Yeni Üyelik
30.
Bölüm

29.Bölüm: "Karar"

@karsaz

 

 

Umarım Cehennemde göreceğin tüm eziyetleri, Cennette ayak ayak üstüne atarak izlerim iblis!'

 

 

 

 

 

 

29.BÖLÜM: "KARAR"

 

 

Sessizlik o kadar yoğundu ki bana çevrilen gözlerin utanç verici hissi ile nasıl davranacağımı bilmiyordum. Kimseye en ufak bir şekilde açıklama yapmak istemiyor sadece kaldığımız yerden devam etmek istiyordum. Utanç duyduğum tek şey onları kandırmış olmamdı, lakin onlara açıklama yapmak gibi bir zorunluluğum yoktu. Rüzgar'ın bana olan soru dolu bakışları bana Gece demesi üzerine Alkan'ın delici bakışları'nın altında ezilmeyi reddederek derin bir nefes almayı sonunda başarabildim. Yaralarımın sızısı her ne kadar beni halsiz bıraksada buraz daha erteleyebilirdim.

 

"O kıza güvenmemenizi söylemiştim! Onda fark etmediğiniz bir şeyler var." Esme'nin korkutucu sesi ile yüzümü buruşturarak ona baktım.

 

Rüzgar'ın belimde yer edinen ellerinden kurtularak bir adım öne doğru attım. Sinirim üstümdeydi ve sinir kat sayım hat safadayken Esme'nin bana karşı olan aşk dolu tutumu ona herhangi bir tepki verme isteğimi arttırıyordu. Bu kızı bugün kim alabilirdi ki elimden.

 

"Ne dedin sen tekrar et." Diyerek tek kaşımı kaldırdım. Yaralarımın sebebi oyken bu saatten sonra biraz zor kurtulurdu elimden.

 

"Senin gibi paçavraları ben ezbere bilirim kızım yatma şu masum, kurtarıcı ayaklarına!" Gülerek konuşması ona olan töleransımı da yok etti. Ani bir atakla üzerine atlamamdan dolayı yaramın sızlaması üzerine kısılan gözlerim bile bu öfkenin önüne geçmedi. Bel boşluğumda bulunan yara fazlası ile kanamış olmalıydı ki tenimden akan damlalar beni huyladırıp sızısını belli ediyordu. Kanın bedenimde ki özgürlüğünü kutlayarak firar etmesini acıyla karşılıyordum. Esme'nin saçlarını sağ elime dolayarak kendime doğru çektim sol elim ise Esme'nin yüzünde sanat eseri bir tablo yapıyordu. Bu ona azdı karnına atmış olduğum tekme ile acı ile haykırarak ağlamaya başladı, işte şimdi zevk almaya başlamıştım.

 

Belimden tutulup çekilmem ile dudaklarımdan acı dolu bir çığlık döküldü. Arkamdaki beden kasılırken ben elini belimden çekmesi için debeleniyordum sonunda ellerini çektiğinde arkamı dönerek beni tutan kişiye hakaret etmeye hazırlanmıştım ki o kişinin Alkan olduğunu görmem ile sinirle gözlerimi yumdum. Yaranın acısı ile dolan gözlerimi etrafata gezdirerek kendimi oyaladım.

 

"Sen" Alkan'ın beni omzumdan tutması ile dudaklarımdan mırıltı şeklinde dökülen küfür ile kaşları çatıldı. Alkan'a bana dokunmaması için bağıracakken onun kollarına bakıp üslubuma aykırı bir küfürü sesli bir şekilde dile getirmesi ile gözlerimi kaçırdım. Kollarına ve eline bulaşan kan beni tutmasından kaynaklanıyordu.

