@kayip_balik_nemo
|
Genzimi yakan yoğun bir kokuyla gözlerimi açtığımda aniden öne doğru bükülüp öksürmeye başladım. Etrafıma baktığımda gördüklerimle dehşete düştüm.
Her yer dumandı!
Yanımda yatan abim hareketlendiğinde uyandığını anlamıştım.
"Neler oluyor?!" deyip o da benim gibi öksürmeye başladığında hızla ayağa kalktım. Öksürüklerimi azda olsa durdurabildiğimde abime cevap vermek için dudaklarımı araladım.
"Bilmiyorum!"
Çatallaşmış sesim ile hızla bana dönüp dumandan etkilenmemem için kafamı göğsüne bastırdı. Beraber yürüyerek odadan çıkacağımız sırada kapıyı arka taraftan başka biri açtı.
Kafamı hafifçe çevirip baktığımda bunun Yekta olduğunu gördüm.
Bizim konuşmamızı beklemeden bağırdı.
"Alt katlarda yangın çıkmış!"
Nasıl yani?!
Abim aklımı okumuş gibi hızla konuştu. "Nasıl oldu bu?! Ayrıca diğerleri nerede?!"
Yekta arkasını dönüp koşar adımlarla yürümeye başladığında onu takip ettik. Salona geldiğimizde diğerlerinin camları açmakla meşgul olduklarını gördük.
Abime dönüp boğuk çıkan sesimle bağırdım.
"Abi beni bırak sen kendini koru! Ben hallederim!"
Kafasını iki yana sallayıp "Olmaz Derin!" dedi. Ardından diğerlerine bağırarak ekledi. "Yangın alt katlardaysa nasıl çıkacağız!?"
O sırada Yekta aklına bir şey gelmiş gibi parmağını şıklattı.
"Daha önce okulda yaptığımızı yapacağız!" diye bağırdığında Asya ve Burak bize anlamaz gözlerle bakmaya başladı. Onlara ne yapacağımızı açıklayacak vaktimiz olmadığı için görerek öğreneceklerdi.
Bu sırada da duman iyice artmış, önümüzü göremez hâle gelmiştik. Boğazım yanıyor, nefes almakta oldukça zorlanıyordum ama her şeye rağmen dumanı solumamam gerekiyordu.
Abim beni bıraktığında hızla perdeleri sökmeye başladık. Bu sırada da Asya koşup odalardan yiyecek, içecek, ilaç ve kıyafet... Neyimiz varsa hepsini camdan dışarı atıyordu.
Nefes alamadığım için aniden gözüm karardığında Yekta çevik bir hareketle beni tuttu.
"Derin!" diye bağıran abimin sesini duydum ancak sesler boğuk geliyordu. Şu anda bayılamazdım.
Sweatimin yakasını çekiştirip ağzımı ve burnumu kapattığımda içime derin bir nefes çekip kendime gelmeye çalıştım.
Gözlerim feci bir şekilde yanmaya başladığı sırada Burak "Aşağı inebiliriz!" diye bağırdı. Abim hızla kolunu belime dolayıp beni pencerenin yanına götürdüğünde Yekta gelip perdeyi belime bağladı. Ardından beni kucaklayıp pencerenin mermerinin üzerine yavaşça bıraktı ve ayaklarımı sarkıtıp kendimi aşağı bıraktım.
Tam yere çakılacağım sırada perde yukarıdan çekildi ve ayaklarımın yere değmesine birkaç cm kala havada asılı kaldım. Soluduğum dumandan ve nefessiz kaldığım onca dakikadan dolayı güçsüz düşen bedenimi zorlayarak ellerimi kaldırıp belimdeki perdeyi çözdüm.
Kendimi yere bıraktığımda dizlerimin üzerine düştüm. Zorlukla apartmandan biraz uzaklaştım ve dumanın ulaşamadığı bir mesafeye geldiğimde temiz havayı içime çektim.
Nedendir bilmiyorum ama içim izlenme hissiyle dolmuştu.
Gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalıştığım sırada biri omuzlarımı tutup beni sarsmaya başladı. "Derin iyi misin!?" diyen Asya'nın sesini duymamla gözlerimi hafifçe aralayıp ona baktım.
