@kasirgalidusler
|
“HER GEÇMİŞİN KANLI BİR İZİ VARDIR. BİZ İSE BU KANLI İZİ YARATAN KATİLLERİZ”
N.G
CEM ADRİAN- KÜL CEM ADRİAN-KESEKİN
≠≠≠
Bazı anlar vardır, hayatımızın en büyük dönüm noktası dediğimiz. İşte benim en büyük dönüm noktam ise 10 yıl önceki vahşetti. Bazı insanların eğlencesi bazı insanların canına mal olmuştu. İşte tam buydu benim dönüm noktam. Ellerine silahları alarak 'acaba en çok kim öldürecek' yarışıydı. Gözlerini dahi kırpmadan silahlarını doğrultarak binlerce insanın yaşamını aldılar. Buna da zevk diyerek geçtiler. Ama onların zevki bizim içimizde kor oldu, acı oldu. İçimiz yangın yeri oldu. Ama onlar sefalarını çektiler. Adalet yerini bulmadı. Bizim adımız 'İNTİKAMCILAR' Ailesinin kanının yerde kalmasına asla izin vermeyen kişileriz. Bu uğurda can bile vermeye hazırız. Ve yaptık da. İntikamımızı aldık. Ya da öyle sandık. Gecenin dediği isim beynimde dolaşırken aklımda sadece bir soru vardı. 'İntikamımızı alamamış mıydık? Yıllarca planladığımız intikamımızı?'. Sorular hala beynimde cirit atarken kalbimde deli gibi atıyordu. Bunun nedeni ise korkumdu. Ben başaramamaktan korkuyordum tam şu an. "Nasıl yani?" sorusu çıktı dudaklarımdan. "Sen sadece piyonları öldürdün Lalin, şahı değil. Yani şahı yenmeden oyun bitemez." Nefes alışverişim hızlanırken gözlerimden kararmaya başlamıştı. Başım döndükçe artan sinirimden dolayı iyice kendimi kaybetmiştim. İntikamı alamamış olmayı sindiremiyordum. Yıllarca bekledim bu anı elde edememek ağır geliyordu. Sinirle kolumu Geceden çektikten sonra sinirle etrafa baktıktan sonra dudaklarımdan acı bir haykırış yükseldi. Avazım çıkana kadar bağırdıktan sonra acıyla dizlerimin üzerine yığıldım. Kendimi sıkmaya devam ederken gözümün önünde eski anılar canlandı. Annemin sesi, babamın gülüşü ve kardeşlerimin bağırıp çağırmaları. Aklımda canlanan anılar göz yaşı olarak gözlerime geldiğinde ağlamamak için ettim yemini hatırladım. Ben asla ağlamamalıydım. Ağlamamak için kendimi sıktığımda başımı yukarı kaldırarak yıldızlara bakmaya başladım. "Özür dilerim anne, özür dilerim baba, özür dilerim kardeşlerim" bir süre duraksadıktan sonra devam ettim. "İntikamınızı almayı beceremedim için çok özür dilerim." Ben onlara verdim sözü tutamamıştım. Yıllarca planladım şeyi becerememiştim. Ben işe yaramazın tekiydim. Kendimden nefret ediyordum. En çok da olduğum sıfattan, yani Lalinden nefret ediyordum. 10 koca yılımı nefretten başka bir duyguya yer vermeyen içimdeki katilden nefret ediyorum. Ben hala dizlerimin üzerine çökmüş bir şekilde otururken omuzuma bir el dokundu. Gecenin eliydi. Ve oda dizlerinin üzerine çöküp yanıma geldiğinde bakışlarım ona döndü. "Her yara bir anda kapanmaz. Her yara verilen büyük bir sabır sonrası kapanır." gözlerimin içine bakıyordu yine bilgelik ifadesiyle. "Koca bir 10 yıl gitti ömrümden Gece. Daha ne kadar gitmesi lazım?" sordum soru karşısında yüzünde küçük bir tebessüm belirdi. "10 yıl boyunca savaşmadın sen Al-" dedikte sonra hızla sustu. O ismin devamını getirememişti. Bakışlarımız kesiştiğinde " Özür dilerim lalin" dedi pişman bir ifadeyle. "Bu intikam sona erene kadar o ismi sakın söyleme" dedim emredici bir tonda. "Sen nasıl istersen Lalin " dedikten sonra tekrardan ayağa