Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm: "Gi̇zli̇ Geçi̇t"

@karsaz

 

 

4. BÖLÜM: "GİZLİ GEÇİT"

 

 

 

 

 

 

Koridordan dönerken belimin ağrısı daha da katlanılmaz olmuştu. İçinde yemeklerin dolu olduğu bohça şeklinde bağladığım bezi dahada sıkarken derin bir nefes aldım. Kapların ağırlığı kollarımı incitirken yemeklerin dolu olduğu bezi yerde daha hızlı sürükleyerek koridordan sağa doğru döndüm. Sonunda geldiğim yer ile bir kaç saat öncesini düşünerek Yabancı'nın fayansların üzerinde ki şifreli adımlarını anımsadım. Şimdi ise yabancının yaptığı gibi fayansları saymış. En sonunda alt kata açılan fayansı bulma sevinci ile tebessüm etmiştim. Neden böyle bir şey yapmıştım bilmiyordum fakat mantığım beni çoktan terk etmiş yerini duygularım ele almış ve beni bir güzel yönetiyordu. Derin nefesler alarak bir kaç saniye soluklandım hava kararmış tehlikenin daha çok uğradığı bir zaman dilimine girmiştim. Koridorda her an birinin çıkma olasılığı korkumu gün yüzüne çıkartırken arka cebimde ki çakıyı ön cebime koyarak ona daha rahat bir şekilde erişmek için küçük bir tedbir aldım.

 

'Umarım kimseye yakalanmazdım. Eğer ki öyle bir durum olursa birine bu halde yakalanırsam nasıl bir tepki vereceğimi ben dahi bilmiyordum."

 

Fayansı kenara koyup kapağa üç kez vurdum ve bir kaç dakika bekledim. Aşağıdan ses gelmeyince etrafıma bakarak bir kaç defa aynı durumu tekrar ederek bir ses duymayı ümit ettim. Bu kadar çabamın boşuna gitmesini istemiyordum. Derin bir nefes alarak etrafımı kontrol ettim. Birinin bu tarafa gelmemesi ümidiyle biraz daha aynı konumda durdum sonunda aşağıdan gelen hışırtılar sayesinde kapağı açacaklarını anladım.

 

Hızlı adımlarla koridordan çıkarken ayak seslerimin daha az yankılandı için parmak uçlarımda Kaan Salup'un odasına doğru ilerledim. Bu zaman diliminde sürekli etrafıma bakıp birilerinin gelip gelmediğini kontrol ediyor rahat davranmaya çalışıyordum. Şuan en son istediğim şey birinin beni bir köşeye sıkıştırarak canıma okumasıydı!

 

Sonunda kapının önünde durup siyah renginde ki kapıyı araladım ilk adımım korku dolu bir şekilde odaya ayak basarken içimde ki kötü his midemi bulandırmaya başlamıştı. Kaan Salup hala gelmemişti! oda'ya rahat bir şekilde girerken yemekleri alıp almadıklarını görmek ümidiyle masanın üzerinde bulunan bilgisayara yaklaştım. Oturumu açık olan bilgisayar kamera kayıtlarını gösteriyordu, bu duruma sevinerek güvenlik kamerasından onları kontrol etmek verdikleri tepkiyi görmek istiyordum.

 

Kaan salup'un özel koltuğuna oturarak güvenlik kamerasını incelemeye başladım bütün binayı gösteriyordu. Bu da demekti ki her yerde kamera vardı bunu birazda Lavaboların görüntülerinden anladım. Lanet olsun başımı yana yatırıp hızla onların bulunduğu bu katta ki sağ koridorda olan güvenlik kamerasını açtım.

 

Kamera kayıt altına alıyor bir kopyasını yedekliyordu, bu durum beni şaşırtırken gözlerimi kıstım. Kayıt yapan kamera görüntüleri her ne kadar midemi bulandırmaya yetsede bu sayede videoyu biraz geriye sarıp izlemeye başladım.

 

Ben koridordan ayrıldıktan sonra demir kapak yavaş bir şekilde açılmış, geçidin içinden çıkan genç bir çocuk ile kaşlarım çatılmıştı. Sanırım Yabancı'nın çıkmasını bekliyordum yoksa neden birden hüzün bassın ki vücudumu. Yavaş bir şekilde diz çökerek yiyeceklerin bulunduğu bezi açtığında gözlerindeki şaşkınlığı buradan bile belli oluyordu gözlerinde ki telaşı ve şaşkınlığı fark ederek tebessüm ettim.

 

Genç çocuk ayağa kalkıp sağına ve soluna baktı tam koridordan çıkıyordu ki ne zaman kadraja girdiğini bilmediğim! O kız çıktı siyah saçları ve mavi gözleri ile o kadar güzeldi ki bir an bana o koridorda neden o kadar öfkeli baktığını sorguladım.

