Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14- Emanetim...

@kayraege

Selamünaleykümmm ☺️

Alper ve Elif fanları hazır olun çünkü bu bölüm tamamen sizin için 🤗

​​​​​Nuray kardeşim, özellikle de senin için çünkü tamamen Alper ve Elif odaklı bir bölüm oldu 🥰

​İnşallah beğeneceğiniz bir bölüm olur :)

İyi okumalar dilerim 🤍

 

 

Los seres humanos vivieron a través de sus oraciones.

(Ettiği duaları yaşardı insanoğlu.)

Önümde İspanyolca kitabım, elimde içinde bana ait sözlerin olduğu defterim... Defterdeki sözlerimi İspanyolca'ya çevirip söylüyordum. Kısaca kendi kendime tekrar yapıyordum. Hâlâ bazı yerlerde küçük eksiklerim olsa da hani derler ya derdimi anlatacak kadar biliyorum, işte bende artık o kadar biliyor, konuşuyordum İspanyolca'yı.

Yeni bir söze bakmak için defterimi çevirdim. Çıkan sözle birkaç dakika bakıştım. Kafamda söyleyeceğim cümleleri toparlarken telefonum çalınca söylemeye hazır olduğum kelimeler anında uçtu kafamdan. Oflayarak telefona bakınca Elif'in aradığını gördüm.

"Señor Elif?" (Efendim Elif?)

"Ne? Erva, sen misin?"

"Si, soy yo." (Evet, benim.)

"Ya Erva ne diyorsun Allah aşkına. Ben burada heyecandan öleceğim sen benimle dalga mı geçiyorsun?"

Sitemli çıkan sesine dayanamayıp gülerek "Ya tamam kızma Elif'im. Kusura bakma ama sende benim dikkatimi dağıttın. Bende bu yüzden biraz uğraşmak istedim." dedim.

"Neyse sorun değil. Ya Erva ben çok heyecanlıyım. Sabahtan beri kafayı yiyeceğim."

"Of Elif. Alper bir yandan sen bir yandan... Bi sakin olun arkadaşım ya. Her şey çok güzel olacak, merak etmeyin."

"Senin için söylemesi kolay tabi. Zamanı gelince seni de göreceğiz. O zaman bu yaptıklarını burnundan tek tek getireceğim."

"Sizin gibi aklımı kaybedeceksem ben almayayım güzelim. Halimden memnunum."

Elif bir şey söyleyecekti ama arkadan Hale Teyze "Elif, toz almayı bitirdin mi kızım?" deyince Elif oflayarak "Evet anne. On kez sordun bunu." dedi.

Hale Teyze bu sefer de "Dediğim yerleri de sildin değil mi?" diye sorunca Elif "Evet anne, sildim. Sildirmediğin yer de kalmadı evde. Hayır anlamıyorum da bir türlü, sanki Alper koltuğun altına bakacak da. Oraya kadar sildirdin." deyince dayanamayıp gülmeye başladım.

"Gülme ya çilek."

"Alper'e söyleyeyim de koltuğun altına baksın. O kadar silmişsin boşa gitmesin."

"Of Erva ya. Ben biraz kafam dağılsın, sakinleşeyim diye seni aradım, sen benimle uğraşıp duruyorsun."

"Seninle uğraşmıyorum ki. O kadar emek vermişsin, sevdiceğin de görsün ne kadar hamarat biriyle evlendiğini. O yüzden söyledim."

"Erva!"

"Tamam tamam, bir şey..."

"Elif; kızım kahvemiz bitmek üzere yetmez bu, gidip kahve al hemen."

Hale Teyze'nin söylediğiyle Elif "Ne? Ya anne bu şimdi mi söylenir Allah aşkına. Öldüm, bittim ben ayrıca. Nasıl gideceğim şimdi?" deyince "Elif, ben gidip alırım sen dert etme." dedim.

