@kayraege
|
Selamünaleykümmm ☺️ Nasılsınız? Bu kız yorgun ona dua edin olur mu? Bir yandan diğer kurgum, bir yandan bu kurgum ve yaklaşan vizeler 😇 Neyse geldik ikinci bölüme. Beğeneceğinizi ümit eder, iyi okumalar dilerim 😊
Karşımda bana şaşkınlıkla bakan çocuğu görünce bir an afalladım ama bunu yüz ifademle belli etmedim. O bana şaşkınlıkla bakarken bende sinirle ona bakıyordum. İkimiz birbirimize bakmaya devam ederken bu kısa süren bakışmayı amcamın sesi bozdu. "Asel, ne yapıyorsun? Neler oluyor burada?" Amcama kısa bir bakış atıp yeniden önümdeki çocuğa döndüm. "Bu lavuğun önce ağzını mı yoksa burnunu mu kırsam diye düşünüyordum." "Asel, bırak hocanızı." Bir dakika, ne demişti o? Hoca mı? Yok artık, bu çocuk hoca mıydı? Çocuğun yakasını bırakmadan amcama dönüp "Ne dedin sen?" diye sorduğumda amcam hızla "Bırak hocanızı Asel. Umut Hoca matematik öğretmeniniz." dedi. Çocuğun yakasından sertçe ittirip bıraktıktan sonra amcama dönüp "Ya yeme beni amca. Bu lavuk matematik öğretmeniyse bende Milli Eğitim Bakanı falanım herhalde." dedim. Amcam sinirle "Asel, düzgün konuş. Neler oluyor burada?" deyince "Ne olacak, bu sınıftan birkaç gerizekalı benim kardeşime zorbalık yapıyor." deyip adının Umut olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. "Bende onlara günlerini gösterirken bu salak gelip engel oldu. Bu yüzden yakasından tutup tahtaya yasladım. Kafa göz dalacakken de sen geldin." deyip yeniden amcama döndüm. "Asel, okula sırf bu yüzden gelmek istediğini söyleme bana." "Herhalde bu yüzden istedim. Yoksa ne işim var benim burada." "Bu konuyu ayrıca konuşacağız Asel Hanım. Şimdi derhal, Umut Hoca'dan özür diliyorsun." Amcamın dediğiyle Umut denilen adama dönüp "Hah hocaymış. Pabucumun hocası ne olacak? Sen ne biçim hocasın be? Öğrencin zorbalık görüyor haberin dahi yok." deyip amcama baktım. Elimle tamamen umutsuz vaka olduğunu düşündüğüm adamı gösterip "Bu heriften özür dileyeceğime kendimi okulun çatısından aşağı atarım daha iyi." dedim. Amcam sinirle "Bu meseleyi uzun uzun konuşacağız Asel." deyip, sınıftakilere dönüp "Tabi bu zorbalık olayını da. Kafanızı derslerinize vermeniz gereken zamanda böyle çocukça şeylerle ilgileniyorsunuz ya... Hiçbir şey demiyorum size, aferin." deyip önüne döndü. Sınıftakiler amcamın dediğiyle suspus oldular. Asya ve Hakan'ın dediklerine göre okuldaki hemen her öğrenci amcamı çok seviyormuş çünkü her öğrenciyle tek tek ilgilenecek kadar iyi biri kendisi. Öğrencilerinin fikirlerine saygı duyduğundan ve başarıları için elinden geleni yaptığından bunlar normal ya neyse. Evde ayrıca benimle ilgilendiğinden, gerçekten başarılı bir eğitimci olduğunu biliyordum çünkü. Bakışlarımı amcamdan Asya'ya çevirdiğimde, Asya'nın korkuyla bana baktığını gördüm. Yanına geçip şalının kenarından çıkan birkaç tel saçını şalının içine koyup "Hadi geç yerine, geliyorum bende." dedim. Başıyla onaylayıp yavaş adımlarla yerine geçince yeniden amcama döndüm. Benim adıma Umut denilen