@kayraege
|
Selamünaleyküm değerli okurlar ☺️ Yeni kurgum Kalp İkizim'in ilk bölümüne hoşgeldiniz. İnşallah beğeneceğiniz bir bölüm olur 🤍 İyi okumalar dilerim :)
Kapının kırılırcasınca çarpılmasıyla önümdeki testi kapatıp ayaklandım. Bir yandan da kim bu öküz diye düşünüyordum. Odamdan çıkıp hızlı adımlarla aşağı indim. Merdivenin yarısında ağlayarak yukarı çıkan Asya'yı görünce olduğum yerde durdum. "Asya." Asya ağlamaktan kıpkırmızı olmuş yeşilleriyle bana dönünce hızla yanına geçtim. Tam önünde durup "Asya, ne oldu sana? Neden ağlıyorsun?" diye sordum. Asya elinin tersiyle gözünden akan yaşları silip "Yok bir şey Asel." deyince sinirle "Ne yok bir şey ulan, ağlıyorsun? Kim üzdü benim kardeşimi?" diye sordum. Asya sesini çıkarmadan ağlamaya devam edince içeri giren Hakan'ın yanına geçip, yakasından tutup "Ne oluyor Hakan? Niye ağlıyor bu kız?" diye sordum. "Asel, bir sakin ol öncelikle." "Ne sakin olacağım gerizekalı. Ben bu kızı sana emanet etmedim mi? Söyle çabuk bu kız niye ağlıyor?" Hakan soruma cevap vereceği sırada Asya ağlayarak merdivenlerden yukarı çıktı. Peşinden gideceğim sırada Hakan kolumdan tutup "Asel, Asya okulda zorbalığa maruz kalıyormuş. Bugün fark ettim." deyince hızla ona dönüp "Ne diyorsun sen Hakan? Kim yapıyor bunu ona?" dedim. "Sınıfından birkaç kız." "Ve sende yeni mi fark ettin?" Hakan soruma başını sallayınca sinirle elimi saçlarıma daldırdım. Kahküllerimi yukarı kaldırıp tekrardan alnıma indirip Hakan'a "Amcam nerede?" diye sordum. "Bugün katılması gereken bir seminer varmış. Öğleden sonra ona gitti." "Haberi var mı peki?" Hakan "Yok." deyince yeniden yakasına yapışıp "Eğer öğrenirse ağzını burnunu kırarım Hakan. Şimdi düş önüme. Öğrenelim bakalım işin aslını Asya Hanım'dan." deyip yakasını bırakıp Asya'nın odasına çıktım. Kapıyı çalıp Asya'nın cevap vermesini bekledim ama cevap vermeyince mecburen açıp içeri geçtim. Asya yatağına uzanmış ağlamaya devam ediyordu. Başındaki şalını bile çıkarmamıştı. Hızla yanına geçip başını kaldırdım. Kızarmış gözleriyle bana bakarken önce şalına taktığı iğneleri çıkardım. Daha sonra da yavaşça şal ve bonesini çıkarıp komodinin üzerine bıraktım. Yanına geçip sırtımı yatağının başlığına yaslayıp kendime çektim. Başını göğsüme yaslayıp kollarını belime dolayınca bende saçlarını okşayıp sakinleşmesini bekledim. Hakan yanımıza gelip sessizce başımızda beklemeye başladı. Her ne kadar kuzenimiz de olsa aynı zamanda süt kardeşimiz de olduğu için Asya yanında açık kalabiliyordu. Asya'nın sakinleşmesi için biraz bekledik ama ağlamaya devam edince dayanamayıp "Ağlama artık, yeşillerine yazık." dedim. Yavaşça doğrulunca ellerimi yanaklarına koyup gözyaşlarını silmeye başladım ama her sildiğim gözyaşını bir yenisi takip ediyordu. Elimi yanaklarından çekip "Asya, Hakan bana durumu kısaca anlattı. Sana tek bir soru soracağım: Ne zamandır bu durum devam ediyor?" dedim. Asya başını eğip "Geçen yıldan beri." deyince dayanamayıp "Yuh! Asya sen geçen yıldan beri o yüzden mi bu haldesin?" diye sordum. Geçen yıl bir anda fazlasıyla zayıflamaya başladı. Bir