@kayip_balik_nemo
|
Elimi kapının kulpuna götürüp yavaşça indirdim.
Kapıyı açtığımda göz göze geldik.
Gözlerindeki ifadesizlik beni görünce kırgınlığa dönüştü. Onun gözlerine bakarken içim acıdığında kapıyı kapatıp tamamen odaya girdim.
"Neden geldin?" diye sordu soğuk bir sesle.
"B-ben teşekkür edecektim-"
"Ne için?"
"Sözümü kesmesen söylicektim zaten!" diye duyamayacağı bir ses tonunda mırıldandım.
"Anlamadım?"
"Diyorum ki bana getirdiğin yemekler için teşekkür ederim."
Aynı ifadeyle bana bakmaya devam ettiğinde artık gerçekten sinir bozucu olmaya başlamıştı.
"Tamam, şimdi gidebilirsin."
Derin bir nefes alarak arkamı döndüğümde gözümden bir damla yaş süzüldü. Elim kapının kulpuna gittiğinde hızlıca elimi çekip tekrar ona döndüm.
"Yekta ben gerçekten senden çok özür dilerim. Söylediğim şey kırıcıydı farkındayım ama bir anlık sinirle söylemiştim. Bir de abim gittiği için hiç iyi bir ruh halinde değildim, kim olsa patlardım. Çok özür dilerim." diye hızlıca konuştuğumda şaşırdığımı gördüm.
Tam dudaklarını aralamıştı ki bir şey demesine fırsat vermeden tekrar konuşmaya başladım.
"Söylediğimde hiç ama hiç ciddi değildim. Kesinlikle gerçek düsüncem değildi. Ne dediğimin farkında bile değildim yine ve yine özür dilerim."
Tekrar konuştum.
"Eğer beni affedeceksen sabaha kadar burada dikilip senden binlerce kez özür dilerim."
Artık gerçekten sustuğumu düşünüp konuşmaya başladı.
"Derin... Sorun yok, bana bunları söylemene gerek yoktu. Ben sana kızgın falan değilim."
"Kızgın değilsin belki ama kırgınsın."
Cevap vermedi.
"Ama böyle yapma işte!" dediğimde ağlamaya başladım.
Ağladığımı gördüğünde daha fazla dayanamamış olacak ki hızla yanıma gelip kollarını bana sardı.
Sarılışına karşılık verirken hıçkırıklarıma engel olamıyordum. Başımın tepesine bir öpücük kondurduğunda ona daha çok sokuldum.
Birbirimizden ayrıldığımızda yüzümü ellerinin arasına aldı ve alnıma da bir öpücük kondurdu.
"Gözlerindeki pişmanlığı gördüm ya, kırgınlık falan kalmadı bende." dedi ve ardından devam etti.
"Gece kapıma gelip açtığını ve beni izlediğini biliyorum."
"S-sen uyumuyor muy-"
"Uyuyabilir miydim sence?" diyerek sözümü kesti. Yanlış düşünmüştüm. Benim gibi o da saatlerce uyuyamamıştı.
Yeniden sarıldığımızda beni kucaklayıp yatağa yatırdı ve kendisi de yanıma uzandı. Yüzlerimiz birbirine dönükken elini kaldırıp gözyaşlarımı sildi.
"Ben seni hak edecek ne yaptım?" diye mırıldındım burnumu çekerek.
İşaret parmağını dudaklarıma yasladı.
"Öyle söyleme. Asıl ben seni hak edecek ne yaptım?"
"Saçmalama. Kalbini kırdım."
"Önemli değil. Sonuçta acın tazeydi, ağzına geleni söylemen doğaldı."
"Yine de seni hak etmiyorum." deyip gözlerimi kapattım. Yanağımda sıcak ve yumuşak dudaklarını hissettim ve ardından uykulu sesini duydum.
"Böyle düşünme, herkesin hataları olur. Ben seni affediyorum ama bir daha yapmayacağına dair bana söz vermeni istiyorum."
Gözlerimi açıp anında cevap verdim.
"Söz veriyorum, bir daha seni kıracak sözler söylemeyeceğim."
Aramızda geçen konuşmanın son cümlesi bu olmuştu. Elini belime yerleştirip beni kendine çekip sarıldı ve ılık nefesini alnımda hissettim.
İkimiz de gözlerimizi kapatıp uykunun bizi içine çekmesine izin verdik.
***
Esneyerek uyandığımda gözlerimi yavaşça araladım ve bir süre tepemdeki tavana baktım. Ardından yan tarafıma doğru döndüğümde Yekta'nın uyuyan yüzüyle karşılaştım.
Yüzümde hafif bir tebessüm oluştuğunda onu uyandırmamaya özen göstererek yataktan kalktım. Odadan çıktığımda boş koridora göz gezdirdim. Diğerleri henüz uyanmamıştı.
Odama gidip üzerimi değiştirdim ve yatağımın üzerine oturdum. Yekta ile aramı düzelttiğim için mutluydum ancak içimde büyük bir boşluk vardı. Bir yanım mutluyken bir yanım o boşluktan dolayı mutsuzdu.
Boşluğun sebebi ise abimdi...
Onu gerçekten çok özlüyordum ve her aklıma geldiğinde gözlerim doluyordu. Ağlamamak için kendimi zor tutarken üzerine oturduğum yorganı koparmak istercesine sıkmaya başladım.
Elimi yorgandan çektim ve son zamanlarda sık sık yaptığım şeyi yapıp ağlamaya başladım.
|
0% |