Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8. Bölüm: "Altemur"

@karsaz

 

 

''BEN KARANLIKTAN KORKMAZDIM! BEN İNSANLARIN KARANLIK TARAFLARINDAN KORKARDIM.''

 

 

 

8. BÖLÜM: "ALTEMUR"

 

 

Ben şok olmuş bir şekilde Yabancı ve Elis'e bakarken onlar kendi aralarında tartışmaya başlamışlardı. Yabancı kardeşine karşı biraz daha kibardı. Fakat dediğim dedik tavrı yüz hatlarından bile belli oluyordu. Sanırım küçüklükten beri her istediği yapılan biriydi. Nedeni ise sözünden bir adım bile geri atmıyor oluşuydu. Onun emrine itaat edilmesini bekliyordu. Kardeşine karşı kullandığı ikna edici cümleler kız kardeşinin yumuşamasına neden olmuştu ve ikna edici sözleri ortamda ki herkesi şaşırtmaktan ziyade imrenen bakışlar atmasına sebep oluyordu. Bu tartışmanın sonunda Yabancının sözü geçecekti ve şuan Elis boşuna çaba gösterip dolu gözleri ile abisine bakıyordu.

 

''Gitmek istiyorum Melis burada ki.'' Gözleri mavi gözlü kızın üzerinde gezindi. '' Bazı karaktersiz insanlardan daha önemli bir yer edindi hayatımda.''

 

''Sen bana karaktersiz mi dedin seni küçük sıçan'' Mavi gözlü kızın birden konuya dahil olmasıyla kaşlarım havalandı. Bana karşı koruduğu kızı kardeşine karşı da koruyacak mıydı Yabancı? Evet bunu fazlasıyla merak ediyordum.

 

''Kavga istemiyorum ve sen Elis hiç bir yere gitmiyorsun.'' Yabancı mavi gözlü kıza sert bir bakış atarken Elis'e hala ısrarla gitmeyeceğini söylüyordu.

 

''Hala onu bana karşı savunuyor musun?'' Gözleri doldu ağlamaklı ifadesi Yabancının bir an yerinde donmasını sağladı. Bunu beklemiyordu sanırım.

 

''Gideceğim.'' Elis kararlı bir şekilde Yabancının karşısında durdu ''Ve abi sen bana engel olmayacaksın.'' Araları mı bozuktu bunların! Gözleri abisine olan özlemini dışa vururken sert sözleri onu kırmaktan başka bir işe yaramıyordu.

 

Yabancı'nın sinirlendiğini hissediyordum.

 

"Yeter lan kaç yıl oldu seni görmeyeli biliyor musun! Elis seni görmeyeli iki yıl oldu bu nasıl bir duygu bilemezsin bu yüzden gitmeyi aklından çıkar bu konu tartışmaya kapalı." Yabancının dedikleri karşısında Elisin dolan gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Bende gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Çünkü biri yanımda ağlayınca bende kendimi tutamıyordum bu esnemek gibi bulaşıcıydı bende.

 

Elis abisinin bu sözleri karşısında gardını indirmiş, omuzları çökmüş bir şekilde kollarını abisinin boynuna sarıp ağlamaya başladı. Diğerleri de ellerindeki kelepçeleri çözmüş oturdukları yerde duygulu bir şekilde dolan gözleriyle karşısında sinema izler gibi Yabancı ve Elise bakıyorlardı. Bu durumdan faydalanarak sessiz adımlar ile bu gergin ortamdan çıktım. Gerçekten birilerinin dikkatini çekmeyi sevmiyordum huyum batsın. Elimde tuttuğum günlük ile gözlerim dolarken saçlarımı karıştırdım. Her şey üst üste binmek zorunda mıydı? Günlüğün nasıl olurda o kasada olduğunu hala anlayamamıştım. Düşüncelerimi bir kenara bırakarak işime odaklandım.