 

"Melis sen yaralandın mı?" Kirazın endişeli sesi ile dudağımı ısırdım arkamda olduğuiçin beyaz kazakta boylu boyunca yer edinen kanı görmüyordu tabi. Ordakilerin meraklı bakışlarını umursamadan yatağın üstünde olan ilk yardım eşyalarının olduğunu bildiğim çantayı alarak buraya ilk geldiğimde beni dışlayıp toplantı yaptıkları odaya girmeden önce Rüzgara baktım. "Rüzgar tut." İlk yardım çantasını ona atarken oldukça sinirliydim. Emre'nin arkasında duran çantalar ile oraya yöneldim çantada ki eşyaları boşaltarak içinde ki malzemelerde göz gezdirdim. Çakmak, çakı son olarak bir kaç sivri demir parçasını alarak odaya yöneldim.

 

Kapıyı kapatarak odada ki masanın üzerine ilk yardım çantasını koyan Rüzgarı izledim. Çantayı sakin bir şekilde koyarken oldukça stresli olduğu belliydi. Üzerimde ki beyaz kazaktan kurtularak yarım atlet ile kaldım. Omzumun içinde olduğunu hissettiğim kurşun ile omzumda çok büyük bir hasar olduğunu biliyordum. "Uzan." Rüzgar duvara yaslanan mavi koltuğu işaret ederken kafamı olumlu anlamda sallayarak onu dinledim. Oksijenli su ile omzumdaki kanları temizleyip yaraya çok sert olmayacak bir şekilde parmağımı bastırdım bu hareketim ile sağ gözümden akan bir damla yaş yanağımdan süzülerek kendi yolunu çizdi. "Lanet olsun Gece bu yaraları nasıl aldın!" Rüzgarın beni azarlamsı şuan istediğim son şeydi, bunu anlamış olacak ki sustu. "İlk ameliyatıma girmek istediğini söylerken bu kadar ciddi olacağını düşünmemiştim." Aklıma gelen anılar ile gülümsedim."Benden kurtulmak çok zordur paşam, ilk ameliyatına ben girmeseydim kendimi affetmezdim." Gülerek konuşmam rahatsız etsede düşüncelerimi acıdan uzaklaştırdım.

 

"Kurşun omzumda." Ciddi bir tavır takınarak söylediklerim yüz şeklinin değişmesini sağladı. "Lanet olsun kalk gidiyoruz." Onun bu haline bir anlam veremeyerek yüzümü buruşturdum. Üzerinde ki t-shirt'ü bana giydirerek beni kollarına aldı. "Gidemeyiz Rüzgar, çıkış yolum yok benim." Söylediklerimi duymamazlıktan gelerek anlıma küçük bir buse kondurdu.

 

"Olayları bilmiyorsun, buraya neden geldiğimide öyle! İstisnasız Gece onlar için bir istisnasın." Kapının açılması ile başımı Rüzgarın göğsüne yasladım.

 

"Şey benim annem doktordu ondan öğrendiğim bir çok şey var izniniz olursa Gece'ye yardım etmek isterim." Konuşurken kızaran yanakları Kirazı oldukça masum gösterirken Rüzgar kaşlarını çatarak ona baktı.

 

"Gerek yok gidiyoruz." Sert bir ses tonuyla Kirazı reddetti. Kiraz ilk defa böyle bir tepki almış olmalı ki saf saf bize bakıyordu. Rüzgar beni duymamazlıktan gelirken ilk adımını çıkışa doğru atmıştı bile.

 

"Rüzgar gidemeyiz." Söylediklerim onu durduramazken bana açıklama yapmaktan çekilmiyordu. "Senin şu herifi hatırlıyor musun? Yeşil gözlü olanı! Hani adını sır gibi sakladığın." Söyledikleri yutkunmamı sağlarken. "Evet." Fısıltısıyla vermiş olduğum cevap onu iyice germişti. "Dün evime geldi, senin burada olduğunu ondan öğreniyorum Gece! Tanrı aşkına ne yapmaya çalışıyorsun. " Söyledikleri gözlerimin dolmasını sağlarken salona çoktan girmiştik. Rüzgar etraftakilere bakmadan çıkışa doğru ilerledi kapının oraya hızlı adımlarla giderken yolumuzu kesen Alkan ile duraksamak zorunda kalmıştı.

