Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8.Bölüm

@kartanecy_nidaa

* Işın ıssız bir sokağa girmiştir... Bu sokak tamamen taşlardan yapılmış binalarla doludur ve yüksek binalardır. Işın kendi telefonunu bir pencereye koyar ve videoyu başlatır.. Işın sağına soluna bakınmaya başlar... Beklediği biri vardır... Ama bu kimdir? Ve neden bu kadar gizlidir? Issız bir sokakta buluşacak kadar önemli olan şey nedir? Işın bir kaç dakika olduğu yerde dolaşır... Ve sonunda bir araba gelir... Arabanın içinden biri iner...

Işın : Sonunda gelebildin!

Gizli kişi : Sana bu olaya gitmeden önce söyledim! Bu iş çocuk oyuncağı değil!

Işın : Biraz elinden gelenin fazlasını yapman gerek, farkındasın değil mi?

Gizli kişi : Madem çok iyi biliyordun! Kendin tek başına yapsaydın!

Işın : Neden senden yardım İstediğimi çok iyi biliyorsun! Durum ne? onu söyle bana sen.

Gizli kişi : Şuan bir sorun var ama yok.pek bir şey anlamadım.

Işın : Ne demek bir şey anlamadım, bilmiyorum! Dalgamı geçiyorsun sen benimle? İki saat boşuna beklemişim seni! Birde güveniyorum sana!

Gizli kişi : O kadar çok güvenseydin pencereye telefonunu bırakıp bizi videoya çekmezdin! Ve ben başta da söylediğim gibi... Güvenmediğim kişiyle iş yapmam! Bundan sonra teksin Işın! (arabasına doğru yürür)

Işın : Tamam, özür dilerim.

Gizli kişi : Neden sana tekrar güveneyim?

Işın : Benim gibi birini bir daha bulmazsın çünkü!

Gizli kişi : Senin gibi ucuz, güvenilmez, sahtekar birini tekrar bulup niye hata yapayım?

Gizli kişi arabasına binip gider...

Işın : Allah kahretsin seni! Sende bensiz bir şey yapamazsın!

Işın ıssız sokaktan çıkıp iş yerine doğru dedesinin yanına gider...

 

Şimal Aktuğun aldığı yeni stilettosunu giymiştir ve okula havalı bir giriş yapar... Şimal baştan aşağı moda ikonu bir kadındır... Zarif gülüşü... Keskin yüz hatları... İmalı bakışları... Ve tabii ki zekâsı... Şimale hayran kalmamak elde değil gibi bir şey...

Fakat arkasından Talya göz alıcı kırmızı arabasıyla okula bomba gibi bir giriş yapar!

Talyanın kendini özgü, has bir tarzı vardır... Saçlarındaki röfle... Çok profesyonelce yapılmış olan makyajı... Adeta barbie filminden bir karakter gibidir... Talya çok yeteneklidir! Hem dans ediyordur, resim çiziyordur... E tabi ki de birde moda tasarımcısıdır...

 

Şimal arkadaş grubunun yanına gider...

Şimal : Selam gençler gününüz nasıl gidiyor! Tabi şuan böyle Bi parlaklık, canlılık gelmiş olabilir hayatınıza çünkü ben geldimm

Arkadaşı : Tabi canım sen zaten mükemmelsin!

Şimal : Biliyorum hayatım!

Diğer arkadaşı : Ya ama bence şu aralar moda olan bir şey var ve çok mantıklı!

Şimal : Hmm neymiş o?

Arkadaşı : Mesela sürekli ünlü markalardan giyinmiyorsunda kendi markanı kendin yaratıyorsun ve kendi markanın tanıtımını kendin yapıyorsun!

Talya : Ay çok özür dilerim! Ama sanki benim trendim konuşuluyor...

Arkadaş : Evet senden bahsediyordum Talya gerçekten mükemmel bir fikir!

Talya : Çok teşekkür ederimm ama herkeste yaratıcılık olacak diye bir şey yok!

Talya tam gidecekken şimalin stilettolarını görür!

Talya : Ayakkabıların çok güzel! Benimde çok tarzım olan bir ayakkabı, hatta bir ayakkabı çizimim de ilhamımı bu ayakkabıdan almıştım!

