Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm: "Tutsak"

@karsaz

 

 

"Gözlerinde yankılanan çığlıklar içimi ürpetiyor."

 

 

 

 

6. BÖLÜM: "TUTSAK"

 

 

Gözlerim kızın kelepçesinin üzerinde dolanırken gözlerimi kıstım. Hala zihnimde kuyruğunu sallayarak dolanan tilkinin sorduğu sorulara birer cevap arıyordum. Şuan ki kafa doluluğu beni strese sokarken saçlarımı omzumdan geriye atarak ensemi ovaladım. Şuan aşırı gergin ve stresli hissediyordum. Dizimin ağrısı tekrardan kendini belli edince sesli bir şekilde homurdandım. Bunu fark eden kız utançla başını yere eğdi. Amacım utanmasını sağlamak değildi! Fakat bende bir insandım ve dizim feci bir şekilde ağrıyordu. Sert bir şekilde savrulan tekme hassas bir noktaya değerek benim daha sancılı bir şekilde acı çekmemi sağlıyordu. Acı dayanılacak gibi değildi.

 

Bana olan utancı sayesinde onu inceleme fırsatı bulmuştum. Ben de bu fırsatı sonuna kadar değerlendirdim. Kısa küt sarı saçları ve koyu yeşil gözleri onu minyon biri gibi gösteriyordu. Anlına dökülen kâkülleri bebeksi yüzünü tatlı bir şekilde sert gösteriyordu. En fazla on sekiz yaşında gösteren yüz hatları beni yanılgıya da düşürebilirdi. Belki de daha küçük bir kız çocuğuydu.

 

Boyunun onu daha da tatlı gösterdiğini fark etmem saniyelerimi aldı.Tahminen bir altmış yedi boylarındaydı. Gözlerim boydan boya genç kızı süzerken o yanımda renkten renge giren yüzünü yere eğmekle meşguldü.

 

Bana bakamıyor oluşunu onu kurtarırken bana verdiği darbeye bağlıyordum. Veya bu onun doğal haliydi. Bu hali bana eski hallerimi hatırlatınca derin bir nefes aldım. Bir zamanlar benimde bu şekilde utanmamı sağlayan nedenler oluyordu. Ama ben kendimi bir odaya kapatarak o utancın geçmesini bekliyor ve kendimi iyi hissedince odadan çıkıyordum. Utanmak çok doğal karşılanan bir durum, fakat narin ve kırılgan olan kızların daha çok bu duyguya yenildiği de bir gerçekti. En basit bir olayda bile utanç duymak narin ve kırılgan olan kızların vazgeçilmeziydi.

 

Masum görünen bir çok yanı vardı. Fakat her masum olan saf olacak diye bir şey yoktu! Kimi masumlar en seri katili bile dize getirecek türden bir zekaya ve sinsiliğe sahiplerdi. Sorgulayıcı bakışlarım altında incelemeye alınmıştı fakat sesini çıkarmıyor oluşu ya utangaçlığından kaynaklanıyor ya da sinsiliğinden. Kötü düşünceleri bir yana bırakarak fazla masum ve tatlı görünmesi beni çelişkide bırakıyordu. Fakat kadınsı yanlarını tatlılığı bile bastıramıyordu. Kalkık burnu ise onu kendini beğenmiş egolu bir tip olarak gösteriyordu. Biz insanlar hep ön yargılı davrandığımız için dış görünüşe bakarak birini yorumlaya biliyorduk.

 

İnce belinin yanı sıra omuzları biraz geniş geliyordu. Bu da daha öncelerden spor yaptığını gösteriyordu. Bacak kasları bile vardı giymiş olduğu tayt bunu çok net gösteriyordu, fakat bacak kasları nedense onda çok güzel görünüyordu. Bazı kızlar bu tür egzersizleri çok fazla yapıp üstüne protein tozu kullanarak kas görünümünün mide bulandırıcı bir şekilde oluşmasını sağlıyordu. Kaslı olmakta sorun yoktu. Sorun o kasları fazla abartarak mide bulandırıcı bir şekilde gösterişe sunmaktı. Bazı şeyler dozunda iyiydi ve karşımda duran kızın da öyleydi vücut kasları dozundaydı, midemi bulandıran tek bir hattı bile yoktu.