 

Belki de Yabancı'nın yanında olduğum içindi nedenini bilmiyordum fakat bu gereksiz tavrı hiç hoşuma gitmemişti.

Genç çocuğun kolundan tutup bir şeyler söyledi maalesef ki seslerini duymuyordum. Söyledikleri bir işe yaramış olmalı ki genç çocuğun koridordan çıkmasına engel oldu. Kızın demir kapağa eğilip bir şeyler konuşması sonrasında yemek kaplarının bulunduğu bohçayı aşağıya doğru bıraktı. Bu da demek oluyordu ki orada başkaları'da vardı. Bir diğer tahminim ile yemekleri alan Yabancı olabilirdi kendi kendime ürettiğim. Teorilerime gülerken başımı olumsuz anlamda iki yana sallayarak görüntüleri izlemeye devam ettim.

 

Genç kız etrafını son defa kontrol ettikten sonra genç adama bir şeyler söyleyerek gizli geçitten aşağıya inmeye başladı, Son olarak genç adam kapağı kapatmadan fayansı çekip kapağın üzerine yerleştirdi. Boş koridorda onlara dair bir iz yoktu şimdi gözlerim öylece boş olan koridorda gezinirken derin bir nefes aldım.

 

Gizli geçitte bulunanlar burada uzun bir süre kalıyor olmalıydı ki böyle gizli bir yer inşa etmişlerdi. Bir sığınak olmalıydı onlar için. Bu da bu görüntülerden daha fazla olduğunu gösteriyordu. Hızla geçmiş kayıtlara baktım gece ve gündüze ait bir sürü kayıt vardı ve hiç biri Kaan Salup tarafından izlenmemişti. İzlenen kayıtların üzerinde yeşil tik yanıyordu. Bunu az önce izlediğim kayıtın üzerinde tik olmasından anlamıştım ve öncesinde izlenmiş bir kaç görüntüden. Hızla kayıtları tek tek silmeye başladım. Belki bir gün o gizli geçit benim içinde güvenli bir yer olurdu, O yüzden oraya dair herhangi bir kayıt bırakmadım. Bugün girdiğim sol koridorun da tüm kayıtlarını sildikten sonra Yabancı'nın bulunduğu koridorun kamerasını bloke ettim. Kaan Salup'un bunu anlaması biraz zordu, çünkü kamera sanki çalışıyor ve koridorun görüntülerini kayıt ediyor gibi görünüyordu. Bilgisayarla aram iyi olduğundan bir çok işi kimseye ihtiyaç duymadan hallediyordum. Bu bana çalıştığım iş yerlerinin kattığı bir deneyimdi aslında.

 

Güvenlik kameralarından tam çıkacakken gördüğüm görüntü ile yerimde dondum. Hızla ayağa kalkarak koltuğu düzeltip eski haline getirdim Kaan Salup odasına geliyordu! Lanet olsun şimdi ne yapacaktım ben.

 

Kamera kayıtlarını kapatıp normal hale dönmesini sağladım. Eğer ki ben çıkmadan bu odaya gelirse katile gerek kalmadan o öldürürdü beni! İzinsiz odasına girmiş yiyeceklerini ödünç almış ve üstüne kamera kayıtlarını bloke ederek geçmiş kayıtları silmiştim. Ah tabi bir de onu güzel bir şekilde yaralamıştım.

 

İç sesimin "Kesin ödünç aldın!'' Söylemlerini yok sayıp kapıyı kontrol ederek tırnaklarımı avuç içime bastırıp titremesine engel oldum.

 

Kamera görüntülerini izlerken bulunduğum katın bir üst katında bu sabah bahçede ki adamı öldüren siyah kelepçeli genci fark ettim. Onun bulunduğu koridorun sonunda bir çok adam elindeki kesici alet ile bir şeyler tartışıyorlardı, Bu da benim siyah kelepçeli genci öldürmek istediklerini düşünmeme neden oluyordu nedense! Adamlardan bir tanesinin elinde gördüğüm balta ile gözlerimi kırpıştırdım.

 

'Bu lanet olası yerde balta ne geziyordu.'

 

Hızla oda'dan çıkıp sağ koridora girdim ve beklemeye başladım. Yoksa Kaan Salupa yakalanacak ve tahmin dahi etmek istemediğim anlar yaşayacaktım. Gözlerim koridorda gezinirken saçlarımı sıkı olmayacak bir şekilde salık bir topuz yaparak Kaan Salupu beklemeye başladım, birazdan burada olurdu.

