@kayip_balik_nemo
|
Kısa süre sonra uyku beni yavaş yavaş içine çekti.
***
Gözlerimi yavaşça araladığımda başımı hafifçe kaldırıp etrafa baktım. Odada benden başka kimse yoktu. Üzerimdeki yorganı ayaklarımla yavaşça ittirip üzerimden attım.
Başımın ağrısı bayağı hafiflemişti. Yataktan yavaşça kalkıp kapıya doğru ilerledim. Odadan çıktığımda hiç ses gelmiyordu. Herkes uyuyor olmalıydı.
Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa girdim ve bir şeyler atıştırdım. Ardından odama gideceğim sırada Yekta'nın odasının kapısı açıldı. Dönüp baktığımda odasından çıkan Yekta'yla karşılaştım.
Beni gördüğünde hızlı adımlarla yanıma gelip "Derin?" dedi. "Ne zaman uyandın?"
"Çok olmadı." diye cevap verdim sorusuna. Uykudan yeni uyanmış gibiydi. Gözleri şişmişti ve hafif kısıktı.
"Seni uyandırdım mı?" diye sordum. Gülümseyip elimi tuttu. "Evet ama hiç sorun değil. Senin sesinle uyanmak çok güzel bir şey."
Gülerek "Benim sesimle uyanmadın. Benim çıkardığım seslerden dolayı uyandın." dedim.
"Olsun, fark etmez." deyip kolunu omzuma attı ve evin kapısına doğru yürümeye başladı. "Nereye?" diye sordum.
"Seninle biraz dışarıda dolaşmak istiyorum." dediğinde gülümsedim ama korkmuyor değildim. Sonuçta dışarısı zombi kaynıyordu.
"Yekta... Emin misin başımıza bir şey gelmesin." dedim tereddütle. O ise omzumdaki kolunu indirip belime sardı ve masanın üstündeki bıçaklardan iki tane aldı. Birini bana uzatıp diğerini kendi eline aldığında ses çıkarmadan kapıyı açtı ve daireden çıktık.
Evin anahtarı bizde olmadığı için kapıyı aralık bıraktık. Apartmanın içinde hiç zombi olmadığından emindik, bu yüzden sorun olmazdı. Yavaş adımlarla merdivenlerden indik ve dışarıya çıktık. Çıkmadan önce de apartmanın kapısının önüne kapanmaması için taş koymayı ihmal etmemiştik.
Şu an geceydi ve hava karanlıktı. Etrafta ay ışığından başka bir ışık yoktu. Elektrikler kesikti. Gökyüzündeki yıldızlar bu şehirde hiç bu kadar net görünmemişti.
Derin bir nefes alıp havayı içime çektim ve etrafıma baktım. Biraz uzağımızda zombiler vardı ama etraf neredeyse zifiri karanlık olduğu için bizi görmüyorlardı.
Beraber birkaç dakika boyunca yürüdük. Yekta'yla yürümek çok güzel olsa da korkmaya başlamıştım.
"Yekta artık eve mi dönsek... Ben korkmaya başladım." dedim karanlıkta zor seçilen yüzüne bakarak.
"Korkma güzelim, ben yanındayım." diyen Yekta belimdeki elini sıkılaştırıp beni biraz daha kendine çekti. Derin bir nefes alarak önüme döndüm.
Yürümeye devam ederken ayağım bir taşa takıldı ve öne doğru sendeledim. Düşmek üzereyken Yekta beni kendine çekip yüzümü yüzüne yaklaştırdı.
Kalbim hızlanmaya başladığında hızlı nefesler alıp veriyordum. Yekta'nın da ne hissettiğini merak ettiğim için elimi kaldırıp kalbinin üzerine koydum.
En az benimki kadar hızlı atıyordu.
Gülümseyip elimi çektiğimde gözlerini benden ayırmıyordu. En sonunda utandığım için ellerimi göğsüne yerleştirip onu itmeye çalıştım. Yerinden bir milim kıpırdatamamıştım ama o beni bırakıp kenara çekilmişti.