 

Girdiğimiz odaya incelemek için arkamı dönünce şuana kadar yaşadığım en büyük şoklardan sadece birisini yaşadım. Benimle birlikte bu şoku yaşayan kızında benim gibi odayı incelediğine eminim. Odanın ortasında dikdörtgen şeklinde bir havuz vardı. Odanın tamamını kaplamıyor olması biraz merak uyandırıcıydı. Havuz süs görüntüsü veriyordu. Bu kaşlarımı çatmama sebep oldu. Tasarım sergisi olarak yapılmış gibiydi havuz. Bir odaya böyle bir havuz yapmaları bu oda da yada havuzda gizli bir şeyler olduğunu sezdiriyordu. İlk defa böyle bir mimari tasarım görüyordum ve bu çok tuhafıma kaçıyordu.

 

'Yemin ederim yanlışlarım ve hüsrana uğramış olan yenilgilerim bile bu durumda beni yanıltamazdı, ve ben o havuz da hiç iyi olmayan elektrikler alıyordum.'

 

Havuzun içini görmek için biraz yaklaştığımda burnuma gelen tuhaf koku ile bir adım geriye atmak istedim. Korkumun cesaretmin önüne geçmesine izin vermeyerek bir kaç adım daha atarak havuza baktım. Asıl şoku havuza bakarken yaşadım. Ya da içindekilere bakarken! Havuzun içinde türünü bilmediğim bir çok yılan vardı. Yılanlardan dolayı havuzun derinliğini hesaplamak mümkün değildi. Hepsi birbirine sarılmış gibiydi. Havuzda ki yılanlardan biriyle göz göze gelince hızla bir adım geriye gittim. Gördüklerimin bir hayal olduğunu düşünmek istedim fakat karşımda ki havuz gördüklerimin gerçek olduğunu gösterircesine karşımda duruyordu.

 

Bu nasıl olurdu bu nasıl bir zihniyetti lanet olası. Bu kadar mahkumun olduğu binada birde yılan mı besliyorlardı? Daha çok aç kalan yılanlar sanırım.

 

Sakinleşmek için derin nefesler alıp verirken ayakta duracak halim olmadığından hemen duvar köşesine çekilip zemine oturdum. Acıyan dizimi öne uzatıp ovuşturmaya başladım. Giydiğim pantolondan dolayı dizime bakamıyordum. Dar pantolonum bu konumda açıp bakmam için hiç müsait değildi.

 

Yanıma oturan beden ile ona doğru döndüm. " Kimsin?" Sorum ile utançla etrafta gezinen gözlerini bana çevirdi. "Şey Elis ben.'' Kısık sesiyle cevap verip başını yere eğdi.

 

''Orada bulunmanın sebebi neydi yani oraya ait değil gibiydin?'' Elimde ki toka ile oynamaya devam ederken şuan gergin bedenimi gevşeten tek şey elimde ki toka'dan başka bir şey değildi.

 

''Gözcüler tutsak tutuyordu beni. Yani Gri kelepçeliler bunu biliyorsun sanırım?" Soru sorar gibi kullandığı ses ronuna karşılık bende ona çaktırmadan kafamı olumlu anlamda salladım. Rahat tavrım onu bir kaç saniye sessizliğe gömülmesine neden olurken sakin bir şekilde onun devam etmesini bekledim. Bir süre beni inceledi ve bacaklarını öne doğru uzatarak başını duvara yasladı. Benim gibi rahat bir pozisyonda anlatmaya başladı.

