Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16.Bölüm: "Karmaşa"

@karsaz

 

 

"Karışmaktayım, karşılaşmaktayım ben hayatı anlamak için hala yirmi bir yaşımdayım. "

 

 

 

Kübra.k

 

 

 

 

16.BÖLÜM: "KARMAŞA"

 

 

 

 

 

 

Sakinliğimi korumak istiyordum fakat şuan bu hiç mümkün değildi. Gözlerim Emre, Kiraz, Alkan ve Elis arasında mekik dokurken Laxsi'nin bir tuzak olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Aslında açık bir şekilde kendini belli etmişti fakat biz ona odaklanmayarak görmemezlikten gelmiştik istemsiz bir şekilde.

 

"Her şey normalmiş gibi davranın. Hiçbir hareketiniz kasıntı olmasın." Alkan'ın kurduğu cümle ile kaşlarımı çatarken o çoktan odadan çıkmıştı. Ardından giden Emre ile derin bir nefes verdim. Bunların akli dengesi yerinde miydi acaba?

 

"Melis abim eğer ki bir şeyin onu yanıltmadığını fark ederse herkesin emrine itaat etmesini bekler." Dudaklarını aralayarak konuşmasına devam edecekti ki. "Ş-şey şimdiye kadar hep Alkan abinin dediklerine uyduk ve Hiçbir zaman bizi hüsrana uğratmadı." Elis Kirazın söylediklerini onaylar nitelikte başını olumlu anlamda sallarken sessizliğimi koruyarak gözlerimi yumdum. Nasıl istiyorlarsa öyle olsun.

 

"Pekala." Onların gitmesi için ikisini sesli bir şekilde onaylarken Elis kolumu tutarak. "Hadi gel salona gidelim o zaman. Uzun bir süre burada olduğumuz dikkatlerini çeker." Her ne kadar yatakta pineklemek istesemde ona hak vererek salona gitmeyi kabul ettim.

 

"Karışmaktayım, karşılaşmaktayım ben hayatı anlamak için hala yirmi bir yaşımdayım."

 

Başımı Elisin omzuna yaslamış, koltukta rahat bir pozisyonda yayılmıştım. İkimizde ayaklarımızı önümüzde ki camdan kare sehpanın üzerine uzatmış televziyonda vizyona girmiş bir filmi seyrediyorduk. Daha çok o seyrediyordu ben ise düşüncelerimin esiri olmuştum.

 

Sonunda tutmak için uğraştığım göz yaşlarım, kendini özgür bırakmış ruhumu söküp bedenimden ayırmıştı. Gözümden akan yaşlar Elisin kazağınde yer edinirken burnumu çektim.

 

"Melis sen neden ağlıyorsun?" Elis'in sorduğu soru ile hızla başımı omzundan kaldırıp onu bakışlarımın odağı yaptım. Buğulanan gözlerimi elimin tersiyle silerek dudaklarımı araladım. "Hani kız çocuğa tokat attı ya sonra çocuk arkasını dönünce araba çarptı, o yüzden ağlıyorum." Elise buğulu gözlerle baktım. Benim cümlemi bitirmem ile Elisin attığı kahkaha bir an yanlış bir şey mi Söyledim? sorusunu uyandırdı beynimde. Komik bir şey söylediğimi hatırlamıyordum bu yüzden mal gibi Elise boş boş bakmakla yetindin.

 

"Ahaha Melis o sahne tiyatroydu. İkisi hocanın verdiği görevi uyguluyor, senaryoya göre rol yapıyordu. Hem orası hiç duygusal değildi ki. Tamam belki sana duygusal geldi ama arka fonda ki müzik bile o sahneyi ciddiye almamı sağlamadı." Hala eğlenceli bir yüz ifadesi ile bana sırıtarak bakmaya başladı bu halim onu eğlendirmiş gibiydi.

 

Ben söylediğime bin pişman olurken Elis hala sırıtıyordu, yalan atacaksan iyi bir yalan atacaksın azizim. Yoksa sonra böyle maskara olursun.