Şimal : Teşekkür ederim canım! Zaten bu kadar mükemmel işler çıkarılmasa... ünlü markalar olmasa... ilham nereden bulunurdu ki?

Talya : İlham çoğu zaman içimizdedir... Tabi aynayı sadece makyaj yapmak için kullanan insanlar bunu fark edemez!

Arkadaş : Aaa mükemmel bir söz, kitabımda kullanabilir miyim?

Talya : Tabi ki! İlham verdiysem ne mutlu bana!

Talya gider... Şimal Talyayı çokta umursamaz.. Çünkü Aktuğun asıl sevgilisinin o olduğunu bilmiyordur! Sadece Aktuğun başka bir sevgilisi olduğunu biliyordur...

 

Elçinle Emir üniversiteye gelmişlerdir...

Elçin kartını bulamaz.

Elçin : Emir kartımı unutmuşum sen basar mısın yerime

Emir : Basarım tabii de sen unutmazdın kartını..

Elçin : Bugün yaşadıklarımızın etkisinden çıkamıyorum.

Emir : Artık bu konuyu konuşmayalım, anlaşılan biri canımızı sıkmaya çalışıyor. Buna izin vermeyelim!

Elçin umutsuz bir şekilde bir şey demeden yürümeye devam eder... Elçin daha önce gördüğü İspanya gezisinin posterini görür ve emire gösterir..

Elçin : Emir! Bu sana bahsettiğim gezi.

Emir : Tamam tarihine bak o zamana kadar çalışalım.

Elçin : Benim çalışmaya ihtiyacım yok ama senin için bakacağım.

Elçin tarihe bakar... Ve...

Elçin : Eee şey, haftaya sınav...

Emir : Ne!

Erdem : Fazla yakın bir tarih!

Elçinle Emir Bi anda arkalarına dönerler...

Elçin : Erdem senin ne işin var burada?

Emir : Sen nasıl girdin?

Erdem : Artık bende bir üniversiteliyim.

Elçin : Saçmalama Erdem.

Erdem : Üniversitenize girmek o kadarda zor değilmiş. Senin kartınla girdim. Kartını evde unutmuşsun!

Elçin : Ver şunu! Kartını ben aldım demiyorda, unutmuşsun diyor!

Erdem : Ben almadım!

Elçin : Her yere bakmıştım! kartım odamda yoktu!

Erdem : Körsen bu benim sorunum değil. Tıpkı benim beynimde sorun olmasının senin sorunun olmadığı gibi!

Emir güler. Ama Elçin gülmez.

Erdem : Noldu Elçin?

Elçin : Bir şey olmadı, sınava çok az kalmış.

Emir : Sen niye stres yapıyorsun ki? Ne de olsa çalışmaya bile ihtiyacın yok!

Elçin : Tabi ki de bi göz atarım Emir. Hadi gel de şu kaydı yaptıralım bari. Erdem sen bizi burada bekle! Kaybolma sakın!

Erdem : De ecuerdo! (tamam)

Elçinle Emir kayıtlarını yaptırmak için rehber odasına giderler... Kapıyı tıklatıp içeri girdiklerinde karşılarında Ayazı görürler! Ayaz ve defne odada oturuyorlardır!!!

 

Mehir sonunda Boranın gönderdiği ilk kutuyu açabilecektir ama tabi ki şifreyi artık bulması gerekiyordur. Ama bir daha hata yapmamak için yazdığı kelimeleri not aldığı defterini bulması gerekiyordur! Mehir valizlerinin içine bakar, çekmecelerine bakar fakat bir türlü bulamaz... Mehir koridorda bi tıkırtı duyar... Mehir odadan çıktığında Ayla da çıkar. Ve tostik yerde dönüp duruyordur... Mehir Aylayı görünce içeri geri dönecekken...

Ayla : Nereye kadar kaçacaksın Mehir? Hadi bugün kaçtın, yarın? Yarında kaçtın diyelim, diğer günler...? Artık ömür boyu bu evdeyiz.

Mehir : Sen öyle san! İlk fırsatta bu evden gideceğim.