 

"İki yıl önce cehennemde çıkan büyük kaos yüzünden beni kimse fark etmeden rehin aldı Gözcüler. B-ben iki yıl boyunca yanlarında bir tutsak olarak kaldım. Onların yanında zorunlu olarak kalıyordum. Yaşanan o kaostan sonra benim yerime başka bir bedenin cesedini arkadaşlarıma göstermişler. Bir nevi beni ölü olarak gösterdiler. Peşime düşmemeleri için zeki bir plan yapmışlar kendilerince. Aslında biraz uzun hikaye en son olan olayları da biliyorsun zaten." Ağladı ağlayacak ses tonu ve dolan gözleri beni duraksattı. Onun bu hali içimi acıtmaya yeterken kafamı çevirdim dolan gözlerimi tavana diktim bir süre. Sonra bir hıçkırık sesi ve acı dolu akan göz yaşlarını tenimde hissetmeye başladım. Ona biraz zaman verdim fakat ağlamaya devam etti. Hala hıçkıra hıçkıra ağlayan Elis'i sakinleştiremediğimden dolayı kaşlarımı çattım. Onu mutlu görmek istedim. Bu yüzden ciddi bir ifade takınarak ona döndüm. Onu güldürmek için son yaşanan olayı şakaya vurdum.

 

"Ha hatırladım." Dedim ve kahkaha attım. Gülmem üzerine kırgın bir ifade ile bana baktı. "Beni kel kafalı dev sanıp dizime ayağını gömmen çok iyiydi bunu tekrar yapmalıyız." Ben gülerken o da olayı kavrayıp benimle birlikte gülmeye devam etti. Onu güldürmek nedensizce hoşuma gitti biz hala gülerken, aklıma gelen İçinde bir çoğunun adını dahi bilmediğim havuz bir anda gülümsememi yuttu. Yılan dolu havuz ile korkum tekrar gün yüzüne çıkarken o tarafa bakmayı keserek Elise döndüm.

 

''Kaç yaşındasın küçük duruyorsun?'' Sorum ile gülümsedi. '' On sekiz yaşındayım.'' Verdiği cevapla tahminimin tutmuş olması ve yanılgıya düşmemem mutlu etmişti beni.

 

''Sen kaç yaşındasın? Minyon duruyorsun. Hatta benden bile küçük duruyorsun seni on yedi olarak görüyorum şuan.'' Söyledikleri şaşırtmadı çünkü bir çok kişi tarafından aynı şeyleri milyon kez duymaktan artık doğal karşılıyordum.

 

''Sanırım seni şok etmenin zamanı geldi ha?'' Bana tuhaf bir ifade ile bakarken ona göz kırptım.

 

''Yirmi bir yaşındayım.'' Önce gözleri fal taşı gibi açıldı. Bir kaç kez dudaklarını araladı fakat şaşkınlıktan geri kapattı. ''Taş çatlasın on dokuz diyerek kefil olurum sana nasıl yirmi ya Allah sizi yaratırken özenle mi uğraşıyor acaba.'' Sadece gülümsemekle yetindim. Kendimle ne kadar barışık olsam da bazen dikkatleri çok fazla üzerime çektiğim için yüzümü saklama gereği duyduğum kaçınılmaz bir gerçekti.

 

''Kaç kardeşsiniz?'' Ani sorusu ile bir süre sessiz kaldım. Ben bile bilmiyordum ki bu sorunun cevabını nasıl cevap vereceğimi bilemedim.

 

''Ben tekim.'' Söyleyecek çok şey varken susmak ve yalan söylemek çaresizlikten başka bir şey değildi aslında. Gözlerim geçmişin getirdiği anılar ile dolarken ağlamamaya gayret ettim.

 

''Ne kadar cool ya.'' Aynen dercesine kafamı salladım. Ne kadar cool olduğunu şimdi anlatamazdım.

 

''Cool olduğumu düşündüğüne göre sen tek çocuk değilsin?'' Aklımı dağıtmak için sorduğum soruyla biraz duraksadı, gözleri doldu sağ yanağına doğru yol çizen göz yaşı ile ne diyeceğimi bilemedim.

 

''Yanlış bir soru sordum galiba kusura bakma.'' Kendimi suçlu hissederken hala onu izliyordum.