 

"Ne var yani belki ben komik olan filimlerde duygusal biri oluyorum." Elis hala bana bakıp sırıtırken kafasını olumsuz anlamda sallayarak kahkaha attı. Salona giren mersa ile ikimizinde bakışları ona kaydı. Yine nasıl bir tatsızlık çıkacaktı acaba!

 

"Ben çok sıkıldım burada ya." Dedi kinayeli bir ses tonuyla, söylediği cümle ile tek kaşım havalanırken dudaklarımı büzdüm.

 

"Evet benimde sıkılıyor burada acaba ne yapsak." Mersa'ya arka çıkan Esme ile koltuğun üzerinde ki yumruğumu sıktım. Kaşınıyorlardı!

 

"Eeee Melis sen neden gelmiştin buraya?" Mersa kıkırdayarak aşağılayıcı bir ses tonuyla soru sorarken bir an nefesini kesmek istedim. Koltuktan kalkıp Mersaya döndüm ağırlığımı sol ayağıma verirken kafamı hafif yan yatırarak ikisini baştan aşağı süzdüm.

 

"Bakın benim burada olmam sizi kesinlikle ilgilendirmiyor. Eğer bir tartışma arıyorsanız size istediğinizi vermeyeceğim." Dedim tek kaşımı kaldırarak ve devam ettim.

 

"Eğer yok biz sorun çıkartacağız derseniz buyrun kapı orda zaten istenmiyorsunuz da, eh benimde sizi burada zorla tutacak halim yok." Diyerek yüksek sesle konuştum artık herkes haddini ve yerini bilecek!

 

"Sen ne diyorsun be, aptal." Diyerek üstüme doğru yürüyen Esme ile bende onun üstüne doğru yürüdüm. Tam yüzüne yumruğu geçireceğim vakit aramıza giren kişi ile son anda durmak zorunda kaldım. Aramıza giren Alkan ile refleks olarak durdum yoksa o bile beni durduramazdı. Altemur Mersa ve Esmeyi salondan çıkartırken ben hala Alkan'a bakıyordum.

 

"İkinizde haddinizi bilin." Bana kısa bir bakış atıp salonda ki masaya doğru ilerledi. Ben hala olduğum yerde dururken Elisin beni kolum'dan tutup odaya götürmesine izin verdim.

Beni yatağın üzerine oturur bir vaziyette bırakıp kendisi de yanıma oturdu. Şuan Alkan ve o berbat ikiliyi boğmak istiyordum, bunu gerçekten istiyordum.

 

"Melis" Dedi üzgün bir ses tonuyla.

Başımı kaldırıp baygın gözlerimi ona çevirdim fakat cevap vermedim.

 

"Esme abim'in salona girdiği vakit senin üzerine saldırdı fakat abim seni onun üzerine yürürken gördü." Dedi sertleşen sesiyle. Belli oluyordu zaten gereksiz yere benimle tartışmaya girmişlerdi.

 

"Sen dert etme Esme'nin oyunları işte abimi seviyor ve seni sevmedi galiba. Bu yüzden sana böyle davranıyor." Diyerek beni rahatlatmaya çalıştı. Dert etmiyordum ki!

 

Ona hafif tebessüm ederek elimi tutan elimi sıktım. "Abin ona hiç bir şey yapmamama rağmen bana nefret ile bakıyor. Fakat onla karşılaştığımdan beri ona hep iyiliğim dokundu. Bir kötülüğümü görmedi ki." Bu cümlelerle bir çok gerçeği sesli bir şekilde kendi yüzüme vurdum. Elis yüzünde ki tebessüm ile bana bakarak konuşmaya başladı.

 

"Sanırım abim biraz katı ve sosyal biri olmayı sevmiyor. İnan sana borçlu ve senden nefret etmiyor eminim ki bir bildiği var." Elisin söyledikleri ile kafamı olumlu anlamda salladım. Eminim ki o despotun bir bildiği var.

 

"Bence salona geri dönelim tüm gün bu odada olmak psikolojik olarak bizi yıpratabilir.

 

"Tamam gidelim." Söylemek istediğim çok şey vardı ama sustum.