de sürekli üzgün ve halsizdi. Ne olduğunu sorduğumda her defasında dersleri bahane ettiği, bir de yaz tatilinde eski haline döndüğü için bende gerçekten derslerden dolayı sanmıştım ama durum sandığımdan farklıymış. Hakan gelip yanımıza oturunca göz ucuyla ona bakıp yeniden Asya'ya döndüm. "Yarın bana o kızları gösteriyorsun. Öğrenelim bakalım neymiş dertleri?" "Yarın okul yok ki Asel. Hem sen uyarsan bile devam ederler çünkü sen sürekli yanımda değilsin." "Saçmalama Asya. Uyaracağımı kim söyledi. Kafa göz dalacağım direkt." "Asel, bu onlarla aramı daha kötü yapar. Dediğim gibi sen sürekli yanımda değilsin ama ben gün içinde onları senden daha çok görüyorum." Derin bir nefes alıp "O zaman şöyle yapalım: Sende benim gibi açığa al okulu. Bak ben üç yıldır evden çalışmıyor muyum? Hem senden hem de Hakan'dan daha başarılıyım." dedim. Hakan'la aynı anda dediğime gülmeye başladılar. Asya gülmeyi bırakıp "Okuldaki hocalarımız çok iyi Asel. Hem bu sene sınav senesi ve okulda Türkiye geneli denemelere gireceğiz. Evde olursam bunlar da olmaz. Ayrıca arkadaşlarım da orada, alıştım ben onlara." deyip ellerimi tuttu. Yeşillerini kahvelerime dikip "Asel, sen gel okula. Hem aynı sınıfta oluruz. Olmaz mı?" deyince gözlerimi gözlerinden çekip önüme döndüm. Bunu liseye başladığından beri söylüyordu. Sınavdan iyi bir puan alsa da oyunu amcamın kolejinden yana kullanmıştı. Tabi Hakan da. Ben onlardan biraz daha düşük bir puan almıştım ama liseye gitmeyi reddetmiştim. Liseyi açıktan okuma fikrim yengem ve amcamın hiç hoşuna gitmemişti. Onlara göre verimli olmazdı ve zorlanırdım ama gayet de güzel halletmiştim. Dil, müzik, savunma sporları gibi alanlarda da kendimi geliştirme olanağı bulmuştum bu şekilde. Bir de TYT konularını bitirmiştim. AYT'de de matematik ve fizik tamamdı ama kimya ve biyolojide eksiklerim fazlaydı. Düzenimi bozmaya hiç niyetim yoktu ama bana dolu dolu bakan bir çift yeşile bunu nasıl söyleyecektim bilmiyordum. Hakan'a döndüğümde o da vereceğim cevabı bekliyordu. Yeniden Asya'ya dönüp "Asya, bak durumu en iyi siz biliyorsunuz. Benim kabuğumdan çıkmaya niyetim yok. Halimden memnunum. Aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum. Kabul edin artık ben sizin gibi değilim." dedim. Asya tuttuğu ellerimi hafifçe sıkıp "Asel, farkında değilsin hâlâ ama sen benden de Hakan'dan da daha güçlüsün. Kabul et şunu artık." deyip Hakan'a döndü. "O zaman şöyle yapalım. Kimse bilmesin kalp hastası olduğunu. Babama da söyleriz o da kimseye söylemez." Hakan elini omzuma koyup "Evet Asel, gel işte. Hem denemeler falan da olacak Asya'nın dediği gibi. Senin için de iyi olur." deyince sinirle ona döndüm. Ben burada Asya'yı vazgeçirmeye çalışırken Hakan beni daha da çaresiz bırakıyordu. Yeniden Asya'ya döndüğümde hâlâ dolu olan gözleriyle cevap vermemi beklediğini görünce "Of, tamam inatçı keçi kabul ediyorum. Ama bana bak, eğer memnun kalmazsam sen eve geleceksin. Biraz da sen benim taktiğimi dene." dememle Asya'nın kollarını boynuma dolaması bir oldu. Bana sıkıca sarılıp "İyi ki varsın Asel, çok mutluyum." deyince