Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.BÖLÜM-HİSLER SAHİBİ

@kasirgalidusler

“Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar"

VIRGINIA WOOLF

♥♥♥

7 Yıl önce Atalar Malikanesi...

Hayat fazlasıyla sürprizlerle doluydu. Bundan daha 3 yıl önce annem ve babamın dizlerinin dibinde prensesler gibi yetişirken şimdi bu kocaman malikanede ağır bir eğitime tabi tutuluyordum. Aldığım her eğitimde dayanıklılığım ve gücümü tartıyorlardı ve eğer gücüm istediklerinden azsa zor sporlar yaptırarak dayanıklılığımı ölçüyorlardı. İlk sıralar bunlar vücudumu fazlasıyla yormuş, yürüyemeyecek hale getirmişti. Fakat artık eskisi kadar zorlanmıyordum çünkü ister istemez vücudumda alışmıştı. Hala zordu ama eskisi gibi değil.

Vücudumun soğuğa dayanıklılığını ölçmek için bana özel olarak hazırlanmış buzla dolu yüzme havuzunda yüzerken başımda Gece bekliyordu. Ben yüzerken tek kelime dahi etmeden orada dikiliyordu. Oturmuyordu da büyük ihtimalle direncim bir anda düşer ve bayılırsam zaman kaybetmeden beni kurtarmak için oturmuyordu. Ne kadar saçma?

Biraz daha yüzdükten sonra sonunda birinin aklına gelmiş olacağım ki yüzme salonun kapısı açılmış ve görüş açıma Almira Atalar girmişti. Elinde havlu ve sıcak çikolata olduğunu gördükten sonra sınamamın bittiğini anlayarak havuzdan çıkmadan Almira hanıma doğru yaklaştım. Almira hanım durduğum yerin yanındaki şezlonga oturduğunda hafifçe gülümsedi bana. "Gittikçe güçleniyorsun Lalin. Bunu ilk yaptığın sıralar asla dayanamazdın bu kadar." dediği cidden doğruydu, hatta 6 defa zatürre bile olmuştum.

"Sizin sayenizde" diye karşılık verdiğimde yüzündeki gülüş azalmış, gözleri şefkatle kısılmıştı.

"Bizim sayemizde değil Lalin her şey senin çabanla oldu."

"Benim çabamda tabi etkili ama bana bu imkânı vermeseydiniz bunları başaramazdın." Beni olduğum en iyi halime dönüştürmek için çok yardımcı olmuşlardı. Davam yolunda karşıma çıkacak engelleri aşmak için yapmam gereken ne varsa onlar sayesinde öğrenmiştim.

Almira hanım dediklerim karşısında gülümsedikten sonra elindeki havluyu bana doğru uzattı. "Bu kadar eğitim yeter gel de ısın."

Yüzme havuzunun yanındaki demirlerden destek alarak havuzdan çıktığımda geçirdiğim ısı değişiminden dolayı iççim titremişti. Hemen havluyu alarak vücuduma sardığımda ne kadar üşümüş olduğumu yeni fark ediyordum. Almira hanım sıcak çikolatayı da uzattığında hemen alarak karşısındaki şezlonga oturarak yudumlamaya başladım. Her yudum içimi ısıtırken biraz duraksayıp elimdeki sıcak çikolatayı düşmeyecek şekilde şezlonga koydum. Üzerimdeki havluya iyice sarılırken bakışlarımı Almira hanıma çevirdiğimde göz göze geldik.

"Ben Ergün'ün yanına gidiyorum hanımlar." Varlığını unuttuğum Gece'nin sesini duyunca ona döndü bakışlarım. Başımızla onayladığımızda yüzme salonundan çıkmıştı.

"Sana hayran kalıyorum." Almira hanımın sesini duyunca bakışlarım tekrardan ona dönmüştü. "17 yaşında olmana rağmen çok güçlüsün." dedi gururla.

"Zorundayım." dediğinde gözlerinde bariz bir hüzün belirmişti. "Ben 3 yıl önce buna zorunda bırakıldım."

