@kayip_balik_nemo
|
Yakında karşımıza araba çıkmazsa gece soğuktan donardık.
***
Buz gibi havada yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken her yirmi dakikada bir mola verip dinleniyorduk.
Şu an moladaydık ve bir ağaca yaslanmıştım. İki tarafımız da ormandı. Bulunduğumuz yol sanki sonu hiç gelmeyecekmiş gibi uzundu.
Dinlenmeye devam ederken elimin ıslandığını hissettim. Ardından yüzümün de. Yağmur yağdığını düşünmüştüm ancak gökyüzüne baktığımda bunun yağmur değil kar olduğunu fark ettim.
Harika! Şimdi bir de bu soğukta karla uğraşırdık.
Gerçekten son yılların en soğuk kışıydı. Karın tutması kaçınılmazdı. Okula gitmeden önce bot yerine spor ayakkabı giydiğim için kendime lanetler okuyordum.
Molanın sonuna geldiğimizde beraber ayağa kalktık ve tekrar yürümeye başladık. Yürürken yanından geçtiğimiz zombileri öldürüyorduk.
Aradan daha beş dakika bile geçmemişti ki Burak'ın "Bakın orada bir ev var!" diye bağıran heyecanlı sesiyle hepimiz bakışlarımızı gösterdiği yere çevirdik.
Gerçekten de bir ev vardı. Küçük bir evdi ama kalacak bir yere ihtiyacımız vardı. Hemen koşarak evin olduğu yere gittik. Vardığımızda içeride yaşayan birileri olabileceği için ilk başta kapıyı tıklattık.
"İçeride kimse var mı?" diye seslendim kapıya tıklatıp. Birkaç saniye sonra kapıya vuruldu ve içeriden zombi sesleri yükselmeye başladı. Büyük ihtimal ev sahibi ölmüştü.
Elimdeki kalın sopayı daha sıkı kavrayarak kapıyı açmaya çalıştım ancak açılmadı. Kapı kilitliydi. Yekta yanıma gelip "Kenara çekil." dedi.
Kenara çekildim ve Yekta kapıya sert bir tekme attı. Zaten kapı tahtadandı ve sağlam değildi o yüzden hemen açıldı. Kapının önündeki üç tane zombiyi öldürüp içeri girdik. Asya ile Ayza dışarıda bekliyorlardı.
Sıra sıra odaları gezerken önümüze başka zombi çıkmamıştı ama ev iki katlıydı. Yavaşça üst kata çıkan merdivenleri adımlamaya başladık.
Yukarıda iki tane zombi vardı ve ikisini de hemen hallettik. Evin içinde yiyecek bir şeyler var mı diye bakmaya başladık.
Ben alt kata inip mutfağı karıştırmaya başladım. Sırayla çekmeceleri açarken karşıma bir bıçak çıktı. Kırılmak üzere olan elimdeki dal parçasını atıp yerine bıçağı aldım ve cebime koydum.
Çekmece ve dolapları açmaya devam ederken sadece bir konserve fasulye bulabilmiştim. Kısa süre sonra herkes bulduklarını evin en büyük odasına getirdi.
Yiyecek olarak sadece benim bulduğum konserve vardı. Suyumuz yoktu.
"Bizim acilen şehire gitmemiz lazım. Yoksa açlıktan ölücez." dedi abim. Haklıydı ama yürüyerek şehire gidemezdik. Bu bir günümüzü alırdı.
"Bugünlük burada dinlenelim. Yarın gideriz çok yorulduk." dedi Yekta.
Ardından herkes kendine yatacak bir yer aramaya başladı. Asya ile ben üst kata bakarken Ayza da bizimleydi. Ayza'yı küçük bir odaya götürdük. Orada yatacaktı. Asya ile ben de aynı odada yatacaktık. Odada iki tane yatak vardı.
Hepimiz yataklara yerleştik. Biraz uyuyup sabah hava aydınlandığında yola çıkacaktık. Şehirdeki marketlerden ihtiyacımız olan her şeyi alıp buraya geri gelecektik.
Odanın diğer ucundaki yatakta uyuyan Asya'nın hafif horlaması eşliğinde camdan dışarıyı seyrediyordum. Yavaş yavaş hava kararmaya başlamıştı. Kar hâlâ devam ediyordu. İlk başlarda hafif yağan kar artık oldukça şiddetli yağıyordu.