 

''Sorun değil sadece abimi çok özledim. Benim ondan başka kimsem yok Ailem ben çok küçükken ölmüş abim ise beni hiç yalnız bırakmadı Annemin Babamın yokluğunu hissettirmemeye çalıştı hep ve konuda gayet başarılı oldu. Şimdi ise onu göremiyorum bile. Hala yaşıyor mu bilmiyorum en son Cehennemde çıkan kaosta onu gördüm ve bir daha göremedim.'' Söyledikleri beni şaşırtırken abisi ile bu tarz bir yere birlikte düşmüş olmasına daha çok şaşırdım.

 

''Şey yani...'' İsmimi bilmediğinden nasıl hitap edeceğini şaşırmış gibiydi.

 

Dudaklarımı kemirdim. Bir kere yalanla başlamıştım bu hikayeye devamını getirmesem daha da batacaktım. ''Melis.'' Zorla dudaklarımdan dökülen isim ile ona bir kez daha lanet ederek tırnaklarımı ile oynamaya başladım.

 

''Sesin güzel mi Melis? '' Dudaklarımı büzdüm konuyu geçiştiriyordu. Bu da benim işime geldi. ''Güzel olduğunu söylerler.'' Kendimi övmeyi sevmediğimden dolayı bana söylenenleri abartmayarak söylemeyi tercih ediyordum.

 

''Senin için değerli olan bir şeyler söylesene hem biraz vakit geçer inan buna ihtiyacım var kırma beni.'' Elisin ısrarı ile 'tamam' diyerek sağ ayağımı kendime çektim. Aniden bu kadar samimi olması beni gülümsetirken elimde ki tokayı bileğime geçirerek gözlerimi yumdum.

 

Madem ki istiyorsun öyleyse durma git.

Beni düşünme rahat ol yalnız kalabilirim.

Sende bilirsin hiç bir acı sonsuza dek sürmez.

Hatta her an yeniden sevebilirim.

 

Gitmiş ve arkasını dönmemişti. Beni asla aramamış sormamıştı. Sanırım bende tam tersi olacaktı bu acı sonsuza dek sürecek beni yalnızlığa boğacaktı.

 

Olmazdı bende biliyorum haklısın haydi git.

Korkma seninle gerçekten dost olabilirim.

Aslında bende uzun zamandan beridir sana.

Ayrılmak istediğimi söylemedim haydi git.

 

Olmazdı ki bizden. Ben sana hiç dostça duygular beselemedim zaten. Bunun için yemin bile edebilirim.

 

Git... Git... Gitme dur ne olursun.

Gitme kal yalan söyledim.

Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim.

Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var.

Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim.

 

Gözümden akan yaşı Elise çaktırmadan sildim ve devam ettim. Sana beslediğim duyguları bir başkasına besleyemedim. Özür dilerim bende ki yerini hala koruduğum için.

 

İkimiz içinde doğru olan böylesi git.

İnan bana sandığın kadar üzgün değilim.

İçimde yepyeni bir hayata başlamanın.

Sevinci ve heyecanı var artık git.

 

İkimiz için en doğrusu buydu belki. Yemin ederim kırgınlığım o kadar büyük ki seni görsem yüzüne bakamam diye korkuyorum bazen. İçimde sen gittiğinden beri ölü gezen ruhumun kalıntıları var ve sen artık dönme git.

 

Git...

 

*************

 

''Ben havuza bakayım yıllar sonra ilk defa görüyorum. Bu arada su temizse ve ben biraz yüzsem bekler misin beni?'' Elisin söyledikleri ile ne diyeceğimi bilemezken onun aklını karıştırmak için bir yalan bulmaya çalıştım. Ben her ne kadar cesaret gösterip odada kalıyorsam bu yılanların o derinlikten asla tırmanamayıp bizim olduğumuz kısma yetişemeyecek olmasıydı. Veya kendimi buna inandırıyordum. Havuz da fark ettiğim bir diğer kısımda havuzun kenarlarının özel bir tasarıma ait olduğu kaygan fayanslardı. Bu oda da kalarak sırtımı hangi fikire dayayarak durduğum gerçeği ise yeni yeni kafama dank ediyordu. Şimdi Elis o havuzun içinde ki yılanları görse her an çığlığı basabilirdi. Bu da birilerinin bizi duymasına sebep olurdu. Bir an önce buradan gitsek iyi olurdu.