adamdan özür diliyordu. Bu herifin öğretmen olduğuna hâlâ inanamıyordum ya neyse. Umut Hoca bana dönüp "Sorun değil hocam. Şimdilik biz izninizle dersimize başlayalım. Çıkışta bu konuyu öğrencimizle ayrıca konuşuruz. Yaptıkları ve söyledikleri maalesef ki hiç hoş şeyler değil." deyince amcam "Peki hocam." deyip bana döndü. "Gözüm üzerinde." "İyi." Amcam arkasını dönüp sınıfın önünde toplanan öğrencilere "Herkes sınıfına." deyince içinde Hakan'ın da olduğu küçük kalabalık hızla dağıldı. Amcam sınıftan çıkıp kapıyı kapatınca çantamı alıp Umut Hoca'ya döndüm. O da sınıfa dönüp "Herkes yerine." deyip öğretmen masasının oraya geçti. Asya'nın cam kenarı üçüncü sırada olduğunu görünce oraya yöneldim ama öğratmen masasının önündeki tokayı görünce durdum. Eğilip aldığımda bana psikopat diyen kızın tokası olduğunu fark ettim çünkü ittirdiğim zaman saçından düştüğünü görmüştüm. Bakışlarımı kızın olduğu sıraya çevirdim. Başını önüne eğmişti ve korkmuş gibi bir hali vardı. Sırasına yönelip önüne gelince tokasını masasına bıraktım. Başını kaldırıp dolu gözleriyle bana bakınca o halini umursamadan Asya'nın yanına yöneldim. İkinci sıranın önüne gelince bana "Küçük hanım." diye seslenen Umut Hoca'ya döndüm. "Adın ne?" La havle... Amcam adımı en az üç kere söylediği halde neden soruyordu ki bu umutsuz vaka? Umarsızca "Asel." dediğimde "Adının ne anlama geldiğini biliyor musun?" diye sordu. Derdi neydi bilmiyordum ama bende Asel'sem onun sorularının altında kalmazdım. "Cennetteki dört ırmaktan biri. Kelime anlamı da bal veya bal ırmağı." dediğimde "Adının Kur'an'da geçtiğini de biliyor musun?" diye sordu bu sefer de. Adımın geçtiği ayet aklıma gelince çok kısa bir kısmını söyleyip "Ve enhârun min aselin musaffâ. Muhammed Sûresi 15. Ayet." dedim. Şaşırdı. Hatta fazlasıyla... Farkında değildi ama karşısındaki kız hafızdı. Annemle babam her yaz beni ve Asya'yı hafızlık kursuna gönderirlerdi. Hafız olduğumuzu göremediler maalesef ki. İkimizin de hafız olduğu sene vefat ettiler çünkü. Zaten onları kaybettikten sonra bu hale geldim ya neyse. Umut Hoca başını önündeki deftere eğip "Geç yerine." dedi sinirle. Asya'nın yanına geçip oturdum. Ona döndüğümde gülümseyerek bana bakıyordu. Yanağından bir makas alıp kendime çekince başını omzuma koyup kısık sesle "Teşekkür ederim." dedi. Bende aynı kısık sesle "Rica ederim." deyince başını omzumdan kaldırıp ona "İyi misin?" diye soran arkadaşıyla konuşmaya başladı. Korkulu halinin geçtiğini, yeniden gülümsediğini görünce rahatladım. O iyi olsun, gülsün yeter bana. Yüzümde boş ama içimde mutlu bir ifadeyle Asya'yı izlerken Umut Hoca'nın sesi dikkatimi dağıttı. Önündeki defterden tek tek isimleri okumaya başlayınca yoklama aldığını anladım. En son adımı okuyup bana dönünce sesimi çıkarmadım. "Asel DEMİR." Gerizekalı herif buradayım işte dememek için zor tuttum kendimi. Derin bir nefes alıp "Burada." dedim. Önündeki deftere bir şeyler yazdıktan sonra defteri kapatıp tahtanın