 

"Onu nereye götürdüğünü sanıyorsun?" Alaylı bir şekilde konuşması kaşlarımın çatılmasına neden oldu.

 

"Gitmemiz gerek, hastaneye yarım saat içerisinde ulaşmak zorunda." Öfkeli bir şekilde konuşması çıkacak olan kavganın ateşini harlarken ben yerimde acı dolu terler dökmeye başlamıştım.

 

"Buradan çıkacağını mı düşünüyorsun, ah bir de hastane diyor! Canım benim o şuracıkta ölse kimsenin umrunda olmaz." Esme'nin kinayeli bir şekilde konuşmasına verebileceğim tek tepki kaşlarımı çatmış olmamdı. Rüzgar açıklama yapmaktan sıkılmış olmalı ki sesini yükseltti. "Ne sanıyorsun onun senin gibi basit olduğunu mu? Onun tırnağına zarar gelse burayı cehenneme çevirecek biri var ki fazlasıyla hasar almış umarım o burayı cehenneme çevirmeden buradan kurtulursunuz." Rüzgarın sözleri ile herkesin yerinde donduğunu hissediyordum. "Burayı yöneten kişinin onun sevgilisi olduğunu mu düşünüyorsun?" Alkan'ın konuşması ile "Hayır burayı yıka bilecek birinden bahsediyorum. Umarım ona bir şey olmaz. Yarım saat içerisinde tüm kameralar izlenilecek bunu yapan her kimse bence bahçede kendini öldürsün eminim ki onu bulamazlarsa bir çok kişinin boş yere ölüm sebebi olacak." diyerek beni koltuğun üzerine bıraktı.

 

"O kim ki bunu söylüyorsun, sadece omzuna kurşun sıktım ve demir parçasının bel boşluğuna denk getirerek onu itekledim bunu bu kadar abartmaya gerek yo-" Esme aceleci bir şekilde konuşurken kendini ele vermesi ile sustu.

 

"Bunu sen mi yaptın? Sonuçlarına katlanırsın demiştim!" Alkanın konuşması öksürerek ortada ki gerginliğin bölünmesine neden oldum. Dudaklarımdan akan kan ile kafamı geriye yasladım. "Lanet olsun yukarı çıkmamız gerek." Rüzgarın konuşması ile Alkan beni kolları arasına alırken başım geriye doğru düşmüştü. Bilincimi kaybederken ruhumun bedenimden ayrılmak için çırpındığını fazlası ile hissediyordum.

 

2 hafta sonra...

 

"Omzum ve belimde şuan ağrı yok." sarf ettiğim cümle ile Kiraz güzel bir tebessüm edip. Arkasını döndü ona sormak istediğim bir çok soru vardı fakat bu soruların tam cevabı Rüzgar da olduğu için merakımı geride bırakarak derin bir nefes aldım m

 

"Bu normal bir yaraların tamamen iyileşmek üzere ki bu gayet iyi sen yine de koluna çok fazla yüklenme bilirsin tedbiri elden bırakmamak gerek.

 

Gözlerim Elise kayarken onun ağladığını görünce kaşlarım havalandı ne diye ağlıyordu ki? "Melis ben özür dilerim bilmiyordum böyle olacağını ben seni dinledim fakat yaranı unuttum, hemen dönmem gerekirdi oysa. Çok kötü bir arkadaşım biliyorum." Hıçkırarak ağlamaya başlaması ile ne yapacağımı bilemedim.

 

"Sorun yok Elis ben bile unuttum bir an yaralarımı senin gitmeni ben istemiştim. İnan böylesi bizim için en iyisi oldu." Bana bakan gözler bir an mutluluk içinde gözyaşlarını ağırladı, bana karşı hala Mahçup olduğunu biliyordum. Uzandığım yerden kalkarak belimde yer edinen dikişleri görmek istedim ama bunu beceremeyince ceketi alıp ağır bir şekilde giydim. Yavaş hareketler ile kapıya doğru yönümü çevirdim.

