@kayraege
|
Selamünaleykümmm ☺️ Yoğun istek üzerine (azıcık yoğun istek 🫣) Alper ve Elif'in de kurgusunu yazmaya karar verdim. Özellikle de senin için Nuray 🥰 Şimdilik kısa bir bölüm olacak. İlerleyen zamanlarda İnşallah bölümleri düzenli atmaya başlayacağım. Bu kurguyu okumak için Geçmişten Gelen Sen'i okumanıza gerek yoktur :) İnşallah beğenirsiniz diyerek sizi bölümle baş başa bırakıyor iyi okumalar diliyorum 🤍
Küçük çocuk, her zamanki gibi eline kitabını alıp hızlı adımlarla çınar ağacının oraya yöneldi. Ağacın altına oturup kitabını açtı ve yavaş yavaş okumaya başladı. Hiç arkadaşı yoktu. O da kitapları kendine arkadaş edinmişti. Yalnızlığını; kitaplarda tanıştığı dostlarıyla gidermeye çalışıyor, bu şekilde az da olsa bu meselenin kendisini üzmesine izin vermiyordu. Hem onun ablası vardı. Onu canı kadar seven Ayça Ablası... Derdini, tasasını dinleyen; ona yoldaş olan ablası... Fakat onun da bugün kursu vardı ve bu yüzden, bugün sadece kendisi ve kitapları vardı. Küçük çocuk, kitabını kaldığı yerden okumaya devam ederken duyduğu sesle hızla sağına döndü. Kendisiyle yaşıt gibi görünen küçük bir kız ona bakıyordu. Küçük çocuk tedirginlikle başını önüne eğdiği sırada küçük kız "Merhaba." diye seslendi ona. Küçük çocuk yavaşça başını kaldırıp zor çıkan sesiyle "Merhaba." deyip yeniden önüne döndü. Küçük kız onu korkuttuğunu düşündüğü için olduğu yerde durup "Seni korkuttuysam özür dilerim." deyince küçük çocuk başını kaldırıp "Korkmadım ki. Sadece kitabımı okumaya dalmışım." dedi. Küçük kız gülümseyip "Buna sevindim. Seni korkuttuğumu sandığım için üzülmüştüm çünkü." deyince küçük çocuk da duyduğu cümleler karşısında kocaman gülümsedi. Küçük kız "Yanına gelebilir miyim?" diye sorunca küçük çocuk başını sallayıp "Gelebilirsin." dedi ve küçük kız hızla yanına gelip tam önüne oturdu. Elini uzatıp "Benim adım Erva, seninki ne?" diye sorunca küçük çocuk uzattığı elini tutup "Benim adım da Alper." dedi. Küçük kız yüzündeki gülümsemesini hiç bozmadan "Memnun oldum." deyince küçük çocuk da aynı cevabı verdi. Küçük çocuk başını önüne eğip gülümsemeye devam etti. Daha önceden hiç kimse, onunla böyle tanışmamıştı. Okuldaki arkadaşları onu hep dışlamış, o da bu yüzden kimseyle konuşmamıştı. Tek arkadaşı kitapları ve ablasıydı. Küçük kız, küçük çocuğun elindeki kitabı gösterip "Kitap okumayı çok mu seviyorsun?" diye sorunca küçük çocuk başını kaldırıp "Evet. Çok seviyorum. Sende seviyor musun?" diye sordu. Küçük kız çantasını açıp içinden bir kitap çıkardı ve "Evet. Bak şu an bunu okuyorum." deyip üzerinde "Balonla Beş Hafta" yazan kitabı küçük çocuğa uzattı. Küçük çocuk heyecanla kitabı eline alıp "Ben bu kitabı okumuştum. Çok güzeldi." dedi. Küçük kız "Ben daha bitirmedim ama bence de çok güzel. Biliyor musun, bende balonla yolculuk yapmak isterdim. Kitaptaki doktor gibi maceraya atılmak... Sence de çok eğlenceli olmaz mı?" deyince küçük çocuk kendisi gibi düşünen birinin olmasının verdiği heyecanla "Evet, bence de çok güzel olurdu. Bende maceralar yaşamayı çok isterdim." dedi. Küçük