bu görüntüyü es geçerek arkamı döndüm. Ödüm kopmuştu! Pencereye saplanan çakı ile gözlerimi devirip silahı belimi yerleştirdim.

 

Gözlerim yavaş bir şekilde odayı taramaya başlayınca dudaklarım o şeklini aldı. Odada ki eşyalar çok pahalı görünüyordu. Şuan bu evi neden yaptıklarını düşünmeye başlamıştım. Düşüncelerime doğru düzgün hiç bir cevap bulamayınca derin bir nefes alıp odada bulunan eşyalara göz alıcı bir şekilde bakmaya başladım. Hiçbir zaman böyle bir odaya sahip olamamıştım ve şuan bu lanet binada gördüğüm oda beni gerçek anlamda dumura uğratmıştı.

 

Odada büyük çift kişilik bir yatak, karşısında dev bir televizyon, televizyonun sağında boydan boya bir dolap vardı, odanın karşısında yatağın yanında duran iki küçük komodinler yer alıyordu. Odada ki muazzamlığa kapılmamak için hemen diğer odaya geçtim diğer odada bu odayla aynı düzeni taşıyordu, sadece odalarda ki dolap ve komodinler farklı renkteydi.

 

Koridordan çıkıp kendimi hemen salona attım salondaki koltuklar birbirinden uzak olmasına rağmen düzen ve görüntüsünü hiç kaybetmemişti aksine böyle havalı bir görünüm elde etmişti. Salondaki koltuklar deri kaplama olduğu için rahat görünmüyordu ama güzelliğinden de ödün vermiyordu. Böyle lüks bir şekilde düzenlenen bu sığınak aklımı çelerken bu düşüncelerin ne yeri ne de sırası olduğunu fark edip aklımı farklı düşüncelere yormaya başladım. Salonun tam karşısında olan dev ekran televizyon çok göz alıcıydı. İçimde ki çocuksu dürtü televizyonu parçalamak isterken kendi kendime güldüm televizyonlardan nefret ederdim. Bu çocukluktan gelen bir şeydi sevdiğim pek bir şey yoktu bu hayata dair ne bir eşya nede para bunlara hiç önem vermezdim. Özelliklede insanlara.

 

Başka inceleyecek yer kalmayınca tekli koltuklardan birine oturdum ve düşünmeye başladım. Burada hiç bir şey yoktu kendimi koruyacak veya başıma gelenleri önlemek için kendimi savuna bileceğim hiçbir şey yoktu.

Oturduğum yerden etrafa bakındım az önce merdivenlerden indiğim kolonun yanındaki kapı ile oraya bakmadığımı fark ettim. İçimde ki meraklı dürtüyor lanet ederek ayağı kalktım. Ben oraya bakmayı nasıl unuttum acaba! Orayı kontrol etmediğim için kendime kızarken tedbirli adımlarla beyaz kapıya doğru yürümeye başladım. Evin düzeni beni benden almıştı. Kapının kolunu tutarak derin bir nefes aldım. Bu anı erteleyemediğim için kolu yavaşça aşağı indirdim. Kapıyı açtığım an görüş alanıma giren görüntü ile sert bir şekilde yutkundum.

 

Arkasını dönmüş kafası yere eğik bir şekilde duran kadın ile yüreğim ağzıma gelirken soluklanmayı kesip karşı karşıya kalmış olduğum görüntünün korkusunu atlatmaya çalışıyordum. Kadının giydiği mutfak önlüğü ve üzerinde ki beyaz t-shirt ve altına giymiş olduğu geniş bol paça kot ile çok korkutucu görünüyordu. Beyaz t-shirt' ün arkasında siyah eğik bir şekilde yazan Laxsi yazısı ile korka korka adını fısıldadım.

 

"Laxsi" Dediğim an hızla kafasını kaldırıp bana baktı ve gözlerini kırpıştırıp ağzını açtı. Tam bir şey söyleyecekti ki ben fırsat vermedim çünkü o ara çığlık atmak ile meşguldüm. Ateş rengindeki gözleri ile ağır adımlar ile bana yürümeye başladı ben ise tam tersi arkaya doğru adımlıyordum.