önüne geldi. "Gençler, az önce olanları yarın rehberlik dersimizde konuşacağız. Ben aklı başında öğrencilerim olduğunu sanırken onlar hâlâ ilkokul kafasındalarmış da haberim yokmuş. Kendinize gelin lütfen. Farkında mısınız bilmiyorum ama önünüzde geleceğinizi belirleyecek bir sınav var. Kafanızı ona verin ve adamakıllı derslerinize çalışın." deyip bana döndü. "Ayrıca kullandığınız kelimelere de biraz dikkat edin." deyip yeniden sınıfa döndü. "Çıkarın defterleri. Bugün ilk konuya başlıyoruz. Logaritma." Ukala herif. Kullandığınız kelimelere dikkat edinmiş. Keşke amcam gelmeden suratının ortasına bir tane geçirseydim. Ukde kaldı içimde. Dediklerini umursamadan önüme dönüp kapüşonumu taktım. Kafamı masaya gömünce Asya kolumdan tutup kalkmamı sağladı. Ona baktığımda kısık sesle "Defterini çıkar lütfen. Umut Hoca dersinde mutlaka not almamızı ister ve inan bana notları çok açıklayıcıdır. Soru çözerken çok işine yarar." dedi. En az iki kez çalıştığım ve elimde de notları olan konuyu tekrardan yazmak saçma gelse de mecburen yazacaktım. Asya için bu okulda kalmak zorundaydım. Kardeşimi bu pisliklere yem edemezdim. Çantamdan defter ve kalemlerimi çıkarıp çantamı masanın kenarına astım. Defterimi açıp tahtadakileri yazmaya başlayınca Asya yüzünde memnun olmuş bir ifadeyle önüne dönüp tahtadakileri yazmaya devam etti. Bende yazarken bir yandan da dersi anlatan Umut Hoca'yı dinlenmeye başladım. Tuhaftı ama umutsuz vaka güzel anlatıyordu ve bütün sınıf da sessizce dinliyordu. Sonunda dersin bitmesine beş dakika kala tahtadakileri yazmamızı söyleyip yerine geçti. Anlattığı sırada yazdıklarının hepsini yazdığım için kollarımı kavuşturup, sandalyeme yaslanıp göz ucuyla ona baktım. Başını iki elinin arasına almış, gözleri kapalı duruyordu öyle. Ara için zil çalınca sınıfın yarısından fazlası hızla sınıftan çıktı. Sanırım hocalarına karşı mahcup oldukları için böyle yapmışlardı. Aman ne duygusal. Önüme döndüğüm sırada Hakan hızla sınıfa girip tam önümde durdu. Ona dönüp ne oluyor dercesine göz kırpınca "Babam çok kızdı Asel. Akşama büyük bir savaş var." dedi. "Çok korktum. Umurumda değil Hakan. Benim kardeşime zorbalık yapacaklar bende hiçbir şey yapmayacak mıyım? Yok öyle bir dünya. Neyse kapat şu konuyu. Zaten birilerinin ağzını burnunu kıramadım içimde ukde kaldı, hatırlatıp daha fazla bozma sinirlerimi." Hakan "O sinirler hep bozuk zaten ruh hastası. Ayrıca bir şey yapmamıza gerek yok." deyip, bana doğru eğilip kısık sesle "Ya kızım, Umut Hoca'ya neler dediğinin farkındasın değil mi?" diye sordu. Umutsuz vakaya döndüğümde az önce söylediklerimi duyduğundan şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ona bakarak "Farkındayım." deyip ayağa kalktım. Hakan'ı kapıya çevirip "Düş önüme. Bu okulda kantin falan yok mu göster bana. Kahve almam gerekiyor." dedim. Asya bana dönünce ne diyeceğini bildiğimden "Hiçbir şey söyleme Asya. Uykusuzluktan kafayı yiyeceğim. Kahve içmem gerekiyor." deyip, Hakan'ı yavaşça