Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4- İmtihan

@kayraege

Selamünaleykümmm ☺️

Nasılsınız? Benim vizelerime az kaldı. Dualarınızı bekliyorum kardeşlerim 🤗

Kitabıma verdiğiniz oylar, yaptığınız yorumlar ve destekleriniz için çok teşekkür ederim 🥰

Yeni bölümü İnşallah beğenirsiniz :)

İyi okumalar dilerim 🤍

 

 

 

 

~Alper

 

Elif, seni seviyorum. Nasıl oldu, ne zaman oldu bilmiyorum ama sana olan hislerime karşı koyamadım. Bu yazıyı, olur da güzelliğin karşısında dilim tutulursa ve bunları sana söyleyemezsem diye yazıyorum. Cevabını da en kısa zamanda bekliyorum.

Egemen

O çocuğun Elif'e yazdığı yazıyı kaç defa okudum bilmiyorum. Sinirden kafayı yemek üzereydim. Neyse ki Elif okumadan elinden almayı başarmıştım ama bu devamının gelmeyeceği anlamına gelmiyordu ne yazık ki.

Son kez kağıda bakıp sinirle parçalarına ayırdım ve çöpe attım. Aslında o çocuğu parçalarına ayırıp atmam gerekiyordu ya neyse.

Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Seccademi serip yatsı namazını kıldıktan sonra eve geldiğimden beri tatlı cadımı düşünmekten bir türlü çalışamadığım derslerimi çalışmak için masama geçtim.

Birkaç saatlik çalışmadan sonra masadan kalkıp lavaboya geçtim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra aileme hayırlı geceler dileyip odama geçtim. Telefonumdan alarm kurduktan sonra yatağıma uzanıp ellerimi başımın altında birleştirip tavanı izlemeye başladım.

Bugün olanlar yeniden gözümün önüne gelince gülümsedim. Bu bir hafta boyunca onunla konuşmamak için büyük bir çaba göstermiştim ama onun da böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan dahi geçmemişti. Böyle yapması bana önemli bir şey öğretmişti ki o da Elif'in benim düşüncelerime saygı duyduğuydu.

Neyse ki bitmişti çünkü bir haftadır kafayı yemek üzereydim. Ona da dediğim gibi özlemiştim. Hem de çok özlemiştim onunla konuşmayı. Daha doğrusu kavga etmeyi.

Ona da dediğim gibi artık nasıl bir büyü yaptıysa onunla kavga etmeden duramıyordum. Fakat her türlü seviyordum onu ve bu bile beni mutlu etmeye yetiyordu. Sağıma dönüp kafamda bu düşüncelerle gözlerimi kapattım.

Ertesi gün okula geçtiğimizde diğerleri gibi büyük olmasa da ufak tefek atışmalara girdik Elif'le. Öğle arasında buluşma kararı alıp hepimiz sınıflarımıza geçtik.

Yerime oturup dersin başlamasını bekledim. On dakika sonra hocamız gelip derse başladı ve bir buçuk saatin sonunda küçük bir araya çıktık.

Kağan elini omzuma koyup "Alper, kardeşim yanlış anlamazsan sana bir şey soracağım." deyince ona dönüp "Sor." dedim.

"Erva'nın hayatında biri var mı?"

Duyduklarımla bir an afallasamda hızla kendime gelip sakin tutmaya çalıştığım sesimle "Ne diyorsun sen Kağan?" dedim.

Kağan başını eğip "Kusura bakma Alper. Sadece... Of söyle işte, merak ettim." deyince Kağan'ın bizim çilekten hoşlandığını anladım.

Erva bunu öğrenirse Kağan'ın kafasını kırardı. Bizim delinin aşık olması, gökten çilek yağması kadar imkansızdı çünkü. Lisede bu yüzden kaç çocuğu dövdüğünü hatırlamıyorum bile.

Elimi Kağan'ın omzuna koyup bana dönmesini sağladım. Döndüğünde de "Kağan, bak ben seni bilirim. İyi, düzgün birisin. Eğer olursa bir şey de demem ama söz konusu Çilek'se bunun olma ihtimali gökten çilek yağması kadar imkansız." dedim.

"Bir dakika, yani kimse yok hayatında değil mi?"

"Yok ama..."

"Boşver amaları kardeşim, izin ver iki dakika öğrendiğim şu güzel haberin tadını çıkartayım."

"Kağan, Erva bunu öğrenirse o sırıtan ağzını paramparça eder."