 

Pembe rengindeki saçları ve bir yetmişlerde olduğunu tahmin ettiğim boyu onu hem korkutucu hem de güzel gösteriyordu. Ne saçmalıyordum Tanrı aşkına ben! Ne zaman dibimde bittiğini bilmediğim bedene bakarken birden kolumu hafif bir şekilde tutarak "Efendim" Dedi o an daha bir şaşıp kaldım. Resmen korkudan altıma edecek duruma gelmiştim bu durum karşısında.

 

" Ne?" Dedim kabaca ve devam ettim.

" kimsin sen? Burada ne arıyorsun?" Kelimeler dudaklarımdan zar zor çıkıyordu. Sormuş olduğum sorulara cevap beklerken gözlerini kırpıştırıp bana baktı. Eğer ki biraz daha karşı karşıya kalacaksam bu görüntüye şuan kendimi belimde ki silah ile yaralayabilirdim. Tabi ya silahı neden kendimi korumak için ordan çıkarmadım ki!

 

" Ah efendim, beni adım ile çağırarak aktif hale getiren sizsiniz, bilmenizi isterim ki bir robot sadece programlandığı gibi çalışır ve ben bir robot olarak sadece ismimi söylediğiniz an aktif hale geleceğim." Söylediklerine karşı tekrardan derin be sarsıcı bir şok yaşarken sesi sanki iki kişi konuşuyormuş gibi çıkıyordu. Hala robot olduğu gerçeğini kavrayamıyordum. Kalbim sanki yağmurlu bir havadan saatlerce kaçmışım gibi şiddetli bir şekilde atıyordu. Kalbim göğsümden çıkmak istercesine bana işkence ediyordu.

 

Koltuktan kayarak laxsi ile arama biraz mesafe koydum hala tırsıyordum ondan. Sanırım ilk defa bu kadar şaşırıyordum ve korkuyordum acaba kim nasıl düşündü de bunu icat etti. Şahsen benim bir yerlerim yemezdi böyle bir şeyi icat etmeye çünkü her an durumların değişeceğinden korkar ve bu girişime asla girmezdim ya çığırından çıkarsa? O zaman ne yapacaktım!

 

"Şimdi sen robotsun!" Dedim hala idrak edemediğim için, ya da inanmak istemediğim için idrak etmekte zorlanıyordum. Şuan ki ruh halimi sorgulamıyordum bile normal hayatımda bile insanlarla çok konuşmayan ben bir robot ile muhabbet ediyordum. Şaka gibiydi! Tanrı aşkına nasıl bir ironi yaşıyordum şuan.

 

Dişlerini göstererek gülümsedi fakat dudakları pek gerilmiyordu, ah az da olsa robotlarda gülebiliyormuş. Kendimi tebrik edip alkışlamak istedim tek derdim buydu zaten! "Evet efendim ben bir robotum." Dedi cızırtılı sesiyle ve başını yere eğdi. Ne diye eğdi ki başını. Bir adım geriye atarak ona bakmaya başladım.

 

"Adını söyleyince aktifleşiyorsun yani?" Hala idrak edemediğim olaya karşı aptal aptal tepkiler vererek bilincim dışında dudaklarıma gelen soruları soruyordum.

 

"Evet efendim beni aktif hale getirmek için sadece ismimi söylemeniz yeterli." Konuşması kalbimin hızlanmasını sağlarken başımı olumlu anlamda salladım. Benim ne diye elim ayağım birbirine dolanmıştı.

 

"Peki senin pilin falan hiç bitmiyor mu?" Dedim. Aklımda ki en mantıksız soruyu sorarken. Aklımda ki düşünceleri bir kenara bırakarak ona odaklandım. Bu robot olduğunu iddia eden robotla ne yapacaktım şimdi.

 

"Hayır efendim ben pil ile çalışmıyorum. Ben sadece dinlenerek şarjımı dolduruyorum, ben bu şekilde tasarlandım." Dedi. Ve gözleri yavaş bir şekilde beni buldu tuhaf bir şekilde devam etti.