 

Koridordqn gelen ayak sesleri ile nefesimi tutarken görüş alanıma giren Kaan Salup ile kaşlarımı çattım. Siyah pantolon ve üstüne giydiği kısa kol gömlek ile gülmemek için dudaklarımı dişledim, yaşlı bunak kendini genç bir adam gibi mi görüyordu acaba? Aceleci adımlar ile odasına doğru yürürken ben duvar köşesinden onu izliyordum. Odasına girdiği an hemen hızlı olmaya çalışarak merdivenlerin oraya koşar adımlar ile aceleci bir şekilde gidip hiç düşünmeden üst kata çıktım. Yorulan bedenim ve hızlı atan kalbim derin derin nefes almama bile doğru düzgün izin vermiyordu. Koridorlardan dönerken aynı şekilde başım da feci bir şekilde dönmüştü. Az ileride az önce kameradan izlediğim, adamları görünce tedirginlik vücudumu bir koala gibi sardı. Geri dönmek için beni uyaran beynim duygularımın çıkarttığı savaşa yenil düşmüş bir şekilde geri püskürtülmüştü.

 

Elinde keskin aletler ile konuşan grup hala saldırıya geçmemişti. Elinde ki baltayı omzuna koyan adam ile derin bir nefes almak istedim, fakat şuan nefes almak bile her an yakalanacak gibi hissettiriyordu. Sanırım siyah kelepçeleriyle tuvaletten çıkan genç hiç bir şeyin farkında değildi.

 

Bana ne olacağını düşünmeden hızlı adımlarla ona doğru koşup kolundan tuttuğum gibi lavabonun karşısında bulunan odaya ışık hızıyla girmemizi sağladım. Çok şükür o grubun dikkatini çekmemiş ve oluşabilecek tehlikeye hemencecik kurban gitmemiştik.

 

"Sen ne yaptığını sanıyorsun sen kimsin ki buna cüret gösteriyorsun!" Yüksek ve sert çıkan sesiyle üzerime doğru yürümeye başladı çatık kaşları bir an ne yaptığımı sorgulatsada rahat davranmaya çalıştım.

 

Sesinin daha fazla çıkmaması için sol elime dudaklarını kapatmış sağ işaret parmağımı dudaklarıma götürerek sessiz olması için onu kısaca uyarmıştım.

 

"Hadi bu işi bitirelim." Kapının arkasından gelen kalın ses ile karşımda duran çekik gözlü genç tam hareketlenecekti ki susmasını işaret ederek onu ikinci kez uyardım. İçimde ki meraka engel olamayarak kapıyı hafif bir şekilde aralayarak adamların ne yaptığını görmek amacıyla biraz kenara kaydım. O da benim gibi göz kadrajına aldığı o gruba bakarken elinde baltayı sıkı bir şekilde tutan adam konuşmaya başladı. " Bu sefer ölecek onu ben öldüreceğim." Keyifli çıkan ses tonu birazdan feryatlara boğulacaktı fakat haberi yoktu. Arkadaşlarına baktı onların onayını ister gibi adamın isteğine diğerleri hayır ben öldüreceğim gibisinden itiraz etmeye başlamıştı. Ben onların bu muhabbetine şaşırırken arkamda ki beden gerilmişti.

 

"Hadi içeri girip geç olmadan şu işi bitirelim. Geceyi bitirmeden öldürelim şu iti yoksa rahat bir uyku çekemeyeceğim. Zaten içimde kötübir his var sabahtan beri." Kısa boylu adamın konuşması ile diğerleri onu onaylayıp lavaboya girdiler. Beş dakika olmadan hepsi kızgın bir şekilde küfür ederken, ben kulaklarımı onların ettiği pis küfürleri duymamak için kapattım. Ve o an yaptığım hata yüzünden adamların bakışları bize döndü. Kapıyı sağ elimle tutuğumdan dolayı ellerimi kulaklarıma koymadan önce kapı gıcırtılı bir ses çıkararak açılmıştı. Şimdi ise bir grup kesici aleti olan katiller ile bakışıyorduk.

 

Evet şimdi ilk hangimizi öldüreceklerdi. Lanet olsun! Koca bir aferim bana!

 

Hızla kapıyı kapatıp üstündeki kilit ile kilitledim. Arkama döndüğüm an onun bana bakan yeşil gözleri ile karşılaştım.

 

"Bana öyle bakmak yerine buradan nasıl çıkacağımızı söylesen fena olmaz sanki sence?" Sinirli ses tonum onu güldürmüş üstüne üstlük hala bana boş boş bakıyordu. Lanet olası yardım sever vicdanım hiç bir zaman kendini düşünmüyordu.

 

"Acele etsek iyi olur yoksa ikimizin de ölüsü çıkacak gibi ne dersin?" Benim sinirli söylenmelerime karşılık o sadece gülmekle yetindi. Şuan gerçek anlamda sinir olmuş bir şekilde ona bakıyordum. Umursamaz mıydı? Yoksa psikopat? Gözlerimin kısılması ile dudakları kıvrılırken gülmenin ona ne kadar yakıştığını kısa bir an içimden sorguladım. Evet hiç girmek istemediğim bir konuya ciddi bir anda kafa yorarak düşünmüştüm bunun için kendime sonradan söveceğim.