bende sarılıp "Sende iyi ki varsın başımın tatlı belası. Neyse bırak hadi beni. Bu kadar sarmaş dolaş olmayı sevmiyorum, biliyorsun." dedim. İnadıma daha çok sıkınca bende sarılmaya devam ettim. Annemle babamdan bana kalan en değerli hazinemdi o benim. Güler yüzlü, hassas ama bir o kadar da inatçı hazinem. Tabi bu inatçılığı ağırlıkta bana ya neyse. Kollarımı gevşetince bırakması gerektiğini anlayıp beni bıraktı. Hızla ayağa kalkıp "İkindiyi kılıp yanıma gel." deyip, elimle Hakan'ı gösterip "Bu dingille anlatın bana şu okul denen saçmalığı." dedim. Hakan sinirle bana bakarken Asya hızla "Asel, küfür yok demiştik." deyince "Sen demiştin, ben değil." dedim. "Of Asel ya. Hem sen namazını kıldın mı?" "Kıldım Asya." "Hem namaz kılıyorsun hem de küfür ediyorsun. Bu doğru değil." "Tamam tamam etmemeye çalışırım." diye geveleyip odasından çıktım. Sinirle kendi odama geçip lavaboya yöneldim ve abdest aldım. Namaz kıyafetlerimi giyip seccademi serip namazımı kılmaya başladım. Namazdan sonra kıyafetlerimi ve seccademi yerine koyup yatağıma oturdum. Hâlâ aklım almıyordu ya. Ben nasıl kabul etmiştim? Hep o inatçı keçi yüzünden. O yeşillerin dolduğunu gördüğüm an yumuşuyordum. O da bunu biliyor, beni bu noktamdan vuruyordu. Gözümü annemle babamın fotoğrafına çevirdim. Çerçeveyi elime alıp "Neden bıraktınız bizi be... Zor geliyor artık bana. Bir yandan kalbim, bir yandan ikizim..." diye mırıldandım. Odamın kapısı çalınca fotoğrafı yerine indirip "Gir." dedim. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle Asya, arkasından da Hakan içeri girdi. Birkaç saat okula dair bir şeyler anlattılar ama bir türlü dikkatimi veremedim. Saat altı buçuğa gelirken yengem yanımıza gelip "Çocuklar, hadi yemeğe. Eminim acıkmışsındır." deyince aşağı indik. Amcam da çoktan dönmüştü ve yerine geçmiş, yemek için bizi bekliyordu. Bizde yerlerimize geçince sessizce yemeğimizi yemeye başladık. Yengem Asya'ya dönüp her zamanki gibi "Asya, okul nasıl geçti güzel kızım?" diye sorunca Asya kısaca "İyi geçti anne, her zamanki gibi." deyip bana döndü. Gözüyle amcamı gösterince ne demek istediğini anlayıp amcama döndüm. "Amca." dediğimde amcam başını tabağından kaldırıp bana baktı. "Efendim kızım." "Senden bir şey isteyecektim." "Kum torbası, boks eldiveni falansa sen sormadan söyleyeyim, hayır Asel." "Hayır amca, bu öyle bir şey değil." Amcam söylemem için bana bakınca aynı şekilde yengem de bana döndü. Derin bir nefes alıp tek seferde söyledim, söylemek istediğim her şeyi. "Ben okula gitmek istiyorum. Bu seneyi açıktan değil yüz yüze okumak istiyorum izninizle." Amcam ve yengem dediğimle bu sefer de şaşkın gözlerle bana bakmaya başladılar. Amcam emin olamamış olacak ki "Asel, şaka yapmıyorsun değil mi?" diye sorunca "Hayır amca, ciddiyim. Hem sen demiştin ya bu sene okulda Türkiye geneli denemeler olacak, sende gel katıl; süre ve ortam açısından iyi olur diye. Bir de Asya hocaların çok iyi olduğunu söyleyince benim için de iyi olur diye düşündüm." dedim. Amcam ayağa kalkıp beni yanına çağırınca bende yerimden kalkıp yanına geçtim. Bana sarılıp "Aferin Asel, aferin akıllı kızım. Geç oldu ama kendin için doğru olanı sonunda anladın. Ben şimdi İbrahim'i arar kayıt işlemlerini halletmesini söylerim, pazartesi başlarsın sende." deyince "Amca, senden bir şey rica edebilir miyim?" diye sordum. Amcam gülmeye başlayınca kollarımı gevşettim. O da beni bırakıp, iki elini yanaklarıma koyup "Sen hep böyle güzel konuş, ben her istediğini yaparım amcasının gülü. Söyle bakalım ne istiyorsun?" deyince "Asya'yla aynı sınıfta olayım yeter." dedim. "Tamam canım, kolay iş. Hallederiz. Hadi yerine geçip yemeğini yemeye devam et." Başımı sallayıp yerime geçeceğim sırada yengem de ayağa kalkıp kollarını açınca yanına geçip ona da sarıldım. Kendisi aynı zamanda süt annemiz de olduğu için ne beni ne de Asya'yı Hakan'dan ayırmaz, kendi çocuğu gibi severdi. Asya ona anne, amcama da baba der ama ben diyemiyorum çünkü benim için anne baba kelimesi, ikisini de kaybettikten sonra lügatımdan kalkmıştı. Yerime geçip zorla birkaç lokma bir şey yiyip kendimi odama attım. Akşam namazını kıldıktan sonra Asya ağlayarak eve gelince başından kalktığım matematik testimin başına geçip çalışmaya kaldığım yerden devam ettim. İlacımı almadığım için kalbime üst üste giren sancılardan dolayı sadece yarım saat çalışabildim. Masamın çekmecesinden ilaçlarımı çıkarıp aldım ve yatağıma uzandım. Nefret ediyordum kalbimden de, onun yüzünden almak zorunda kaldığım aptal ilaçlardan da. Bütün gün ruh gibi oluyordum o ilaçlar yüzünden ve bu yüzden kafama esince almaya başlamıştım bir süredir. Bu yüzden bir haftadır öncekinden daha şiddetli sancılar oluyordu kalbimde ama umurumda değildi. Ne olacaksa olsun deyip bırakmıştım artık her şeyi. Yatsı ezanı okununca zorla kalkıp bu sefer de yavaş yavaş yatsıyı kıldım. Namazdan sonra dişlerimi fırçalayıp ışıkları kapatıp yatağıma geçtim. Kalbimdeki sancılar yüzünden zorla daldığım uykuya kendimi teslim ettim. Hafta sonum Asya ve Hakan'ın beni bir yerlere sürüklemesiyle geçti. Yok okul forması, yok hocaların istedikleri kitaplar derken iki gün su gibi akıp geçti. Pazar akşamı günün verdiği yorgunluk ve ağrıyan kalbim yüzünden, yatsıyı kıldıktan sonra ilaçlarımı alıp hemen uyudum. Sabah namazı için kalktığımda kendimi ilaçlar yüzünden yorgun hissettiğim için zorla abdest alıp namazımı kıldım. Saate baktığımda zaten yarım saat sonra Asya'nın yanıma gelip beni zorla uyandıracağını bildiğimden dolabıma yönelip aldığımız okul formasını çıkardım. Etek ve gömlek, aman ne şahane. Beyaz gömleğimi ve dizlerime kadar gelen kareli koyu mor eteğimi giyip saçlarımı sıkı bir atkuyruğu yaptım. Kahküllerimi de öne doğru düzeltip dolabımdan siyah kapüşonlu ceketimi çıkarıp giydim. Akşamdan çantama Asya'nın verdiği programa göre kitaplarımı koyduğumdan onunla uğraşmadan alıp, telefonumu cebime atıp odamdan çıktım. Aşağı indiğimde herkes çoktan uyanmış beni bekliyorlardı. Çantamı kenara bırakıp yerime geçtim. Amcama baktığımda yüzünde memnun olmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. "Aferin Asel bak şimdi tam öğrenciye benzemişsin." deyince yengem de "Maşallah, pek