Ayla : Nereye? Mezaramı? (kahkaha atar) bu saatten sonra senin bu evden ölün çıkar!

Mehir : Ne yapacaksın? Öldürecek misin beni?

Ayla : Yoo benim öldürmeme gerek yok bence, boş yere elimi kana bulayamam ama bulayacak kişiler vardır elbet! Mesela sen!

Mehir : Herkes evdeykende böyle tehditkâr konuşsana! İkimiz yalnızken çıkarıyorsun gerçek yüzünü!

Ayla : Yok vazgeçtim, sen korkarsın! Öldüremezsin! Senin yapabileceğin max hareket beni itmek olur onuda sonucunu düşünmeden yaptın zaten o yüzden seni affettim.

Mehir : Sen kimsinde beni affediyorsun? Sen kendi yaptığın hataların farkında değilsin galiba? (güler)

Ayla bir anda ciddileşir! Mehire doğru yürümeye başlar...

Ayla : Ben hata yaptım! Hiç haketmeyen kişiler için yaptım hemde! Cezamıda o salak akıl hastanesinde yatarak ödedim. Ama sen? Sen ödedin mi Mehir, şöyle bir düşün, bütün geçmişini mercek altından geçir...

Mehir : Benim hayatım ve ne yaşadıklarım seni ilgilendirmiyor!

Ayla : Evet, umrumda değil zaten. Fakat cezanı çekmemen bana batıyor!

Mehir : Defol git odana!

Ayla : Bu kadar korkma benden ya hiç eğlenceli olmuyor böyle! Ya da kork! Senin yerinde olsam bende korkardım çünkü! Her attığım adıma dikkat ederdim! Zıtlaşmazdım! Birde çok dikkatli olurdum!

Ayla arkasını dönüp kendi odasına doğru gider...

Mehir : Seninle iyi anlaşacağımı ya da senden korkacağımı zannediyorsan yanılıyorsun!

Ayla : Kendine dikkat et Mehir!

Ayla tostiği alıp odasının kapısını sert bir şekilde kapatır... Mehirin dolabının üstündeki hurç bir anda arkasına düşer!

Mehir korkar hurca bakar.. Aylanın odasına bakar... Hiç bir mantık kuramaz...

Ayla odasının kapısını açmadan

Ayla : İyi misin! Diye bağırır)

Mehir sinirlenip kapısını kapatıp aşağı iner bahçede nefes alır...

 

Bahçenin yakınında duran Bora...

Bora : Daha çok nefes almaya çıkacaksın Mehir! Daha çok...

Bora Yancısı 1'i arar..

Bora : Hadi gel artık nerede kaldın! ağaç oldum burada!

Yancı 1 : Geliyorum yakınlardayım.

Bora : Çabuk ol! Mehirdede extra bi durum yok. Yine kutu fln gönderelim buna hayatı renklensin!

Yancı 1 : 2 hazırlasın ben götürürüm.

Bora : Doğru sen hazırlamıyordun. Kafam karıştı iki kişisiniz ama yerinizde durmuyorsunuz!

Yancı 1 arabasıyla tam Boranın önünde durur! Bora mest olur...

Bora : Vay be! Havaya bak..

Yancı 1 : Atla hadi! O kadar söylendin..

Bora : (dalga geçerek) Fazla hızlı sürme ama araba tutuyorda beni!

Yancı 1 : Bora sen misin? Yoksa seni öldürüp yerine mi geçtiler?

Bora : Öyle bir şeyin ihtimali olsaydı üsttekilerin baş patronu olmazdım!

Yancı 1 : Bu lafın üstüne uçulur!

Yancı 1 gaza basıp gerçekten arabayı uçurur!

 

Elçinle Emir rehberlik odasında oturuyorlardır...

Ayaz : Tamda iş görüşmesinin üstüne geldiniz çocuklar!

Elçin : İyi de siz fabrika yönetmiyor muydunuz? Rehber öğretmenlik ne alaka?

Ayaz : Önceden rehberdim ben ama tabi tahmin edersiniz fabrika işinde daha fazla para vardı.

Emir : Çok mantıklı bir hareket olmuş. İşin hayırlı olsun tekrardan abi.