 

*********

 

Herkes salonda sessiz bir şekilde otururken Yağız'ın konuşması ile bu sessizlik bozuldu. "Tekrardan bizim sığınak'a gitmemiz gerekiyor. Orada ki bazı eşyaları almamız lazım. Burada savunmasız bir şekilde kalamayız yoksa avcıyı bekleyen savunmasız bir av olacağız." Herkes onaylayan mırıltılar ile karşılık verince ben sessiz kaldım.

Ne kadar iyilik yapsam en küçük hatamda o iyiliğin bedelini bana kilitliyorlardı.

 

Benim sessiz kalmam ile bana bakan Elise omuz silktim. " Ben kendimi savuna bilirim benim ihtiyacım yok sizin getireceğiniz gerekli eşyalara." Diyerek umrumda değilsiniz imajı yaratmaya çalıştım. Benim söylediklerime kahkaha atan Esme ile gözlerimi ona çevirdim.

 

"Söylesene sen kendini nasıl savunacaksın onlara karşı, yoksa üstün zekan ile yine kaçmayı başaracak mısın?" Esmenin dedikleriyle ona baktım oturduğu dolabın üzerinde ayaklarını üst üste atmış bir şekilde bana küçümseyici bakışlar atıyordu.

 

"Biliyor musun zekamı aptal insalarla tartışmayı uzun bir süre önce bıraktım." Oldukça ciddi konuşmamdan ötürü yedi saniyelik bir sessizliğe gömüldü.

 

"Tabi olmayan bir şeyi tartışmayı bırakman en doğrusu olmuş." Ona sinirlenip üzerine atlayacağımı sanıyordu herhalde.

 

"Belkide kişiye göre zekamı ortaya koyuyorumdur. Bazen aptalla aptal olmak gerekir." Söylediklerim üzerine saçlarını geriye atarak gülümsedi.

 

"Olabilir." Tabi sus seni çıngıraklı yılan.

 

"Gün içerisinde oraya döneceğiz." Aresin ilk defa doğru dürüst konuştuğunu görüyordum.

 

"Bizim yollarımız burada ayrılıyor. O zaman siz yolunuza ben yoluma. Siz gittikten sonra burada olmayabilirim." Cebimde ki sigara paketinden bir dal alarak kimseyi umursamadan sigaramın ateşini tutuşturmak için ayağı kalktım. Şimdi birinin aslımı falan çıkardı. Az ileride duvar köşesine konmuş koltuğa ilerlemem için çıngıraklı yılanın yanından geçmem gerekliydi.

 

"Zaten istenmiyordun, gitsen daha iyi olacak." Geriye doğru iteklenmem ile bir kaç adım atarak sendeledim. Sigaram yere düşerken başımı yavaşça Esme'ye doğru çevirdim. "Ne istiyorsun?" Kısa ve net bir soru sormuştum. "Senin gibi birinden ne isteyebilirim ki? Zayıf, savunmasız, aciz birinden söyle ne isteyebilirim?" Damarıma basan sözleri ile gülümsedim, dişi rakip en sevdiğim.

 

"Kalk" Bana aşağılayıcı bir bakış atarak. "Yok ya başka bir isteğin?" Ukala bir şekilde konuşması sabrıma son noktayı koymuştu. Uzamış tırnaklarımı boynuna geçirirken onun sadece ellerimi tutarak bana engel olması asıl acının kim olduğunu gösteriyordu.

 

"Benim rakibim olmak istiyorsan karşılık ver." Saçlarından tutarak onu yere atarak küçümseyici bakışlarım ile ona baktım. "Sen kim oluyorsunda benim arkadaşıma bu şekilde davranıyorsun." Sağ tarafimdan gelecek olan darbeden mükemmel ötesi reflekslerim sayesinde son anda kurtuldum. Mersa'nın yumruğunu sikibir şekilde avuç içimde tutarken kolunu ters çevirmiş dizine sert bir tekme atarak diz çekmesini sağlamıştım.