 

"Tamam hadi şu pencereden çıkalım o zaman madam ne dersiniz?" Saçlarını geriye atarak önümde eğilip kolunu zarifçe eğerek referans yaptı evet bir bu eksikti ölmeden önce bir erkeğin kibarlığına uğramadan öldü dedirtmezdim artık!

 

Ona anlamaz bakışlar atarken dudakları tekrar kıvrıldı. Kapının zorlanması ile kaşlarını çattı. "Bu engin zekayı neye borçluyuz acaba?" Sorum ile kaşlarını çatarak çekik gözlerinin daha da kısılmasını sağladı.

 

"Yangın merdivenleri pencereye bağlı hadi inelim." Uğradığım şoku bir kenara bırakarak ona uydum. "Peki madem hızlı olalım." Pencereye doğru ilerlerken kapıya atılan tekmeler ile gözlerimi kıstım.

 

İlk olarak ben sonra kendisi pencereden yavaş bir şekilde demir merdivene ayak attı. Hızlı bir şekilde alt kata indiğimizde buranın daha sessiz olduğunu fark etmem sadece bir kaç saniyemi aldı. Üst kat biraz daha gürültülüydü belki bana öyle gelmişti bilmiyordum fakat buranın sessizliği de fazla ürkütücü geliyordu.

 

Uykusuzluğun verdiği yorgunlukla gözlerim hafif kapanır gibi oluyordu, gözlerimin önünde oluşan siyah benekler ile elimi enseme koyup dikkatimi dağıtmaya çalıştım. Şimdi hiç sırası değildi.

 

"Neden buradasın senin gibi bir kızın burada olması tuhaf. Burada kimse kimseye yardım etmez, bu çok nadir görülen bir şey ve." Bir süre duraksadı sanki cümlelerini seçiyor ve sonradan bana iletiyordu bu her ne kadar tuhafıma gitsede sesimi çıkarmadım. Çünkü ben olduğum gibiydim içimden ne geçiyorsa dilimde o vardı.

 

"Bu ne kadar nadir olsa da içinde illa ki çıkarlar bulundurur. Şimdi neden burada olduğunu anlat bana." Tekrardan konuşması ile onu dikkatli bir şekilde dinlerken söylediklerinden doğru düzgün bir şey anlamıyordum. Burada suçlu bir şekilde tutulduğuma inanmıyor gibiydi. Kafasını sola doğru çevirip hafif bir şekilde kıkırdadı. Ne yani beni alaya mı alıyordu? Bu tavır da neyin nesiydi!

 

"Cinayetten buradayım." Sözlerim üzerine gözleri ağır bir şekilde bana döndü. Çekik olan yeşil gözleri irice açılırken göz bebekleri bir küçülüp bir büyüyordu. Bu durum her ne kadar tuhafıma gitmiş olsada ses etmemiştim. Banane onun göz bebeklerinden! Acaba benimde mi öyle görünüyordu konuşurken?

 

"Senin gibi bir kız cinayeti nasıl işleyebilir?" Sorusundan, sözlerinden daha çok sesi dehşete düşmüş bir ton barındırıyordu. Meraklı gözleri beni inceliyor düşünceli bir şekilde kendi kendine konuşuyordu! Hala anlamamakta ısrar ediyordu.

 

"Demek ki işliyormuş." Beni hafife alması içimde kendini zor zapt eden şeytanın kulağına kötü şeyler fısıldıyor onun uyanmasına vesile olmaya çalışıyordu ve bu da onun ellerine geçirdiğim kelepçelerin paslanmasına neden oluyordu. Sinirle ona dönerken sakin kalmaya çalışıyor, kendi üzerimde haddinden fazla baskı kuruyordum. Şimdi her şeyi tanımadığım birine anlatamazdım her şeyin yeri ve zamanı vardı.

 

Sinirlenmem onu daha çok güldürürken onun gülmesi tam tersi benim sinirlerimi bozuyordu.

 

On dakika boyunca ikimizde sesini keserek yürümüş ve etrafımızın temiz olduğuna kanaat getirerek! Benim isteğim sayesinde bir kaç dakika soluklanmaya başlamıştık.

 

"İsmin?" Ne! İsmin mi? Gerçekten mi? İnsan bir isminiz nedir falan diyerek kibarlığını konuşturur.

 

"Melis." Onun yaptığı gibi bende sadece ismimi söyleyerek karşılık verdim.