 

"Teşekkür ederim Kiraz eminim ki merhem iyi gelecek. Sende kendini suçlama Elis bunun bir önemi yok." Kapının kolunu kavramam ile odadan çıkmam saniyelerimi almıştı.

 

Kapının kapanması ile içeride bulunan toplumun tüm dikkati bana yöneldi onları umursamadan Alkan'ın yatağına bıraktığım çantalara ilerledim on gün boyunca gözlem altında özel bir hastanede kalmıştım dört gün önce buraya gelmiştim.Alkan bir yere gitmemize izin vermemişti bende sesimi çıkaramamıştım şimdi ise gitmenin tam zamanıydı cantalardan bir tanesini yaralı olmayan koluma alırken diğerini de Rüzgara doğru attım, ani refleksleri iyi olduğundan dolayı ona bakmayarak tekrardan tünele çıkan kapıya doğru ilerlemeye başladım. Rüzgarın'da beni takip ettiğini adım gibi biliyordum. Sessizliğin hüküm sürdüğü oda'da gelen yüksek ses ile yerimde durdum.

 

"Nereye gidiyorsun?" Alkan'ın sorusuyla derin bir nefes aldım.

 

"Seni ilgilendirmez!" Sert çıkan sesim ile kaşları havalı bir şekilde havalandı bakışı 'öyle mi?' Sorusunu yöneltiyordu sanki.

 

"Hmmm. Öyle mi dersin?" Sesinde ki alay da ne oluyordu tanrı aşkına!

 

"Evet, tam olarak gitmeyi düşünüyorum bir sorun mu var?" Artık gerçekten bir Yabancı olmuştu bana önceden bu kadar korkunç mu bakıyordu, Yoksa ben hep onu koruması altına girmek için mi görmemiştim bu korkunç tavırlarını.

 

'Sen gerçekten inanılmaz bir adamsın.'

 

"Kimse bir yere gitmiyor özellikle sen!" Diyerek gözlerimin içine baktı. Sesinin yükselmesi ile biran korkarak bir adım geriledim bu kadar korkutucu olmaya ne gerekvardı.

 

'Yutkunmak istiyorum ama hala gözlerimin içine bakarken bunu nasıl yapacağımı unutmuş gibiydim.'

 

"Sizinle daha fazla kalmak istemiyorum özellikle onlarla. " Esme ve Mersa'yı kast ederek bakışlarımı iki şeytana çevirdim, şeytan demek bile az kalırdı bu iki iblise.

 

'Alkan'ın kasılan çene hatları bariz belli olurken, bir dakika ya ben onun sinirli halini neden yakışıklı buluyorumdum!'

 

"Hayatım bıraksana gitsinler." Esme'nin yayık bir şekilde konuşması ile ona doğru bir adım atacakken yerimde durmamı sağlayan ses ile somurttum.

 

' Umarım Cehennemde göreceğin tüm eziyetleri, Cennette ayak ayak üstüne atarak izlerim iblis!'

 

"Sakın sesini çıkarmaya tenezzül etme Esme, bu seni son uyarışım." Alkan'ın pürüzsüz sesi ile Esme'nin yüzü morarırken ben içimden kahkahalar atıyordum. Beynimde aniden çarpan şimşek ile kaşlarım havaya kalktı demek ki önceden de uyarmıştı şu şeytan suratlıyı doğru ya hastaneye kaldırılmadan öncede Esme'yi azarlamıştı.

 

'Alkancım şimdi sen benim gözüme daha bir sempatik geldin sanki.'

 

"Ve sizde oturun oturduğunuz yerde!" Alkan ve Altemur tünelin kapısından çıkarken Emre ve Ares'de onları takip ederek bizi arkalarında şaşkın bir şekilde bırakarak hiçbir açıklamada bulunmadılar.

 

'Hadi ama kızınca tam bir katil gibi oluyorsun, bir katilin ruhunu taşıyacak kadar ileri gidebiliyorsun.'