 

Dizlerimin üzerine çökerek dolabı açtım ve içinden çıkardığım son model silahı Esme ile Mersa'ya doğrultup sinsi bir şekilde gülümsedim. "Göstermemi ister misin! Kendimi nasıl savunduğumu. Peki sen? Sana da arkadaş ayağının hazin sonunu göstermemi ister misin?" Diyerek onlara baktım. Benim cümlem ile hala şoktan çıkamamış Esme titremeye başladı. Mersa ise çoktan zırlamaya başlamıştı.

 

"Onları nerden buldun." Yanıma gelen Yağız ile ağır kokusunu soludum. Derin bir nefes alıp." Yukarıda olan kutular bu tür aletler ile dolu." Benimle birlikte konuşan Alkan ile ona döndüm. Eminim ki gece herkes uykuya dalınca o buraları iyi bir şekilde kontrol etmişti. Emre ve Altemur'dan da ses gelmediğinden dolayı bu üç silahşörün her şeyi bildiklerinden emindim.

 

"Bu son uyarım olacak bir daha bu yersiz tartışmaları istemiyorum." Alkan'ın konuşması ile ona kayan bakışlarım onun bu söylediklerine göz devirmemi sağladı. "Esme bir daha bu tarz yersiz tartışmaları başlatırsan olacakları biliyorsun." Alkan'ın sert bir ses tonuyla Esme'ye hitaben konuşması nedeniyle onları yanlız bıraktım.

 

Salondan çıkarken odama giden koridorda yavaş adımlar ile ilerliyordum.

 

"Şey" Arkamdan gelen ses ile adım atmayı bıraktım. Gelen sesi ile arkamı döndüm. Gözlerim Kirazı süzerken ne söyleyeceğini merak ediyordum. "Efendim" derken aynı anda Elis de Kirazın arkasında belirmişti. "Ne oldu?" Diyerek Kiraza bakıyordu.

 

"B-benim tuvaletim geldi b-ben korkuyorum tek.." Cümlesini tamamlamasına izin vermeyerek konuştum. "Benim odama gidelim orda lavabo var ama eğer istersen." Sol taraftaki koridoru gösterip. "Oraya da gidebilirsin." Diyerek arkamı döndüm.

 

"Şey ben senin odana gelsem iyi olacak." Onu onaylayıp Alkan'ın ilk kaldığım oda da uyumasını göz ardı ederek o odaya girdim. Kiraz lavaboya giderken ben ve Elis yatağın üzerinde bağdaş oturmuş bir şekilde kirazı bekliyorduk.

 

Kiraz'ın lavabodan çıkması ile Elis saçlarını karıştırıp hiç ummadığım bir anda konuşmaya başladı. "Melis laxsi'yi nasıl yapacağız? Abim ondan şüphelendiği söyledi ve biz hala burada onunla birlikteyiz." Bu konuda bende şüpheliydim. Alkan bu olayı kendi halletmeyi söyleyince sessiz bir şekilde kabullenmiştim. Her zaman bir şeyler yapan ben olacak değildim herhalde.

 

"Elis biliyorsun Alkan bu konuda kararlı bu konuyu o çözmek istiyor." Diyerek yutkundum ve devam ettim.

 

"Altemur ve Emre ona yardım edecekler, bu konuyu onlara bırakalım." Kabul etmesi için ona baktığımda hafif tebessüm etti. "Biliyorum abim halleder ama içimde kötü bir his var."

 

"Şey yanınıza gelebilir miyim?"

Kiraz'ın sorduğu soruyla dudaklarıma küçük bir tebessüm yerleştirerek.

 

"Elbette, gel bunun için izin almana bile gerek yok." Benim söylediklerim ile yüzünde oluşan gülümseme beni de mutlu etti. "Elis sen kaç yaşındasın?" Ona bakarak yönelttiğim soru ile gülümseyerek. "On sekiz." Dedi. Aynı soruyu kiraz'a soracağım vakit ben soruyu yöneltmeden.

 

"Bende Elis ile aynı yaştayım." Demesiyle ona tebessüm ettim. "Anladım. Yakın arkadaş gibisiniz, ikinizin diğerleriyle fazla samimi olduğunu görmedim." Söylediklerim üzerine ikisi de birbirine bakarak göz kırptı onların bu hali şaşırmama neden olsada sustum.