 

O da bunu fark etmiş olmalı ki bir kez daha kahkaha attı boş koridorda. Sesinin yankı yapması beni rahatsız etmezken omuzlarımı silkerek ona baktım. Bana komik bir bakış atarken hala gülüyordu. Onun kahkahası bana da bulaşırken bende kıkırdayarak başımı sağa sola salladım. Benim kıkırdadığımı görünce gözlerinden ani bir şekilde geçen parıldamayı çözemedim. Nedensizce bu saçma diyalog karşısında utandığımı hissettim.

 

"Ya senin?" Sorum karşısında bir iki saniye duraksadı. Anlamaz bakışlar eşliğinde bana tuhaf bir ifade ile bakarken.

 

''Ne benim?'' Ben verdiği cevap ile kaşlarımı kaldırırken o gerçekten anlamamış gibi duruyordu.

 

"İsmini soruyorum." Dedim göz devirerek. Daha yeni beynine dank etmiş olmalı ki ellerini saçlarına atarak bana kısık gözler ile ters ters baktı. Sanırım sinirlendi yoksa bana dik dik bakan gözleri birazdan buradan arkama dahi bakmadan kaçmama sebep olacaktı. Onunla dalga geçtiğimi düşünüyordu.

 

"Herhalde banka kartı gerekli ismini söylemen için?" Sorum ile gülümserken o da bana ayak uydurdu.

 

"Neden banka kartı nakit paranın ne eksiği varmış?" Gülerek konuşması karşılığında gözümün önüne düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp dudaklarımı araladım.

 

"Söylemediğine göre nakit para'nın bile karşılamaya yetmeyeceğini düşündüm." Dediğime dişlerini gösterecek bir şekilde gülümsedi.

 

"Altemur." Derin bir nefes alarak tavana baktı ben söylediğini anlamazken şapşal bir şekilde ona bakıyordum.

 

"Efendim anlamdım?" Sorum ile yüzünü bana çevirdi ben ona boş bakışlar atarken o gülerek başını sağa sola salladı.

 

"İsmim Altemur." Keyifli ses tonu benimle alay ettiğini gösteriyordu.

 

"Şey pardon anlamadım da o yüzden tekrar sorma gereği duydum bu arada isminin bir anlamı var mı?" Kısık bir şekilde konuşmam ile tekrardan yürümeye başlamıştık fakat bu sefer sakin bir şekilde adımlar eşliğinde rahat bir tavır takınmıştık her ikimizde.

 

"Evet çoğu isimin anlamı olduğu gibi benimde ismimin anlamı var. Altemur demirin korlaşmış kırmızı hali." Bir insanın isminin anlamı ne kadar onu yansıtabilirdi ki. Buraya geldiğim ilk an onun kurbanıyla bir av gibi oynadığını görmüştüm aklıma düşen görüntü ile bedenime giren titreme tüm vücudumun kasılmasına neden oldu.

 

Arkamızdan gelen gürültü ile birbirimize baktık ağır bir şekilde arkamızı dönerken adımlarımız durmuştu. Elinde balta olan adam bize doğru sırıtarak yaklaşırken bir yandan baltanın sapını iyice kavramıştı.

 

'' Seni bulamayacağımı mı sanıyordun İblisin vahşi köpeği. O dur ya da uyusal köpeği mi demeliyim. Onun her dediğine gözü kapalı itaat etmenin başka açıklaması olamaz çünkü."

 

Kurduğu cümle ile yanımda ki beden kasılırken ben ikisinin kurduğu muhabbete dahil bile olmak istemiyordum. Ne güzel biz tatlı tatlı konuşuyorduk burada ne gerek vardı atarlı giderli konuşmaya. Altemur hala delici bakışlarını adamdan ayırmazkrn ben hala baltaya takılı kalmıştım. Ne gerek vardı baltaya amca bey hiç yakışıyor mu senin yaşında ki bir amcaya.

 

''Çok yakın bir zamanda onun yerini bulacağım ve yeminim olsun ki Erdal senin bunu izlemeni sağlayacağım ve bil ki bu oyunun en başında yanacak olan Tilki olacak.'' Karşımızda dik bir şekilde havasından ödün vermeyen adamın elinde ki balta bu sözler karşılığında biraz gevşemişti. Altemur'un söyledikleri onu korkutmuş olmalıydı.

 

''Kendine gel! Şeytanı sakladıkları yer her neresi ise oraya sen değil dışarıdan gelen en güçlü iş adamı bile giremez ve unutma Şeytan yakalandı ve icabına en yakın zaman bakılacak. Senin gibi köpekler ise bir İblisin ancak kadehini tutacak kadar ona yakın olur ve bu işin sonunda şeytan ölürse ona itaat eden köpek de ölür.'' Olayı bilmiyordum fakat adamın sert sözleri beni bile etkilerken Altemur'un vereceği tepkiyi çok merak ediyordum.