"Alır mısın gerçekten?"

"Alırım merak etme. Hem birazdan Ayça Abla da gelir yanına. Sen hazırlanmaya başla şimdiden. Ben hemen alıp size gelirim."

"Tamam. Cansın sen Erva'm."

"Sende Elif'im, sende. Neyse ben kapatıyorum. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Aramayı sonlandırıp hızla dolabıma yöneldim. Siyah pullu ferace ve aynı renk şalımı çıkarıp giyindim. Kol çantama telefon ve cüzdanımı koyup, anneme durumu anlatıp evden çıktım.

Marketten iki paket türk kahvesi, kendim için de çilekli süt ve birkaç tane çikolata alıp kasaya geçtim. Ödemeyi yaptıktan sonra marketten çıkıp hızlı adımlarla apartmana yöneldim. Apartmanın bahçesine girip biraz ilerleyince bana seslenen Alper'le olduğum yerde durup ona döndüm. Elinde kocaman bir gül buketi ve kalp şeklindeki çikolata kutusuyla yanıma geldi. Arkasından da Kerem, Mete ve Pınar.

Elindekilere bakıp "Ya bunlar çok güzel." dedim.

"Gerçekten mi, güzeller değil mi? Elif de beğenir değil mi?"

Üst üste sorduğu sorulardan dolayı gülerek "Evet Alper çok güzeller ve inan bana çok beğenir." dedim.

Alper rahatlamış bir şekilde nefesini verip "Ya Erva ben çok heyecanlıyım." deyince yeniden gülmeye başladım.

Alper neye güldüğümü anlamadığı için "Gülme ya çilek. İnsanlık hali sonuçta." deyince "İyi de ben ona gülmüyorum ki." dedim.

Cevap vermem için beklerken daha fazla bekletmeden "Az önce de Elif arayıp aynı cümleleri kurdu. Şimdi de sen kurunca..." deyip, cümlemi tamamlayamadan yeniden gülmeye başladım. Ne olduğunu anlayan Pınar, Mete ve Kerem de bana katıldılar.

Alper sitemle "Ya dost size deniyorsa düşman kime deniyor çok merak ediyorum." deyince gülmeyi bıraktık.

Pınar yanıma gelip "Erva Abla sen nereden geliyorsun böyle?" diye sorunca ona dönüp "Alper'in kahvesi için birkaç malzeme eksikmiş Elifler'de. Onları almaya gittim."

"Ne malzemesi?"

Alper'in sorusuyla ona dönüp "Ya işte Türk kahvesi, tuz, kekik, kimyon, karabiber, pul biber, tarçın falan. Bir de kahven biraz köpüklü olsun diye azıcık bulaşık deterjanı da kullanacağız da, evde olduğundan onu almadım." dedim.

Alper şaşkınlıkla bana bakarken diğerleri de benim gibi gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı.

"Erva, şaka yapıyorum de. Lütfen."

"Ben sana dedim Alper, Elif'i istemeye geldiğin gün seni süper berbat bir kahve bekliyor diye."

"Erva, kurbanın olayım yapma ya."

Alper'in o haline dayanamayıp yeniden gülmeye başladım. Diğerleri de bana katılırken Alper'i daha fazla korkutmamak için ona dönüp "Ya tamam şaka yaptım zaten. Kız isteme olacak, adam öldürme değil." dedim.

Alper "Bunun intikamını alırım ben hain çilek. Seni de göreceğiz zamanı gelince. Bende enişteyi bu şekilde korkutmazsam bana da Alper demesinler." deyince "Size bakınca ne aşık olmayı ne de evlenmeyi düşünüyorum Alper. Sağol almayayım, aklım başımda çok şükür." dedim.

Alper bana göreceğiz bakışları atıp "Neyse, hadi girelim artık içeri. Daha hazırlanmam gerekiyor. Hem biraz daha burada kalırsam birileri yüzünden Elif'ime kavuşamadan kalp krizinden gideceğim." deyip içeri girdi.