 

''Hayır gitmemiz gerek.'' Sert ses tonum beni bile geri adım atmamam için üzerimde baskı yaratırken. Elis son kez şans dilenir gibi bana bakıyordu. "Hayır dedim tekrar ettirme." Konuşmam ile itiraz etmeye yeltenen Elis son kez ona bakarak sert bir şekilde konuşmam üzerine masum bir şekilde kafasını olumlu anlamda sallayarak dudaklarını büzdü. Koridordan gelen ayak sesleri ile ikimizde sessizliği tercih ederek beklemeye başladık Elis bana yaklaşarak arkama geçti. Gerçek anlamda korkuyordu.

 

''Birileri geliyor Melis ne yapacağız?'' Korku dolu sesi beni de etkisi altına alırken telaşa kapılıp ani karar vermemek için düşünmeye başladım.

 

''Buradan çıkacağız tamam mı?'' Sözlerim ile kafasını olumlu anlamda sallayarak kısık bir ses tonuyla ''Tamam.'' dedi.

 

''Güzel sadece sakin ol ve sakın ses çıkarma.'' Midemin kasılması ile yüzümü buruşturdum.

 

Koridorda yankılanan ayak sesleri sayesinde biraz tedirginlik yaşadım çünkü ayak sesleri giderek yaklaşıyordu. Fakat şimdi korkaklığın sırası değildi. Ayağa kalkıp kapının yanına sarsak adımlar ile yürüdüm. Benim ardımdan gelen Elis ayağına takılıp yere düşerken ona ters ters bakarak sabır diledim. Çok ses çıkmamasına sevinerek onu yerden kaldırdım bana üzgün bakışlarını atarken göz devirip sessiz olması için işaret parmağımı dudaklarıma götürdüm. Kafasını olumlu anlamda sallayıp arkamda durdu. Omzuma yasladığı elleri beni rahatsız ederken bu duruma sessiz kaldım. Korkudan ne yaptığını bilmiyordu.

 

Gelen seslere göre birileri bu koridorda ki bütün kapıları tek tek açıp kapatıyordu. Sanki bir şeyler arıyor gibi on saniyede bir açılan her kapı odaları kontrol ettiklerini gösteriyordu. İçimde oluşan korku bedenimi ele geçirmeden odada sert bir cisim aramaya başladım. En azından kendimizi savunmak için bir silahımız olurdu, odada aradığım gibi bir cisim bulamayınca umutsuzlukla kafamı yere indirdim. Lanet olası neden benim işlerim hep ters gidiyordu ki! Aklıma gelen fikirle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bu fikir belki ölümüme yol açabilirdi fakat belki bir ihtimal yaşama şansımız olacaktı. Yan odanın kapısı açılınca hiç düşünmeden Elise döndüm bu sayede elleri omzumdan kayarken onu kapının arkasına doğru çektim. En azından gelen kişi şansımız varsa bizi orda görmezdi.

 

Hızla havuzun yanına gidip içimden dualar ederek suya doğru eğildim. Umarım havuza düşmezdim. Suyun yüzeyinde yüzen bir yılanla zorla yutkundum. Elimi suya daldırıp yılanı tuttum yılanla göz göze gelince korkudan altıma yapacak duruma gelmiştim. Yılanın pulları ve kaygan derisi midemi bulandırırken göz rengi beni daha da kötü yapmıştı lanet olası hayatımda ilk defa bir yılan tutuyordum ve bu da başıma iş açacak gibi duruyordu.

 

Ellerimin titremesi üzerine çenesinden tuttuğum yılan anın verdiği boşluktan yararlanarak dişlerini bileğime geçirdi. Durumun şoku ile ne yapacağımı bilemezken hemen çenesinden tutarak geri çektim dişlerini geçirdiği bileğimi zorda olsa bırakmıştı fakat bileğimde ki sızı ile vücudumdan binlerce et parçası koparılmış gibi bir his bırakmıştı. Çığlık atmamak için birbirine bastırdığım dudaklarım canımın acısının geçmesini sağlamıyordu lakin biraz daha dayanmalıydım.