Ayaz : Sağolun çocuklar. Bu arada Defne hanım evi satın aldığım kişi.

Defne : Merhaba çocuklar ben yardımcı müdürüm herhangi bir sorununuz olursa banada gelebilirsiniz.

Defne okuldaki müdür yardımcısıdır ve artık ayazda rehber öğretmendir ama hala bir boş odaları vardır...

 

Erdem üniversitenin içinde otururken Liliti görür..

Erdem : Lilit!

Lilit : Noldu çocuk, yolunu mu kaybettin!

Erdem : Hayır, tanımadın mı beni?

Lilit : Tanıdımda adını hatırlamıyorum.

Erdem : Ben Erdem.

Lilit ileride Balcayı görür... Ve bakışırlar... Lilit ilk olarak Balcanın koluna bakar ama giydiği şey yarım kolludur o yüzden kolunun üst kısmını göremez... Lilit in Balcanın koluna bakmasının sebebi bir yıl önce beraber dövme yaptırmış olmalarıdır.. İkiside kolunun üst kısmına 4519 yazdırmıştır...

Erdem : Lilit?

Lilit balca ya bakmayı bırakır...

Lilit : O itici ablan nerede senin.

Erdem : Onlar abimle rehberlikte.

Lilit : İyi otur burada!

Lilit tekrar Balcanın olduğu yere bakar ve Balcayı orada göremez...

Lilit biraz ilerleyip duvarların kitaptan olduğu yere oturur... Burası çok sanatsal bir yerdir hatta yer bulmak çok zordur fakat şuan çoğu kişinin ders saatidir o yüzden yer bulmuştur, ama eskiden buraya hep Balcayla beraber gelirlerdi... (Geçmişe dönüş)

Balcayla Lilit gülüşüyordur...

Balca : Ağlamaktan gözlerin kızardı bu arada!

Lilit : Gerçekten canım acısa şuan gülemezdim! Ayrıca ilk defa dövme yaptırdım.

Balca : E ilk dövmemiz olduğu için ve Aramızdaki arkadaşlık bağı hiç kopmayacağı için beraber yaptırdık.

Lilit : Hiç pişman değilim. Bence çok güzel oldu...

Balca : Evet çok gizemli duruyor gerçekten. Hani mesela böyle gizemli bir senaryonun içindeyiz ve şifreyi bir tek biz çözmüşüz gibi fln.

Lilit : Evet ya. Zaten bizden başkası çözebilir mi? Okulun hepsi salak, biz hariç!

Balca : Hımm cidden gereksizler ordusu. Ama bak bu üniversitede bu kitaptan duvarlı yer birde dövmemiz, bizi başka bir seviyeye çıkarıyor..

Lilit : Evet kesinlikle katılıyorum, hatta biz neden bu kitaptan duvarlı yere bir isim takmıyoruz!

Balca : Aaa süper fikir! Hadi düşünelim, ne olsun?

Lilit : Cool bir şeyler olsun.

Balca : Çok yaratıcı olmayacak ama "Bookwall" nasıl?

Lilit : Waow çok cool cidden!

Balca : O zaman buranın adı artık "Bookwall"....

 

Çoğu kişinin dersi bitmiştir ve neredeyse herkes bahçededir... Zaten bahçe çok fazla büyüktür! Bir anda son hızla bir motor gelir ve okulun önünde durur...

Emir : Motor çok iyii!

Elçin : Kim ki bu?

Akay kaskını çıkarır.

Elçin : Öf kaskın altından çıka çıka Akay çıktı!

Erdem : Başka birini mi bekliyordun?

Emir : Bi dakika Akay okulu bırakmamışmıydı!

Akay motorla gelmiştir fakat yalnız değildir arkasında biri vardır... Kendi kaskını çıkardıktan sonra Işının da kaskını çıkarır ve el ele tutuşarak okula havalı bir giriş yaparlar!

Şimal : ( kendi kendine) Aaa Aktuğun kardeşi değil mi bu ya! Sevgilisi bumuymuş! Başka birini bulamamış mı? Ne bu Mahkeme duvarı gibi! (göz devirir)

 

Bora: (arabanın içinden) Süper her şey planladığımız gibi!

 

 

Loading...
0%