ittirip "Yürü." dedim. Hakan önümde Asya arkamda hızla kantine geçtik. Kocaman bir bardak kahve alıp sınıfa yöneldim. Ara on dakika olduğundan kantinde oturup içmeye vaktimiz yoktu çünkü. Sınıfa girince bana bakan gözleri umursamadan yerime geçtim. Asya sınıftan çıkarken bıraktığımız gibi duran Umut Hoca'nın yanına geçerken Hakan da sınıfına gideceğini söyleyip çıktı. Göz ucuyla Asya'ya baktığımda Umut Hoca'ya seslendi. Umut Hoca kafasını kaldırıp gülümseyerek ona bakınca, Asya elindeki kahveyi gösterip "Yorgun görünüyorsunuz hocam. Sizin için de kahve aldım." dedi. Umut Hoca teşekkür edip kahveden bir yudum alıp bana döndü. Sonra yeniden Asya'ya dönüp "Neden söylemedin Asya? Ben sizin hem öğretmeniniz hem de ağabeyinizim demedim mi? Bir sorununuz varsa bana anlatın beraber çözelim demedim mi?" Asya mahcup olmuş bir şekilde başını eğip "Özür dilerim hocam." deyip bana döndü. Yeniden Umut Hoca'ya dönüp "Asel adına da özür dilerim." deyince sinirle kaşlarımı çattım. Haklı olduğum halde neden benim adıma da özür diliyordu ki? Umut Hoca da bana bakıp yeniden Asya'ya döndü. "Başkası adına özür dileme lütfen. Özrü bizzat kardeşin dilese daha iyi olur." "Hocam Asel'in özür dileyeceğini sanmıyorum." Umut Hoca ayağa kalkıp "Onu zaman gösterecek Asyacığım. Hadi geç yerine, dersimize başlayalım artık." deyince Asya başını sallayıp yanıma geldi. Sinirle "Bir daha benim adıma kimseden özür dileme Asya. Ben özür dilenicek bir şey yapmadım." dedim. Asya bir şey söylemeden kolumdan tutup beni kaldırdı. Yerine geçince bende yerime oturup dersi anlatmaya başlayan Umut Hoca'ya çevirdim bakışlarımı. Kırk dakika süren ders bitince yeniden araya çıktık. Matematik dersinden sonra iki ders biyoloji işledik. Biyoloji hocasını çok sevdim. Tatlı bir kadındı ve öğrencilere yaklaşımı da çok güzeldi. Deney kısmını bir türlü anlayamadığım genden proteine konusunu çok güzel anlatmıştı ve çok iyi anlamıştım. Biyolojiden sonra bir ders de kimya işlendi. Kimya hocası da iyi biriydi neyse ki. Modern atom teorisi anlatacağını konuyu bilen arkadaşların dinlemek zorunda olmadığını, isterlerse test çözebileceklerini söyleyince konuyu bildiğimden biyoloji hocasının anlattıklarını tekrar ettim. Kimya dersi bitince Asya bana bir saatlik öğle arası var deyince hemen başımı masaya gömdüm. Uykusuzluktan başım çatlıyordu çünkü. Asya bana seslenince kafamı kaldırıp ona baktım. "Efendim Asya." "Kalk hadi yemekhaneye gidiyoruz." "Sana afiyet olsun, ben aç değilim. Sana çatan olursa ara gelirim. Onun dışında buradayım." "Hayır Asel, sende geliyorsun. Sabah da doğru düzgün bir şey yemedin." "Lan istemiyorum dedim. Git ye sen." "Sen yemiyorsan bende yemiyorum o zaman." Asya kollarını kavuşturup önüne dönünce "Allah'ım, neden beni bu inatçıyla sınıyorsun?" diye mırıldanıp Asya'nın kolundan tuttum. "Kalk başımın belası, yürü hadi." dediğimde Asya neşeyle kalkıp "Hadi gidelim." dedi. Yemekhaneye girince çok kalabalık olmayan sıraya yöneldik. Sıra