Kağan şaşkınlıkla bana dönüp "Harbi mi?" diye sorunca o haline gülerek "Harbi Kağan. Çilek lise zamanlarında karate ve tekvando dersleri almıştı. Aynı anda ikimizi bile döver." dedim.

Kağan başını eğip "O zaman biraz bekleyeceğim. Belki o da beni sever. Ne dersin?" deyince elimi Kağan'ın ensesine koyup kendime çektim ve "Kardeşimden uzak dur Kağan Efendi. Erva'ya bırakmaz ben parçalarım seni." dedim.

Erdem'le Kağan verdiğim tepkiye gülerlerken bende onlara katıldım. Erva, Kağan'ın onu sevdiğini bilip de ona söylemediğimi öğrenirse beni Naciye Teyze'nin balkonunda aşağı atardı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Bunu Kağan'ın söylemesi en doğrusuydu çünkü.

Zaten Kağan da bir süre sonra fark ederdi olamayacağını. Erva'nın şu an öyle bir şey düşünmediğini biliyordum. Daha yeni kendini toparlıyordu. Böyle şeylere ayıracak vaktim yok demişti ve bir de istemediğini söylemişti. Hatta birinin olduğunu düşünmüştüm başlarda ama bunun olmayacağı ihtimalini de hemen fark etmiştim çünkü kız hâlâ Arda Amca'yı kaybetmenin acısıyla yüzleşiyordu.

Birkaç dakika sonra hocamız gelince sessizce dersi dinlemeye başladık. Ders bitince de hızla sınıftan çıkıp Erva'nın yanına geçtik. Beraber yemekhaneye geçtiğimizde Elif ve Mete çoktan gelmiş, bizi bekliyorlardı.

Yemeğimizi alıp yanlarına geçtiğimizde göz ucuyla Kağan'a baktım. Çatalıyla önündeki yemekle oynuyordu. Erva'ysa, hiçbir şeyin farkında olmadan yemeğini yiyordu.

Ah be kardeşim... Bir bilse ikimizde aynı şeyleri yaşıyorduk. Bende karşımdaki cadı yüzünden acı çekiyordum ama en azından Kağan'la Erva iki medeni insan gibi iletişim kurabiliyorlardı, fakat biz...?

Okuldan, hocalardan ve derslerden bahsettiğimiz yirmi dakikanın ardından yemekhaneden çıktık. Kağan, Erdem ve Mete kahve almaya giderlerken bizde bahçede boş bir yere yöneldik. Tam oturacağımız sırada dünkü çocuk yine yanımıza daha doğrusu Elif'in yanına geldi.

Elif onu görünce oflayarak ayağa kalktı. Verdiği tepki hoşuma gitse de hâlâ sinirle, bize yaklaşan çocuğa bakıyordum.

Erva Elif'in yanına geçip "Yanımızda mı konuşmak istersin yoksa..." dedi ama Elif, Erva cümlesini tamamlayamadan "Hayır Erva. Lütfen kalın." deyip bana döndü.

Başımı sallayıp kalacağımı belirttiğimde Elif gülümseyip biraz gerisinde duran Egemen'e döndü.

"Elif Konuşabilir miyiz?"

"Dinliyorum."

Egemen eliyle bizi gösterip "Yalnız." deyince yumruk yaptığım iki elimi daha sert sıkmaya başladım.

"Ne söyleyeceksen burada söyle. Ya da dur hiçbir şey söyleme. Ben dün cevabımı Ceyda'ya söylemiştim. Bir de sana söyleyeyim: Hayır Egemen."

"Elif, bak sadece bir şans istiyorum."

"Bende vermeyeceğim diyorum."

Egemen bir şey söyleyeceği sırada kendimi tutamayıp "Kız vermeyeceğim diyor, daha fazla konuşmayı kes de yaylan." dedim sinirle.

Erva dediğime kıkırdarken Elif şaşkınlıkla bana döndü.

Egemen "Sana mı soracağım ne yapacağımı?" deyince ayağa kalkıp "Söz konusu benim arkadaşımsa bana soracaksın." dedim.

"Sadece arkadaşıysan karışamazsın. Yaylanması gereken biri varsa sensin. Burada özel bir şey konuşuyoruz sonuçta."

Duyduklarımla sinirle Egemen'in üstüne yürüdüm. Yakasından tuttuğum sırada Elif "Alper yapma." dedi ama sinir tüm bedenimi kuşattığı için onu dinlemeyip Egemen denilen aptalı kendime çektim.

"Bana bak, son kez söylüyorum: Elif'ten uzak duracaksın."

"Durmazsam ne olur."

