Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@kayip_balik_nemo

Hepimiz anında bakışlarımızı aşağı çevirdik.

 

Adamlar nerde!?

 

Bir dakika içinde nereye kayboldu bunlar!?

 

"Belki okulun içine girmişlerdir?" dedi Asya.

 

"Okulun içine girdilerse çatıya bakmak akıllarına gelir mi ki?" diye sordu Tuna.

 

"Bence aşağı inmeliyiz." dedim. "Eğer okulun içine girdilerse bizi görmeleri lazım."

 

"Ama kapının önünde çok fazla zombi var. Nasıl çıkıcaz?" diye sordu Burak.

 

"En fazla elli tane vardı. Merak etmeyin daha fazlasını öldürmüşlüğümüz var." dedi Yekta.

 

Kapının yanına gittik ve duvara yaslı olan demirimi yerden aldım. "Hadi o zaman." dedim. "Halledelim şunları."

 

Herkes eline zombileri öldürmek için bir şey aldığında öldürmekten korkan veya öldürecek bir şeyi olmayanlar arkamızdaydı. Yekta, abim ve ben en öndeydik.

 

Yekta gidip kapıyı açtı ve hemen geri çekildi. Hızlıca öldürmeye başladık. Önümdeki zombiye demiri saplarken bir diğer zombi yandan üzerime atladı ama son anda geri çekildim ve hemen demiri onun da kafasına sapladım.

 

Zombilerin çoğu benim üzerime gelmeye başlayınca geriye doğru yürüyerek öldürmeye başladım. Yürüye yürüye diğerlerinden bayağı bir uzaklaşmıştım.

 

Önümdeki zombilerin çoğunu öldürdüğümde sadece dört tane kalmıştı. Bir tanesinin kafasına sapladıktan sonra diğeri üzerime atlayacakken demiri çekip geri çekildim.

 

Sonra onun da kafasına sapladığımda iki tane kalmıştı. Birinin daha kafasına demiri sapladıktan sonra tam çekecekken hiç beklemediğim bir anda diğeri üzerime atladı.

 

Çığlık atarak geriye doğru düştüğümde kafam boşluktaydı. Çatının kenarındaydım ve neredeyse düşecektim. Zombiyi hâlâ bantlı olan kolumla ittirirken kenarda olduğumdan dolayı fazla hareket edemediğim için zombiyi üstümden atamıyordum.

 

Demirim diğer zombinin kafasında kalmıştı. Kolumdaki karton hafiften yırtılmaya başladığı için yapacak bir şeyim yoktu. Yere düşmeyi göze alarak iki ayağımla birden zombinin karnına tekme attım ve ben biraz daha boşluğa giderken zombi geriye doğru savrulmuştu.

 

Neredeyse belimin yukarısının tamamı boşluktayken zorlukla çatıya tekrar çıkıp ayağa kalktım. Diğerlerinin yanına gittiğimde birkaç tane zombi kaldığını gördüm.

 

Hepsi bittiğinde beraber çatının kapısından çıktık ve merdivenlerden inmeye başladık. Merdivenlerin sonundaki birkaç zombiyi de öldürdük ve koridora çıktık.

 

Koridorda çok az zombi vardı çünkü çoğunu çatıya çıkarken öldürmüştük. Geri kalanların çoğu da peşimize takılmıştı zaten.

 

Koridordaki tek tük zombiyi de öldürdükten sonra adamları aramaya devam ettik. İki kata da bakmıştık ancak hiçbir yerde yoktular.

 

Tam merdivenlerden iniyorduk ki alt kattan art arda silah sesleri gelmeye başladı. Hemen koşup aşağı indik ve etrafa baktığımızda koridorda yüzlerce zombi ile karşılaştık. Hepsi bir yere toplanmıştı ve silah sesleri de oradan geliyordu.

 

Büyük ihtimalle adamlar okulun içine girerken bahçedeki zombileri de peşlerine takmışlardı. Onlara yardım etmek için ileri atılacaktım ki Yekta beni kolumdan tutup geri çekti.

 

"Oraya gidemeyiz, kurşunlar bize gelebilir. Üstelik çok fazla var hepsiyle baş edemeyiz, peşimize takılırlarsa kaçacak yerimiz yok." dedi.

 

Haklıydı ama yardım etmezsek öleceklerdi. Tam ağzımı açacağım sırada sözümü kesti.

