Yeni Üyelik
33.
Bölüm
@kayip_balik_nemo

Dış kapıdan gelen bir gürültüyle uyandığımda, hızla başımı kaldırıp etrafıma baktım. Gelen seslere dikkat kesildiğimde birinin kapıya vurup açmaya çalıştığını anlamak zor değildi.

 

Hızla yatağımdan kalkıp odamdan çıktım. Diğerleri de teker teker uyanıp odalarından çıkmaya başladılar. Hızla kapının yanına varıp küçük delikten baktım.

 

Gördüklerimle gözlerimi büyüttüm. Hızla diğerlerine dönüp. "Kapının önünde dört tane adam var." dedim.

 

Yekta beni kenara çekip kendisi delikten baktığında başını aşağı yukarı salladı.

 

"Bunlar gördüğüm adamlar."

 

"Ne yapacağız?" diye sordu Asya telaşla. Biz de bilmiyorduk. Odama geri gidip silahı aldım ve diğerlerinin yanına geri döndüm.

 

"Kapıyı açmaya çalışıyorlar, engel olmalıyız." dedi Burak.

 

"İyi de nasıl yapaca-" derken aniden patlayan silah sözümü bölmüştü. Korkuyla büyük bir çığlık attığımda Yekta uzanıp beni arkasına çekti.

 

Adamlardan biri kapıyı açmak için kilide silah sıkmıştı. Dışarıdaki sesler aniden durduğunda biz de sessizce bekledik. Birkaç saniyenin ardından bir erkek sesi geldi.

 

"Duydunuz mu?" kısık sesli konuşuyordu ancak biz duyuyorduk.

 

"Evet, bir kız çığlığıydı." kaşlarımı çattım. Sesimi duymuşlardı.

 

E yani bi zahmet duysunlar, tüm apartman inledi.

 

Daha sonra birinin boğazını temizleme sesini işittim.

 

"Merhaba! Sana zarar vermeyeceğiz, sadece kapıyı açmanı istiyoruz."

 

Derin bir nefes aldım. Amaçlarının bu olmadıklarını sesindeki alaylı tondan anlamıştım. Muhtemelen kapıyı açarsak anında bizi öldürecek ve neyimiz var neyimiz yoksa alıp gideceklerdi.

 

Yekta "Sakın onlara cevap verme." diyerek beni uyardı.

 

"Ama onları oyalayabilirim." dedim.

 

"Buna gerek yok."

 

Onu umursamadım ve "Kapıyı açmayacağım çünkü size güvenmiyorum!" diye bağırdım. Yekta kısık sesli bir küfür savurup bana ters bir bakış attı.

 

"Hadi ama küçük kız! Sana zarar vermeyeceğiz!"

 

Tekrar aynı ses konuşmuştu.

 

İleri atılıp korkutmak amaçlı kapıya doğru silahı ateşledim. Onlara zarar vermek istemiyordum. Bir an önce buradan gitmeleri için korkutmaya çalışıyordum.

 

Kapının ardından bir küfür duyulduğunda o taraftan da silah ateşlendi. Kapı demirden olduğu için kurşun geçirmiyordu ama yine de kapıdan uzaklaşmıştık.

 

"Zorla olsun diyorsun yani? Peki. Öyle olsun." dedi ve kapının kilidine tekrar ve tekrar ateş etti. Hâlâ beni evde tek sandıkları için korkmuyorlardı.

 

Burak ile birlikte silahımızı aniden gelecek bir saldırı için kapıya doğrulttuk. Birkaç saniye sonra kapı yavaş yavaş aralanmaya başladı. Derin ama sessiz nefesler alarak silahımı sıkıca kavradım.

 

Aniden içeri bir adam girdi ve silahı üzerimize doğrulttu. Refleks olarak bir anda ateş ettiğimde kurşun adamın karnına gelmişti. Adamın elindeki silah düştüğünde Yekta uzanıp silahı yerden aldı.

 

Diğer adamlar peş peşe içeri girdiğinde karşılarında tek başına bir kız görmeyi beklerken dört kişi gördükleri için afalladılar. Ancak bu kısa sürmüştü ve silahları bize doğrultmuşlardı. Sayıca onlardan fazlaydık ancak silah bakımından eşittik. Bu yüzden kimse kimseye saldıramıyordu.

 

"Tamam. Anlaşalım. Erzaklarınızın yarısını bize verin, biz de sizi rahat bırakalım." diyen adam benimle konuşan adamdı çünkü sesi aynıydı.