kalktı. "Konuşmaya evde devam edelim. Mine arayıp duruyor." dedi. Zaten beni Mine dışında fazla merak edende olmazdı. Bana elini uzattığında ona ihtiyacım olmadığını bir kez daha kanıtlayarak ayağa tek başıma kalktım. Arabaya doğru onu beklemeyerek ilerlediğimde onun da peşimden geldiğini gölgesinden anlamıştım. Normalde sürekli sürücü koltuğuna binerken fazlasıyla yorgun olduğum için diğer koltuğa binmeyi tercih ederek yan koltuğa oturdum. Gecede sürücü koltuğuna geçtiğinde arabayı hızla çalıştırarak ilerletti. İkimizde susuyorduk. Kavga da etmemiştik ama susuyorduk. Konuşmayı tercih etmiyorduk. Bazen susmak yapılan en büyük konuşmadır. **** Ana yola çıkmamıza az kala yolun ortasında beliren iki büyük odun parçasıyla Gece arabayı yavaşlatırken bu odunların gelirken olmayıp da şu an burada nasıl olduğunu merak ediyorduk ikimizde. Arabayı durdurduğunda kaşlarını çatarak etrafa bakmaya başladı. "Bu odunlar buraya nasıl geldi?” Bende etrafa bakmaya başladığımda ağaçların arasından bir adam çıkarak yanımıza yaklaştı. Gece'yle bakışlarımız kesiştiğinde Gece tuşa basarak kapıları kilitledi. Ağaçların arasından çıkan adam Gece'nin tarafına ilerleyerek cama tıklattığında Gece bana döndü. "Yanında silah olma ihtimali kaç?" diye bir soru yöneltti. Adama dikkatlice baştan aşağı süzdüğümde aklıma sadece iki ihtimal geldi. Ya intikam aldığımız adamlardan birinin adamıydı ya da normal birisi. Buranın etrafında bazı köyler olduğu için oradan birisi olabilirdi. Aslında ikinci ihtimal daha yüksekti çünkü bizi öldürmeye tek kişi yollayacak halleri yoktu. Korkunun ecele faydası olmadığı için en iyisi açmaktı. Belimdeki silahı çıkartarak göstermeden aşağıda tuttum. "Sen aç camı en küçük hamlesinde ondan hızlı davranarak öldürürüm " dediğimde Gece de bana gururla baktı. "Lalin herkesten daha hızlıdır çünkü" dediğinde bende ona göz kırptım. Gece camı indirdiğinde dışarıdaki adam bize doğru yaklaştı. "Sonunda be kardeşim. Sonunda camı açtınız." diyerek sitemle konuşurken Gece'yle şaşkın bakışlarımız kesişti. "Zaten hava esiyor." diyerek sitemine devam etti. "Kimsin?" diye soruyu yönelttiğimde adam bize daha çok yaklaştı. Yüzü daha net bakış alanıma girdiğinde artık daha iyi seçebilmiştim. Esmer birisiydi. Siyah saçlı, siyah gözlü, kirli sakallı ve yapılı birisiydi. Ayrıca baya da uzundu. "Ben Serkan bayan " diye cevap verdi. "Çok açıklayıcı oldu ya... Kimsin dedim?" sert bir şekilde sordum soru karşısında kaşları çatıldı. "Biraz sonra öğrenirsin bayan." bakışları Gece'ye döndü. "Beni takip edin, aradığınız soruların tüm cevabı burada." Son dediği şeyden sonra daha fazla kalmadan geldiği ağaçlık bölümüne doğru ilerlerken bize hiç bakamamıştı. Geleceğimizden emin gibiydi. Bende zaten öyle yapacaktım. Kapıyı hızla açarak adamın peşine takılınca Gece de hızla arkamdan bağırarak peşime takıldı. "Kızım sen manyak mısın?" Diye söylenerek arkamdan gelmeye devam ederken bende Serkan denen adamın peşinden ilerliyordum. "Lalin sen ruh hastası mısın?" Gece'yi duymamazlıktan geliyordum. "Lan herifin peşine niye takıldın. Ya bu bir tuzaksa" diye arkamdan bağırdığında Serkan denen herif birden kahkaha attı. "Sizi öldürmek istesem inan ki asla ormana çekmezdim." diye bir cevap verdiğinde