Sol elimi yakasından çekip göstereyim, dedim fakat suratına geçiremeden Elif yanıma gelip kolumdan tuttu. Ona döndüğümde ağladığını görünce afalladım.

Elif'in hassas olduğunu ve hemen ağlayabileceğini nasıl unutursun, diye kızdım kendime.

Elif boğuk çıkan sesiyle "Lütfen yapma. Kavga etmeni istemiyorum, benim yüzümden zarar görmeni de." deyince başımı salladım.

Elif kolumu bırakınca Egemen'i yakasından sertçe ittirip "Git buradan. Gözüm görmesin seni." dedim.

Bir şey demeden arkasını dönüp gidince bize bakan birkaç küçük grup da hızla dağıldı. Yeniden Elif'e döndüğümde Erva'ya sarılıp ağladığını gördüm. Erva eliyle su almamı işaret edince hızla kantine yöneldim. O sırada bize doğru gelen Kağan, Erdem ve Mete'yi görünce; onlara kızların yanına geçmelerini söyleyip hızla kantine geçtim.

İçeri girince neden bu kadar geç geldiklerini de anlamış oldum çünkü kantin tıklım tıklımdı. Hızla dolaptan su alıp sıradakilerden rica edip ödemeyi yaptım ve hızla çıktım. Bizimkilerin yanına gelince Elif'in yanına geçip suyu açtım.

Uzattığımda teşekkür ederim, deyip birkaç yudum aldı. Bana döndüğünde "Özür dilerim seni korkutmak istemedim ama bu şekilde ısrar etmesinin seni rahatsız ettiğini görünce dayanamadım." dedim.

Elif gülümseyip "Önemli değil. Teşekkür ederim ama lütfen bir daha kavga etme. Korkuyorum böyle şeylerden, biliyorsun." deyince başımı sallayıp tamam, dedim.

Erva kısaca az önce olanları Kağan, Erdem ve Mete'ye anlattı.

Mete bana dönüp "Ağabey, neden beni aramadın ki? Mevzu oluyor ama ben bitince öğreniyorum." deyince Elif de dahil hepimiz gülmeye başladık.

Kağan da "Hakikaten ya. Elif kardeşimizi herifin biri rahatsız ediyor, bizim haberimiz olay bitince oluyor." deyince Erva Kağan'a dönüp "Ya neyse oldu bitti. Hem burada o çocuğu dövmesi gereken de benim. Size ne oluyor?" dedi.

"Yani bizde bir el atsaydık en azından."

"Otur oturduğun yerde Kağan. Bir şey yapmanıza gerek kalmadı zaten. Alper halletti çok şükür."

Kağan Erva'nın dediğine yeniden cevap verince ikisi de bu konu hakkında küçük bir tartışmaya girmeye başladılar.

Onları boşverip Elif'e döndüm. "İyi misin?" diye sorduğumda bana dönüp gülümseyerek "Evet, iyiyim. Teşekkür ederim ama lütfen bir daha böyle bir şey yapma." dedi.

"Elif, yapmam gerekeni yaptım. Bir kızla nasıl konuşacağını bile bilmiyor. Zorla da sevgi olmaz sonuçta. İstemiyorum dediğin halde seni harama bulaştırmaktan ve zorlamaktan başka bir şey yapmadı. Bu da benim sinirimi bozdu."

"Haklısın, inan bana seni suçlamıyorum. Aksine mutlu oldum böyle yapmandan ama lütfen yine de kavga etme. Zarar görmeni istemiyorum."

Beni düşünmesine sevindiğim için gülümseyip "Tamam, etmem." dedim.

Biz konuşmaya dalarken Erva ve Kağan kendi aralarında tartışmayı bayağı bir büyütmüşlerdi.

Erva sinirle ayağa kalkıp "Bana bak Kağan Efendi, ağabey falan dinlemem kırarım o ağzını ona göre." deyince ona döndüm.

Kağan Erva'nın ağabey demesine mi şaşırsın yoksa tepkisine mi bilemiyormuş gibi görünürken Erva "Boş bir şey için kalbini kırmak istemiyorum Kağan. Bu yüzden kapatın bu konuyu. Dediğim gibi çok şükür ki Alper halletti." deyince Kağan önündeki kahve bardağını alıp ayağa kalktı.

"Neyse, ben izninizle gideyim artık. Dersimiz başlamadan namaz kılmam gerekiyor."

Kağan gidince Erva bana dönüp "Çok mu sert çıkıştım?" diye sorunca "Biraz ama merak etme Kağan da senin gibi insanlarla kolay kolay küs kalamayan biri." dedim.