Ona arkamı dönüp yürümeye başladığımda arkamdan gelen adım seslerini duyuyordum. Hemen yanımda belirdiğinde ona bakmamaya özen gösteriyordum.
Birkaç dakika daha konuşmadan yan yana yürüdük. Aniden durduğumda Yekta da durdu. "Ne oldu?" diye sordu merakla. Ona dönüp birkaç adım geri çekildiğimde anlamsızca bana bakıyordu.
"Derin, ne yapıyorsun?" diyerek bana doğru bir adım attığında hızla yere eğilip bir avuç kar aldım ve Yekta'ya fırlattım. Kar topu Yekta'nın göğsüne gelmişti. Kıkırdayıp ona bakarken o sinsice gülümseyip bir anda yere eğildi ve avucuna doldurduğu karı bana fırlattı.
Son anda yana kaçıp kar topundan kurtulduğumda koşmaya başladım. Yerden bir avuç kar alıp top haline getirdiğimde Yekta'ya atmak için arkamı döndüm.
Dönmez olaydım.
Yekta'nın attığı kar topu tam yüzüme gelmişti. Olduğum yerde durup yüzümü temizlerken Yekta kahkaha atıyordu. Yüzümü temizleyip bakışlarımı Yekta'ya çevirdim. Gözlerimi kısıp gülümsediğimde az önce elime aldığım kar topunu bir anda Yekta'nın suratına fırlattım.
Yekta'nın suratı kar olduğunda koşarak kaçmaya başladım ve apartmanlardan birinin arkasına saklandım.
Aradan birkaç dakika geçmesine rağmen Yekta ortaya çıkmamıştı. Daha fazla bekleyemedim ve kafamı uzatıp az önce Yekta'nın durduğu yere baktığımda orada olmadığını gördüm. Etrafıma bakarak apartmanın arkasından çıktığımda elimde biriktirdiğim bir avuç karı yere fırlatıp Yekta'yı aramaya başladım.
"Yekta!" diye seslenip onun ortaya çıkmasını bekledim ancak hiçbir yerde yoktu. Kalbim endişeyle hızlandığı sırada hiç beklemediğim bir anda kafamdan aşağı adeta çığ büyüklüğünde kar boşaldı. Çığlık atarak ellerimi yüzüme siper ettiğimde ağzım açık nolduğunu anlamaya çalışıyordum.
Arkamdan Yekta'nın tanıdık kahkahasını duyduğumda beni kandırdığını anladım. Sinirle arkamı dönüp ona baktığımda karnını tutarak gülüyordu. Gülmesi çok normaldi çünkü şu anda çok komik göründüğümü biliyordum.
Ellerimle saçımdaki karları temizledim ve yere eğilip kucağıma karları doldurmaya başladım. Yekta'nın gülmesi durduğunda bana baktı ve kaçmasına fırsat vermeden onun üzerine atladım. İkimiz de yere düştüğümüzde kahkaha atarak kucağımdaki karları yüzüne boşalttım. Hırsımı alamayıp yerden kar alıp kafasına atmaya devam ettim.
Bir kar topunu daha yüzüne atacağım sırada bileğimi tuttu ve beni yere, yanına yatırdı. Bu sefer üstüme çıkan o olduğunda başıma geleceği anlayıp ellerimi yüzüme tuttum.
Yüzüme yediğim karlarla beraber kahkaha atıyorduk. Soğuktan donuyor olsam da çok eğleniyordum ve bu an hiç bitmesin istiyordum. Bir gün bunu diğerleriyle de yapmalıydık.
Yüzüme kar yemekten sıkılıp ellerimi çektim ve iki yanıma uzatıp avuçlarıma kar doldurdum. Üstümdeki Yekta'nın kafasına karları atarken aynı zamanda o da bana atıyordu.
Sonunda ikimiz de yorulup birbirimize kar atmayı bıraktık. Yekta üzerimden kalkıp yanıma yattığında ellerimizi iki yana açtık. İkimiz de nefes nefese kalmıştık.
Başımdaki yara yüzüme yediğim darbelerden dolayı biraz acımıştı ama pek de umurumda değildi.
Yorulmuştum ama sıkılmamıştım. Daha fazla oynamak istiyordum.