Çok yorgun olmama rağmen uyku tutmuyordu. İçimde garip bir his vardı ve geçmiyordu. Gözlerim hafiften kar tutmaya başlamış yollara kaydı. Bu gidişle sabaha karşı yola çıktığımızda kardan dolayı epey zorluk yaşayacaktık.
Birkaç dakika sonra odanın kapısı hafifçe aralandı. Kimin geldiğine bakmak için başımı camdan ayırdım ve kapıya baktım.
"Yekta?"
Arkasından kapıyı kapatıp yavaşça bana doğru gelen Yekta'yı izlerken o gelip yatağımın kenarına tam dibime oturdu. Hafifçe doğruldum.
"Uyuyamıyor musun?" diye sordu. Başımı salladım aşağı yukarı.
"Ben de uyuyamıyorum, aklım hep sende. Diyecektim ki beraber uyuyalım mı?"
Şok içinde ağzım açık ona bakakalırken ne diyeceğimi bilemedim.
"Saçmalama herkes evde! Git kendi yatağına." diye çıkıştım.
"Sevgili olduğumuzu neden diğerlerinden saklıyoruz?" diye sordu.
Aslında bu sorunun cevabını tam olarak ben de bilmiyordum. Tek nedeninin abim olmadığını ikimiz de biliyorduk.
Ben cevap vermeyince yavaşça yanıma uzandı. "Yekta..." diye mırıldandım. Devamını getiremeden sözümü kesti.
"Merak etme sen uyuduktan sonra ben kalkıcam, kimse bilmeyecek."
"Ya sen de uyursan?"
"Uyumam."
Güven veren sesiyle rahatlayarak yanıma yatması için ona yer açtım. Bir kolunu belime sarıp beni kendine çekti. Yüzlerimiz dipdibeyken Yekta gözünü bile kırpmadan beni izliyordu.
"Neden öyle bakıyorsun?" diye sordum.
"Ne kadar güzel olduğunu biliyor muydun?" dediğinde utanarak gözlerimi kapattım.
"Sus ve uyu." dedim. Ardından dediğim şeyi fark edip gözlerimi açtım ve hemen düzelttim.
"Yani uyuma! Ben uyucam."
Tekrar gözlerimi kapattığımda hafifçe gülen sesini duydum. Bir eliyle yanağımı okşamaya başladığında iyice mayışmıştım.
Kısa süre sonra uykuya daldım.
***
"Ayy! Siz delirdiniz mi!?" diye bağıran bir sesle gözlerimi yavaşça araladım. Başımı hafifçe kaldırıp baktığımda Asya'nın şaşkınlık ve şok dolu gözlerle bana baktığını fark ettim.
"Noluyo be?" dedim uyku mahmurluğuyla. Ardından bakışlarımı yavaşça yanıma çevirdim. Ağzım şok içinde açıldı.
"Laan! Yekta, hani gidecektin ben uyuyunca! Yalancı!" diyerek bana şaşkınlık dolu uykulu gözlerle bakan Yekta'nın omzuna yumruk attım.
Olanların yeni yeni farkına varan Yekta şaşkınlıkla konuştu.
"Uyuyakalmışım güzelim vallahi."
Yiaa güzelin miyim gerçekten?
İç sesimi susturdum. Hemen yumuşamamalıydım. Bana güven verip sonra dediğini yapmamıştı.
"İn yatağımdan! Abim görmesin!" dedim.
"Ya bak vallahi uyuyakalmışım Derin yaa!"
"Sus konuşma! Ben uykuya dalmadan önce uyanıktın sen, hatırlıyorum! Niye kalkmadın?!"
"Dayanamadım. Yüzünü izlemeye doyamadım." dediğinde kalbim yumuş yumuş oldu. Şimdi gel de kız bu çocuğa!
Utanarak gülümsememi engellemeye çalıştım ama başarısız oldum.
"Tamam in hadi. Git abim görcek." dedim.
Yekta gülerek odadan çıktığında bakışlarım hâlâ şaşkınlıkla bizi izleyen Asya'ya kaydı. Zavallı kız orada kalakalmıştı. Gülerek yatağımdan kalktım.
"Ne yaşıyorsunuz siz?" diye sordu hâlâ şaşkınlıkla bana bakan Asya. Tebessüm ettim.
"Aşk."
|
0% |