 

" Beni aktif etmek istemediğiniz zamanlar kolumda bulunan kırmızı düğmeye basarak beni bu dünyadan bağımsız bir hale getirebilirsiniz işte o zaman bana seslenseniz de sizin için aktif hale gelemem." Diyerek gülümsedi.

 

Hemen kolunda ki düğmelere göz attım " Hemen deneyebilir miyim? " Dedim ona bakarak. Ben şimdi robottan izin mi almıştım. Neden soruyordum ki! Duygularını mı incitecektim sanki.

 

" Siz nasıl isterseniz efendim." Konuşmasına dahi izin vermeden hemen kolunu tutarak düğmeye bastım basmasına ama Laxsi birden korkunç bir kahkaha atarak bana bakmaya başladı ani bir refleks ile onu iteklerken koltuğun üzerine oturur bir vaziyete gelmişti.

 

Yerinde oturmuş korkunç kahkahalar atan Laxsi ile kalbim gümbür gümbür atıyordu. Hafif bir açıyla başını bana çevirince gözlerinin sarıya dönmesini yüreğim hoplayarak izledim şuan tam ağlamak üzereydim. Bu tarz olaylar neden hep beni buluyordu! Dikkatim kolunda ki düğmeye kayınca kaşlarım çatıldı. Yeşil düğmenin yandığını görmem ile kendime küfür ederek hala kahkaha atan Laxsi'yi izledim. Telaştan yeşil düğmeye basmış olmalıydım hemen kolunu tutup kırmızı düğmeye hiç düşünmeden bastım.

 

Laxsi oturduğu yerde düz bir şekilde ileriye bakıyordu boynu cızırtılı bir sesle yere eğildi gözleri kapanırken elleri arkasında birleşti. Sonunda robot Laxsi kendini kapatınca derin bir nefes aldım bir daha yeşil görmek istemiyorum sanırım, aman Allah'ım bu nasıl bir gündü böyle.

 

Sanırım daha fazla burada kalmak istemiyorum kuruyan boğazım susuzluğumu kendisiyle getirmiş olduğu acıyı yayarken dudaklarım bir çöl kuruluğuna meydan okuyor gibiydi. Mutfak dolaplarını karıştırmak yerine ilk olarak mini dolaba yöneldim kapağı açınca içinde ki su şişeleri ile iki tanesini alarak kolumun altına sıkıştırarak salona doğru ilerledim. Laxsi bıraktığım halde hiç kıpırdamamıştı. Yanına giderek koluna baktım. Kırmızı düğme onun bir daha adını dahi söylesem çalışmayacağını, Yeşil düğme ise deli gibi kahkahalar atmasına neden olan bir faktördü. Kalan sarı düğme ise onu tekrardan etkinleştiren düğmeydi.

 

"Burada kalmaman için seni yeniden aktif hale getirmem gerek." Kendi kendime mırıldanarak sarı düğmeye bastım. Laxsi hiç bir komut vermedi sadece olduğu yerde duruyordu.

 

"Laxsi?" Adını seslenmem ile başını yavaş bir şekilde kaldırarak ayağı kalktı.

 

"Bir emriniz mi vardı efendim?" Başımı olumsuz bir şekilde iki yana sallarken bur adım geriye attım. Mutfağı göstererek. "Beni mutfakta bekle." Emrimi ikiletmeden Mutfağa doğru ilerleyen Laxsi ile ellerimi sıktım. Laxsi'nin arkasından giderken o mutfağın köşesine doğru ilerlemiş saçma bir şekilde masayı düzenliyordu.

Yanına dogru ilerlerken başını eğmiş iki elini önünde birleştirmişti.

 

"Sağ kolunu uzat." Laxsi sağ kolunu bana doğru uzatırken sarı düğmeye basarak onu tekrardan etkisiz halde bıraktım. Arkama son bir kez dahi bakmadan mutfaktan çıktım. Salonda son kez göz gezdirirken merdivenlere doğru ilerledim. Kendimi korumak için bir kaç kesici alet ve fazladan silah almalıydım. Cebimde ki malzemeler beni pek korumaya müsait değildi tabi belimde ki silah dışında. Kolumun altına sıkıştırdığım bir şişe suyun kapağını açıp içmeye başladım. Suyu bitirdikten sonra pet şişeyi yere atmaktan çekinmedim. Pet şişenin çıkardığı ses ile yüzümü buruştururken merdivenleri bitirmiştim.

