@kayip_balik_nemo
|
Günün ikinci bölümü♡
***
1 HAFTA SONRA
"Bu ne gerizekalı?" diye sordum şaşkınca.
"Pasta." diyen Burak'a gözlerimi devirdim.
"Pasta hariç her şeye benziyor." demem üzerine kafama vurdu. "Sen anlamazsın."
"Sin inlimizsin." diyerek onu taklit ettiğimde masanın üzerindeki çatalı aldım ve pastaya batırdım. "Lan yemesene Gökçe'ye yaptım ben onu!"
"Sus be tadım testi yapıyorum! Kızı zehirlemek mi istiyorsun!?"
"Sessiz olsana duyacak!"
"Nası duysun, uyuyor! Aşk gözünü kör etmiş senin. Cık cık cık."
En son ki olayların üzerinden bir hafta geçmişti. Kolum neredeyse tamamen iyileşmişti.
Burak, Gökçe'den hoşlandığını bana söylemişti ve nasıl açılacağını sormuştu. Ben böyle şeylerden anlarmışım.
Ben de kısaca 'pasta yap' demiştim. O da bana uyup elimizdeki malzemelerle pasta yapmaya çalışmıştı. Pasta dediğime bakmayın, market keklerinden ve çikolatalardan oluşan değişik bir şeydi.
"Bana diyene bak! Gördüm Yekta'yla hâllerini!" demesi üzerine elimle ağzını kapatmaya çalıştım. "Sussana salak, abim duyacak!"
"Nası duysun, uyuyor. Aşk g-"
"Tamam Burak, benim lafımla bana laf sokacaksın anladım."
Sırıtarak pastayı aldı ve mutfağın çıkışına doğru ilerledi. Ben de pıtı pıtı peşinden gittim.
"Nasıl verceksin şimdi o pastayı? İnşallah uyurken çatalı ağzına sokmaya çalışmazsın kızın!"
Burak kaşlarını çatıp bana döndü. "Deli misin kızım sen? Niye öyle bir şey yapayım?"
"Senden beklerim açıkçası." dediğimde gözlerini devirdi. Gökçe'nin kapısının önüne geldiğinde açmadan bana döndü. "Bak bakayım müsait mi?"
Başımı sallayıp kapıyı araladım ve içeri baktım. Gökçe yorganın altında mışıl mışıl uyuyordu.
"Hâlâ uyuyor."
Burak odadan içeri girip elindeki pastayı komodinin üzerine bıraktı. Ardından önceden hazırladığı yazılı kağıdı yanına koydu.
Sırıtarak bana döndü. "Hazır."
Ben de sırıttım. "Ne yazıyo o kağıtta?"
Kaşlarını çattı. "Sanane?"
Ben de kaşlarımı çattım. "Ayıp."
Gözlerini devirip arkasını döndü ve odanın kapısına doğru ilerledi. Ben de arkasından giderken o çıkınca bir anda kapıyı kapattım ve delikteki anahtarı çevirip kilitledim.
Kapının arkasından bağırma sesini işittim. "Derin okursan döverim seni!"
Ardından Yekta'nın sesi duyuldu. "Sen kimi dövüyon lan?!"
Burak an itibariyle sıçmıştır arkadaşlar.
"Yok abi vallahi öyle değil!" diye kendini açıklamaya çalışan Burak'ın sesiyle sırıttım. Hemen komodinin yanına gidip katlanmış kağıdı aldım ve açtım.
Sevgili Gökçe.
Biliyorum şakacı bir insanım ama bu kağıda yazdığım şeyler şaka değil.
Tamamen gerçek hislerim.
Seni ilk gördüğümden beri sana hayranım.
Tamam özel hayata biraz da olsa saygım vardı. O yüzden devamını okumadan kağıdı tekrar yerine bıraktım.
Tam arkamı dönüp gideceğim sırada arkamda bir hareketlenme hissettim. Ardından Gökçe'nin uykulu ve şaşkın sesini duydum.
"Derin? Burada napıyorsun?"
Ona dönüp ellerimi arkamda birleştirerek sırıttım. "Hiiç." dedim ve bir şey demesine izin vermeden kilidi çevirip odadan çıktım.
Odama girdiğimde karşımda Burak'ı görmeyi beklemiyordum.
Sevimlice gülümsedim. "Ne arıyorsun odamda?"
"Bence sen gayet iyi biliyorsun." deyip bana bir adım attığında hızla kapıyı açtım. "Ya bak vallahi okumadım!"
"Aynen aynen, ben de inandım." diyerek güldüğünde tekrar bağırdım. "Tamam sadece ilk birkaç cümleyi okudum ama tamamını okumadım!"