Pınar bana dönüp "Allah iyiliğini versin Erva Abla ya. Çocuk kalp krizi geçirecekti gerçekten." deyince gülerek "Sadece küçük bir şaka yapmak istedim Pınarcık. Bana yaptıklarına saysın ayrıca." dedim.

"Sende bir gün evlenmeye karar versen bu dediklerini katar mısın kahveye?"

"Tabi ki hayır. Tuz bile katmam ama Alper'in de dediği gibi benim aşık olma ihtimalim gökten çilek yağması kadar imkansız."

"Neden?"

"Halimden memnunum Pınarcık. Neyse bu konuyu biz bir ara kız kıza konuşalım." deyip Kerem ve Mete'yi gösterdim. Aslında bu konuyu kapatmak istedim. Gerçek olup olmadığından bile emin olmadığım birine aşıktım ben. Bir hayale belki de.

Pınar başını sallayıp "Tamam ama mutlaka konuşalım." deyince gülümseyip "Tamam canım, konuşuruz. Hadi içeri geçelim. Daha benim de hazırlanmam gerekiyor. İstersen sende hazırlanıp Elifler'e gel. Kızlar da orada zaten." dedim.

"Ya gerçekten mi? Tamam geliyorum."

Pınar'ın cevabına gülümseyip bende içeri geçtim. Hızla eve geçip bugün için Elif'le seçtiğimiz açık kahve elbise ve aynı renk şalımı çıkarıp hazırlandım. Annem de hazır olduğu için Pınar bizi çağırmaya gelince kahveleri alıp çıktık evden. Elif'in yanına geçtiğimizde evde küçük bir telaş hakimdi ama her şey yolundaydı neyse ki. Elif'i görünce gülümseyerek ona baktım. Çok güzel olmuştu.

Mavi elbisesi üzerinde harika durmuştu. Ayça Abla tam Elif'in istediği gibi zarif işleme detaylı yapmıştı. Sade ama çok güzel olmuştu ve Elif'e de çok yakışmıştı. Aynı renk şalı da güzel yüzünü daha da ortaya çıkarmış, güzelliğine güzellik katmıştı.

Yanına geçince iki elini uzattı bana. Uzattığı ellerini tutup gülümseyerek "Ya çok güzel olmuşsun canım benim." dedim.

Elif bana sarılıp "Teşekkür ederim Erva'm. Her şey senin sayende. Şu an bu kadar mutluysam sana borçluyum bunu." deyince bende sıkıca sarılıp "Rica ederim Elif'im. Sen bunların hepsini hak ediyorsun." dedim.

Kollarımı gevşetince Elif beni bıraktı. İki elimi yanaklarına koyup "Bana bak, ağlamak yok." dedim gülerek.

Elif başını sallayıp "Tamam tamam ağlamayacağım." deyip iki elini yanaklarıma koydu.

"Darısı başına çileğim. Seni de böyle göreceğimiz günler de gelir İnşallah."

"Önce siz bi evlenin de hayırlısıyla, sonra sırada Ayça Abla var. E daha dayım da var. Kısacası var da var. Bana sıra gelene kadar..."

Kızlar dediğime gülerken Ayça Abla yanıma gelip, yavaşça koluma vurup kısık sesle "Olayı nereden bana getirdin acaba?" diye sorunca bende kısık sesle "Kafaya taktım abla. Senle dayımı evlendireceğim." dedim.

Ayça Abla kolumdan tutup beni peşinden mutfağa sürükledi. Kızlar kendi aralarında konuştukları için bize pek dikkat eden olmadı.

"Kuzum, sana söylemem gerekenler var."

"Hayırdır abla?"

"Hira'nın düğün günü biz Serkan'la beraber gittik ya."

"Eee?"

"Kuzum Serkan o gün bana çok güzelsin dedi."