 

Kapının kolunun oynamasıyla hızla kapının arkasındaki yerimi aldım. Benim gibi kendini tutmaya çalışan Elis benden beter olmuştu sanki Havuzda yılanların olduğunu öğrenmiş olduğu gerçeği ile yüz yüze kalınca dudaklarını oynatarak 'Özür dilerim.'' Dedi.

 

Gözlerinden akan yaşlar ve ağzından kaçan ufak hıçkırıklardan dolayı ona uyaran bakışlar gönderdim. Çenesini tuttuğum yılan aylardır aç kana susamış olmalı ki kendini kolumdan kurtarıp beni öldürmek için an kolluyordu resmen. Kuyruğunu koluma sıkı bir şekilde sarmış kolumu kangren etme yolunda ilerliyordu.

 

Kapının açılmasıyla yılanın sıkı bir şekilde sardığı sol kolumu zorla oynatarak çenesini daha sıkı bir şekilde sarıp arkama sakladım. İçeri giren kişiyi görünce derin ve irdeleyici bir şok yaşadı. Bu ilk geldiğim gün saklandığım odadaki gençti. Hatta telefonda ki birine arkadaşını öldüreceğini söylemişti. Sol tarafına dönüp bizim arkasında kalmamızı sağladı. Bizi görmediği için şükür edip derin nefes aldım tam odanın kapısını kapatıp çıkacaktı ki.

 

Elis'in ağzından kaçan hıçkırık ile hızla bize döndü. Göz göze geldiğimiz zaman onun şok ifadesi ile bir süre bakıştık. Onun bu durumu bana biraz zaman kazandıracağı bilincindeyken hızla yılanı boynuna doladım ve Elis'in kolundan tutarak duvarın köşesine sindik. Genç adam şoktan ne yapacağına dair şaşkındı kendine geldiği an boynundaki yılanı atmaya çalıştı ama yılan boynunun bir kısmına dişlerini geçirmiş bırakmamakta kararlıydı. Bunu yapmak istemezdim ama ona güvenecek halimde yoktu! Arkadaşını öldürecek bir cani neden tanımadığı birini öldürmesin ki! Bu onun için daha kolay ve önemsiz olurdu.

 

Yılanı boynundan sert bir şekilde alıp hızla yere savurdu nasıl oldu bilmiyorum ama yılan duvara şiddetle çarpıp havuzun içine düştü. Normalde bu sahneyi televizyonda izleyip gülebilirdim ama şuan gerçekten bu olay yaşanıyordu ve korkudan bayılacak durumdaydım. Gözlerimin hafif kayıyor olması olayı idrak etmeme bile yardımcı olmuyordu. Karşımda ki genç adam elini sıkı bir şekilde yumruk yaparak bana baktı umarım o yumruğun sahibi ben olmazdım. O an elindeki beyaz eldiveni fark ettim onu ilk gördüğüm zamanda aynı eldiveni görmüştüm. Doktor muydu ki?

 

'Bu durumda düşündüğüm saçmalıklara göz devirmek istedim fakat karşımda her an üzerimize saldıracak canavar yüzünden yerimden kıpırdayamıyordum bile!

 

Elini boynuna götürüp eldivene bulaşan kana bakınca kaşlarını çattı genç adam. Başımı hafif bir açıyka kaldırıp bana baktı. Gözlerinde ki o karanlık ifade ondan delicesine korkmamı sağlarken kısa bir an o yılanı kendi boynuma dolasaydım diye aklımdan geçirmedim değil. Eğer kendi boynuma dolasaydım böylece ondan korkmamı sağlayan sinsi ifadesi benim altıma kaçıracak duruma getirmesine müsade etmezdim.

 

Tekrar onunla göz göze gelince sinirle gülüp hızlı adımlarla yanıma geldi. Yüzüme savurduğu tokat ile sağ yanağımda bir yanardağ patladı. Yanağımda şiddetli bir sızının oluşmasıyla başım dönmeye başladı. Bu o kadar berbat bir histi ki midem çalkalanamaya başlamıştı. Ben ne yapacağımı bilmeden öylece zemine savrulmuş bir şekilde yanağımı tutuyordum şuana kadar yediğim ilk tokat bu değildi fakat en acımasız olanı buydu sanırım.