 

''Kız kardeşinin ölümü hala ilk günkü gibi olsa gerek Erdal.'' Gözlerinde şimşekler çakan Erdal yumruğunu sıkarken sonra rahat bir tavır takınıp Altemura baktı. Altemur'un söyledikleri üzerine bir kaç saniye durup kahkaha atarken. Ben iki delinin konuşmalarına fransız kalmış bir şekilde ikisi arasında sırayla göz gezdiriyordum.

 

''Beni eskilerle vuracak kadar geliştin demek ha? Ama bu konuda İblisi geçeceğini sanmıyorum. Altemur zihin oyunu oynayan İblis olur genellikle dur yoksa onun yerini mi alamaya çalışıyorsun.'' Söylediklerini anlamak için olayı tamamen bilmem gerekiyordu fakat konuştukları konu daha da derin bir çıkmaz sunarak beni olayın dışında tutuyordu.

 

''Sürün seni tek bırakıp satmış olabilir Erdal. Fakat bizi bilirsin bizde bu tür zırvalıklar söz konusu dahi olamaz. Hem şu efendi köle işine gelecek olursak o işi sen daha iyi yapıyorsun. Bu konuda üzerine adam bile tanımam hah dur adam demişken adamlığın hala yerinde mi en son karı gibi dedikodu yaparak muhafızları suçlulara doldurarak onlarında burada yer edinmesine sebep olmuştun.'' Altemur derin bir nefes alıp yutkundu ve tekrardan dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. ''Yazık adamlar işlerinden oldu. En son onlardan aldığım duyuma göre küçük bir sıçan aradıklarını söylediler.'' Sesli bir şekilde kahkaha atarak. ''Maalesef ki benim tanıdığım bir tane sıçan var Erdal. O da karşımda durup bana karşı gelmeye çalışıyor." Resmen adamı üstü kapalı tehdit ediyordu.

 

''Sen ve o İblis en kısa sürede burada idam edileceksiniz! Ve ben her ikinizin de kanından birer kadeh içip kadehimi arşa kaldıracağım bunu günlerce kutlayacağım, kutlatacağım.'' Elinde ki baltayı omzuna koyarak gözlerini benim üzerimde gezdirdi. Bakışları rahatsız hissetmemi sağlıyordu.

 

''Niye kanımızdan içiyorsun ki Erdal baban söylemedi mi soyluların kanı soysuzların kanına karışsa dahi işlemez!'' Erdal bu lafın üzerine kendini gidip bir yerlerden atmazsa gerçekten gurursuz olduğunu kanıtlayacaktı. Altemur'un kurduğu her kelime bir kurşun darbesi yaratmıştı ortamda şuan kimseden ses çıkmıyordu. Erdal ise sanırım hala az önce ki lafı hala kendine yedirmeye çalışıyordu.

 

''Yeminim olsun seni geberteceğim Altemur yeminim olsun.'' Diyerek elinde ki baltayı bileğine götürüp kanatmıştı şuan kanının üstüne yemin ettiğini bize gösteriyordu. Arkasını dönüp giderken derin bir nefes aldım sanırım bu deli bizi rahat bırakıyordu sonunda!

 

Arkamı dönecektim ki Altemurun yerinden kıprdamadığını görmek kaşlarımın çatılmasına neden oldu.

 

'' Yalnız soysuzların kanı yemine de işlemiyor ne yaparsın sonuçta soysuz kanı.'' Altemur'un kapanmayan çenesiyle Erdal hızla arkasına dönerek elinde ki baltayı bana doğru sert bir şekilde attı. Havada dönen balta ile yerimden kıpırdayamazken korkudan ellerimin titremesi de benim hala nasıl ayakta olduğumu sorgulamama neden oluyordu. Kalbimin ritmi her salise değişiyor damarlarımdan akan kan tüm ısısını hissetmemi sağlıyordu.

 

Tam anlıma saplanacağını düşündüğüm balta yüzüme bir kaç santim kala havada durmuş herhangi bir darbe almamama vesile olmuştu. ''Hala çeviksin.'' Erdalın sesi ile sinirlerim gün yüzüne çıkarken Altemur son anda tuttuğu balta ile.'' Her zaman.'' Diyerek göz kırptı.

 

Elinde tuttuğu baltayı Erdala doğru isabetleyerek gözlerini kıstı. Balta ağır bir şekilde havada dönerken Erdalın acı dolu sesi koridorda yankılandı.

 

"Senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Her zaman olduğu gibi rezil bir durumdasın." Erdal alması gereken cevabı almış olmalı ki bir küfür mırıldanıp arkasını döndü. Altemur ona iyice göz dağı vermişti fakat karşısında ki adamda onun gibi inatçı bir kişiliğe sahip olmalıydı ki kibirli bir şekilde kaşlarını kaldırarak geldiği yöne doğru topallayarak gitmeye başladı.