"Ne? Ciddi misin?"

"Evet Erva. Utancımdan bir şey de diyemedim."

"Ya inanamıyorum şu an abla. Bence Alper ve Elif'ten önce sizin düğün olacak demedi deme. Dayım hayatı boyunca herhalde üç kişiye çok güzel olduğunu söylemiştir. Biri anneannem, biri annem, biri de ben. Dördüncü kişi de eşi olacağına göre..."

Ayça Abla sağ eliyle ağzımı kapatıp "Ya kuzum, hemen kafandan senaryolar yazma lütfen. Ben ona üstündekilerin çok yakıştığını söyledim. O da bana sende çok güzel olmuşsun. Zaten güzelsin de üstündekiler de ayrıca çok yakışmış dedi. Bu kadar." deyince elini ağzımdan çekip "Oldunuz siz abla. Görücü olayını öğrenince de biraz gerildi bence. Hemen 'Bu görücü olayı nedir Ayça?' demedi mi? Cevap veriyorum: Dedi." dedim.

Ayça Abla iki elini kızarmaya başlayan yanaklarına koyup "Seninle işim var benim Erva." dedi.

Yanaklarındaki ellerinin üzerine ellerimi koyup "Ablam, sen çok güzel bir kalbe sahipsin. Dayımın da bunu fark edeceğini, senin de Elif gibi içinde ilmek ilmek işlediğin sevginin, karşılığını bulacağına inanıyorum. Sende inanmaktan vazgeçme olur mu?" dedim.

"Bence de Ayça'm. Rabbim inandığın sürece en güzel şekilde sana karşılığını verecektir."

Hira Abla'nın sesiyle hızla kapıya döndük. Başını kapıya yaslamış yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bize bakıyordu. Neyse ki sadece o vardı da başkasına yakalanmamıştık.

Ayça Abla "Neyse bu konuyu sonra konuşuruz. Kimseye yakalanmadan ben de eve geçiyorum. Bir saate burada oluruz zaten." deyip hızla kapıya yöneldi. Dışarı çıkıp kapıyı kapatınca Hira Abla'ya dönüp "Utandı benim güzel yengem." dedim.

Hira Abla gülerek "Kuzum hakikaten Ayça'nın seninle işi var." deyince yanına geçip "Ablam, dediğim gibi örnek görümce olduğumu şimdiden gösteriyorum." deyince Hira Abla küçük bir kahkaha attı.

Kızlar yanımıza gelince bu konuyu kapatıp başka konulardan konuştuk. Ağırlıkta da Elif'i sakinleştirmeye çalıştık çünkü hâlâ çok heyecanlıydı.

Bir saatin sonunda Alper Elif'e mesaj atıp geleceklerini yazınca Elif hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Peşinden de biz tabi ki. Telefonumdan kamerayı açtıktan sonra Elif'e dönüp kapıyı açmasını işaret ettim. Elif kapıyı açınca önden büyükler yavaş yavaş girerken birkaç fotoğraf çektim. Pınar da telefondan videoya alıyordu. En sonunda Alper içeri girip Elif'e çiçek ve çikolatayı uzatınca Elif başını kaldırıp ona baktı. Tam o anı yakalayınca neşeyle "Tam zamanında çektim. Harika çıktınız." deyip yanlarına geçtim.

Fotoğrafı gösterince Elif utandığı için başını önüne eğerken Alper "Mutlaka bana atıyorsun." dedi.

Başımla onaylayınca Elif'e doğru eğilip "Çok güzel olmuşsun Elif'im." deyip arkasından utancından kıpkırmızı olmuş bir Elif bırakıp oturma odasına geçti.

Kızlardan "Ooo..." nidaları yükselirken Elif hızla mutfağa geçti. Buket ve çikolatayı masaya bırakıp onlara bakmaya başladı.