bize gelince sadece çorba ve ana yemeklerden biri olan musakkadan çok az alıp Asya'yı takip ettim. Tatlı olarak puding vardı. Tatlı şeyleri sevmezdim ama yanımdaki cadı seviyor diye aldım, ona vermek için. Asya'yla sakin olan bir masaya geçip oturduk. Suyumdan bir yudum aldığım sırada bizim sınıftan bir erkek ve kız yanımıza geldiler. Kız Asya'ya gülümseyip "Oturabilir miyiz?" deyince Asya başıyla onaylayıp "Tabi ki." dedi. Asya kalkıp yanıma geçince kız Asya'nın, diğeri de benim karşımdaki sandalyeye oturdu. Göz ucuyla ikisine baktığımda kız gülümseyerek bana bakarken, diğeri önündeki tabağa bakıyordu. Asya bana dönüp karşısındaki kızı göstererek "Asel, Elif benim çok sevdiğim bir arkadaşım." deyip bu sefer de karşımdaki çocuğu gösterdi. "Emre de onun ikiz kardeşi. İkisi de bizim sınıfta, zaten görmüşsündür. Hemen önümüzdeki sırada oturuyorlar. Arkadaşlar bu da Asel. O da benim ikizim." Elif ve Emre "Memnun olduk." deyip önlerine döndüler. Sessizce yemeğimizi yemeye başladık. Elif'in de Emre'nin de soru sormamalarına şaşırmıştım ama aynı zamanda da rahatlamıştım. Sessizce yemeğimizi yemeye devam ederken Elif ve Asya kendi aralarında sohbet etmeye başladılar. Ben ve Emre de sessizce onları dinledik. Yemeğimi bitirince pudingi Asya'nın tepsisine indirip yeniden önüme döndüm. Asya bana bakıp "Yemeyecek misin?" diye sorunca başımı olumsuz anlamda salladım. Bana doğru eğilip kısık sesle "Asel, hiçbir şey yemedin. İyi misin?" deyince "İyiyim Asya. Canım bir şey yemek istemiyor sadece." deyip önüne döndüm. Saate baktığımda beş dakika önce öğle ezanının olunduğunu görünce yeniden Asya'ya dönüp "Burada namaz kılabileceğim bir yer var mı?" diye sordum. Asya başını sallayıp "Evet, bizim sınıfın olduğu katta mescit var. Biraz bekle tatlılarımı yiyeyim çıkarız. Zaten bizde kılacağız." deyip Elif'e döndü. Başımı sallayıp tatlılarını yemelerini bekledim. Yedikten sonra tepsileri yerine bırakıp hızla yemekhaneden çıktık. Önce sınıfa geçip dün çantama koyduğum etek ve yazmayı aldım, sonra da mescide geçtim. Namaz kıldıktan sonra yeniden sınıfa geçtik. Öğle arasının bitmesine on dakika kalmıştı. Asya'nın dediğine göre aradan sonra bir ders daha kimya olacakmış. Son iki ders de edebiyat hocasınaymış, o da sayısal sınıf olduğumuz için sadece soru çözümü yaptırıyormuş. Bu sefer köşe tarafa oturdum. Asya'ya bir sorun olursa beni uyandırmasını söyleyip kafamı masaya gömdüm. Hoca gelince Asya beni uyandırdı ve kimya dersi de başladı. Kimyadan sonra edebiyat dersinde soru çözümü yaptık. Son dersin bittiğini belirten zil çalınca Asya'ya dönüp "Eve gidiyoruz de lütfen." dedim. Asya gülerek başını sallayıp "Evet Asel, hadi toparlan da çıkalım." dedi ama o sırada amcam "Asel DEMİR müdürün odasına." diye bir anons yaptı. Asya'yla toparlanıp kapıda bizi bekleyen Hakan'ın yanına geçtik. Hakan ve Asya önümde bende arkalarında amcamın odasına geçtik. İçeri girince maalesef ki Umut denilen adamın da geldiğini gördüm. Asya