@kayip_balik_nemo
|
Yatağımda telaş ve stresten resmen tepinerek abimin gelmesini bekliyordum. Uykum gelmişti ancak abimle uyumakta kararlı olduğum için kendimi tutuyordum.
Esneyerek yatakta doğrulduğum sırada kapı yavaşça açıldı. Kim olduğuna baktığımda beklediğim kişi kesinlikle Burak değildi.
Bir süre bakıştığımızda elindeki su dolu bardağı fark edip bir küfür savurdum.
Sırıtarak bana doğru yaklaşmaya başladığında hızla yere atlayıp yatağın arkasına geçtim.
"Önce sen başlattın!" diye bağırarak bu sefer de odanın ortasındaki masanın arkasına koştum.
Bir sağa bir sola doğru hareketler yapmaya başladık. Elindeki suyu karşımdan da bana dökebilirdi ama sanırım beyni şu an çalışmıyordu.
Benim dediğime karşılık "Banane, sen de su dökmeseydin." dediğinde yutkundum. Beni ıslatmadan bırakmayacaktı.
Son çare olarak avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.
"Abiiiii! Odamda zombi vaaarrr!"
Burak şok içinde kaşlarını çatıp arkasına baktığında fırsat bu fırsat deyip hızla yanından sıyrılmaya çalıştım.
'Çalıştım' kelimesinin altını çiziyorum.
Çalıştım ve başaramadım çünkü tam yanından geçtiğim sırada beni tutmuş ve sırıtarak elindeki bardağı kafama boca etmişti.
Hazırlıksız yakalandığım için kendimi tutamadım ve "Ebeni-" diye yüksek sesle konuştum.
"Ebemi ne?"
Sinirle elindeki bardağı kaptığım gibi havaya kaldırdım ve "Şimdi bu bardağı senin münasip bir yerlerine sokmuyor muyum?!" diye bağırdım.
Burak yutkunarak geriye doğru bir adım attı. Sırıttım.
Ben de o potansiyel vardı ve o da bunu anlamıştı.
Tam üzerine saldıracağım sırada kapı hızla açıldı ve içeri abimin "Derin!?" diye bağıran sesi doldu. O tarafa doğru baktığımda tüm ev ahalisinin toplandığını gördüm.
Hay ben sizin geleceğiniz zamana...
Sevimlice gülümseyip onlara döndüğümde hepsi şaşkınlıkla bir bana, bir Burak'a ve bir de ıslak saçlarıma bakıyordu.
"Ne oluyor burada?" diyen Yekta'nın sesiyle hızla ona dönüp yüzünde hasar tespiti yapmaya başladım. Abim ona bir şey yapmış olabilirdi çünkü.
Herhangi bir yerinde sorun olmadığını gördüğümde rahatlamış bir nefes verdim. Daha sonra Yekta'nın sorusuna cevap vermek için dudaklarımı araladım.
Elimi kaldırıp Burak'ı işaret ettim.
"Önce o başlattı."
Burak kaşlarını çatıp bana baktığında kafamı 'hayırdır' der gibi salladım. "Ne? Yalan mı?"
Daha sonra kardeşiyle kavga eden bir çocuk gibi Burak'ı suçladığımı fark ettiğimde elimle alnıma vurdum.
Cidden rezil bir insandım.
Daha sonra hâlâ elimde olan bardağı fark ettim. Kendi kendime gözlerimi devirdiğimde Burak'a döndüm ve bardağı havaya kaldırdım. Alt dudağımı dişlerimin arasına aldıktan sonra ona 'sen görücen' bakışları attım.
Yutkunup bir adım geri çekildiğinde sırıttım.
"Biri aranızdaki bakışmanın nedenini açıklayabilir mi?" diye soran Yekta'nın sesiyle Burak'a attığım ölümcül bakışlarımı kestim. Yekta'ya döndüğümde kaşlarını çatmış, ikimize baktığını gördüm.
Başladı bizimkinin kıskançlık mesaisi.
Hoşuma gitmiyor desem yalan olur.
"Beyefendi mutfakta ona döktüğüm su için intikam almak istemiş!" diye sinirle konuştuğumda ona side eye bakışlarımı yolluyordum.
Tamam biraz abartıyordum belki, alt tarafı suydu ama sinir oluyordum işte.
Hepsi birden gülmeye başladığında Burak'la birbirimize tuhaf bakışlar atıyorduk.
"Noluyo lan?" diyen Burak'a başımı sallayıp ona hak verdiğimi belli ettim. Elimi yüzümde gezdirip bir şey var mı diye kontrol etmeye başladım çünkü bu kadar anırarak gülmelerinin başka bir açıklaması olamazdı.
Yüzümde bir şey olmadığına kanaat getirdiğimde diğerlerinin de gülmesi azalmıştı.
"Ay yeter be!" diye bağırarak hepsini susturdum. Abim yüzündeki sırıtmayla yanıma geldiğinde diğerlerine dönüp "Kardeşimin odasından çıkın. Biz uyucaz." dedi. Bunu derken bu cümlenin ona geçerli olmadığını söylemek istercesine Asya'ya göz kırpmıştı.
Hepsi teker teker odadan çıktığında abime döndüm ve onun zaten bana baktığını gördüm. Gözleri ıslak saçlarımda geziniyordu.
"Hasta olacaksın." deyip üzerimdeki sweatin kapüşonunu kapattı. Ona gülümsedikten sonra beraber yatağıma gidip uzandık.
Abime Yekta'yla ne konuştuğunu sormak istiyordum ancak bundan vazgeçtim. Yekta'ya sorarak öğrenecektim.
Abimle birbirimize bakarken bana yaklaşıp sıkıca sarıldı. Ben de kollarımı ona doladığımda hafifçe mırıldandı.
"Uyu minik kardeşim."
Gülümsediğinde gözlerini kapattı. Başım göğsündeyken alttan onun yüzünü inceliyordum. Yüzünün her yeri yara içindeydi.
İlk geldiği zaman heyecanımdan fazla dikkat etmemiştim ama şimdi bakınca gece lambamın kısık ışığında bile yüzündeki yaralar gayet rahat seçiliyordu.
Dudağının iki yanı da patlamıştı. Yanakları morarmıştı ve kaşında da kabuk bağlamış bir yara vardı. Bir gözü hafif morarmıştı.
Gözlerim dolduğunda kendimi tutamayıp sessizce ağlamaya başladım. Bizden ayrıyken çok şey yaşamıştı.
Uyku iyice bastırdığında daha fazla dayanamayıp kendimi karanlığa teslim ettim ve abimin sıcak göğsünde ağlayarak uykuya daldım.
|
0% |