"Evet bu insanlar hepimizi bir şeye zorunlu hale getirdi." Almira hanımında canını yakmıştı o insanlar. Almira hanımın eşi Aykut Atalar çok güçlü bir insan olduğu için Türkiye'de o gece ailemize karşı yapılan katliamı durdurmaya çalışmak için oraya gitmiş ve o acımasız insanlar gözünü dahi kırpmadan Almira hanımın eşini öldürmüştü. O gün bunun haberini alan Ergün, Almira Hanım ve kızı yıkılmış, hemen olay yerine gelerek Aykut beyin cenazesini almışlardı. Ama oradan çıkamadan birkaç kişi onlarla uğraşmaya hatta tehdit etmeye başlayınca Almira hanımın en büyük çocuğu Ahsen Atalar, yani Ergün'ün ablası da dayanamayarak bağırarak adamlara meydan okuyunca oradaki şerefsizler gözünü dahi kırpmadan onu kalbinden vurarak öldürmüşler. Ergün ve Almira Hanım o sıra güçsüz oldukları için adamlara kafa tutamamışlar. Eşi ve kızının cenazesini almak istediklerinde o şerefsizler sadece Aykut Ataların cenazesini vermiş kızlarının cenazesini sebepsiz yere vermemişlerdi. Almira hanım ve Ergün ne kadar dirense de Ahsen Ataların cenazesini alamadan dönmüşlerdi. Katliamdan sonraki gün eşini gömmüş ve kızına temsili mezar yaptırmışlardı. Onlarda intikam ateşi içinde yandığında ise tam o sıralar onlarla denk düştük. İş birliği yaptık, onlarda intikam istiyordu bizde. Bundan sonra bizi eğitmeye olabilecek en güçlü halimize getirmek için yardım etmişlerdi bize. Bu işin sonunda onların da içi soğuyacaktı bizim de.

"Evet ama bu işin sonunda istediğimizi elde edeceğiz." dedim.

Burukça gülümsedi Almira Hanım "Umarım." dedi, sesi titremişti. Hayat bizim için ne kadar zorsa onun içinde o kadar zordu. Eşini ve kızını öldürmüşlerdi aynı gün içerisinde hatta kızını gözünün önünde öldürmüşlerdi. Biz ne kadar yıprandıysak oda o kadar yıpranmıştı.

Yaklaşarak Almira hanımın tek elini tuttum, Almira hanımın tek gözünden bir yaş süzüldüğünde ise içim sızlamıştı. "Çok zor Lalin."

"Sizi çok iyi anlıyorum." gözlerim dolduğunda ağlamamak için kendimi sıkıyordum.

"Kızımın cesedini verselerdi o bile yeterdi, en azından babasının yanında yatardı ve gittiğimde dolu bir mezar olurdu." Bir anne için çok acıydı.

"Ben neden vermediklerini hala anlamadım"

"İnan onu bende bilmiyorum Lalin, almak istediğimizde onu bırakın diğer kişilerin cesetlerine yaptığımız gibi onu da yakacağız dediler." Ailemin cesedini yaktıkları gibi.

"Bu onlar güç gösterisi. Fazla ceset demek fazladan güç demek o şerefsizler için." dediğimde Almira Hanım yutkunamamıştı bile. " Ama artık kendinizi yıpratmayın çünkü eşinizin ve kızınızın intikamını ne olursa olsun alacağız" dediğimde dolu gözlerle gözlerime bakıp tek elini yanağıma koydu. "Aynı benim kızım gibi cesaretlisin sende." deyip acıyla gülümsedi. "Bu hayat sana da gülmedi Lalin, öyle bir haldesin ki gerçek adını, gerçek kimliğini bile geride bıraktın." İçime oturan acıyla aldığım nefes boğazımda düğümlenmişti.

"Ben onu bırakalı 3 yıl oldu."

"Belki bir gün eski sen olabilirsin." dediğinde hala benim için ümidi olduğunu belli etmişti ama bu imkansızdı. Ben onu bırakmış ailemle öldürmüştüm. Ailem için yaptığım temsili mezara kendimi de gömmüştüm.

"O imkânsız." dediğimde Almira hanımın gözlerindeki umut sönmüştü.

"Hiçbir şey imkânsız değil Lalin, belki bir gün isteyerek birisine asıl kendini gösterirsin." O birisi kimdi?

"Bilmiyorum." dediğimde Almira tek eliyle kendi gözyaşlarını silmişti.