 

"Öyle bir şey olmayacak." diye sertçe konuştu Yekta.

 

Bu şeyin bir an önce son bulması için kimsenin beklemediği bir anda konuşan adamın silah tutan eline sert bir tekme attım ve silah yere düştü. Yere eğilip adamın üzerine atlamamla eş zamanlı olarak iki kez silah patladı. İkisi de diğer adamlardı ve bana vurmaya çalışmışlardı ancak ben iyiydim.

 

Ben üzerine atladığım adamı yere sererken diğerleri diğer iki adamla uğraşıyorlardı. Adam afalladığı için ilk başta tepki veremedi ancak ben üzerinden kalkmaya yeltendiğimde saçımdan tutup beni yana fırlattı.

 

Dudaklarımdan bir inleme çıktığında duvara çarptığım kafam sızlıyordu. Adam tekrar saçlarımı tutup beni zorla ayağa kaldırdığında bacak arasına dizimi geçirdim. Ardından iki büklüm olmasını fırsat bilerek kısa saçlarına asıldım ve kafasını aşağı eğip resmen takla attırdım.

 

Adam düşerken beni ayak bileğimden tuttu ve ikimiz de yeri boyladık. Üzerime çıkıp ağır cüssesiyle karnıma oturduğunda ondan kurtulmaya çalıştım ancak hareket edemeyeyim diye dizlerini kollarıma bastırdı. Karnımda oturduğu için tekmelerim ona ulaşmıyordu.

 

Bana sert bir tokat attığında yüzüne tükürdüm. Koluyla yüzünü sildikten sonra bana tekrar bir tokat attı ve saçımdan tutup yüzümü yüzüne yaklaştırdı. Beklemediği bir anda ona kafa attığımda duyduğum çıt sesiyle burnunu kırdığımı anladım.

 

Adam burnunu tutarak geriye doğru düştüğünde onu üzerimden ittim ve ayağa kalktım. Diğerlerine baktığımda silahları bırakmış, yumruk yumruğa dövüştüklerini gördüm. Hiçbiri bizi görmüyordu.

 

Adam ayağa kalkmak üzereyken karnına bir tekme attım ve yerde iki büklüm olmasını sağladım. Yanından geçip yerde duran silahı almaya gidecekken ayak bileğimden tutup beni tekrar yere düşürdü. Yerde sürünüp silaha ulaşmaya çalışırken beni geri çekti ve ters çevirip tekrar üzerime çıktı. Adam saçımdan tutup bana tokat attığında yüzüne sert bir yumruk geçirdim. Artık sıkmaya başlamıştı bu dövüş.

 

Adam bana tam yumruk atacakken biri onun bileğini havada yakaladı. Kim olduğuna baktığımda bunun Yekta olduğunu gördüm. Adamın bileğini bir anda büküp kırdığında dudaklarından acı bir feryat döküldü. Yekta adamı yere itip üstüne çıktı ve peş peşe yumruklar atmaya başladı.

 

Diğer adamlar ölmüştü ve Asya ile Burak sapasağlam karşımda duruyordu. Hemen yanıma gelip kollarımdan tutarak beni yerden kaldırdılar.

 

"Derin iyi misin?" diye sordu Asya endişeyle. Kafamı aşağı yukarı salladım ancak hiç iyi değildim. Dudağım patlamıştı ve kanayan kafamdan yüzüme doğru kan akıyordu. Burnumdan aşağı doğru ilerleyen sıcaklıkla burnumun da kanadığını anladım.

 

Yekta hâlâ adamdan hıncını alamamıştı. Adam bayılmıştı hatta belki de ölmüştü ama Yekta hâlâ yüzüne yumruk atıyordu.

 

"Yekta yeter, dur!" diye bağırdım. Yekta benim sesimi duyduğunda hızla adamın üzerinden kalktı ve yanıma koştu. Gözleri yara ve kan içindeki yüzümde oyalandığında gözlerindeki endişe arttı.

 

"Derin kafan kanıyor!" deyip beni hızla kucağına aldı ve odama götürdü.

 

"Burak, ilk yardım çantasını getir hemen!" diye bağırdı arkaya doğru. Burak diğer odalardan birine koştuğunda Asya da bizimle beraber geldi.

 

Yekta beni yatağıma yatırdığında gözlerim kararmaya başlamıştı. En son gördüğüm şey, Burak'ın elinde sıkıca tuttuğu ilk yardım çantasıyla odaya girmesi ve Asya'nın benim bayıldığımı görünce çığlık atmasıydı.

 

Loading...
0%