yakışmış güzel kızıma." dedi. İkisine de teşekkür edip önüme döndüm. Kendimi çok yorgun hissediyordum ve şu an tek istediğim uyumaktı. Bu yüzden hemen okula gidip Asya'ya zorbalık yapan sürtükleri dövdükten sonra, eve gelip dinlenmek istiyordum. Kahvaltı, Asya'nın zorla ağzıma bir şeyler tıkmasıyla geçti. Sonunda amcam kalkınca biz de hızla ayaklanıp evden çıktık. Amcam hem okulun sahibi hem de müdürü olduğu için sabahları bizi o götürecekti. Bir de işi olmadığı zamanlar da çıkışta onunla beraber dönecektik. İşime gelmişti bu durum çünkü kalabalık ortamlardan nefret ettiğimden otobüsü falan çekemezdim. Yirmi dakikanın sonunda okula varınca göz ucuyla bunca zamandır hiç görmediğim okula bakmaya başladım. Asya ve Hakan'ın dediğinden daha büyüktü ve dıştan bu kadar büyükse içini düşünemiyordum bile. Okul binasından içeri girince amcam bana dönüp "Seninle gelmemi ister misin?" diye sorunca "Yok amca, bebek miyim ben Allah aşkına? Asya'yla giderim." dedim. Amcam elini omzuma koyup "Tamam kızım. Kendine dikkat et, tamam mı?" deyince başımı sallayıp "Tamam." dedim. Amcam odasına yönelince Asya'ya dönüp "Düş önüme. Göster bana şu sürtükleri. Neymiş dertleri öğrenelim." dedim. Asya sertçe yutkunup Hakan'a dönünce "Asya, düş önüme." dedim sinirle. Asya merdivenlere yönelip yukarı çıkmaya başlayınca Hakan'la peşine düştük. Üzerinde 12/A yazan bir sınıfın önüne gelince bana döndü. Başımı sallayıp hafifçe gülümseyince Asya sınıfa girdi. Hakan'a dönüp "Senin sınıfın hangisi?" diye sorduğumda, başıyla üzerinde 12/B yazan sınıfı gösterince "Ne halt yemeye farklı sınıflardasınız ki?" diye mırıldandım. Asya'nın girdiği sınıfın içerisine bakınca tahtanın önünde iki kızın Asya'nın önünü kestiğini gördüm. Kızlardan biri "Ooo, Asya Hanım teşrif etmişler. Hafta sonun iyi geçti mi bizsiz?" deyip Asya'yı omuzlarından itince sinirle sınıfa girip çantamı kenara fırlattım. Kızın kolundan tutup çevirince bağırmaya başladı. Kolunu beline getirip sertçe öğretmen masasının önüne ittim. Diğer kız da üstüme gelince onun da kollarını kavrayıp karnına tekmeyi geçirdim. Acıyla bağırıp yere düşünce bir kız daha bana yaklaştı ama diğer ikisine yaptıklarımı gördüğünden hızla birkaç adım uzaklaşıp şaşkınlıkla arkadaşlarına bakmaya başladı. Sınıftaki herkes de şaşkın gözlerle bir bana bir de dövdüğüm kızlara bakıyorlardı. Hızla Asya'ya döndüğümde dolu gözleriyle bana baktığını gördüm. Neredeyse ağladı ağlayacaktı. Sinirle "Asya, bu ikisi dışında kim sana zorbalık edenler? Söyle bana onlara da kardeşime zorbalık yapmanın bedelini göstereyim." dedim. İlk dövdüğüm kız ayağa kalkıp Asya'ya bakarak "Korkudan psikopat ablanı mı çağırdın?" deyince yeniden üstüne yürüdüm. Suratının ortasına bir tane geçireceğim sırada arkamdan biri kolumu tuttu. Bir şey yapmasına fırsat vermeden hızla ona dönüp iki kolunu kavradığım gibi sertçe tahtaya yasladım. Kafamı kaldırdığımda beni, bana şaşkınlıkla bakan bir çift mavi hare karşıladı.
Geldik birinci bölümün sonuna ☺️ İnşallah beğenmişsinizdir 🌺 Yeni bölümde görüşmek dileğiyle 😉 Allah'a emanet olun 🤍
|
0% |