@kayragultekin
|
Gözlerimi açtığımda bir odada uyandım. Doğruldum ve odayı incelemeye koyuldum odadaki büyük çerçeve gözüme çarptı. Çerçevede dördümüzün resmi vardı. O anda aklıma diğerleri geldi. Ve odadan bir ses geldi kafamı sesin geldiği tarafa çevirdim ve Denizi gördüm. Deniz yerde yatıyordu o sırada elinden oluk kan aktığını gördüm. Hemen bulunduğum odadaki dolabı açtım. Dolabın içinde bir bez vardı bezi aldım. Denizin yanına gittim ve denizin kulağına eğildim ‘canın biraz acıyacak’ dedim ve bezi denizin eline bağlayıp sıkıca sıktım. Deniz acı dolu bir ses çıkardı. Sonra ne yaptığımı anlayacak olacak ki sustu ve bana ‘Teşekkürler’ der gibi baktı. O sırada odadaki Zeynep ve Yağmur dikildi. Ve ayağa kalktı. Tam olayları çözmeye çalışırken odanın kapısı açıldı. Odaya giren kişiyi görünce buz kesildim. Odaya giren kişi bendim. Tek farkımız benden biraz daha büyüktü ama bakışlarım aynıydı ancak o bizi gördüğüne şaşırmadı sadece kapıyı açıp içeriye girmemizi söyler gibi eliyle içeriyi gösterdi. Zeynep önden gitmeye çalıştı ancak onun önüne geçtim çünkü içeriden ne çıkacağı belli değildi. İçerinin manzarası bizi daha çok şoka soktu. Odada sadece benim değil diğerlerinin de büyük halleri vardı. Ne yani biz geleceğe mi geldik? O sırada büyük Yağmur ayağa kalktı. Yağmur ‘biliyorum çok şaşkınsınız her şeyi anlatacağım. Ancak sözümü kesmeyin şu an kısaca anlatacağım Ankara da bir bomba patladı ve ülke alt üst oldu ve bu haldeyiz şu anda bu ülkede hiçbir şey yok diyebilirsiniz ama burası Türkiye değil burası Azerbaycan durum bu kadar vahim ülkede hiç kimse yok ülkede şu anda diğer Türk ülkeleri bir Türkiye kurmaya çalışıyor ve şimdi asıl mesele üç ayınız bombayı imha etmeniz için bomba kalp şeklinde bir oyuncakçıda bombayı nasıl ayırt edeceksiniz üzerinde küçükçe ‘four’ yani İngilizce dört yazar oradan bomba olduğunu çıkarırsınız.’ dedi
Tam o sırada kapı çaldı denizin gelecekteki hali kapıya deliğinden baktı. Deniz geldiğinde telaşla ‘Çabuk gitmeniz gerek benimki gelmiş’ Yağmur, Zeynep ve ben sorar gözlerle baktık. Bizim Deniz ‘benim ikizim Güneş dört yüz kırk üç yani bizim yan odamızda dört kişiyle birlikte kalıyor.’ O sırada kapı tekrar çalındı. Hemen geldiğimiz odaya yöneldik ve kitabı tekrar açıp zamanımıza döndük. Hepimiz çok yorgunduk ama denizin yarası için revire gitmemiz gerekiyordu. Odadan çıktık. Deniz ‘Teşekkürler Evren senin sayende çok kan kaybetmedim.’ ‘Ne demek rica ederim.’ dedim. Deniz ‘Burası benim üvey ailemden kaçabildiğim tek yer, siz benim tek arkadaşlarımsınız.’ ‘Öz annen ve baban nerede?’ dedim merakla. ‘Annem ve babam boşandı. Ben annemle kaldım annem zalim bir adamla evlendi sonra annemde öldü sonra üvey babam tekrar evlendi beni bırakacaktı ama annem ve babam bütün mirasını bana bıraktı ama on sekiz yaşında olmadığım için ben on sekiz olana kadar bir bankada korunuyor bir kısmını bu doğum günümden yani yirmi günden sonra alabilicem ama üvey ailemle nasıl alacam bilmiyorum.’ Çok üzülmüştüm ‘Peki nasıl böyle pozitif olabiliyorsun?’ dedim. Bana şöyle cevap verdi ‘eğer pozitif olmazsam bu hayat çekilmez:’ Tam o sırada revire geldik. Deniz’e pansuman yapılacaktı. Deniz kolunu açtığında şok oldum. Kolu mosmor ve yara içindeydi babasının ne kadar zalim olduğunu anladım ve içimden kendime söz verdim ‘eğer bir gün karşıma çıkarsa yüzünün tam ortasına elimde ne varsa fırlatacağım’ dedim. Denizle revirden çıktık. Yol boyunca hiç konuşmadık odanın önünde geldik ve cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Salonda Zeynep ve Yağmur bizi bekliyorlardı. Bir konuşma yapmamız lazımdı. Denizle beraber kanepeye oturduk. Hepimiz telefonuna aynı anda mesaj geldi, hepimiz okul grubundan geldiğini anladık ve hepimiz bakma yerine Zeynep mesajı sesli okudu. ‘İyi akşamlar çocuklar, yaz tatili aracılığıyla 15 gün evlerinize gideceksiniz, yarın aileniz sizi almaya gelecekler. İyi geceler.’ Dedi. Aynı anda Denizle göz göze geldik denizin gözündeki korku ve çaresizlik o eve dönmek istemediğini ancak mecbur olduğunu belli ediyordu. Yağmur sessizliği bozmak için ‘hadi odalarımıza geçelim sabah erkenden uyanıp konuşalım.’ Hepimiz odalarımıza geçtik. Ama hiç birimizin uyumadığı çok belliydi çünkü hepimizin odasını ışığı açıktı. Deniz ‘Evren ben o eve dönersem buraya gelir miyim ya da nasıl gelebilirim bilmiyorum, çok korkuyorum’ dedi Denize onu teselli etmek için ‘Eğer bir şey olursa bana anlamsız bir mesaj at.’ Dedim. Deniz bana içten bir gülümsemeyle gözüyle onayladı. Sonra lambayı söndürmek için ayağa kalktı ve ışığı kapattı. Yataklarımızdaydık ama uyumuyorduk. Aklımdan şu cümle hiç çıkmıyordu ya yardım edemezsem. İçimdeki sıkıntıyı yok etmek istiyordum. Hep korktuğumda veya çaresiz kalktığımda aklıma uçuşan kelebekleri getirir rahatlardım, tekrar aynı şeyi yaptım ve uykuya daldım. Sabah Yağmurun ‘Hadi kalkın artık’ diye bağırmasıyla uyandım görünüşe göre herkes uyanmıştı kahvaltı masasında oturuyorlardı. Hepsine ‘günaydın’ dedim. Onlarda tek tek ‘Günaydın’ dediler. Masaya oturdum ‘bu ara tatilde iyice düşünüp, bilgi bulmalıyız 15 tatilden sonra ise buradan kaçıp o bombayı bulup imha edeceğiz.’ Dedim. Hepsi gözüyle onayladılar. Benden sonra kimse konuşmadı. Kahvaltı bittikten sonra odalarımıza eşyalarımızı toplamaya gittik. Odaya girdiğimizde Deniz ‘Her şey için çok teşekkürler Evren.’ Dedi. Eşyalarımızı topladıktan sonra salonda buluştuk. Herkes ’de odanın anahtarı olduğu için odaya herkes 15 tatilden sonra istediği zaman gelebilecekti. Odadan çıkıp asansöre bindik, asansör her zamanki gibi çok geç geldi. Asansöre bindikten sonra Zeynep ’15 tatilde buluşup konuşalım bu konuyu.’ dedi. Denizle tekrar göz göze geldik ikimizde gelemeyeceğini gelirse de nasıl geleceğini düşündük. Asansör aşağıya indi kapı açıldığında karşılaştığımız manzara bizi şok etti, her yer çok kalabalık ve çok sesliydi. Sonunda ezilmeden kapıdan geçtik. Kapının önünde arabalar ve birkaç servis vardı hepimiz ailelerimizi ararken. Deniz ‘iyi tatiller servisim gelmiş.’ dedi Ben ailesini görmek isterken ailesi onu almaya bile tenezzül etmemişti tam o sırada ailesinden daha da çok nefret ettim. Ben bunları düşünürken annem ‘Evren hadi gidiyoruz.’ dedi Arkadaşlarıma ‘iyi tatiller.’ dedikten sonra arabaya yöneldim ve arabaya bindim. ARA TATİLİN 13. GÜNÜ Günlük rutinim olan uyanma ve el yüz yıkama görevini yerine getirdim. Kıyafetlerimi değiştirip kahvaltı masasına doğru ilerledim. Masaya oturduğumda tabağıma patates kızartmasından biraz alıp üzerine sos döktüm. Kahvaltımı bitirdikten sonra soğuk suyumu alıp yatağıma uzandım. Telefonumda instegram da gezinirken mesaj geldi. Mesaj şöyleydi KİTAP PARFÜM KALEMLİK Denizin yazdığı mesaj saçmaydı tam o sırada aklıma odada denize dediğim geldi ‘eğer bir şey olursa anlamsız mesaj at’ o zaman dehşetle olayı anladım. DENİZİN BAŞI DERTTEYDİ. |
0% |