Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@kayip_balik_nemo

Şimdi şöyle ki...

Sıçmıştım arkadaşlar.

Harbi sıçmıştım.

Hiç beklemediğim bir anda biri kolumu kavradı ve beni aniden bir sınıfa çekti. Ne olduğunu anlayamayıp şok olduğumda arkamdan kapatılan kapıya ve kapayan kişiye baktım.

Kahverengi tutamları terden alnına yapışmış, ela gözleri korkuyla bana bakan, 1.85 boylarında, orta kiloda, kapıyı tutup içeri zombilerin girmesini engellemeye çalışan benim yaşlarımda bir çocuk.

"Ne duruyorsun yardım etsene!" diye bağırınca kendime geldim. Hemen sınıftaki sıralardan birini alıp sürükleyerek kapının önüne getirip yasladım. Sonra bir tane daha getirdim.

"Bunu öbürünün üzerine koyucam, yardım et." deyince başını salladı ve ucundan tuttu. Ben de diğer ucundan tutunca kaldırıp öbürünün üzerine yerleştirdik.

İşimizi bitirdiğimizde üzerime bulaşan kanlara bakıp yüzümü buruşturdum.

"Teşekkür ederim." deyip sırtımı duvara yasladım ve kayarak yere oturdum. Abimi kurtaramamıştım. Şu an bu sınıftan çıkmamın imkanı yoktu. Elimden dua etmekten başka bir şey gelmiyordu.

Abimi bulmam lazımdı, ben onsuz napardım...

Zombilerin kapıya vurmaları eşliğinde sessizce ağlamaya başladım.

"Neden ağlıyorsun?" diye soran çocuğa kaydı bakışlarım.

"Böyle bir durumda biraz saçma bir soru değil mi?"

"Haklısın."

"Ama onlardan korktuğum için ağlamıyorum. Abim..."

"Ona bir şey mi oldu?"

"Bilmiyorum. Bu yüzden ağlıyorum işte, ondan haber alamadığım için. Güvenli olan sınıfımdan onu bulmak için çıkmıştım ama başaramadım." dedim ağlamaya devam ederken.

Tam o sırada zombilerin kapıya vurma sesleri kesildi. Kafamı kaldırıp kapıya doğru baktım. Aniden ayağa kalktım ve "Ben abimi bulmaya gidiyorum." dedim.

"Saçmalama."

"Pardon?"

"Kapının önünde onlarca zombi varken dışarı çıkabileceğini mi sanıyorsun?"

"Kapının önünden ayrıldılar, bak artık vurmuyorlar."

"Kapıya vurmayı kestiler evet ama hâlâ kapının önündeler. Gerçekten bu şekilde onların arasından geçebileceğine inanıyor musun?"

"Bana soru eki içerip soru cümlesi olmayan cümleler kurma çok sinir bozucu oluyorsun." deyip kapıya doğru ilerledim. Kolumdan tutup beni geri çekti.

"Napıyosun be!? Çek elini kolunu!" elini kolumdan çekti ancak bu sefer de kapının önüne gidip öylece durdu. Naptığını ilk başta anlamadım ama sonra dışarı çıkmamam için resmen duvar görevi gördüğünü farkettim.

"Delirmişsin sen!" dedim. Güldü. Evet güldü. Ben burda sinir krizi geçirecem o gülüyor!

"Çekil önümden dışarı çıkıcam."

"O zaman ben de gelicem."

"Ne?"

"Duydun."

"Yardıma ihtiyacım yok benim git işine."

"Gördük az önce yardıma ihtiyacın var mı yok mu?"

"Sen olmasaydın ben zaten yine kurtulurdum onların arasından."

"Ne zaman harekete geçmeyi planlıyordun peki? Zombiler üzerine atlayınca mı?"

"Kes sesini. Ayrıca orada benim yerimde olsan napıcaktın sanki?"

"Senin aksine ölümümü beklemez yanımdaki sınıfa girerdim."

"Ya öyle mi içerisinin güvenli olduğunu nereden bileceksin peki?"

"Ölmeyi beklemekten iyidir, en azından şansımı denerdim."

İki adım atıp çocuğu önümden çekmeye çalıştım. "Çekil önümden be!"

En sonunda pes ettim.

"Off tamam! Çekil şimdi çıkalım hadi." dedim.

"Bekle 5 dakika, önlem almalıyız."

"Ne önlemi?"

Sorduğum soruya cevap vermeden sınıf dolabına doğru ilerledi ve rafları karıştırmaya başladı. En sonunda kalın bir bant çıkardı.

En yakınındaki kime ait olduğunu bilmediğimiz sırt çantasını açtı ve içinden üç tane ders kitabı çıkardı. Tek tek kitapların kapaklarını yırtarken ne yapacağını anlamıştım. Bende hemen yanına gidip yardım etmeye başladım.

Yırttığımız kitap kapaklarından birini alıp sol koluma sardım. Ardından bantla iyice sabitleyip kalınlaştırdım. Aynı işlemi diğer koluma da yaptıktan sonra artık hazırdım.

Kapıya doğru gidip açacağını düşünmüştüm ama sıralardan birini alıp demir ayağını kırmasıyla ağzım açık kalmıştı. Oha.. Nasıl kırmıştı onu be?

Demiri bana uzatırken "Sadece beyinleri zarar görünce ölüyorlar, kafalarına vurman lazım. Bunu aklından çıkarma." dedi. Ardından kendine de bir tane demir kırdı.

Daha sonra kapıya doğru ilerledik. Çocuk sıraları çekerken "Abin hangi sınıfta?" diye sordu.

"12/B."

Başını salladı ve sıraları çekmeyi bitirdiğimizde elini kapının kulpuna koydu ve bana döndü. "Hazır mısın?" diye sordu.

"Evet." dedim

Çocuk tam kapıyı açarken aklıma gelen şeyle "Dur!" dedim. Bana döndü.

"Adın ne diye soracaktım."

Birkaç saniye sessizlikten sonra "Yekta," dedi "adım Yekta."

Loading...
0%