Yeni Üyelik
25.
Bölüm

24.Bölüm

@kazelina1

Hande

Annemin cenazesinden sonraki günler birbirine karıştı. Zaman kavramını tamamen yitirmiş gibiydim. Sabah mı, akşam mı, hangi gün olduğunu bile bilmiyordum. Sadece boşluk vardı. Sessiz, derin bir boşluk. Çevremdeki insanların, Semih’in, babamın, arkadaşlarımın sesleri ulaşmıyordu bana. Ne söylerlerse söylesinler, içimdeki o büyük acıyı dindiremiyorlardı.

Bir sabah, yatağımda uzanırken gözlerimi tavana diktim. Annemin yüzü yine aklıma geldi. O son an... Kollarımda son nefesini verişi. O anı ne kadar geri getirmeye çalışsam da hep aynı sona ulaşıyordum. Bu gerçekle yüzleşmekten kaçtım hep, ama kaçmak bir yere kadar yetiyordu. Annem yoktu ve bu gerçeği kabullenmekten başka bir çarem yoktu artık ama yapamıyordu

Ruhsuz adımlarla ilerleyerek salona geçtim, o an koltukta oturan Semih'i gördüm. Sessizce yanıma oturdu, bir şey söylemeden sadece bekledi. Onun varlığı garip bir şekilde rahatsız etmiyordu. Aslında hiçbir şey söylemeden oturması, beni anlamaya çalışıyor oluşu, bana iyi geliyordu. Birkaç dakika geçti, belki daha uzun… Zamanı unutmuştum. Sonra sessizce konuştu.

“Beni dinlemek zorunda değilsin,” dedi kısık bir sesle. “Ama ne olursa olsun, seni yalnız bırakmayacağım. Senin yanında olacağım. Sadece bunu bilmeni istiyorum.”

O an bir şeyler kırıldı içimde. Semih’in gözlerinde gördüğüm kararlılık, bana belki de ihtiyacım olan desteği hissettirdi. Uzun zamandır ilk kez, onun söylediklerini gerçekten duydum.

O, yavaşça elimi tuttu. “Hande, Hande'm Hiçbir şey onları geri getirmez, ama seni bu boşlukta kaybetmeyi kabullenemem. Senin güçlü olduğunu biliyorum. Bunu aşacaksın. Sadece kendine izin vermelisin.”

Gözlerim onun gözlerine takıldı ve içimde bir kıvılcım yandı. O kadar zamandır acının içinde yüzüyordum ki, belki de tek ihtiyacım olan şey, birinin elimi tutup beni tekrar hayata döndürmesiydi.

“Semih,” dedim yavaşça. “Ben bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Çok zor…”

Semih, elimi biraz daha sıktı. “Biliyorum, kolay değil. Ama sen yapabilirsin. Senin annen her zaman seni en güçlü haliyle görmek isterdi, biliyorsun. Onun anısını yaşatmak için sen de güçlü olmalısın. Kederini paylaşmana izin ver. Ben buradayım.”

O an gözlerim doldu, tutamadım artık. Gözyaşlarımla boğulacak gibi oldum. Ağlamaya başladım, ama bu defa ağlamam annemin yokluğunu kabul etmek içindi. Semih yanımdaydı, beni sıkıca tuttu. Her gözyaşım, acıyı kabullenmekle ilgiliydi. Semih’in varlığı, bana onun gitmiş olduğunu ama benim hâlâ burada olduğumu hatırlattı.

“Annem…” dedim boğuk bir sesle, “Onu kaybettim ama sanki ben de onunla birlikte kayboldum.”

Semih başını salladı. “Evet, ama sen hâlâ buradasın. Hayata geri dönmen için, onu kalbinde taşıyıp devam etmen gerekiyor. Bunun bir son değil, yeni bir başlangıç olduğunu bil. O her zaman seninle olacak, ama senin yaşamaya devam etmen lazım.”

Bu sözler, içimdeki büyük boşluğu dolduruyordu. Semih’in bana uzattığı bu el, beni adım adım geri getiriyordu.

Onun sayesinde, annemle vedalaşmam gerektiğini fark ettim. Artık acımı taşımaktan vazgeçip, annemin hatırasını onurlandırarak hayatıma devam edebilirdim. Semih, beni geri getirmişti.

Loading...
0%