Gözlerini kısıp bana baktığında başımı salladım.
"Olsun, yine de okudun." dediğinde hızla odadan çıktım ve salona doğru koştum. Salona vardığımda koltukta oturup elindeki kitabı okuyan abimi kollarından tutup kaldırdım ve arkasına geçtim.
"Noluyo Derin?" diye şaşkınlıkla soran abime bakmadan konuştum.
"Abi Burak beni dövecek!"
"Lan benim kardeşimi kim dövüyo!?" diye sinirle hırlayan abimin ardından odaya Burak girdi.
"Bu dövüyo."
Abim Burak'ın üzerine yürüyeceği sırada odaya çekingen ve küçük adımlarla Gökçe girdi. Hepimizin yüzünde gözlerini gezdirdiğinde bende durdu. "Şeyy Derin..." dediğinde "Efendim?" dedim.
"Biraz konuşalım mı? Yalnız..."
Neden böyle bir şey istediğini anlamasam da onu onayladım. "Peki."
Beraber Gökçe'nin odasına girdiğimizde arkamdan kapıyı kapattım ve sorarcasına Gökçe'ye baktım. Birkaç saniye bakışmanın ardından ağzındaki baklayı çıkardı.
"Ben erkeklerden hoşlanıyorum."
Ha?
"Ne?"
Elleriyle oynamaya başladı. "Bak özür dilerim ama bu sevgi karşılıklı değil."
Ne diyo lan bu?
"Gökçe sen ne diyosun?"
"Ayrıca Yekta'ya da bunu söylemen gerektiğini düşünüyorum. Çocukcağız senin kızlardan hoşlandığını duyunca ihanete uğramış hisseder. Yanlış anlama saygı duyuyorum ama bu yaptığın biraz yan-"
"Lan Gökçe ne diyon?! Ne kızlardan hoşlanması?! Ne Yekta'sı?!"
"O notu bana sen yazmadın mı?" diye şaşkınca sorduğunda elimle alnıma vurdum.
Şimdi anlaşıldı!
"Lan gerizekalı Burak yazdı onu sana."
"Heeee- Ne?!"
Gülümsedim. "Çocuk sana aşık aşık."
"Ha ne?"
Yanaklarının kızardığını gördüğümde sırıtıp ona arkamı döndüm ve "Sana bol şans!" deyip odadan çıktım.
Salona girdiğimde karşımdaki Burak'ın yanına gidip sırtına iki kez patpatladım. "Hayırlı olsun. Gökçe seni çok seviyor."
"Ha ne?"
Sırıttım. "Aynı tepkiyi verdiniz."
Son sözümü söyleyip salondan çıktım ve odama doğru ilerledim. Odama girip kapıyı arkamdan kapattığımda kendimi yatağıma attım.
Şimdi uyuyup dinlenmiş bir şekilde kalkacaktım ve Gökçe ile Burak arasında neler olduğuna bakacaktım.
***
Yanıp sönen bir ışıkla rahatsızlıkla gözlerimi araladım. Şaşkınca etrafıma bakarken bu ışığın nereden geldiğini anlamaya çalışıyordum.
Yattığım yerde doğrulduğumda ışığın pencereden geldiğini gördüm. Daha sonra ise o sesi duydum.
Helikopter sesi...
Gözlerim kocaman açıldığında hızla yatağımdan fırladım ve pencereye koştum. Pencereyi açıp kafamı uzattığımda apartmanın tepesindeki helikopteri gördüm.
Arkamı dönüp koşarak odamdan çıktım ve bağırdım. "Uyanın! Kurtulduk, uyanın!"
Tüm kapıları pat diye açarken heyecandan yerimde duramıyordum. Herkes odalarından teker teker çıktığında helikopterin sesini duymalarıyla hepsinden şaşkınlık ve sevinç nidaları döküldü.
Hepimiz dış kapıya doğru ilerleyip daireden çıktık ve merdivenleri koşarak inmeye başladık. Apartmanın kapısına geldiğimizde onu da açıp kendimizi dışarı attık.
Tepemizdeki helikoptere bakıp bağırarak ellerimizi sallamaya başladık.
"BURADAYIIIZ!"
"YARDIM EDİN, BURADAYIIZ!"
Birkaç kez bağırmanın ardından helikopter yön değiştirdiğinde bizi görmüşlerdi. Yavaş yavaş aşağı inmeye başladığında hissettiğim şiddetli rüzgârla ellerimi yüzüme siper ettim.
Helikopter yere indiğinde içinden asker üniformalı birkaç adam çıkıp bize doğru koşmaya başladı. Diğerlerine bakıp gülümsedim.
Sanırım bu sefer gerçekten kurtuluyorduk.
|
0% |