"Ben inanıyorum sen ileride kendi kişiliğine isteyerek döneceksin." O kadar inanarak söylemişti ki diyecek tek kelime dahi bulamamıştım.

Bir gün gerçekten böyle olur muydu bilmem ama olursa da kime karşı olurdu? İşte bunu çok merak ediyordum. Bir gün eski ben olma fikri o kadar uzak geliyordu inanamıyordum. Ailem olmadan nasıl eski ben olabilirdim hiç bilmiyordum. Hayat ileride karşıma ne çıkarır bilmiyordum ama tek istediğim şu içimdeki yangının sönmesiydi.

 

GÜNÜMÜZ

Elimdeki sigarayı söndürüp bir kenara fırlattığımda Ünal'da viskisinden bir yudum almıştı. Eymen'in yanından çıkıp geleli yaklaşık 4 saat olmuştu ve şu an sürekli geldiğimiz bardaydık. Eymen'le biraz daha iş birliği konusunda konuştuktan sonra daha fazla durmadan çıkıp gelmiştim. Ünal ise şirketten çıktığımızdan bu yana susmadan kafayı yiyip yemediğimi soruyordu. Yaptığım şeyin saçmalık olduğunu ve bizi öldürebileceklerinden bahsediyordu. Aldığım eğitimi hafife alıyordu. Ünal bir yudum daha aldıktan sonra yine bana döndü.

"Cidden kafayı yedin ya." dedi hayıflanarak.

Bende viskimden yudum aldıktan sonra dediği karşısında göz devirdim. "Ne korkak adamsın ya."

Ünal'ın bir anda gözleri büyümüştü "KİM?... Ben mi korkağım?"

"Aynen öyle " dediğimde teessüf ederek yüzüme bakıyordu.

"Ayıp ediyorsun Lalin" dedi küçük çocuk gibi dudaklarını büzerken.

"Öyle ama geldiğimizden bu yana sürekli bizi öldürebilirlerdi deyip duruyorsun."

"Ama öldürebilirlerdi."

Sıkıntılı bir nefes verdim. "Aldığım onca eğitimi hafife alıyorsun."

"Vallahi şirkette binlerce koruma vardı. Gelip karşına dikilselerdi aldığın eğitim bile seni kurtaramazdı." Cidden korkağın tekiydi.

"Ölmekten korkar gibi bir halim mi var sence?" diye sorduğumda oda sıkıntılı bir nefes verdi.

"Keşke olsaydı." dediğinde daha fazla tartışmamak için cevap vermedim. Yoksa bu konu büyürdü.

Bir süre daha içtikten sonra Ünal kalkıp dans etmiş ve birkaç kızla flört etmişti bile. Gruptaki çapkınlar arasında başı çektiği için bu haline hepimiz alışıktık ve garipsemiyorduk. O biraz daha eğlenirken bende bakışlarımı ondan çekip etrafta gezdirdiğim sırada görüş açıma yüzünde joker maskesi olan bir adam girdi. Etrafında palyaço şapkası takmış 7 ya da 8 adam vardı. Ben ona baktığımda onun da yüzü bana dönüktü ama yüzündeki maske nereye baktığını belli etmiyordu. Bana mı bakıyordu, başka yere mi bilmiyordum ama bana bakıyormuş gibi geliyordu. Şu an göz teması içerisinde gibiydik ama bundan emin olamıyordum. Bir süre daha ona baktıktan sonra yanıma gelen Ünal ile bakışlarım ona döndü.

"Ne oldu? Nereye bakıyorsun Lalin?" diye sordu.

"Hiçbir yere. Öylesine bakışlarımı gezdiriyordum." tabi ki ona söylemeyecektim çünkü gerek yoktu. Ünal'a söylesem boş yere kafasında kurarak abartacaktı. Buna da hiç gerek yoktu.

Oda zaten fazla uzatmayarak "Tamam" dedi. Bakışlarım yine joker kılıklıların olduğu yöne döndüğünde yerlerinde değildi. Hangi ara kalkmışlardı ki? Çünkü dikkatli birisiydim ve anında dikkatimi çekerdi. Bakışlarım tüm mekânı tararken onlardan kimsenin olmaması fazlasıyla canımı sıkmıştı. Nedenini bilmiyordum ama onda bir şey vardı. Tabi bu benim boş bir kuruntum olabilirdi ama hislerim çok kuvvetliydi ve anlamsızca böyle düşünmeme sebep oluyordu.