 

"Evet aslında öyleyiz, Kiraz benim çocukluk arkadaşım. Aynı okula gittik birlikte ve fazla samimi olmamız kesinlikle birbirimize son derece güveniyor olmamız." İşte bunu hiç beklemiyordum.

 

"Evet Elis ve ben çocukluktan beri arkadaşız şuana kadar da hiç ayrılmadık. Her zaman birbirimizin yanında olacağımıza söz verdik." İkisinin birbirine olan samimiyetinden arkadaş olduklarını tahmin etmiştim fakat çocukluk arkadaşı olmaları beni bir hayli şaşırtmıştı.

 

"Umarım hep böyle kalırsınız, dostluğunuz güven üstüne kurulu en azından." Esme ve Mersa'ya lafı vurduğumu anlamış ikiside bunun üzerine kıkırdayarak bana bakışmışlardı.

 

"Onların dostluğunun çıkar üzerine kurulduğunu hissediyorum." İçimden geçenleri dilime vururken söylediklerimde oldukça samimi ve Gerçekçiydim bu tür konularda yalan atmayacak kadar dürüst biti oluyordum.

 

"İnanır mısın bilmem ama biz nasıl ki Kirazla çocukluk arkadaşıyız Esme ve Mersa da öyle." İkinci şok dalgası vücudumda ki kan hücrelerini bile dondururken bir kaç saniye boyunca bana şaka edip etmediklerini anlamak için yüz ifadelerini inceledim.

 

"Elis haklı." Kiraz'ın da onay vermesi o berbat ikilinin nasıl bu kadar uzun süre arkadaş kaldıklarını sorgulamamı sağladı.

 

"Bu biraz tuhaf, o ikili birbirin yanında çıkarlarını arayan iki kan emici varlık gibi. Hem bana nedensiz besledikleri kin ve nefretleri her türlü ikisinden soğumamı sağladığı için, her ikisine karşı güzel duygulardan ziyade içimde kötü duygular oluşmasına neden oldu." Yutkunarak devam ettim. "Her neyse kısacası ikisinede kanım ısınmadı." Daha ne kadar ikisini güzel bir dille sevmediğimi anlatabilirdim ki!

 

"Takma kafana bizde sevmiyoruz." Kiraz gözlerini ovuşturarak konuşurken hiç beklemediğim bir anda hapşırarak yüzümü buruşturdum.

 

"Kesin şifayı kaptım." Elis ve Kiraz gözlerini fal taşı gibi açmış bana bakıyorlardı. "Ben sana nane limon kaynatayım." Kiraz ayağı kalkmak için hareket edince onu elimle durdurdum.

 

"Birazdan yapsan olur mu?" Kısaca peki diyerek Elise baktı. Aklımı çelen sorular ile bir süre sessiz kaldım. Beni şüpheye düşüren sorulardan en can alıcı sorulardan bir tanesini ikisine sormak istiyordum fakat nasıl bir tepki vereceklerini bilmiyordum. Sonunda ne olacaksa olsun diyerek soruyu her ikisinede yönelttim.

 

"Siz buraya nasıl geldiniz?" Bunu gerçek anlamda merak etmiştim. Çünkü bazen hiç tahmin etmediğim, hayal gücüme bile sığdıramayacağım olaylar ile yüz yüze geliyordum.

 

Sizce Elis ve Kiraz buraya nasıl geldi?

 

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi aşırı derecede merak ediyorum...😉

 

Sormak istediğiniz sorular olursa çekinmeden sorun. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım. 🤗

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:) özellikle satır arası yorumlarınızı❤

 

Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizi seviyorum ❄ tanelerim.

 

👉 KARSAZ burdan hesabımı takibe alabilir yapacağım çoğu duyurudan haberdar olabilirsiniz.

 

Bana ulaşmak için Instagram: @yourkarsaz hesabından yazabilirsiniz. Alıntıları Instagram hesabından paylaşıyorum sorularınız varsa sorabilir benimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Bu arada Instagramda: @yourkarsaz hesabını takip etmeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️

 

 

Loading...
0%