Bana dönüp "Ya Erva bunlar çok güzel." deyince "Beğendin değil mi? Bak Alper yüz kez soracak çünkü 'Elif'im beğendi değil mi?' diye" dedim.

Elif başıyla onaylayıp "Evet çok beğendim Erva'm ve lütfen sus. Biraz daha konuşursan heyecandan öleceğim." dedi.

Hira Abla elini Elif'in omzuna koyup "Sakin ol çiçeğim. Hadi içeri geçelim artık." deyince Elif'in kuzeni Mercan Abla da Elif'in yanına gelip "Hira haklı Elif. Hadi geçelim daha fazla oyalanmadan." deyince önde Elif arkasında da bizler içeri geçtik.

Büyükler hal hatır sorma faslına girerken Alper'in aile büyükleri de yüzlerinde memnun olduklarını fazlasıyla belli ettikleri bir ifadeyle Elif'e bakıyorlardı. Tabi bir de Naciye Teyze. Elif ve Alper yardımlarından dolayı bu günde onların da yanlarında olmalarını istemişlerdi. Onlar da kırmayıp gelmişlerdi.

Hale Teyze başıyla mutfağı gösterince yeniden ayağa kalktık. Elif kahveleri nasıl içeceklerini sorup mutfağa geçince peşinden bizde geçtik. Bir kısmı orta, bir kısmı da sade istediği için ben sadeyi, Hira Abla da orta kahveleri yapmaya başladı. Elif de Alper'in kahvesini.

Ayça Abla Elif'in yanından kilere geçip baharatlara bakmaya başladı. Elinde pul biber ve tuz olan kavanozları Elif'e gösterince Elif hızla "Hayır abla." dedi.

"Neden ya kuzum. Kat işte şöyle bir tatlı kaşığı tuz, bir tatlı kaşığı da pul biber. Dur biraz da tat versin bulaşık deterjanı koyalım."

Ayça Abla bulaşık deterjanını almak için tezgaha yönelirken Elif kolundan tutup "Hayır abla ya. Alper kahveyi orta seviyor. Bende onun sevdiği gibi yapacağım. Evlenmeden öldürmeye niyetim yok." deyince Ayça Abla Elif'e göz devirip "Of Elif ya. Bir bal katmadığın kaldı." dedi.

"Ya aslında düşünmüştüm ama Alper bal sevmiyor diye vazgeçtim."

Ayça Abla hızla "Kıza bak ya. Ben bile bilmiyorum Alper'in bal sevmediğini ama sen biliyorsun." deyince Elif ona arkasını dönüp kahveyi yapmaya başladı. Biz de o hallerini gülerek izliyorduk

En son kahveler hazır olunca Elif içi kahvelerle dolu iki tepsiye bakıp "Ya of, ben şimdi git gel mi yapacağım?" deyip bana döndü.

"Tamam Elif anlaşıldı. Sen sade olanları dağıt büyükler istedi zaten. Görsünler güzel gelinlerini kahve dağıtırken. Ben de peşinden orta kahveleri dağıtırım. En sonunda da gelip Alper'in kahvesini alırsın."

Elif bana öpücük "Canımsın." deyince "Sen de benim. Neyse hadi düş önüme." dedim.

Elif önden içeri girince arkasından da ben girip kahveleri dağıttım. Elif Alper'in kahvesini almak için mutfağa giderken bende yerime geçtim. Pınar da yanıma gelip telefonun kamerasını açıp hazır ol da bekledi.

Elif içeri girince bütün bakışlar ona döndü. Alper'e kahvesini verip tam karşısına anne ve babasının yanına geçti. Bu sefer de bütün gözler Alper'e dönmüştü. Alper önündeki kahve fincanına uzanıp aldı. Önce küçük bir yudum aldı, göz ucuyla Elif'e bakıp gülümseyerek tek dikişte bütün kahveyi içip, fincanı yerine koyup, cebinden kırmızı bir gül çıkarıp tepsiye bıraktı.