kız gülümseyip "Biz de kendi maceralarımızı yaşayalım mı?" diye sorunca küçük çocuk başını eğip "Benimle maceralar yaşamak ister misin ki?" diye sordu üzgünce. Küçük kız "Evet, çok isterim." deyip eliyle çınar ağacının karşısındaki kocaman apartmanın üçüncü katını gösterdi ve "Bak Alper, biz artık o evde oturacağız. Eğer senin de evin buradaysa biz sürekli maceralar yaşarız." dedi. Küçük çocuk öğrendiği şeyin heyecanlıyla hızla eliyle küçük kızın gösterdiği dairenin bir üst katını gösterip "Bak, biz de orada oturuyoruz." dedi. Küçük kız "O zaman biz arkadaş olalım mı Alper?" deyince küçük çocuk kocaman gülümseyip "Olalım Erva." dedi. Küçük çocuk kucağındaki kitapları yanına indirip yeni arkadaşına "Benim hiç arkadaşım yok. Sen benim ilk arkadaşımsın." dedi üzgünce. Küçük kız "Neden yok?" diye sorunca küçük çocuk başını önüne eğip "Bilmiyorum, kimse benimle arkadaş olmak istemiyor." dedi. Küçük kız yeni arkadaşının iki elini tutup "Ben senin arkadaşın olurum Alper. Benim hiç en yakın arkadaşım yok. Sen benim en yakın arkadaşım da olur musun?" deyince küçük çocuk kısa sürede kendisini bu kadar mutlu eden yeni arkadaşına bakıp gülümseyerek "Olurum Erva. Sende benim en yakın arkadaşım ol ama." dedi. Küçük kız başını sallayıp "O zaman biz artık en yakın arkadaşlarız." dedi neşeyle. Küçük çocuk dizlerinin üzerinde doğrulup küçük kıza sarıldı ve "Yaşasın, artık benim de bir arkadaşım var." neşeyle. Küçük kız da arkadaşına sarılıp aynı neşeli sesle "Benim de var." dedi. Birbirlerini bıraktıklarında küçük kız, sırt çantasından iki kutu çilekli süt çıkarıp birini yeni arkadaşına uzattı. Küçük çocuk gülümseyerek arkadaşının uzattığı sütü alıp açtı ve içmeye başladı. O da çantasına uzanıp iki paket çikolata çıkardı ve birini arkadaşına uzatıp sütünü içmeye devam etti. Küçük kıza baktığında çileği çok seviyor olmalı diye düşündü çünkü saçındaki tokalar çilekliydi ve çantasının üzerinde de küçük küçük çilek resimleri vardı. Aklındaki düşünceyi arkadaşına sormaya karar verip "Erva, sen çileği çok mu seviyorsun?" diye sordu. Küçük kız elindeki süt kutusunu ve çikolatasını önüne indirip "Evet, çok seviyorum." dedi. "Peki sen Alper. Sen neyi çok seviyorsun?" diye sorduğunda küçük çocuk gülümseyip "Ben tatlı olan şeyleri daha çok seviyorum. O yüzden muz diyorum. Muz çok tatlıdır. Bir de karpuz." dedi. Küçük kız "Bende onları çok seviyorum ama en çok çilek." deyince küçük çocuk "O zaman ben sana bazen çilek diyebilir miyim?" diye sordu. Küçük kız başını sallayıp gülerek "Diyebilirsin, bu çok eğlenceli olur bence." deyince küçük çocuk da arkadaşı gibi gülmeye başladı. Bugün onun için hayatının en önemli günü olmuştu çünkü artık çok iyi bir arkadaşı olmuştu. O gün; küçük çocuk ve küçük kız için, hayatları boyunca devam edecek bir arkadaşlığın başlangıcı olmuştu. Onları bir araya getiren kader; yeni bir dostluk kadar, yeni bir kardeşliğin de başlangıcını yapmıştı.
Geldik kısa olan bölümün sonuna :) İnşallah beğenmişsinizdir ☺️ Yeni bölümde görüşmek üzere 😉 Allah'a emanet olun 🤍
|
0% |