 

Fayansı yavaşça yerine yerleştirdikten sonra tekrar sessiz adımlar ile karşımda bana göz kırpan kapıya doğru yürümeye başladım. Koridorun ışıkları cızırtılı bir şekilde ses çıkararak ara sıra yanıp sönmeye başlaması başımın dönmesine sebep oluyordu. Midem hafiften çalkalanmaya başlıyordu. Duvara süs olark yapılmış olan küçük kara pencerelerden akşam olduğunu anladım. Acaba kaç saat boyunca orada uyumuştum. Aklıma yabancının bana öfkeyle bakması gelince yine bir burukluk hissettim. Sonra bu burukluk ufak bir öfkeye dönüşüp içimde yer edindi ve kısa bir süre sonra o öfke yok olup yerini tatlı bir sızıntıya bıraktı.

 

Koridorda yürürken numaraların üzerindeki rakamlara tekrar bakıyordum. Belki yanlış bir numaraya rastlardım veya bir şeyleri hatırlardım. Bir umut arıyordum bu kapıların ardında ya da ölüm sıkıntı ise ben her ikisine de hazır değildim. Sonunda önünde durduğum siyah kapı ile hem koridor hem de numaralar bitiyordu. Bu son kapıydı! İlk günkü gibi tekrar içimde ki o eşsiz korku gün yüzüne çıkarken tedirgince etrafımı kontrol ettim. Ortada kimsecikler görünmüyordu. Siyah kapının üzerinde kırmızı bir boyayla yazılmış olan isimler beni ürpertirken odadan gelen rahatsız edici olan kötü enerjiyi hissetmek mideme kramp girmesine sebep oluyordu.

 

Siyah rengini çok severdim ama bu kapı bana o kadar korkutucu gelmişti ki içimdeki sıkıntı her geçen saniye daha da büyüyordu. Kapının koluna uzanacağım esnada kolumu tutan biri tarafından bu eylemi gerçekleştiremedim. Kalbim korkuyla çarparken saçlarımın arasında hissettiğim nefes ve kim olduğunu bilmediğim bu kişi kalbimin durmasına sebep olmadan arkamı döndüm. Kolumu tutan kişi ile göz göze gelince bir anlık yerimde dondum. Yüzü yara bere içinde olan Altemur bana sırıtarak bakıyordu kolumu tutan elini çekmeye çalışınca beni umursamadan göz devirdi ve kolumu daha sıkı tutarak beni kapıdan uzaklaştırdı.

 

" Ne yaptığını sanıyorsun Altemur!" Ses tonumda ki öfke yüzümü kızartırken kendime kızdım. bu defa sessiz bir şekilde fısıldayarak sorumu yeniledim. " Ne yaptığını sanıyorsun Altemur? Amacın ne tanrı aşkına." Şuan karşımda serseri bir tavırla gülen Altemuru boğmak istiyordum. Biraz daha sessiz bir şekilde yaptığı saçmalığı sürdürmüş olsaydı şuan baygın bir şekilde bu soğuk fayansta bilinçsiz bir şekilde yatıyor olacaktım. Korkudan kalbim duracaktı neredeyse! Hala yapmış olduğu saçmalığı üstüne bile alınmıyordu.

 

" Kızım şuan bana teşekkür edeceğine hakaret ediyorsun bunun için senden bir özür bekliyorum." Diyerek göz kırptı.

 

Bir de özür mü bekliyordu gerçekten? Şaka gibi. Ben ona anlamsız bir şekilde bakmaya devam ederken o benim bu şaşkınlığıma gülmek ve ağlamak arasında kalmış gibi bakıyordu. Sonunda burnundan sert bir nefes vererek kolumu bıraktı.

 

" Bak şimdi bu kapını kolunu tutunca." Diyerek kapının kolunu tuttu. İşte o an Altemurun bedeni cızırtı sesleri çıkartarak titremeye başladı. Ben olayın şoku ile kıpırdayamazken kal gelmiş bedenime hareket etmesi için talimatlar veriyordum. Hala elektrik akımının kurbanı olan Altemura aptal bir şekilde bakıyordum. Bir şeyler yapmam gerekiyordu fakat yerimden hareket dahi edemiyordum!

 

Altemur hala elektrik akımının kurbanı olurken. Sonunda düşünme yetimi kazanıp hızla pantolonumun kemerini seri bir şekilde çıkartarak Altemura değmeyecek bir soğuk kanlılık ile onun eline sardım. Altemuru hızla kendime doğru çekerken her ikimizde zemine sert bir şekilde düşerken aldığımız acı verici darbe kısık bir sesle lanet etmemize sebep oldu. O elektriğin kurbanı olmak istemezdim. Ama Altemur benim kadar şanslı bir gününde değil gibiydi o çoktan elektrik akımının kurban olmuştu.