 

O ise alaycı bakışlarını üzerimde gezdirip sert sesiyle konuşmaya başladı.

 

"Şimdi ben seni öldürmez miyim ha! seni geberteceğim lanet olası sürtük. " Dediği an beni yerden kaldırıp havuzun yanına götürmeye başladı. Ona direnmek bile işe yaramıyordu. Bir an sersemledi tam beni havuza atıyordu ki üzerime yığıldı! Üstümde ki ağırlık ile birlikte havuza düşmemize ramak kala. Elis bizim düşmemize olanak vermeden bizi kenara savurarak o lanet olası yere düşmemize engel oldu. Bunu bizi kurtarmak için yaptığını biliyordum elinde olsa belki daha yavaş bir şekilde düşmemizi sağlardı. Yılanların cirit attığı havuza düşmekten kurtulmuştuk. Fakat sırtımı hissetmiyordum lanet olsun kemiklerim ezilmişti resmen.

 

Üzerimde olan pislik adamı kenara savurdum. Zemine sert bir şekilde başını çarpıp bayılmıştı. Yılanın boynuna geçirdiği diş izlerini görünce bir an bileğime baktım kendini beli eden diş izleri resmen ben buradayım dercesine bana göz kırptı.

 

Elis'in kolumdan tutmasıyla birlikte ayağa kalktım ama bunu o kadar zor yapmıştım ki sanki dermanım kalmamış bütün kanım vücudumdan çekilmişti. Vücudumu ansızın bir titreme sardı Elis bana sesleniyordu ama cevap veremiyordum. Yılanın zehrini akıttığı kolumun bazı yerleri morarmıştı bu beni daha da telaşlandırırken bu korku kalbimin durmasına yol açacak cinstendi.

 

Gözlerim hafif bir kararmanın esiri olurken kendimi o karanlığa teslim etmemek için direnmeye çalıştım. Fakat sonunda teslim olduğum karanlık benim ona itaat etmemi hoş bir şekilde karşılamıştı.

 

Kulağıma gelen sesler uykumdan uyanmamı sağlıyordu. Bu yüzden bilincim yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Duyduğum seslerin bir tartışma olduğunu gözlerimin açılmasıyla fark ettim. Karşımda duran bir grup vardı kendi aralarında karşılıklı sert bir dille konuşma yapıyorlardı bu yüzden beni hala fark etmemişlerdi. Gözlerim sol koluma kayınca kolumun sargılı olduğunu fark ettim gözlerim istemsizce Elisi ararken odanın köşesinde karanlık tarafta bana bakan bir çift siyah gözle karşılaştım

 

Yabancıyı görmem ile kalbimin göğsümü tekmelercesine verdiği tepki ile ne yapacağımı bilemedim. Hızlı atan kalbim bir an canımı yakmaya başladı. O an bana yavaş adımlarla yaklaşan yabancı ile ne yapacağımı bilmiyordum. Gözleri gözlerimden ayrılmıyor bana sert bir şekilde bakıyordu.

 

Evet arkadaşlar yeni bölümü hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Elis hakkında ki düşünceleriniz?

 

Peki Melis'in Yabancı ile aynı ortamda bulunması bir tesadüf mü?

 

O genç kimdi sizce? Ve öldüreceği arkadaşı kim olabilirdi? Peki kimin arkadaşıydı? Akılda delice sorular merak etmeyin ilerleyen bölümlerde bunu hep birlikte öğreneceğiz;)

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:) özellikle satır arası yorumlarınızı❤

 

Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizi seviyorum ❄ tanelerim.

 

👉KARSAZ burdan hesabımı takibe alabilir yapacağım çoğu duyurudan haberdar olabilirsiniz.

 

Bana ulaşmak için Instagram: @yourkarsaz hesabından yazabilirsiniz. Alıntıları Instagram hesabından paylaşıyorum sorularınız varsa sorabilir benimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Bu arada Instagramda: @yourkarsaz hesabını takip etmeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️

 

 

Loading...
0%