Sadık Amca "Evet, kahvelerimizi de içtiğimize göre gelelim sebeb-i ziyaretimize. Allah'ın emri peygamberin kavliyle güzel kızımız Elif'i, oğlumuz Alper'e istiyoruz." deyince bütün bakışlar önce Sadık Amca'ya, sonra da Feyzullah Amca'ya döndü.

Feyzullah Amca önce Elif'e döndü. Elif gülümseyip başıyla istediğini belirtince Feyzullah Amca boğazını temizleyip Alper'e döndü.

"Kızım benim canım, her şeyim. Onu önce Allah'a sonra da sana emanet ediyorum. Hayırlı olsun."

Herkes verilen cevaba gülümserken biz de hızla ayağa kalktık. Sıra yüzüklere gelmişti. Alper ve Elif ortaya geçerken Ayça Abla elinde nişan tepsisiyle yanlarına geçti. Herkes kim kesecek diye birbirine bakarken Alper ve Elif Naciye Teyze ve Hasan Amca'ya döndüler.

Alper hızla "Ya sen ya da Hasan Amca Naciye Sultan. Karar verin." deyince ikisi de ayağa kalkıp yanlarına geldiler.

Hasan Amca'nın kesmesine karar verilince makası eline alıp bir dua okumaya başladı. Makası kurdelenin önüne getirip "Rabbim ömrünüz boyunca utandırmasın sizi. Kendi yolundan ayrılmanıza müsaade etmesin. Hem bu dünyada hem ahirette, yüzünüzü utançla yere değil, gururla yukarı kaldırmanızı nasip etsin. İlk önce Rabbime, sonrasında birbirinize emanetsiniz." deyip kurdeleyi kesti.

Hepimiz alkışlarken Elif ve Alper de yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle parmaklarındaki yüzüklere bakmaya başladılar.

Herkes yerine geçince Alper ve Elif de el öpme faslına geçtiler. Dolu gözlerimle onları izlerken omzuma dokunan elin sahibine döndüm. Dayımı görünce kısık sesle "Dayı, bir şey mi oldu?" diye sordum.

Bana doğru eğilip "Sana görücü çıkmasını engelliyorum güzelim. Geldiğimizden beri seni gösterip duruyorlar bu hanım kız kim diye." deyip yanımdaki Ayça Abla'ya döndü.

Yüzüne bakmadan "Seni de soran oldu Ayça. Haberin olsun." dedi gerginlikle.

Ayça Abla'ya dönüp göz kırpınca hafifçe koluma vurup dayıma döndü. "Sorduklarıyla kalırlar. Umurumda değil." deyip önüne döndü.

Dayıma baktığımda önüne dönüp gülümsediğini gördüm. Daha da yaklaşıp kısık sesle "Bakıyorum da Ayça Abla'nın cevabı çok hoşuna gitti." dediğimde hızla bana dönüp "Erva, sus dayıcığım, lütfen." dedi.

Ona göz devirip yeniden Alper ve Elif'e döndüm. Çok mutlulardı ve İnşallah ömürleri boyunca da hep böyle olacaklardı.

"Benimde kalbime sorduğum soruların cevaplarını bulmama yardım et Rabbim. Yaralı kalbimi görüp gülümse bana Rabbim." diye bir dua mırıldanıp önüme döndüm.

 

 

Amin 🥹🌸

Alper ve Elif fanları yavaş yavaş düğüne gidiyoruz. Size küçük bir spoiler vereyim mi 🫣 Bence Serkan ve Ayça'nın daha yakın 😁

Erva için de bazı olaylar birkaç bölüm sonra açığa kavuşacak. Yaralı kalbi ya daha da yaralanacak, ya da şifasına kavuşacak. Bakalım 🙃

Yeni bölümde görüşmek üzere 😉

Allah'a emanet olun🤍

 

 

 

Loading...
0%