 

Altemur büyük bir şiddetle yere düşünce bedenin'den gelen cızırtı sesleri yüzümü buruşturmama sebep oldu canı yanıyor olmalıydı. benden daha sert düşmüştü kendisi. Ayağı kalkarak dizlerimi ovuşturdum ve Altemura yöneldim.

 

''İyi misin Altemur?'' Hala yerde cenin pozisyonunda olan Altemur'un yanına eğilip onu inceledim. Neden ses vermiyordu?

 

''Lanet olsun çok iyiyim.'' birden yükselen sesi ile yerimden sıçrarken dalgınlığıma küfrederek yüzümü buruşturdum. Bir yandan da komik sözleri beni gülümsetirken kafamı sen iflah olmazsın anlamında sağa sola sallayarak ona baktım.

 

''Tamam hadi kal-'' Cümlemin yarım kalmasına sebep olan sesler ile hızla etrafıma bakındım. Nerden çıktığı belli olmayan lazer ışıkları bütün koridoru sarmış bir şekilde ben ve Altemuru kıskacı altına almıştı. Altemur yerde hala kendinden geçmiş bir şekilde gözleri yarı baygın bakıyordu bana ve şimdi etrafını kuşatan lazer ışınlarına.

 

Altemur'un başının üzerinde geçen lazer ışığı bir kaç santim uzağındaydı. Bu yüzden biraz endişeliydim açıkcası. Eğer kafasını kaldırırsa ciddi anlamda derin ve kalıcı bir hasar oluşabilirdi yüzünde ve kafa tasında. Altemur yerinden kalkmaya çalışınca hızla onu durdurdum. Başının üzerinden geçen kırmızı lazer ışınını gösterdim. Bu çocuk insanı delirtirdi görmüyor muydu kırmızı lazer ışınlarını. Tabi elektrik beyin fonksiyonlarını etkilemiş olmalıydı. Yavaşça kafasını yere sürterek ciddi bir hasar görmemesini engelledim ama yere sürtülen başı biraz ağrıyacak gibi duruyordu. Çocuğun başını resmen vileda gibi kullanmıştım. O da benim gibi ayağa kalkınca derin bir nefes alıp ona sinirli bir ifade ile bakmaya başladım.

 

O benim aksime sırıtıyordu " Elektrik seni çarparken beynin nasibini yeterince almış gibi görünüyor. Yoksa sırıtmanın bir nedeni mi var?" Benim konuşmam ile sırıtması hafif bir kahkahaya dönüştü.

 

"Sana kapı kolunun elektrik akımı ile korunduğunu anlatmak isterken yanlışlıkla gösterdim. Elektrik akımına sen kurban gitme diye refleks olarak kolu tutunca ben akımın kurbanı oldum." Diyerek tekrar kahkaha attı.

 

Onun gülmesi ile bende gülmeye başladım. İnsana gülümsemesini bulaştırıyordu resmen. Gözlerinden geçen hafif bir parıldama beni kendime getirdi. Onu olduğu gibi bırakıp etrafı kontrol ettim. şimdi BİZ bu lazerlerden nasıl kurtulacaktık? Sağ tarafımızda olan kapı ile mesafemiz çok azdı lazerlerin arasından geçerek oraya ulaşabilirdik. Lazerlerin çoğu koridorun ortasına saçılırken köşelere daha az lazer ışını işliyordu bu da bizim için bir avantaj oluyordu. Aklımdakileri plana geçirmek için hızla Altemura döndüm ve planımı anlatmaya başladım .

 

''Tamam da farklı bir yöntem mi denesek acaba? '' Altemurun itiraz dolu sesiyle kaşlarımı çattım. Korkuyor muydu?

 

''Tamam o zaman senin planını dinliyorum paşam anlat bakalım.'' Altemur gözlerini kaçırarak ''Senin planın o kadar da kötü değildi ya.'' İşte dümen böyle çevrilirdi.

 

Saçlarımı bileğimde ki tokayla sıkı bir topuz yapmak istedim fakat kımıldayacak olursam lazer ışınının kurbanı olurdum. Altemur ile birbirimize bakıp başka şans yok diyerek yavaş bir şekilde lazer ışınlarının arasından dikkatli bir şekilde geçmeye başladık.