 

Kapağın şifresini girip hemen kutuların bulunduğu odaya çıktım. Dikkat çekmemesi için karton kutuların içinden bir kaç tane silah ve kesici aletleri alarak yerin altına inşa edilmiş eve taşıdım. Sanırım buraya tekrardan gelecektim. En az bir kaç gün huzurlu bir şekilde güvenli olduğunu tahmin ettiğim bu yerde kendimi koruyabilir ve bir kaç gün daha ömrüme katabilirdim ah ne kadar da şanslıyım! Unutmamayı not aldığım tek şey ise eğer ki burada kalırsam kesinlikle Laxsi'yi o evden çıkaracaktım veya bir odaya kilitleyecektim onunla aynı ortamda kalmak bile beni yeterince germişti.

 

Yorgunluktan artık nefes alamaz hale geldiğimde dizlerim beni tutmayacak kadar titriyordu. Silahları ve bazı kesici aletleri aşağıya taşıyana kadar resmen canım çıkmıştı. Belimde kendini hissettiren sızı kaslarımın gerilmesine sebep olurken dişlerimi sıktım. Simdi ise odaların bir tanesinde bulduğum boş sırt çantasına silah ve patlayıcı bombalar yerleştiriyordum. Çantanın fermuarını kapatarak koluma geçirdim.

Son olarak içine dahi bakmadığım bir kutu kalınca onun içine bakmak için tam eğiliyordum ki kapaktan gelen ses ile hızla kutuların arkasına saklandım. Gözlerim kırmızı kutuyu bulunca derin bir nefes aldım. O kutuda ne olduğunu deli gibi merak ediyordum fakat şifreli bir kasa olması bu merakıma barikatlar örüyordu. Sonunda birileri gelmişti!

Kapak açılırken hemen olduğum yere sinmiş kutuların arasından gelenleri izlemeye başlamıştım. Sessiz nefesler almaya başladım beni duymamaları için lakin bu sefer çok sessiz hareket ediyorlardı.

 

"Selim kırmızı kutuyu çıkarda iki dakikaya kamyonete taşıyalım." Dedi Ahmet. Sesinde ki hayattan bıkmış tını onu görmezden gelmeme neden oldu.

 

Arkadan yükselen ses ile " Ne iki dakikası usta geçen biz taşıdık iki saate dönemedik." Sesinde isyankar bir ton barındıran adam ile onları can kulağıyla dinlemeye başlamıştım.

 

" Tamam abi hemen taşırız sıkıntı yok zaten. Bugün Kaan Salup yer altına inşa edilen yeri tespit etmiş bir kaç kaçak orada kalıyormuş. Bugün yakalayacaklarmış ve bu nedenle o herif birazdan burada olur onun yüzünü dahi görmek istemiyorum." Dedi Selim.

 

Ben ise hala Kaan Salup'un baskın yapacağı yeri düşünüyordum. Hayır orada bulunan kişileri düşünüyordum. O an benim içimde ki korku arşa çıkarken Elisi düşündüm ve diğerlerini. Onlar benim hakkımda kötü düşüncelere ev sahipliği yapabilirlerdi ama ben iyi bir ev sahibiydim onlara yaptıklarıyla karşılık verecek değildim. Hiç uslanmayacaktım fakat bende böyle biriydim işte asla kötülük yapamıyordum. Doğamda yoktu sonuçta bir Esme değildim! Zihnimi bulandıran sisli düşünceleri kafamdan atıp şimdiki olaylara odaklanmaya başladım. Selim kırmızı kutuyu taşıyıp merdivenlerin oraya gitti yukarıda kutuyun ucunu tutan Eray ve Ahmet dikkatli bir şekilde kutuyu yukarı çıkardılar.