Kağan, Erva ona ağabey deyince kırıldı sanırım. Aslında Kağan ondan sadece sekiz ay kadar büyük ama Erva bazen bana da ağabey der diye sanırım Kağan'ı da öyle görüyor.

Erdem de ayağa kalkıp "Alper'in de dediği gibi çabuk affedicidir merak etme. Düzelir aranız. Neyse, bizde gidelim geç olmadan." deyince bende ayağa kalktım.

Mete ve Erdem önden ilerlemeye başlayınca Elif'e dönüp "O herif bir daha seni rahatsız ederse beni arıyorsun." dedim.

Elif "Az önce ne dedim ben Alper?" deyince "Ne dediğini hatırlıyorum süpürgesiz cadı ama yine de ara. Sende Erva da bana emanetsiniz. Başınıza bir şey gelsin istemiyorum." dedim.

"Gelmez odun, merak etme."

"Nereden biliyorsun süpürgesiz cadı?"

Elif derin bir nefes alıp Erva'ya döndü ve "Erva bu odun beni anlamıyor. O yüzden söyle ona uzatmasın bu meseleyi ve gitsin." deyince bende Erva'ya dönüp "Erva söyle şu cadıya asıl kendisi uzatmasın ve bir sorun çıkarsa arasın." dedim.

"Erva söyle şu boş kişiliğe kavga etmek için fırsat aramasın."

"Erva söyle şu her kavgayı başlatan sinire, asıl o fırsat aramasın."

Elif "Seni parçalamadan git Alper." deyince sinirle saçlarımı karıştırıp "Peki, gidiyorum. Seni düşünende suç. Yani ben de. Ne diye benden nefret eden birine yardım etmeye kalkışıyorsam." deyip arkamı döndüm ve hızla dersimin olduğu binaya yöneldim.

Hızla mescidin olduğu kata çıkıp çantamı kenara bıraktım ve namazımı kıldım. Duamı ettikten sonra yavaşça ayağa kalktım. Az da olsa çok şükür ki sinirim geçmişti ve iyi hissediyordum.

Dersin başlamasına az kaldığını görünce hızla sınıfıma yöneldim. İçeri geçince arkadaşlarımın benim için ayırdıkları yere geçip hâlâ üzgün duran Kağan'a döndüm.

Elini omzuma koyup "Üzülme Kağan. Çilek baze böyle patlayabilir ama inan bana kötü biri değildir." dememle Kağan "Kardeşim, biliyorum kötü biri olmadığını ama ağabey dediği zaman kalbimde kötü bir şey hissettim." dedi.

Onu anlıyordum. Bende Elif'le her tartıştığımda aynı şeyi hissediyordum çünkü.

"Kağan, inan bana seni üzmek istemiyorum ama kendini fazla kaptırma olur mu?"

"Öyle mi diyorsun?"

"Öyle diyorum. Çilek, nasıl diyeyim... Farklı bir kızdır. Bu zamana kadar yakışıklı olduğunu söylediği yabancı erkekler herhalde ben, Murat Ağabey, Mustafa Ağabey ve Mete'dir. Beni de diğerleri gibi ağabeyi olarak gördüğünden, Mete'yi de küçük kardeşi gibi sevdiğinden..."

"Bilmiyorum Alper ama durduramıyorum kendimi. Çok kısa süre oldu tanışalı ama bilmiyorum. Bu kadar kısa sürede nasıl kapıldım ona, onu bile bilmiyorum."

"Kağan, Allah herkesin, her şeyin yardımcıdır. Üzülme ve O'na güven. O'nun izniyle her şey yoluna girecektir İnşallah."

Kağan İnşallah, diye mırıldanıp önüne dönünce bende daha fazla bir şey söylemedim. Burçin Hoca gelince de ders başladı ve biz de daha fazla bir şey konuşmadık.

Dersten sonra Kağan'a daha fazla üzülmemesini söyleyip az da olsa moralini yerine getirmeyi başardık. Son ders de bitince vedalaşıp durağa yöneldim. Diğerlerinin dersi çabuk bittiğinden beni beklememelerini söylemiştim. Onlar da zor da olsa ikna olup beni dinlemiş, eve dönmüşlerdi.

Otobüse binip kulaklığımı taktıktan sonra kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım. Bugün olanlar tek tek gözümün önünden geçerken kendime mi yoksa arkadaşıma mı üzüleyim bilemiyordum.

Eve dönene kadar kafamda bu düşünceler geçip durdu. Ne yapacağımı da nasıl davranacağımı da bilmiyordum.