 

Sağ bacağımı hafif bir açıyla önümde duran lazer ışınına değmemesi için kaldırdım. Uzaktan daha kolaydı oysa burayı geçmeyi düşünmek! Kapının bir kaç adım uzağımda olduğunu görmek derin bir nefes aldırdı başaracaktık. başka şansımız yoktu. Omzumun hizasından geçen lazer ile hafif eğilip altından geçtim ama dizimin hafif yanması ile alttaki lazerin üzerinden geçmeyi unuttuğumu fark ederken gözlerimi yumdum. Şimdi sırası değildi! Duygusallığın sırası değildi. Pantolonumun hafif yanması ile dizlerimde nasibini almış içimde oluşan sıkıntı gittikçe büyümeye başlamıştı. Ayağımı bir jimnastikçi edasıyla kaldırıp hızla son lazer ışınını da atlattım. Kapının önüne geldiğimde kapıyı hızla açıp içerisine göz attım. İlk günlerde geldiğim ve saklandığım içi cesetlerle dolu olan odaydı burası. Nasıl anlamazdım! Tabi olayların şokundan hiç incelememiştim ki. Cesetlerin çürüyen bedenleri daha pis koku salgılamış oda nefes alınamaz bir duruma gelmişti. Koku resmen kendini aşmış leş kokusu veriyordu. Midemin altüst olmasıyla kusma isteğim her an başarıyla son bulacak gibi görünüyordu. Kokunun tadı vardı!

 

Arkama baktığımda Altemur'un kapıya çok az bir mesafede olduğunu gördüm.Onun bu haliyle dalga geçmek isterdim fakat duyduğum bir ses duyularımı kontrol etmemi sağlayarak gelen sese kulak kesilmemi emretti. Koridordan gelen sesler yüzünden otomatikmen başım Altemura doğru döndü. O ise sesi duymamış gibi bihaber bir şekilde hala lazer ışınları ile cebelleşiyordu..

 

"Altemur hızlı ol birileri geliyor .'' Diye fısıldadım. Şapşal bir ifade ile bana bakarken gözleri sonuna kadar açıldı. O da koridordan gelen sesleri duymuş olacak ki hızlı adımlarla yanımda bitti. Kapıyı kapatırken Altemur terli anlını silmek ile meşguldü. Derin derin nefesler alırken bir yandan da ellerini dizlerine koymuş yavaşça ovalıyordu. Elimi belime atınca yerinde olmayan kemer yüzünden hızla Altemura döndüm.

 

"Kemerim yok! Fark ederlerse bizi hemen bulurlar. Benim gitmem gerek her türlü bizi bulurlar. Onlar yetişmeden alabilirim belki." Telaşlı çıkan sesimi oldukça sessiz tutuyordum her ihtimale karşı.

 

''Gerek yok bence ya.'' Sesinden muziplik mi akıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu.

 

''Nasıl gerek yok ya!'' Ona kızgın bir şekilde baktım. Benimle dalga geçiyor olmalıydı.

 

Altemur sırıtarak kafasını sağa yatırıp bana bakınca iyice sinir oldum. Tam sabrım tükenmiş ve sinirlerim tepeme çıkmış bir şekilde bağıracaktım ki belinde gördüğüm kemerim ile ilk şok oldum. Sonrası tebessüme bıraktı belinde ki kemer benimde gülmemi sağlarken ölüleri bir anlık unutup kahkaha atarak gülmeye başlamıştım bu çocuk tam bir baş belasıydı.

 

"En son kemerimi birini haşat edene kadar kullanmıştım seninki de kalın, siyah ve deri olunca değerlendireyim dedim. Hem bence bana sana olduğundan daha çok yakıştı." Diyerek tekrar gülümsedi. Bu çocuk ne kadar da çok gülüyordu ve bu gülümsemeleri gittikçe bana da bulaşıyordu. Şaka gibiydi fakat gerçekti.

 

Hızla odayı ilk geldiğim günkü gibi tararken dışarıdan gelen tanıdık ses stres altına girmemi sağladı. Kaan Salup kalın sesiyle birilerine bağırırken bende odayı inceliyordum. Hiç bir değişiklik yoktu. Gözüme pencere kenarındaki çürümeye başlamış olan doktorun bedeni çarptı midemde ki safra tadı boğazıma kadar çıkarken derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.