 

Selimde yukarı çıkınca " Hadi gidelim kapak açık kalsın zaten burayı kimse bilmiyor en azından her geldiğimizde bir de bu kapakla uğraşmayalım." Dedi Eray, ve giden ayak sesleri ile saklandığım yerden çıktım. Sol tarafımda ilk buraya geldiğimde açtığım işaretli kutunun. Yanında durdum içinde susturucu silahlar bulunuyordu. Belimde ki silahı çıkartarak aralarından en yakışıklı silahı alarak bir kaç tane şarjör alarak arka cebime yerleştirdim. Artık gitme vaktiydi. Hızla ipten merdivenleri aşıp yukarı çıktım. Karanlık tüneli aydınlatan tek şey aşağıda ki odanın ışıklarıydı. Yerde duran el feneri ile bunun az önce ki adamlara ait olduğu bilincindeyken hızla elime alıp tünelin içinde koşuşturmaya başladım. Oraya gitmemde ki tek sebep Elisti. Benim hakkımda kötü düşüncelere sahip olmayan tek kişiydi o. Şimdiden güvenimi kazanmıştı Elis aslında. Her ne kadar kimseyi hayatıma kabul etmeyeceğini bas bas haykıran kalbim ve aklım bana baskı uygulasada onları susturarak dikkatimi onları kurtarmaya verdim. Bunu yapabilirdim. Onun için oraya gidip elimden geleni yapabilirdim! Orada masum olanlar vardı benim hakkımda iyi düşüncelere ev sahipliği yapan bir kaç kişi daha vardı. Konuşmaları dinlerken bana arka çıkan bir kaç kişiyi hemen orada yarı yolda bırakmak istemiyordum.

 

Hızlı tempoda koşarak ezberlediğim yerlerden geçiyordum. Bazı yerlerde tökezlemem ile durup tekrardan geldiğim yolu zihnimde canlandırıyordum. El feneri zifiri karanlık olan tüneli azda olsa aydınlatırken çoğu yerde düşmekten son anda kurtulmuştum. Sonunda saklandıkları sığınak görüş açıma girmişti yaklaşmış olmanın verdiği telaş ile hızla el fenerini söndürerek sessiz ve hızlı adımlar atarak ilerlemeye başlamıştım. Kapıyı gördüğüm an derin bir nefes aldım. Yere dizlerimin üstüne çökerek tünelin duvarına yaslandım. Az dahi olsa nefes alış verişlerimi düzene sokmayı başardım. bu kadar adrenalin bedenime fazla gelmekle birlikte hastalıklı bir heyecanı da kendisiyle sürüklemiş bedenimde yer edinmesini sağlamıştı. Gözlerimi kapatarak derin derin nefesler alarak kalbimin az da olsa eski ritmine dönmesini sağlayana kadar yerimden kıpırdamamıştım. Ayağı kalkıp kapının önüne geldiğimde tam kapıyı çalıyordum ki kapının birden açılmasıyla dudaklarım aralandı. İşte bunu hiç beklemiyordum.

 

Benim buraya geleceğimi biliyorlardı mı? İçim ürperirken zihnimin koridorlarından yankılanan bir ses nedensiz bir cesarete kurban gitmeme sebep olacak gibi hissettiriyordu.

 

"Bazen ölüm arzulanmalıydı, korkarak değil bile isteye ölüme yürümek gerekirdi bazen. Ve bazen ölüm adım seslerinden kaçmalıydı..."

 

'Sen değil ölüm senden, senin ayak seslerinden korkmalı...'

 

Laxsi hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Kaan salup'un yerlerini tespit etmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi aşırı derecede merak ediyorum...😉

 

Sormak istediğiniz sorular olursa çekinmeden sorun. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım. 🤗

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:) özellikle satır arası yorumlarınızı❤

 

Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizi seviyorum ❄ tanelerim.

 

👉 KARSAZ burdan hesabımı takibe alabilir yapacağım çoğu duyurudan haberdar olabilirsiniz.

 

Bana ulaşmak için Instagram: @yourkarsaz hesabından yazabilirsiniz. Alıntıları Instagram hesabından paylaşıyorum sorularınız varsa sorabilir benimle iletişime geçebilirsiniz.♡

 

Bu arada Instagramda: @yourkarsaz hesabını takip etmeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%