 

''T-teşekkür ederim .'' Sesimin kısıklığına ben dahi şaşırırken Altemur bu duruma sadece kaşlarını çatmıştı.

 

''Sorun değil sende benim hayatımı kurtardın. Daha doğrusu dolaylı yoldan ven senin hayatını riske atmış oldum.'' bu cümlesinden sonra ikimizde sessizliğe gömülerek bir süre sadece yürüdük.

 

''Bu sabah seni bahçede gördüm.'' Aklıma gelen görüntüler ile dişlerimi sıktım. Konunun açılmasından rahatsız olmuş bir şekilde kafasını sağ ve sol tarafa sert bir şekilde yatırıp 'küt' sesinin çıkmasını sağladı.

 

''Hmmm.'' Sanırım konuyu kapatmak için cevap dahi vermeye gerek duymamış beni geçiştirmeye çalışıyordu. Onun rahatsızlık duyduğu konudan ben daha çok rahatsız oluyordum.

 

''Kendinden yaşça büyük olan birini öldürdün. Bunum yanlış olduğunu o an fark edememiş gibiydin.'' Olaya bodoslama dalarak konuşmam ile dilimi ısırdım lanet olsun pat diye söylemeyi hangi akılla becerdim! Kısık bir sesle sarf ettiğim kelimeler ile aniden durup kolumdan tutarken benimde durmamı sağladı.

 

''O an öyle görünmüyordum o an bilincim gayet yerindeydi o cinayeti işledim ve inan bundan hiç rahatsızlık duymadım. O adamı bile isteye öldürdüm şimdi yine aynı fırsat verilse tekrar zevkle onun ölüm emrini kendim yaratır ve daha acılı bir şekilde cehenneme gitmesini sağlardım.'' Söyledikleri ondan korkmamı sağlarken bir adım geriye gitmeye çalıştım fakat buna engel olarak kolumu daha sıkı tuttu.

 

''Benden! Şuan sana sarf ettiğim her kelimeden ölümüne korkuyorsun değil mi? Fakat o bahçede asıl korkman gereken ben değildim öldürdüğüm o adi moruktu.'' Duygu barındırmayan kelimeleri beni şaşkınlığa uğratırken onu dinlemeyi seçtim.

 

''Melis bir kitabın kapağına bakarak onun içeriğini yargılayamazsın. O kitabın sana katacağı duyguları yok sayarak o kitabı görmezden gelemezsin.'' Sesli bir şekilde nefeslenip gözlerime baktı.

 

''Ama.'' Konuşmama izin vermedi beni susturdu ve konuşmasına devam etti.

 

''Bana o adamın yaşlı olduğunu söyleyip onu savunacaksın. Dün Zerlin adında bir kız." Sustu gözlerini yumdu ve tekrardan bana baktı.

 

"Hiçbir suçu olmadığı halde burada bir ay kadar mahkum bir şekilde tutuldu bize uygulanan her türlü zulüm ona da uygulandı. Sonunda suçunun olmadığı masum olduğu ispatlandı. Buradan temiz olduğu ispatlanarak veda edecekti kızın üvey annesi kocasını öldürüp kızın üzerine iftira atmış o yüzden buradaydı. Fakat bu olayın tam tersi olduğu ortaya çıkıp kanıtlanınca kız tahliye edilip özgür kalacaktı.'' Gözlerini etrafta kısa bir süre gezdirdi ve devam etti.

 

'' Dün Zerlin bana veda ettikten sonra dördüncü katta başı kesilmiş bir şekilde bulundu ve vücudunda zorbalığa maruz kaldığını belirten bir çok izlerin bulunduğu test edildi. Burada ki herkes bir katil olabilir fakat hala insanlığını kaybetmemiş bir çok kişi var." Söyledikleri ona acı veriyor olmalıydı.

 

"Zerlinin üzerine bulaşan kanın Asıma ait olduğu kanıtlandı kızı uzun bir süre rahatsız ediyormuş. Bundan dün haberimiz oldu ve o şerefsiz dünden beri fare gibi saklanıyordu. Sonunda bahçede kapana takılı kaldı ve katilinin eline düştü ve inan katili onun ruhunu tanrının huzurunda alırken bundan oldukça keyif duyuyordu. '' Anlattıkları gözlerimin dolmasını sağlarken o adamı savunmak için söylediğim her kelime boğazımda takılı kaldı. Son cümlesindw kendinden bahsettiği bariz bir şekilde belli oluyordu.

 

''Özür dilerim bilmiyordum olayın derinliğini sadece dışarıdan çok farklı bir görüntü sunuldu bana ve bu yüzden önyargılı yaklaştım.'' Gözlerimi kaçırarak sarf ettiğim kelimeler ile utanç içinde kolumu elinden çekerek bir adım geriye attım. Asım denilen moruk! Lanet olsun pislik bir adamı savunduğum için kendimden utanıyordum.