 

Ben hala olduğumuz yerde dururken Altemur odayı inceliyordu. Her yeri iyice karıştırıp bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordu. ben ise yakalanacağımızı kabullenmiştim mutlaka bu odaya geleceklerdi. Altemur bir şeyler homurdanarak yanıma geldi beni az ötede duvara yaslanmış olan dolaba doğru götürdü, dolabın kapağını açıp içine girdi. Tamam komik biriydi fakat şuan sırası mıydı?

 

" Ne yani orada saklanmayı mı düşünüyorsun?" Dedim gülerek. Bir kaç kelime homurdandı ama sesi boğuk geliyordu.

 

" Aptal kız buraya gelirsen kurtulmak için bir şansımız olacak." Ne yaptığını merak ettiğim için eğildim ve gördüğüm küçük kapı ile hayatımın şokunu yaşadım resmen. Buraya geldiğimden beri hayatımda hiç yaşamadığım artçı şoklar gün yüzüne çıkmış gibi yüzüme sırasıyla vuruyordu.

 

Kapıdan gelen sesle Altemur hızla beni dolaba çekip dolabın kapılarını içten kapattı. Altemur kapıdan çıktığı an zaman kaybetmeden benimde çıkmama yardımcı oldu. İçeriden gelen bağırış sesleri yüzünden ses çıkarmamaya özen gösteriyorduk kafamın üzerinde bulunan tele değmemek için eğilerek kapıdan çıktım . Kumlu ve karanlık bir tünelin bizi karşılamasıyla sessiz bir şekilde soluklandım burası da neresiydi? Altemur ise bana nazaran daha az şaşkın görünüyordu. İç taraftan kapattığı kapıyı sürgüledi ve bir lider edasıyla önden yürüyerek omuzlarını dikleştirip adımlarını sert bir şekilde atmaya başladı.

 

''Daha önceden bu geçitten geçtin sanırım neden bu kadar rahatsın?'' Sorum ile duran adımları benimde durmamı sağladı. Yanlış bir soru mu sormuştum? Hem neden şuan bana çok ters bakıyordu bu çocuk.

 

''Evet, içeride olan doktorlardan bir tanesi odanın anahtarını bana vermişti uzun zaman önce... Fakat kısa bir süre sonra bunu fark eden Kaan Salup gardiyanlara kaldığım odayı arama emri vermiş o gece bütün suçluları derin bir uykuya hapsederk anahtarı bulmaya çalıştılar. Bir gün arayacaklarını biliyordum o yüzden anahtarı asla tahmin edemeyecekleri bir yere koydum.'' Bir süre sustu konuşmadı ve gözlerini yumarak aklına gelen anılardan sakınmak istedi.

 

Merakıma yenik düşerken olayın devamını da dinlemek için dudaklarımı araladım ''Sonra ne oldu?'' Sorum ile hızla gözlerini açıp bana baktı.

 

''Sonrası mı? Anahtarı Kaan salupun ölen arkadaşı Kezra'nın kafatasına yerleştirdim bu konuda bana yardımcı olan arkadaşlarda oldu tabi.'' Sinsi bir şekilde gülümsedi ve devam etmek için dudaklarını araladı. ''Ölen bir insanın kafa tasını mı deldin?'' Devam etmesine izin vermeden sorduğum soru ile bir süre beni inceledi.

 

''Evet önde derisini sivri bir neşter yardımı ile deldim sonra beyninin olmasına çok şaşırıp biraz kafatasını incelemeye başladım. Sonra beynini küçük parçalara ayırarak yemekhaneye gittim. Bir aşçı kıyafeti giydim onlar gibi oldum! Dikkatlerini gram çekmedim ve Kaan Salup'un akşam yemeğini hazırladım. Kaan Salup o gece arkadaşının beynini yerken bende arkadaşının kafatasına anahtarı zevkle yerleştiriyordum.'' Korkunç bir kahkaha atarak yerimde donmamı sağlayan Altemura korku dolu bir şekilde bakıyordum. Adımlarım her ne kadar geriye doğru gitmek istese de bu dürtüyü kafamdan atarak kendime geldim. İçimden üçe kadar sayıp hızla arkamı dönüp geldiğimiz onca yolu çığlık atarak geri dönmeye başladım. Bu nasıl bir canilikti hala çığlık çığlığa koşarken arkamdan gelen ayak sesleri Altemura aitti bunu biliyordum ve deli gibi korkuyordum.