Bakışlarımı tekrardan önüme çevirdiğimde masanın üzerindeki telefonumun açılıp kapanmasıyla bakışlarım telefonuma çevrildi. Elime alıp açıp baktığımda mesaj geldiğini gördüm. Mesaja tıklayıp açtım. Bilinmeyen bir numaradan 'Merhaba Lalin' diye bir mesaj. Refleksle bakışlarım etrafta gezindikten sonra yine bakışlarımı telefona çevirdim. 'Kimsiniz?' yazıp yolladım. Yaklaşık 5 ya da 6 saniye sonra uzunca bir mesaj gelmişti. 'Öncelikle kendimi tanıştırmayı unuttum, ben Joker... Uzun süredir sizi takip eden ve size hayran kalan bir joker. Her adımınızı takip ettim ve gücünüze hayran kaldım doğrusu. Bu yüzden sizinle tanışmak ve size bazı gerçeği söylemek istedim.'

Kısa bir süre mesaja öylece baktıktan sonra bakışlarım yanımda içen Ünal'a kaydı. O hala rahatlıkla içiyordu. Bana bazı gerçekleri söylemek isteyen bu joker denen herif kesinlikle biraz önce gördüğüm joker maskesi takan o adamdı. Meğer tanışmak istiyordu neden yanıma gelmek yerine gidip mesaj atmıştı ki? Hem beni izlediğini söylüyor hem de bazı gerçekleri söyleyeceğini söylüyordu. Nedense bu adamı fazla ciddiye alamıyordum çünkü bana saçma sapan takma adlarla mesaj atıp önemli şeyler söyleyeceğim deyip buluşmak isteyen çok oluyordu. Buna alışıktım. Büyük ihtimalle bu joker de onlardandı. Ben telefonuma bakıp düşüncelere dalınca telefona bir mesaj daha düştü.

'Beni sana âşık olan kişilerle karıştırma Lalin. Ben sana sadece hayranım fazlası değil. Ve ikincisi şu ki benim sana asıl yazma sebebim almak istediğin o intikam oyunu ile ilgili'

İşte tam şu an işler değişmişti. Bu adam intikamımı nereden biliyordu? Düşman mıydı? Elimle belimdeki silahımı kontrol ederek yine etrafı kısaca taradıktan sonra parmaklarım klavyeyi buldu.

'Düşmanım mısın?'

'Hayır aksine yakınındakilerden bile daha dost'

Gecikmeden cevap vermişti ve yazdığı cümle fazlasıyla çelişkiliydi. Yine hangi düşmanım akıl oyunu oynamak istiyordu? Yine kim bana sarmıştı. Öldürdüğüm adamın dostlarından biri miydi yoksa öldürme listemde olan birisi miydi? Bende seçenek çoktu ve tek ortak yanı kim olursa olsun onu her türlü yok edeceğimdi. Son yazdığına asla cevap vermek istemiyordum çünkü konuşmanın uzun tutulması benim için tamamen vakit kaybıydı. Şu an boş boş oturup içmem bile ondan daha önemliydi bu yüzden telefonu tamamen kapatıp cebime koydum.

Elime yine sigaramı alıp yaktım ve dudaklarıma götürüp derin bir nefes aldım. Ciğerlerime ulaşan sigara başta yaksa da sonradan tüm ciğerlerimi etkisi altına aldı ve ben o dumanı tekrardan dışarı doğru serbest bıraktım. Bunu birkaç defa daha tekrarladığımda sigaram bitmişti. Sigara mı kül tablasına koyup bir kenara ittiğimde ayağa kalktım. Ünal'a kısa bir bakış atıp lavabonun yolunu tuttum. Lavaboya girdiğimde kimse yoktu ve kapkaranlıktı. Işıkları yakıp ellerimi yıkamak için musluğa yaklaştım. Yıkamadan önce aynada kendime kısa bir bakış atıp musluğu açtım ve ellerimi yıkamaya başladım. Sabunlu elimi iyice köpürttükten sonra elimi durulayıp musluğu kapattım. Tam o sıradan bir anda tüm ışıklar gitti ve sadece benim olduğum taraftaki aynanın üzerinde mavi bir ışık yandı. Aynanın üzerinde kırmızı boyayla yazılmış bir boya gözler önüne serildi.