Gece'de bir anda güldü. "Beni öldürmek o kadar kolay değil yalnız" "Aslında bakarsan yanındaki kızdan daha kolay bile diyebilirim." " Ben özel eğitimliyim" gibi bir saçma cevap verince Gece ben bile gülmek istemiştim. Biz hala ilerlerken sonunda ağaçlar bitmiş açık bir alana çıkmıştık. Ama açık alanda boş değildi. Sayamayacağım kadar çok adam vardı. Bellerinde silahlarıyla sıraya dizilmiş bir şekilde hareket etmeden duruyorlardı. Serkan durduğunda bize doğru döndü. "İşte geldik" dedi. "Burası neresi gibi iğrenç bir soru sormak yerine şunu merak ediyorum. Sahibin nerede?" sorduğum soru karşısında kaşları çatıldı. "Ben bir mal mıyım ki sahibim olsun?" dedi sinirle. "Zengin bir züppenin köpeğisin bence" diye cevap verdiğimde sinirle kafasına hafifçe sağ tarafa doğru eğdi. "Dua et sana zarar vermem yasak, yoksa buradan asla canlı çıkamazdın." Onun aksine ben kafamı keyifle sağ tarafa yatırdım. "Sahibin sana ısırmayı yasakladı sanırım." dedim. "Kes sesini" diye bir adım öne atıldığında "Serkan!" diye uyarıcı bir tonda ses yükseldi. "Dur orada" soğuk ve sinirli sesin sahibini ararcasına gözlerim etrafı taradığında Serkan da verilen komutla olduğu yerde durdu. Ben etrafa bakarken sağ tarafımızda kalan ağaçlık bölümden bir kişi çıktı arkasında adamlarla. Tişört ve pantolon giymesine rağmen gayet şık duran bu adam bize doğru geliyordu. Uzun boyu ve heybetli vücudu ile Serkan’dan bile daha yapılıydı. Yanımıza gelerek durduğunda doğrudan bakışları Serkan'ı buldu. "Bir kadına karşı asla ama asla şiddete yönelik adım dahi atmaman gerektiğini sanırım sana kimse öğretmedi." Adamın kurduğu cümle karşısında Serkan sinirle kafasını eğdiğinde ben aksine biraz şaşırmıştım. "Bir daha böyle bir şey görmek dahi istemiyorum." Serkan'a son bir bakış attığında sonunda bizi hatırlamış olacak ki bakışları bizi buldu. Yemyeşil olan gözleri ile benim gözlerim birleştiğinde adamın sert ve ifadesiz yüz hatları fazlasıyla tüyler ürpertici geliyordu. Tabi ben Lalin olmasaydım korkabilirdim ama Lalin asla korkmazdı. "İnsanlara karşı tavırlarınıza dikkat etmenizi öneririm." dedi bana doğru bakarak. Ona cevap vermedim. "Çünkü sizde terbiye almamış gibisiniz." Yine cevap vermedim. Uzun bir sessizlik oldu. Adam ikimize dikkatle bakarken kaşları çatılmıştı. "Ben Eymen Karaoğlu Lalin"
Bu o muydu? Gece'nin dediği kişi? Bize yardımcı olacak kişi. "Nasıl?" dedim merakla. "Senin tek kurtuluşun olan kişi Lalin." diye devam ettiğinde bir şey sormak için ağzımı açtığım sırada elini havaya kaldırdı. "Şimdi gidebilirsin." dedi sert bir tonda. Kaşlarımı çattığımda sinirlerim bozulmaya başlamıştı. "Bana emir verme haddini sana kim verdi?" dedim. "Kimsenin vermesine gerek yok, ben senin emir verdiğin kişilere benzemem Lalin, sende söz dinlemeyi öğren." dedi. "Bende o emir verdiğin kişilere benzemem Eymen Karaoğlu haddini bil." " Bana mecbursun Lalin. Bu yüzden söz dinle." son dediğinden sonra daha fazla konuşmadan arkasını dönerek hızlıca uzaklaştı yanımızdan. Bende sinirle arkamı dönerek geldiğimiz yöne geri gidince Gece'de peşime takılmıştı. Hızlı adımlar attığım için Gece baya benden geride kalmıştı. "Lalin bekle." diye bağırdığında onu asla dinlemeden ilerledim. Sonunda arabaya vardığımızda