onun karşısındaki, Hakan da yanındaki sandalyeye oturunca ben de amcamın masasının tam karşısında ayakta durdum. "Ne söyleyeceksen burada söyle çünkü evde bu saçmalıklara ayıracak vaktim yok." dediğimde amcam hâlâ geçmeyen sinirli haliyle "Asel, sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye sordu. "En iyisi olayı baştan anlatayım, ondan sonra yargıla." Amcam "Başla anlatmaya." deyince dün olanları kısaca anlatmaya başladım. "Dün Asya ağlayarak eve geldi. Ne olduğunu sorduğumda bugün sınıfında dövdüğüm kızların kendisine zorbalık yaptıklarını söyledi. Asya'ya okulu benim gibi açığa almasını söyledim ama kabul etmedi. Nasıl başardı hâlâ aklım almıyor ama beni buraya gelmem için ikna etti. Bende onu korumak için bu sıkıcı yere gelmeyi kabul ettim. Bu kadar." "Peki sınıfa girince karşılaştığım manzara?" "Asya'yı önden sınıfına gönderip kapıda bekledim. O kızlar Asya sınıfa girer girmez onunla uğraşmaya başladılar. Bende sınıfa girip onlara hak ettiklerini yaptım. Hatta az bile yaptım. Devam edecektim ama umutsuz vaka gelip engel oldu. Kolumdan tutunca sınıftan biri sanıp gerekli tepkiyi verdim." "Umutsuz vaka..?" Amcamın sorusuna başımla Umut Hoca'yı gösterince amcam elini alnına vurup "Asel, düzgün konuş. Sen karşında Umut Hoca'yı görünce neden bırakmadın? Adamın yakasına yapışmıştın. Gelmeseydim kim bilir neler yapacaktın?" deyince Umut Hoca'ya dönüp "Kafamı suratına geçirecektim." dedim. Yeniden amcama dönüp "Amca ben nereden bilebilirdim ki Umut'un hoca olduğunu. Bu kadar genç hoca mı olurmuş hem?" dedim. Umut Hoca dediğime gülerek amcama dönüp "Akif Hocam, izninizle bir şey sorabilir miyim?" deyince amcam "Sorun hocam." dedi. "Asel gerçekten Asya'yla ikiz mi?" Amcam "Evet." deyince Umut Hoca bana dönüp "Peki nasıl bu kadar farklılar hocam? Belli ki çift yumurta ikiziler ama biri bu kadar akıllı, ahlaklıyken diğeri nasıl bu kadar tersi olur?" dedi. Sinirle ona doğru bir adım atıp "Ne diyorsun sen be? Bana bak hoca düzgün konuş." dedim. "Asel yeter." "Ne yeter amca. Bana bak hoca bozuntusu, sen benim hayatımı neler yaşadığımı bilmiyorsun. Asabımı bozma benim." Kalbime giren sancılar yüzünden cümlemin sonlarını zor söylemiştim. Ağrıların şiddeti artınca alt dudağımı sertçe ısırmaya başladım. Elimi kalbime götürmemek için iki yanımda yumruk yapıp hızla nefes alıp vermeye başladım. Asya ve Hakan hızla yanıma geldiler. Asya bana doğru eğilip endişeyle "Asel, iyi misin?" diye sorunca zorla başımı salladım. Amcamın ayağa kalktığını görünce ona dönüp "İyiyim, geçti." dedim zor çıkan sesimle. Umut Hoca da ayağa kalkmış endişeyle bana bakıyordu. Yavaşça yutkunup "Amca, eve gidelim ne söyleyeceksen orada söyle. Kabul ediyorum sadece Asya'yı korumak amacıyla geldim buraya ama bugünkü tepkilerimin yersiz olduğunu düşünmüyorum çünkü benim kardeşim neredeyse bir yıldır bu duruma maruz kalmış." dedim. Umut Hoca Asya'ya dönüp "Bu doğru mu Asya?" deyince Asya başını sallayıp "Evet hocam." dedi. "Peki