 

"Ama illa yardım etmek istiyorsak kurşun sesine gelen diğer zombileri öldürebiliriz." dedi ve hemen ardından demirini başımın üzerinden arkamdaki bir zombinin kafasına sapladı.

 

Ben onu nasıl farketmedim!?

 

Başımı sallayarak onu onayladım ve hepimiz merdivenlerden inmeye çalışan zombileri öldürmeye başladık. Alt kattan da zombiler geliyordu, üst kattan da.

 

Gelen zombilerin sayısı azalmaya başladığında adamların etrafındaki zombilerin sayısı da neredeyse yarıya inmişti. Hâlâ çok fazlalardı. Nerden baksan iki yüz tane vardı.

 

"Artık adamların yanına gidip yardım edebilir miyiz?" diye sordum.

 

Biraz düşündükten sonra "Tamam." dedi. "Hadi gidelim."

 

Hemen koşup adamların etrafındaki zombileri öldürmeye başladık. Çok fazlalardı ama biz de eskisinden daha kalabalıktık.

 

Birkaç dakika sonra silah sesleri azaldı. Artık sık gelmiyordu. Sadece bir kişi ateş ediyordu.

 

Biri ölmüş müydü?

 

Öldürmeye devam ederken diğerleriyle bakıştık. Artık elli zombi falan kalmıştı. Eğer zombiler yavaş olmasaydı bu okuldan sağ çıkmamız imkansız olurdu. İlk başlarda zombiler daha hızlıydı hatta baya baya koşuyorlardı ama şimdi resmen yürüyorlardı.

 

Yavaş yavaş diğer zombiler de bittiğinde silah sesleri tamamen kesilmişti. Adamlardan biri kanlar içinde yerde çarpılmaya başlarken diğeri ise kanayan kolunu tutuyordu.

 

Abim yerde zombiye dönüşen adamı öldürdüğünde diğer adam kolunu tutarak bizi izliyordu.

 

"Siz hayatta kalanlar mısınız?" diye sordu.

 

E yani hayatta olduğumuza göre?

 

"Evet." dedim.

 

"Yanıma gelin." dedi. Yanına gittik ve cebinden telefonunu çıkardı. Bize bir yerin haritasını açtığında ne yaptığını anlamamıştım.

 

"Bakın." dedi parmağıyla bir yeri göstererek. "Burası güvenli bölge. Burada hayatta kalan insanlar toplandı. Oraya gitmeniz gerek ama ben ısırıldım, size yardım edemem."

 

Kalbim umutla hızlanırken aynı zamanda adam için üzülüyordum da. Haritada biraz geri gidip konuşmasına devam etti.

 

"Burası bu okul. Burdan doğuya doğru yürüyüp oraya varmanız lazım. Yol biraz uzun. Karşınıza türlü tehlikeler çıkabilir dikkatli olmalısınız." dedi ve telefonunu bana verdi.

 

"Oraya vardığınızda size kan testi yapacaklar." diye ekledi. Hepimiz başımızı salladık.

 

"Aranızda silah kullanmayı bilen var mı?" diye sordu.

 

Burak hemen öne atladı.

 

"Ben biliyorum!"

 

Hepimiz ona tuhaf bakışlar atarken nereden bildiğini sorguluyorduk. Merak ettiğimizi anlamış olacak ki söze girdi.

 

"Babam polis. Bana da öğretmişti."

 

Bakışlarımızı ondan ayırdığımızda adam elindeki silahı Burak'a uzattı. Ardından mermilerini de verdi. Daha sonra yerde ölü yatan diğer adamı gösterdi.

 

"İsterseniz onun silahını da alın." dedi.

 

Gözleri kırmızılaşmaya başlamıştı. Birkaç adım geri çekildik. Neyden korktuğumuzu anlamış olacak ki o da geriye gidip ellerine baktı. Ardından yere düştüğünde Yekta demirini hazırladı ve adamın dönüşmesini beklemeye başladı.

 

"Size iyi şanslar çocuklar." dedi adam dönüşmeden hemen önce.

 

Yekta koşup adam ayağa kalkmadan kafasına demiri sapladı.

 

Ve artık yapmamız gerekeni biliyorduk. Elimde duran telefondaki haritayı takip ederek güvenli bölgeye ulaşacaktık.

 

Tabii başarabilirsek...

 

Loading...
0%