 

''Sorun değil bu bize sunulan hayattan dolayı tavır aldığımız bir yaklaşım önyargılı davranan bir çok insanla karşılaştım. İnan en masumu senin ki oldu şuan.'' Yeşil gözlerinde değişen hareler beni ve yaptığım savunmayı tekrardan sorgulatıp utanç içinde boğulmamı sağlarken onu arkamda bırakıp yürümeye başladım.

 

'Kendime geceyi geçirecek bir yer bulsam iyi olacaktı.'

 

İç sesim ona bir açıklama yapmamı söylerken ona uyarak Altemura döndüm ''Benim gitmem gerek.'' Hala utanç içinde çıkan ses tonum onu kısa bir an güldürsede söylediklerim ciddi bir tavır takınmasına neden oldu.

 

''Nereye hem gidecek bir yerin var mı?'' Sorusu ile başımı olumsuz anlamda sallayıp ona baktım. Meraklı bakışlar ile söylediğim her kelimeyi tartıyordu

''Bulurum sorun yok.'' Ona baktım daha fazla burada durmak gibi bir niyetim yoktu.

 

Bir şey söyleyecek gibi oldu fakat bundan vazgeçti. ''Dikkatli ol ve kendini koru.'' Kaşlarını çatarak sarf ettiği cümle yüzümde buruk bir tebessüme yol açtı.

 

"Peki kendine iyi bak" Cümlemi bitirip gidiyordum ki kolumdan tuttu.

 

"Bu saatte nereye gidiyorsun hem o kadar katilin arasında ne yapmayı planlıyorsun ki! burada bir grup katile karşı nasıl karşı koyacaksın az önceki grup benim peşimde olduğu gibi artık senin'de peşinde seni gördüler beni kurtardığını anlamaları çok da zor değil." Az önce kendini tutup yuttuğu kelimeleri sarf ederken gerçekten benim için endişe duyuyordu. Buna kendisi de şaşırırken omzunu dikleştirip ''Senin için söylüyorum yani yoksa umurumda olmaz sonuçta hayatımı kurtardın.'' Sesinde yanımda kalsan seni korurum tınısını hissediyordum fakat cevabım hala olumsuzdu.

 

Beni bırakıp önden yürümeye başladı. Bende ona uyarak onu takip ederek koridorda ilerlemeye başladım. Bu koridordan sonra yollarımız ayrılacaktı.

 

Başımın aniden dönmesi ve gözlerimin kararması ile sarsak adımlar atarken dengemi zar zor sağlayıp ayakta durmaya gayret ettim. Altemur önden yürüdüğü için beni görmüyordu.

 

Gözlerimin önünde oluşan siyah beneklenmeler ile "Altemur. " Diye seslendim ve ne olduysa o an oldu. Son hatırladığım ise düşmeden önce Altemur'un 'Melis' diyerek ismimi seslenmesiydi. Yerle buluşacağım an Altemur beni omuzlarımdan tutarak beni kolları arasına aldı. Bana ne olacağını bilmeden gözlerimi kapattım ve kendimi hala tanımadığım bir katilin kollarına bıraktım.

 

Karanlığın esaretini hoş karşılayan benliğim gün geçtikçe karanlığa daha çok bağlanıyordu.

 

Evet arkadaşlar bir bölümün sonuna daha geldik nasıl buldunuz? Sanırım artık olaylar başlıyor ha ne dersiniz? 🙃

 

Gizli geçit sizce bir çok kişinin bulunduğu bir alan olabilir mi?

 

Altemur hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Şimdi küçük bir açıklama yapacağım okumadan geçmeyin lütfen🙃

 

"Daha hikayenin başında olduğumuz için aradığınız o kaos tabi ki ilk bölümden şak diye gelecek değil bu yüzden biraz sabırlı olun. Hem direk olaylara girsem bu sefer biraz karakterlerin düşüncelerini yansıt. Binayı yansıt, hayal edemiyoruz gibi diyenler çok olacak. Bu yüzden benimle birlikte güzel bir şekilde yeni bölümlerde oluşacak kaosları bekleyin."

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:) özellikle satır arası yorumlarınızı❤

 

Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizi seviyorum ❄ tanelerim.

 

👉 KARSAZ burdan hesabımı takibe alabilir yapacağım çoğu duyurudan haberdar olabilirsiniz.

 

Bana ulaşmak için Instagram: @yourkarsaz hesabından yazabilirsiniz. Alıntıları Instagram hesabından paylaşıyorum sorularınız varsa sorabilir benimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Bu arada Instagramda: @yourkarsaz hesabını takip etmeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️

 

Loading...
0%