Yüzü dumandan siyaha boyanmıştı aynı benim gibi. Kafamı aşağı yukarı salladığımda hızla bana sarıldı. Kollarımı ona doladığım sırada arkamda adım sesleri işittim. Ardından Burak'ın sesini duydum. Hepsi tek tek iniyordu.
"Kızlar iyi misiniz?!"
Birbirimizden ayrıldığımızda onu başımızı sallayarak onayladık.
Birkaç dakika içinde abim ve Yekta da yanımıza geldiğinde abim hızla bana sarıldı. Saçlarımdan öpüp kokumu içine çektiğinde her yerimin duman koktuğunu biliyordum.
Ardından Yekta yanıma geldiğinde abim de Asya'ya sarıldı. Yekta beni kollarının arasına aldığında hızla ona karşılık verdim. Hafifçe geri çekilip alnımdan öptüğünde abimin sahte öksürüğüyle ayrıldık.
Bizim sarılma seansımızı bölen ise Burak'ın sitemli sesiydi. "Bana neden kimse sarılmıyor?"
Gülerek ona da sarıldığımızda dakikalar önce içinde sıcak yatağımda uyuduğum eve baktım. Alevler neredeyse her katı esir almıştı.
"Bu nasıl oldu?" diye sordum dakikalar sonra.
"Hiçbir fikrim yok ancak kalacak yeni bir yere ihtiyacımız var." diyen abimi başımı sallayarak onayladım.
Bir süre yerde oturup dinlendikten sonra ayaklanıp yere saçılan eşyalarımızı topladık. Ardından artık tamamen alevler içinde kalan binadan yürüyerek uzaklaşmaya başladık.
Karşımıza çıkan ilk araca bindik. Şansımıza anahtar arabadaydı yani kablolarla falan uğraşmaya gerek kalmayacaktı.
Abim arabayı çalıştırdı ve yavaşça ilerlemeye başladık. Yavaş gidiyorduk çünkü arabanın farları kırıktı. Bu yüzden abim önünü zor görüyordu.
Yaklaşık yirmi dakika boyunca durmadan ilerledik. Artık arkamıza baktığımızda yanan bina gözükmüyordu.
Abim arabayı bir apartmanın önünde park ettiğinde aşağı inip yavaş adımlarla binaya doğru ilerledi. Elim arka cebimdeki bıçağıma uzandı ve her ihtimale karşı tetikte bekledim.
Erkekler önden yürüyerek apartmandan içeri girdiler ve önlerine çıkan zombileri öldürmeye başladılar. Fazla zombi olmadığı için Asya ile benim yardımımıza ihtiyaçları yoktu.
Herhangi bir zombi baskınında giriş katlar tehlikeli olabileceği için üst katlara çıkmaya başladık. Merdivenlerde karşımıza çıkan tüm zombileri öldürüp hiçbirini bırakmıyorduk. Sonra başımıza bela olurlardı falan.
En yukardan bir alt katta durduğumuzda dairelerden birinin kapısı aralık açıktı. Ona doğru ilerleyip yavaşça kapıyı aralayıp içeri baktım. Temiz görünüyordu.
"Derin çekil oradan." diyen abimi umursamadan içeri girdim. Tahmin ettiğim gibi içeride hiç zombi yoktu. Diğerleri de benim ardımdan girdiklerinde çantalardan birinden daha önce aldığımız el fenerini çıkarttım. Feneri etrafa tutup tüm odalara beraber baktığımızda gerçekten temiz olduğuna emin olmuştuk.
Hepimiz odalardan birine yerleştiğimizde vücuduma bir yorgunluk çöktü ama önce banyo yapmalıydım. Herkesten önce koşarak banyoyu kaptığımda hızlıca duşa girdim.
Kısa bir duşun ardından saçımı kurutup kıyafetlerimi giydim ve banyodan çıktım. Yerleştiğim odaya girip kendimi yatağıma fırlattım.
Uykum yarım kaldığı için çok uykum vardı bu yüzden kısa sürede uykuya daldım.
***
Finale kadar tüm bölümleri yazmayı bitirdim, bu yüzden her gün üç bölüm atacağım<3 |
0% |