 

"Gitme lütfen Gece." Kolumu tutan Elis ile düşüncelerimden arınarak ona baktım. Yalvaran ifadesini görünce onu onaylayıp tekrardan düşüncelerimin esiri oldum. Sevinç içinde bana sarılan kıza tepki dahi vermezken onun daha sıkı sarması yaralarıma tuz biber olarak derin bir sızı ile beni uyarmaya başlamıştı her ne kadar iyileşmiş olsa da ağrıyordu. Elis'ten ayrılıp çantayı geri bıraktım Rüzgar da yatağın üzerine oturup yüzünü avuç içlerine haps etti.

 

"Seninle sonra konuşacağız Rüzgar ." Kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı hareket ettirip beni onayladı biliyordum onunda anlatacakları vardı.

Hala ayakta olduğumu fark edip odanın en karanlık köşesine geçerek kimseye fark ettirmeden üzerimdeki ceketim ile ısınmaya çalıştım. Nedensiz gelen bir soğukluk, üşüme hissini kendisiyle birlikten getirmiş içimi buz gibi fırtınasıyla sarmıştı. Cebimde varlığını hissettiğim ama unuttuğum fotoğrafı çıkartarak incelemeye başladım. Fotoğrafı Yağız ve Altemur'un kaldığı oda'da bulmuş ve pantolonumun cebine koymuştum incelemeye fırsatım olmadığı için cebimde öylece kalmıştı.

 

Fotoğrafta duran iki küçük çocuk vardı ikisi de birbirine sımsıkı sarılmıştı biri sarışın diğeri esmerdi ama o kadar tatlı ve minik görünüyorlardı ki fotoğrafa tebessüm ettiğimi dahi fark etmemiştim. Tünelin kapısından gelen sesler ile irkilip bir an kalbimin teklemesine yol açan dalgınlığıma küfrederek kendi kenimi sakinleştirip telkinledim. Elis kapıyı açarken oldukca dalgındı. İçeri giren dörtlüye baktım Ares'in çatık kaşları konuşmanın iyiye gitmediğini gösteriyordu buda ortamda ki herkesi bir şekilde bunalıma soktu ben ve Rüzgar hariç. kimseden ses çıkmıyordu bu bir yandan hoşuma gitse de diğer yandan garip geliyordu ve merakım baskın gelerek beynimi kurcalayarak bana işkence ediyordu.

 

Alkan'ın gözleri ağır bir şekilde etrafı tararken bir şeyi arar gibiydi ama ne olduğunu bende bilmiyordum bu yüzden onunla birlikte bende istemsizce etrafda göz gezdirdim. Sonunda benimle buluşan gözleri bedeninde ki gerginliği atmış gibiydi.

 

'Bir dakika o rahatlmış mıydı yoksa? bana mı öyle geliyordu!'

 

Tam dudaklarını aralayacakken araya giren sesler ile kaşlarımı çattım. Odaya destursuz giren Mavi ve diğer dört erkek ile derin bir nefes aldım ve gerçekten o nefesi verirken çok zorlandım.

 

'Ah lanet olası aklımda deli sorular.'

 

"Seni tek yolladık ama dört kişi ile döndün hayırdır?" Altemur'un Maviye karşı yükselmesi ile köşesine çekilen sinir dokularım sinirlerimi iyice gerdi. Bu tavrı tüm hücrelerimi uyararak benim tepki vermeme yol açıyordu, yumruk olan ellerim ile derin bir nefes aldım. Zaten Altemur'a olan kızgınlığım dinmemişti! Bu neyin alayı ve küstahlığıydı ben bu tarz olayları çok değerlendiren biri olduğum için bu da benim ona çatma bahanem olacak gibiydi.

 

"Ne diye Mavi'ye bu kadar yükseliyorsun ki Altemur?" Kendimi tutamamış ona sinirimin getirdiği Soruyu yöneltmem ile beni arayan bakışlar altında bulunduğum köşeden çıkarak onlara kolaylık sağlamıştım. Bana hayretler içerisinde bakan Mavi ile ona tebessüm ettim.