sürücü koltuğuna ilerleyerek arabaya bindim. Arkamdan koşarak gelen Gece'de hemen yan koltuğa oturdu. "Lalin sakin." dedi. Ama asla kimseyi dinlemek istemiyordum. Arabayı çalıştırdıktan sonra gaza var gümle basarak hızlı bir şekilde biz gelene kadar çekilmiş olan odunların olduğu yerden uzaklaştım. Hızım o kadar artmıştı ki kaza yapsak arabanın içinde hayatta kalmamız imkansızdı. Ama umurumda değildi. Son gaz ana yola çıktığımızda hızımız daha çok artmıştı. "Lalin sakin ol" dedi yine Gece. "Sinirlerine hâkim olamadın sürece asla ama asla kazanamazsın." "Lalin kazanacak" dedim kesin bir tonda. "Bu kadar emin olma Lalin" dedi. "Ben bundan eminim" Eve sonunda vardığımızda ani bir frenle vurduğumuzda Gece öne doğru savrularak kafasını cama çarptı. Acıyla bağırdı. "LALİN" "Benim kazanmamı engelleyecek kimse yaşamaz Gece " dedim tehditkâr bir tonda. "Önüme kimse çıkamaz." onu dinlemeden arabadan indiğimde o inmemişti aksine. Kapıya vardığımda biraz daha sakinleşerek zile bastım. Çok geçmeden kapıya koşarak gelen ayak seslerini duyduktan sonra Mine kapıyı açtı. Gülümseyerek bana sarıldığında benim için endişelendiği belli oluyordu. "İyi ki geri döndün Lalin. Senin için çok korktum "dedi. Geri çekildiğinde elimden tutarak içeri çekiştirdi beni. Salona vardığımızda her zamanki gibi yine yaptı lezzetli yemekleri yapmıştı ve herkes sofradaydı. Beni de çekiştirerek baş köşeye oturttu. Tabağımı bile hazırlamıştı. "Bunlar sevdiğin yemekler Lalin, bol bol ye" dedi gülerek. "Teşekkürler" dedikten sonra sımsıcak bir şekilde bana gülümsedi Mine. " İntikamı almamız lazım Lalin" sesin geldiği yöne döndüğümde Yaseminin sinirli gözleri ile karşılaştım. "Alacağız" dedim. "Ne zaman diye bir soru yöneltti Cenk." en küçüğümüzdü ama nefreti en fazla olanlardan biriydi. "En kısa sürede." diye cevap verdim. "Bizim sabrımız kalmadı Lalin." dedin Yasemin. "Bu insanlar çok bile yaşadı onları teker teker acımdan öldürmeliyiz." intikam ateşinin içinde yandığı en belli olan Yasemindi. Annesi, babası ve 3 yaşındaki kardeşi öldürülmüştü o insanlar tarafından. Geriye ise sadece kardeşi Cenk ve o kalmıştı. "Bende elimden geleni yapıyorum Yasemin. Bende sizin kadar intikam almak istiyorum ama hemen de olmuyor." dedim sinirle. "Olmak zorunda " dedi yine Yasemin. " O zaman oldur hemen olmak zorundaysa " dedi dakikalardır susan Aras. İntikamcıların en sessiz ve bilinmez üyesiydi. "Her şeyi Laline yüklemeyin " dedi. "Sen hiç konuşma Aras " diye çıkıştı Yasemin. "Biz en azından işe yarıyoruz ama sen akşama kadar gezip tozuyorsun. Hiçbir işe yaradığın yok." "İşe yaradığı tek konu erkek tavlamak olan sen mi bunu diyor" Aras'ın sert cümlesinin ardından yasemin cevap verecekken elimi sertçe masaya vurduğumda herkes bir anda bana döndü. "Kesin sesinizi ya da siktirin gidin. Yemekte kavga istemiyorum" dedim emredici tondan sonra Yasemin ağzını açmaya dahi cüret edememişti. Lalin e kimse cevap veremezdi. Herkes önündeki yemeğe döndüğünde bende tam başlayacakken telefonumun çalması ile bakışlarım ekrandaki bilinmeyen numaraya döndü. Açarak kulağıma götürdüğümde metalik o ses konuştu. "Kazanılan her savaş ardında kanlı bir geçmiş bırakır lalin. Asıl intikam şimdi başlıyor. Hoş geldin oyunumuza." |
0% |