Eve girdiğimde ilk işim abdest alıp ikindiyi kılmak oldu. Sonrasında da ablamın yanına geçtim. Odasının kapısını çaldığımda gir, demesiyle kapıyı açıp "Ablam, gelebilir miyim?" diye sordum.

Ablam bana dönüp gülümseyerek "Gel tabi canım benim. Sormana bile gerek yok." deyince odasına girdim.

Ablam elindeki iğneyi bırakıp yanıma gelince sarılıp "Nasılsın abla?" diye sordum.

O da bana sarılıp "İyiyim çok şükür. Sen nasılsın?" deyince iyiyim, diye mırıldandım.

Ablam beni bırakınca bende onu bırakıp yatağına yöneldim. O da sandalyesini önüme çekip oturdu.

"Ee günün nasıl geçti?"

"İyi çok şükür abla. Senin..?"

"Benim de iyi geçti çok şükür ki. Sadece biraz fazla yorucu oldu."

Ablama "Kendini çok yorma lütfen." deyip önüme döndüm.

Kendi sorunumu Elif benden nefret ettiği ve ablama söylersem de bunu Elif'in de mutlaka öğreneceğini bildiğimden ona anlatamıyordum ama Kağan'ın sorununu anlatıp arkadaşıma yardım etmek istiyordum.

Bu yüzden yeniden ablama dönüp "Abla, benim seninle konuşmam gereken bir şey var." dediğimde ablam "Konuşalım. Anlat bakalım sorun ne?" dedi.

"Abla, Kağan'ı biliyorsun benim fakülteden arkadaşım."

"Evet biliyorum da bir şey mi oldu Kağan'a?"

"Oldu maalesef."

"Ne oldu?"

"Aşık oldu abla ve tahmin et kime?"

"Kime?"

"Erva'ya."

Ablam şaşkınlıkla "Ne?" diye bağırınca hızla sessiz olmasını söyledim.

Ablam şaşkınlığını üzerinden atıp "Erva biliyor mu?" diye sorunca "Tabi ki hayır." dedim.

Ablam gülerek "Kağan'ın bir yerlerinin kırılmaması için de bilmemesi en iyisi." deyince bende gülmeye başladım.

"Abla, Kağan çok üzgün çünkü Erva bugün onu ağabeyi gibi gördüğünü fazlasıyla belli etti."

"Ne yapılmalı bilmiyorum canım ama söz konusu Erva'ysa Kağan daha çok üzülecektir. Erva daha yeni kendini toparlıyor ve biliyorsun ki dediklerinde de her zaman ciddidir. Şu an böyle şeylere ayıracak vaktim yok demişti ve dediyse de yapar."

"Biliyorum abla ama yine de Kağan'a yardım etmek istiyorum."

"Bence şu an her şeyi akışına bırakın canım. Zamanı gelince olan olur zaten. Kağan'a düşen sabredip beklemek ve Allah'tan hayırlısını istemek."

Ayağa kalkıp "Haklısın abla. Teşekkür ederim." dememle ablam da ayağa kalkıp "Rica ederim." dedi.

Saçlarımı karıştırıp "Ablan kıyamaz sana canım kardeşim. Kurban olurum ben senin düşünceli kalbine." deyince karıştırdığı saçlarımı düzeltip "Kurban olma abla. İyi ol yeter bana." dedim.

Ablam saçlarımdan öpüp "Tamam canım benim. Sende iyi ol yeter bana." deyince teşekkür edip alnından öptüm ve odasından çıktım.

Kendi odama geçince Kağan'ı arayıp ablamın dediklerini söyledim. Kağan daha iyi olduğunu söyleyip teşekkür edince rica ederim, deyip aramayı sonlandırdım.

Yatağımın ucuna oturup önüme döndüm. Zordu karşılığı olmayan sevda ve zordu sevdan ile imtihan olmak. Kağan da, bende şu an bununla imtihan oluyorduk.

Kağan'ınki henüz yeniydi ama ben uzun zamandır bununla imtihan oluyordum. Ne yapacağımı bilmiyor, sadece Rabbim'den yardım istiyordum.

Derdimi bilen de veren de O'ydu ve sonunda dermanımı da verecekti.

İnanıyordum...

 

 

 

İnanmaya devam et Alper. Olacak İnşallah 🫣

İnşallah beğenmişsinizdir ☺️

Yeni bölümde görüşmek üzere 😉

Allah'a emanet olun 🤍

 

 

 

 

 

 

​​​​​​

Loading...
0%