"Hadi artık gidelim." deyip yavaşça ayağa kalktığımda Yekta da başını sallayıp ayağa kalktı. Beraber eve doğru yürürken adımlarımı biraz yavaşlatıp Yekta'nın arkasında kaldım.
Hızlıca yere eğilip alabildiğim kadar büyük bir kar yığını aldım. Yekta hareket etmediğimi anlamış olacak ki bir anda durup arkasına döndü. Arkasına döndüğü gibi kucağımdaki karları kafasına fırlattım.
Gülmeye başladığımda Yekta suratına bulaşan karları temizlemekle meşguldü. Temizlemeyi bitirip bana baktığında dudaklarında sinsi bir sırıtış peyda oldu.
"Demek öyle ha?" deyip bir anda üzerime koştuğunda hazırlıksız yakalandığım için kaçamadım. Yekta tam önüme geldiğinde aniden eğildi ve beni bacaklarımdan tutarak omzuna attı.
Çığlık atarak çırpınmaya başladığımda Yekta rahat bir tavırla yürümeye başladı.
"Bırak beni yaa!" diye bağırıp sırtına yumruk attım ama bırakmıyordu. Biraz daha yürüdükten sonra bir yerde durdu. Başımı kaldırıp nerde durduğumuza bakmaya çalıştım ancak Yekta'nın ön tarafını göremiyordum.
"Niye durdun?" diye sordum çırpınmayı kesip.
Yekta bana cevap vermeden bir anda beni omzundan resmen önüne fırlattı. Boyum kadar kar yığınının üzerine düşerken bir küfür savurdum.
Karların içine gömüldüğümde hızla ellerimle etrafımdaki karları itmeye çalıştım. Yekta resmen beni boğmak üzereydi!
Karların içinden çıkmaya çalışırken Yekta'nın gülen sesini ve gülerek "Terbiyesiz kız. Sen küfür eder miydin ya?" diyen sesini duydum. Anlık gelen sinirle buz gibi karların arasından fırlayıp hemen önümde duran Yekta'nın üzerine atladım. İkimiz de yere düşerken ellerimi Yekta'nın boğazına yerleştirip bastırmadan boğuyormuş gibi yaptım.
"Seni öldürecem!" diye bağırıp etrafımızdaki tüm karları avuçladım ve ara vermeden Yekta'nın kafasına atmaya başladım. Beklemediğim bir anda iki kolunu da belime yerleştirdi ve çekip beni kendine yapıştırdı.
Nefes nefese bir şekilde birbirimize bakarken elimi kaldırıp Yekta'nın uzun ve gür kirpiklerinde biriken karları temizledim. Ardından yüzünün her yerini temizlediğimde gülümseyerek bana bakmaya başladı. Ben de gülümsediğimde hiç beklemediğim bir şey yaptı ve uzanıp beni dudağımdan öptü.
Şok olmuş bir şekilde ona bakarken yavaşça beni üzerinden kaldırdı ve ikimiz de ayağa kalktık. Üzerindeki karları temizlerken göz ucuyla bana bakıyordu. Bense hâlâ şok içinde onun yüzüne bakıyordum.
En sonunda yaşanan şeyin farkına vardım ve kaşlarımı kaldırıp şaşkınca gülümsedim. Yüzümdeki küçük gülümseme sırıtışa dönüştüğünde Yekta'ya arkamı döndüm ve üzerimdeki karları silkeledim.
Yavaşça eve doğru yürümeye başladığımızda ona bakmıyordum. Çok utanmıştım ve o da bunun farkındaydı. Apartmanın önüne geldiğimizde içeri girdik ve kapının arasına koyduğumuz taşı çekip merdivenlerden çıkmaya başladık.
Dairenin önüne geldiğimizde içeri girip kapıyı kapattık ve birbirimize son kez gülümseyerek bakıp odalarımıza girdik. Hemen gidip üzerime rahat bir şeyler giyindim ve yatağıma yatıp sıcak yorganımın altına girdim.
Son zamanlarda geçirdiğim en güzel gün olabilirdi.
|
0% |