neden böyle oldu. Başlarda yanlış hatırlamıyorsam hepiniz gayet iyi arkadaştınız. Birdenbire ne oldu da böyle oldu?" Umut Hoca söyleyince fark etmiştim ki dün bende bunun nedenini Asya'ya sormamıştım. Elimi omzuna koyunca bana dönen Asya'ya "Hakikaten Asya, bu zorbalığın amacı ne?" diye sordum. Asya önce başını eğdi, ardından da hızla bana sarılıp ağlamaya başladı. Omzunun üzerinden amcama bakınca onun da üzgün bir şekilde bize baktığını gördüm. Sanırım o da bunca zamandır bu sorunu fark etmediği ve Asya'nın şu an ki hali için üzülmüştü. Bende Asya'ya sarılıp "Tamam Asya, ağlama. Artık yanındayım, senin için geleceğim buraya." dediğimde Asya beni bırakıp "Söz mü Asel? Artık sende gelecek misin okula?" dedi. Gözyaşlarını silerken "Söz başımın belası, söz. Amcam beni kovmadığı sürece buradayım." dedim. Amcam dediğime gülerek "Şu ağzını tut ve dövüş tekniklerini okulda sergileme yeter. Bir de Umut Hoca'dan özür diledin mi tamamdır." deyince hızla "İlk ikisini denerim sonuncusunu umurumda değil. İnsanları bilmeden yargılayan ve bana ahlaksız diyen birinden asla özür dilemem." dedim. Amcam "Asel, lütfen." deyince ellerimi iki yanımda yumruk yapıp dişlerimi sıkmaya başladım. Ben asla özür dilemezdim bu adamdan. Gururuma yediremezdim bunu. "Neyse hocam sorun değil. Size de dediğim gibi ben yarın bu konuyu rehberlik dersimizde öğrencilerimle konuşacağım ve bir daha da açılmamak üzere kapanacak." Umut Hoca'nın dediğiyle ona dönüp "İyi edersin. Tekrarlanması durumunda Asel kuralları devreye girecektir." dedim. "Asel kuralları derken..?" "Bugün bizzat şahit oldun Umut Hoca." "Öncelikle küçük hanım benimle arkadaşlarınla konuştuğun gibi konuşma. Ben senin hocanım. Ona göre konuş lütfen." "Pabucumun hocası." diye mırıldandığımda amcam "Asel!" diye uyardı. Ona dönüp "Artık gidebilir miyiz?" dediğimde olumlu anlamda başını sallayınca hızla odasından çıkıp çıkışa yöneldim. Arabasının önüne gelince gelmelerini beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra geldiklerinde de hızla arabaya bindim. Sessizlikle geçen yarım saatin ardından eve varınca hızla odama geçtim. Duş aldıktan sonra vakit kaybetmeden ikindiyi kılıp yatağıma uzandım. Zor bir gün olmuştu. Yorucu ve fazlasıyla zor... Ve maalesef ki bundan sonraki günlerim de böyle geçecekti. Zor geliyor artık bana eski yaşamıma dönmek. Eskisi gibi çocuk olamıyorum. Eskisi gibi neşeyle kahkahalar atan Asel yok artık. İçimde yaşıyorum ne varsa. Uzun uzun ağlayamıyorum, boşaltamıyorum içimde biriken ne varsa. Ne anlatabiliyor, ne de içimde büyüyen yangını belli edebiliyorum. Çünkü kimsenin beni anlayamayacağını düşünüyorum. Bu düşüncelerle derin bir nefes alıp sol tarafıma döndüm. Belki uyuyunca her şey biter umuduyla gözlerimi kapatıp ölümün kardeşi olduğu söylenen uykuya kendimi teslim ettim.
Ah be Asel... Ben galiba sana çok üzüleceğim 🥲 Geldik bu bölümün sonuna. İnşallah beğenmişsinizdir 🌺 Yeni bölümde görüşmek üzere 😉 Allah'a emanet olun 🤍
|
0% |