'Yakınındakilerden bile daha dost'

İşte bu kelimeler içimi ürpertmişti. Daha bu adamla mesajlaşalı on dakika bile olmamıştı ama bana yazdığı o cümle şu an tam karşımda duruyordu. Acaba bu joker denen kişi düşündüğümden daha mı fazlasıydı? Acaba daha mı tehlikeliydi? Aklıma gelen sorular çoğalsa da bildiğim tek şey bu kişi bana fazla yakındı. Ama bu durum hiçbir şeyi değiştiremezdi. Ne kadar güçlü olursa olsun karşımda bir hiçti. Ne kadar tehlikeli olursa olsun bana göre yine düşüktü.

Elektrikler yine geldiğinde mavi ışık sönmüş ve yazı yok olmuştu. Bunu yapan kimse şov yapmaya çalışmıştı ama bu en fazla onu daha fazla düşünmeme sebep verirdi asla ama asla korkmazdım. Bu kişinin derdi ney bilmiyordum ama saçma sapan kişilerin aklımı bulandırmasını da istemiyordum. Tek derdim intikamım olmalıydı.

Tuvalette daha fazla durmak istemeyerek çıktığımda beni kapının tam önünde Ünal karşıladı. "Lalin neredesin ya?" diye sordu.

"Lavabo" dedim tabelayı işaret ederek.

Ünal yalandan bir kahkaha attı. "Hadi ya." ve sustu. Suratı ciddi bir hal aldı "Kızım herkes sana ulaşmaya çalışmış ama telefonun kapalı olduğu için ulaşamamışlar. Almira hanım çok korkmuş."

"Neden herkes bana ulaşmaya çalışmış? Ne oldu ki"

"Gidince öğrenirsin bilmiyorum. Seni malikaneye çağırıyorlar."

"Tamam" dedikten sonra hızlıca Ünal'ın yanından uzaklaşıp malikanenin yolunu tuttum.

Kısa bir süre sonra malikaneye varırken aklımda olan tek şey neden bana ulaşmaya çalıştıklarıydı? Bir gelişmemi olmuştu? sadece aklımda bu sorular vardı ve telefonu da açmayı unutmuştum. Arabayı rast gele park ettikten sonra telefonu açmayı akıl ettim. Telefonu açtıktan sonra 15 cevapsız çağrı geldi. Altı tanesi Gece'den, 5 tanesi Almira hanımdan, dört tanesi Ergün'dendi. Acil ne olabilirdi ki bu kadar arama yoğunluğu olmuştu cidden merak ediyordum. Telefonu kapatacağım sırada telefona gelen mesajla durdum ve mesajı açtım. 'Asıl oyuna hoş geldin oyun arkadaşım' O joker dene ruh hastasının mesaj atıp bide aynı şovu yapması sıkmaya başlamıştı. Biraz daha devam ederse kafasına gördüğüm ilk yerde sıkacağıma emindim.

Telefonu kapatıp arabadan indiğimde Gece'nin arabası ve tanımadığım bir araba daha vardı bahçede. Hızlıca malikaneye koşup kapıyı çaldığımda hizmetli kapıyı açmıştı. Beni buyur ettikten sonra "Efendim Almira hanımın odasında sizi bekliyorlar." dediğinde başımı hızlı adımlarla odasına ilerledim. Kapıyı çalmadan önce her ceketimde olduğu gibi bu ceketimde de olan gizli bölmedeki fötr şapkamı çıkarıp başıma taktım, ardından kapıyı çaldım. İçeriden gel komutunu aldıktan sonra içeriye girdiğimde beni bekleyen beş kişiyle yüz yüze geldim. Almira hanım, Ergün, Gece ve .... Eymen Karaoğlu bide Serkan denen ayı ile. Almira hanım beni gördükten sonra ayağa kalktı.

"Neredeydin Lalin?" diye sordu.