 

Beş dakikanın sonunda kolumdan çekilmem ile olduğum yerde sendeledim karşımda gördüğüm Altemur kahkaha atarak kolumu bıraktı. ''Hey sakin ol sadece şakaydı nasıl bir tepki vereceğini çok merak ettim.'' Söyledikleri ile korkum gram azalmadı gözümden akan yaş ile yüzümün kızardığına emindim.

 

''Sadece şakaydı bu kadar etkileneceğini düşünmedim.'' Mahçup bir şekilde bakarak kendini affettirmeye çalışıyordu. Fakat cümlesi biter bitmez yüzüne inen tokadım onun bir süre şoka girmesini sağladı.

 

''Umarım bir daha ki sefer böyle aptal bir şakayla beni korkutmaya çalışmazsın inan Altemur kaybedeceğim hiçbir şey yok ve benim.'' Cümlemi yarıda bırakıp ilerlemeye başladım bir kaç adımdan sonra tekrardan kolumun tutulması ile kaşlarımı çatarak arkamı döndüm.

 

''kaybedeceğin hiçbir şey yok ve senin ne? devamını duymak istiyorum.'' diyerek kaşlarını çattı.

 

''O zaman devamını hiç bir zaman duyamayacaksın.'' Gözlerim karanlık ortama uyum sağlarken tekrardan delicesine koştuğum yöne doğru ilerledim burada ne bok dağıtıyorduk biz lanet olsun.

 

''Özür dilerim bu kadar etkileneceğin aklımın ucundan dahi geçmedi. O odayı buraya açılan başka bir kapıdan dolayı uzun bir zaman önce keşfettim o zamanlar sadece bir arşiv olarak kullanılıyordu.'' Lanet olsun bana yalan söylüyordu burayı yeni keşfetmişti ve o dolabı açarak rastgele o küçük kapı ile karşılaşmıştı. Yoksa Altemur elinde ki kelepçeden daha önce kurtulurdu.

 

''Nedense sana inanmıyorum.'' Diyerek cebimde ki siyah kelepçeye ait olan anahtarı çıkardım bir adım geriye atarak tam karşısına geçtim. ''Bu anahtarı o oda da buldum ve sen Altemur daha önce o odaya girdin diyelim ve farz edelim ki dediğin gibi arşiv olarak kullanılıyordu. Peki bu tünelden o sürgüyü sert bir şekilde vurduğun kapıya kolaylıkla erişip o odaya girerek anahtarlara rahat bir şekilde erişebilirdin. Yalanın olduğu bir arkadaşlık mı? Kalsın bence.'' Son sözlerimi de söyleyip anahtarı ona verdim ve kelepçesini yüzünde atlatamadığı şok ile açmasını bekledim. Kelepçesini açıp bana baktı gözlerinde ki duyguyu seçemiyordum karanlıktan dolayı fakat bana olan mahcubiyetini hissetmiştim.

 

''Peki yalan yok o odaya ilk kez girdim Kapı ile karşılaşmam tamamen tesadüf oldu fakat tüneli çoğu zaman kullanıyorum ve ilk defa tünelin bu kısmıyla karşılaştım. Normalde tünele başka bir yerden giriş yapıyoruz ve inan burayı bilen kişi sayısı çok az.'' Söylediklerinde yalan yoktu bunu fark etmiştim bu konuyu daha fazla irdelememek adına kafamı olumlu anlamda sallayarak yürümeye başladım.

 

Yarım saat boyunca düz bir şekilde yürüdük Altemur sağa dönerken bende onu takip ediyordum. Tünel gittikçe zifiri karanlığa çekiyordu bizi bunun üstüne tünelde bulunan farelerin sesleri beni daha çok korkuturken yavaş adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Gözlerim karanlığın bize sunmuş olduğu körlük ile acımaya başlamıştı.