 

"Sen nasıl ki burada ki arkadaşlarını bırakamıyorsan o da bırakamıyor. Sen kendini burdakiler ile güvende hissediyorsun, o da onlarla birlikte güvende hissediyor kendini." Altemur benden bu atağı beklemiyor olmalıydı ki bir an ne yapacağını bilemedi.

 

'Şaşırtmayı seviyorum diyelim Altemur.'

 

"Seni tekrardan görmek güzel Melis pardon ağız alışkanlığı, Gece." Mavi'nin konuşması ile ona baktım ve omzumu silktim. "Sorun değil, Melis ismi bende fazlasıyla yer edindiği için ara sıra kullanıyorum." Gözlerim Arifi bulduğunda ona göz kırptım, düştüğü durumu hatırlayınca tüylerim hala ürperiyordu. Arif'in ismini ise Mavi söylemiş ve bu da hafızamda yer edinmişti.

 

"Teşekkür ederim Melis." Arifin birden sarılması ile yerimde dondum bu ne ara yanıma gelmiş ve sarılmıştı! bunu beklemeyen dokularım sayesinde tepki dahi veremiyordum.

 

"Sorun yok Arif zaten çok yardımcı olamadım." Alkan'ın kısık bir sesle homurdanmasıyla benden hızla ayrılan Arif Mavi'nin yanınada ki yerini almıştı.

 

"Biz gidiyoruz zaten bu kadar çok kişinin burda kalması bile tehlike vaad ediyor." Sarf ettiği kelimlerin haklılığı ile onu içten içe onayldım.

 

"Peki bu seni ne kadar ilgilendirir!" Emre'nin söze girmesi ile ona baktım.

 

"Beni ilgilendirmez elbette." Mavi'nin omzunu silkip dudaklarını büzmesiyle onu inceledim. Sert görünen çehresine inat komik bir karakteri var gibiydi...

 

"O zaman konuşmanı kendine sakla." Ares'in konuya dahil olması ile hepsinin Mavi'ye karşı oynadıklarını anladım.

 

"Her neyse konuyu uzatmaya gerek duymuyorum, sadece bizimle gelmen için döndük Melis eğer bizimle gelmek istersen seni koruyacağımıza yemin ederim." Mavi'nin söykedikleri ortamda çığ etkisi yaratınca Herkesin bakışları yine bana odaklanmıştı. Bu davranışları tebessüm etmeme neden olurken saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

 

'Mavi komik biriydu onunla gitmemem için bir sebep yok gibiydi şuanlık.'

 

Alkan'ın gülmesi üzerine bir ona bakarken Mavi'nin yüzüne inen Alkan'ın yumruğu ilk şok darbesini kendisiyle birlikte getirmişti.

 

'Acaba erken mi karar vermiştim Mavi ile gitmeye karar vermekte... Ah Alkan gerçekten bazen korkutucu olabiliyordu ve birazcıkta sinir bozucu.'

 

Gece için binayı cehenneme çevirecek olan kişi kim acaba?

 

Peki bu iki hafta boyunca neler oldu?

 

Sizce Gece, Mavi ve grubunu kabul edip onlarla birlikte gidecek mi?

 

Mavi hakkında ki düşünceleriniz?

 

Sizce Rüzgar kim? Melis onu nerden tanıyor olabilir?

 

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi aşırı derecede merak ediyorum...😉

 

Sormak istediğiniz sorular olursa çekinmeden sorun. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım. 🤗

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:) özellikle satır arası yorumlarınızı❤

 

Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizi seviyorum ❄ tanelerim.

 

👉 KARSAZ burdan hesabımı takibe alabilir yapacağım çoğu duyurudan haberdar olabilirsiniz.

 

Instagram: @yourkarsaz hesabından yazabilirsiniz. Alıntıları Instagram hesabından paylaşıyorum sorularınız varsa sorabilir benimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Bu arada Instagramda: @yourkarsaz hesabını takip etmeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️

 

🌠 Temas et.

 

Loading...
0%