@kayip_balik_nemo
|
Günün ikinci bölümü<3
***
"Günaydın!" diye bağıran abimin sesi ve omuzlarıma sarılıp beni sarsan kollarla dehşet içinde gözlerimi açtım.
Abim omuzlarımdaki elleriyle beni bir ileri bir geri hızla sallarken iki elimde kollarını tutup bağırdım. "Manyak mısın!?"
Abim kahkaha atarak beni bıraktığında ayağa kalkarak karnına vurdum. "Bu nasıl bir uyandırma şekli lan!?"
Abim aramıza geri döndüğünden beri fazla neşeliydi. Bu hâlleri hoşuma gitse de bazen sinir bozucu olabiliyordu.
"Tamam kızma. Kahvaltı hazır onun için uyandırdım." diyerek gülmesine devam ettiğinde somurttum.
"Uyandırmadın, öldürdün!"
Abim tekrar kahkaha atarak odamdan çıktığında duyamayacağı şekilde ben de güldüm. Yüzümdeki içten gülümsemeyle beraber yatağın yanındaki çantaya uzandım ve içinden rahat kıyafetler çıkararak üzerime geçirdim.
Odamdan çıkıp banyoya doğru ilerledim ve kapalı kapıya iki kez tıklattım. İçeriden Yekta'nın "Ben varım bekle!" diyen sesini duymamla beklemeye başladım.
Birkaç dakika geçmesine rağmen hâlâ çıkmayınca sıkıştığım için yerimde kıpırdandım. Tekrar kapıya vurdum. "Hadisene lan!"
"Tamam az kaldı!"
Oflayarak tekrar beklemeye koyuldum ama hâlâ çıkmıyordu.
"Lan hadi yere işicem!"
İçeriden gelen kahkaha sesleriyle sinirim iyice bozuldu ve dayanamayıp kilitli olmayan kapıyı açıp içeri girdim. Ancak gördüğüm manzarayla sertçe yutkundum.
Yekta sanırım duştan çıkmıştı çünkü belindeki havludan başka üzerinde hiçbir şey yoktu.
Birkaç saniye havluyla bakışmanın ardından bakışlarımı yavaşça yukarıya tırmandırdım ve Yekta'yla göz göze geldim. Şaşkınlık içinde bana bakıyordu.
"B-ben şey..." diye ağzımın içinde bir şeyler gevelediğimde gözlerimi ondan kaçırdım. "B-ben..."
"Ben gitsem iyi olacak." deyip hızlıca arkamı döndüm ancak kolumdan tutup kendine çekmesiyle neye uğradığımı şaşırdım.
Göğsüm onun çıplak göğsüyle buluştuğunda sertçe yutkundum. Yüzünü bana yaklaştırdığında hiç tepki veremedim.
Yavaşça eğilip yanağımdan öptüğünde çapkınca sırıttı. Hızla belimdeki elini itekleyip ondan kurtuldum ve koşarak banyodan çıktım. Nefes nefese bir şekilde kendimi yatağıma attığımda yüzümü yastığa gömüp çığlık attım.
Bu beni her zaman rahatlatırdı.
Yaklaşık on dakika orada bekleyip odamdan çıktım ve sonunda boşalan banyoya girip işlerimi hallettim. Banyodan çıkıp mutfağa girdiğimde Yekta hariç herkesin yüzünde gözlerimi gezdirdim.
"Çok erken geldin ya." diyerek benimle alay eden abime dil çıkarıp Yekta ile Asya'nın arasındaki boş sandalyeye oturdum. Önümdeki yemeğe baktım. Her zamanki gibi yine omlet yiyecektik çünkü kahvaltı için başka yiyeceğimiz yoktu.
Yemeğimi yemeye başladığımda Yekta'nın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Umurumda değilmiş gibi görünmeye çalışsamda avuçlarım terliyordu.
Bu kadar dikkatli bakmak zorunda mıydı?!
Abimin sahte öksürüğüyle Yekta bakışlarını benim üzerimden çekmişti. Sırıtarak yemeğimi yemeye devam ettim.