"Kusura bakmayın Almira Hanım telefonumu bardayım diye kapatmıştım"

"Telefonunu asla kapatmamalısın bu bir kural" Ergün'ün sinirli sesinden sonra bakışlarım ona döndü.

"Unutmuşum Ergün uzatma" dedim sert bir tonda. Fazla kuralcıydı ve kurallarını yüzüme çarpmasına asla gelemiyordum.

"Ama Lalin-"Ergün devam edecekken Almira Hanım araya girdi.

"Tamam Ergün uzatma" dedi oğlun sinirle bakarak. Eliyle Gece'nin yanındaki koltuğu işaret ettiğinde gidip oturmuştum. Almira hanım tekrardan oturduğunda meraklı bakışlarımı ona çevirdim.

"Sorun ne Almira Hanım?" diye sordum.

"Sorun şu ki Lalin tekrardan bir insan avı planlanıyormuş." Vücudum duyduğum şeyle buz kesti. Sinir içime yayılırken aklıma dolan anılarla ellerimi sıkıca yumruk yaptım.

"Ne." diye tısladım dişlerimin arasında. Sesimdeki tehlikeyi fark eden Gece hemen bana dönmüştü, yüzümde ne gördü bilmem ama panikle Ergün'e çevirdi bakışlarını.

"Eşimin yakın arkadaşlarından aldım duyumu. Üç ay sonraya gerçekleştireceklermiş planı."

"Gerçekleştiremeyecekler" diye adeta kükrediğimde sinirle ayağa kalmıştım. Eş zamanlı Almira Hanım ve Gece'de ayağa kalktığında Gece yanıma gelmesinde diye elimi kaldırdım. "Bir kez daha olmaz...Bir kez daha onca insanın canının yakılmasını çocukların kimsesiz kalıp bizim gibi yaşamasına asla ama asla izin vermem."

Almira hanım yanıma yaklaştığında Ergün'de yaklaşmıştı. İstifini bozmadan tek oturan Eymen Karaoğlu ve Serkan'dı.

"Haklısın Lalin asla yapamayacaklar ama şu an sakin ol."

"Nesine sakin olacağım ya!" öfkeli sesim yine çıktığında kendimi sıkıyordum. "Ben sırf örnek alınsın ve başka insanlarında canı yanmasın diye bir sürü şerefiz öldürmedim mi." Toplantıda öldürdüğüm mafyaları kastediyordum.

"Onları öldürmen bir şey değiştirmez Lalin. Bu işe son vermen için hepsinin liderini bulman lazım." dediğinde aklıma Eymen'in dediği kişi gelmişti. Bakışlarımız Eymen ile kesiştiğinde Eymen ayağa kalkarak bana yaklaştı

"Sana bahsettiğim kişi Lalin. Yüzünü bilmesek de ne yapıp ne edip üç aya kadar onu bulup öldürmeliyiz." dedi. Haklıydı... ilk defa.

"O haklı Lalin." diye destek verdi Gece.

"Peki nasıl durduracağız?"

"Meksika'ya gideceksin Eymen ile." Almira hanımın dediği şeyden sonra bakışlarım Eymen ile kesişti. Bana yine aynı ifadesiz gözlerle bakıyordu.

Suçsuz ve günahsız insanların canına yine göz dikilmişti, aynı benim aileme yapıldığı gibi. O zaman bunu engelleyecek kişi yoktu, olmaya çalışan ise öldürülmüştü. Ama şu an bunu yapacak güçte kişiler vardı, bunun başı da bizdik. Nasıl olur bilmiyorum ama sonucunda ölüm bile olsam engel olacaktım, ne olursa olsun.

Tarih tekerrür etmeyecekti.

Ne olursa olsun hiçbir şey eskisi gibi olamazdı. Olursa zaten eskisi gibi bizde olamazdık. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Buda kendime verdiğim söz olsun.

Bu sadece benim sözüm değil İntikamcıların sözüydü. Bizim sözümüzdü.

 

 

 

Ne olursa olsun bu söz tutulmaya mahkumdu. Bizde işte bu yüzden buna izin vermeyecektik. Bir daha asla ama asla bu gerçekleşemezdi.

Sözdü...

Bizim sözümüz...

10 yılımızın sözü...

Namusumuzun sözü...

Loading...
0%