 

''B-bekle.'' Rica edercesine çıkan sesim tünelde yankılanmış ve Altemuru durdurmaya yetmişti. Dizimde ki sızı gün yüzüne çıkarken toprak olduğunu bildiğim zemine sert bir şekilde oturdum ve daha fazla sızlayan dizim gözlerimin dolmasına sebep oldu. Sanırım dizime fazla yüklenmiştim.

 

''Ne oldu?'' Altemurun sorusu ile ''Dizim biraz acıyor.'' Sesimde ki ağlamaklı ton beni bile şaşırtırken Altemurun bir kaç adım ötemde oturduğunu hissettim. Zifiri karanlığın verdiği körlük devam ederken şuan ikimiz de sessizliğe gömülüp bir süre susmayı tercih ettik.

 

''Karanlıktan korkar mısın?'' Altemur'un sorusu üzerine biraz düşündüm.

 

''Hayır.'' Cevabım onu şaşırtmış olmalı ki bir kaç saniye sessizliğini korudu.

 

''Her insanın korkusu vardır genellikle kızlar karanlıktan korkar yoksa ben mi öyle biliyorum Melis?'' Söyledikleri ile derin bir nefes aldım.

 

''Çoğu kız karanlıktan korkar bu doğru fakat onların hayatını karanlığa boğan insanlardan dolayıdır bu. Ben karanlıktan korkmam Altemur ben insanların karanlık tarafından korkarım siyah zaten hayatımın tamamını kapsıyor. Karanlık bir dünyaya hapsedilsem çok fazla değişen bir şey olmaz benim için.'' Cümlelerim ardı ardına dudaklarımdan dökülürken yüzümde acı bir tebessüm yer edindi.

 

''BEN KARANLIKTAN KORKMAZDIM! BEN İNSANLARIN KARANLIK TARAFLARINDAN KORKARDIM.''

 

**********

 

Atletimin arasına sıkıştırdığım günlük beni rahatsız ederken hala içinde ki yazılara bakmamanın vermiş olduğu pişmanlığı yaşıyordum. Yürüdüğümüz tünelin içinde kaybolmamak amacıyla Altemurdan kemeri almış ve bir ucunun onun bir ucunu benim tuttuğum kemer ile yolumuza devam ediyorduk. Yarım saat önce Altemuru kaybettiğimden dolayı içimde oluşan korkuya baş eğmemek amacıyla böyle bir çözüm sunmuş Altemurda irdelemeden kabul etmişti.

 

Sol tarafa döndüğümüz vakit karşımıza çıkan kapı ile yerimde durdum benimle birlikte duraksayan Altemur yüzünde memnun bir ifade taşıyordu. Ben ise şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım her yerde karşımıza bir kapı çıkıyordu ve bu kapılar nedense hiç doğru yola çıkmıyordu.

 

Altemur kapının sağ ve üst köşelerine şifreli bir şekilde vurunca kapı yavaş bir şekilde açıldı.

 

Altemur hızla yüzünü görmeme bile müsaade etmediği genç çocuğa sarılınca göz devirdim başımı yere eğmiş ayaklarıma bakıyordum. Benim ne işim var yahu senin arkadaşlarının yanında.

 

Birbirlerinden ayrılınca karşımda gördüğüm kişi ile şok oldum. Yabancı ile göz göze gelince bana anlamaz bakışlar atarak yüzümü taradı bu karşılaşmayı beklemiyor olmalıydı şahsen bende beklemiyordum.

 

" Alkan kardeşim uzun zaman oldu."

 

 

 

 

 

 

 

 

Evet arkadaşlar yeni bölümü nasıl buldunuz?

 

Altemur hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Yabancının ismini öğrendik sonunda :)

 

Alkan ismi sizce de Yabancıya uymadı mı?

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:) özellikle satır arası yorumlarınızı❤

 

Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizi seviyorum ❄ tanelerim.

 

👉KARSAZ burdan hesabımı takibe alabilir yapacağım çoğu duyurudan haberdar olabilirsiniz.

 

Bana ulaşmak için Instagram: @yourkarsaz hesabından yazabilirsiniz. Alıntıları Instagram hesabından paylaşıyorum sorularınız varsa sorabilir benimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Bu arada Instagramda: @yourkarsaz hesabını takip etmeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️

 

 

 

 

 

Loading...
0%