Tam o sırada kapının alacaklı gibi çalınmasıyla yerimde sıçradım.
Bu kapı çalmak değil resmen davul çalmak!
Herkes anında ayaklandığında Yekta beni arkasına çekti ve hızlı adımlarla kapının önüne geldik. Yekta ileri atılıp kapı deliğinden baktı ve birkaç saniyenin ardından tekrar bize döndü.
"Bir kız var." dediğinde gidip ben de baktım. Hafif sarıya çalan kahverengi saçlı bir kız vardı. Korkmuş gibi merdivenlere bakıyordu ve ardından tekrar kapıya vurmaya başladı.
"Başı dertte sanırım, açalım kapıyı!" diyerek tekrar diğerlerine döndüğümde başlarını salladılar ve hızla kapıyı açtım. Kız hemen içeri girip arkasından kapıyı kapattığında nefes nefese kalmıştı.
Bakışlarını hepimizin üzerinde gezdirirken abimde durdu. Abime dönüp baktığımda şaşkınlık içinde o kıza baktığını fark ettim.
Tanışıyorlar mıydı?
Asya kıskanç bakışlarla yürüyüp abimin elini tuttuğunda çaktırmadan güldüm.
İkisi hâlâ bakışmaya devam ederlerken abim konuştu.
"Yaşıyor olmana sevindim."
Hepimiz şaşkınlıkla ona döndük.
Kimdi bu kız?
***
"İşte ben de o gün adamları dövüp Gökçe'yi kurtardım." diyen abimi hepimiz dikkatlice dinliyorduk. Demek o yüzden öyle bakışmışlardı.
Kapımıza gelen kızın adı Gökçe'ydi. Abim bizden ayrı olduğu süre boyunca çok şey yaşamıştı ve bize anlattıklarına göre abimi zorla yanlarında tutan adamlar insanları öldüren canilerdi. Gökçe'yi de öldürmeye çalışmışlardı ama abim buna engel olup onu kurtarmıştı.
Merak ettiğim şeyle çekingen bir şekilde bizi izleyen kıza döndüm. "Peki bizim burada olduğumuzu nereden bildin?"
Herkesin bakışları ona dönerken o, utanıp başını eğmişti. "Takip ettim." dediğinde başını yerden kaldırmamıştı.
Hepimiz birbirimizle bakışırken bu sefer Yekta konuştu. "Ne zamandır?"
Gökçe başını yerden kaldırıp bize baktı. "Önceden bulunduğunuz binada yangın çıkınca dumanı görüp oraya gelmiştim. Sonra sizi gördüm..."
Hemen ardından Asya konuştu.
"Peki peşinde zombiler varken neden bizim yanımıza geldin? Bizi de tehlikeye atmış oldun."
"Biliyorum ve özür dilerim ama yanımda kendimi koruyabileceğim hiçbir şey yoktu ve zombilerin sayıları da fazla değildi. Bu yüzden sizin onları kolaylıkla öldürebileceğinizi düşündüm ve öldürdünüz de." diyerek tekrar başını eğdi.
Bir süre sessizliğin ardından ben konuştum.
"Bence yanımızda kalabilir."
Diğerleri de beni onayladığında Gökçe'ye döndüm. "Gel seni boş odalardan birine götürüp kendimden birkaç kıyafet vereyim."
Gökçe mutlulukla gülümseyip ayağa kalktığında benim peşimden ilerlemeye başladı. Onu boş bir odaya götürüp kıyafet almak için kendi odama döndüm. Yerdeki çantanın içinden birkaç parça kıyafet alıp tekrar Gökçe'nin bulunduğu odaya döndüm ve kıyafetleri ona verirken konuştum.
"Muhtemelen açsındır. Sana yiyecek bir şeyler getirmemi ister misin?"
Hevesle başını sallayıp teşekkür ettiğinde gülümseyip mutfağa girdim ve tezgahın üzerinde duran yiyeceklerden biraz alıp Gökçe'nin yanına geri döndüm.
Oradan ayrılıp kendi odama girdiğimde yatağıma uzandım.
Gözlerimi kapattığımda kısa süre içinde uykuya daldım. |
0% |