Yeni Üyelik
6.
Bölüm

İdam

@kazelina1

Abdurrahman

Taburcu olduğumda içimde garip bir huzursuzluk vardı. Bedenim hâlâ güçsüzdü, saldırının etkilerini tam olarak atlatamamıştım. Fakat bu güçsüzlük beni durduramazdı. Görevimin başına geçmem gerekiyordu. Dinlenmem gerektiğini söyleyen doktorlar ve yakınlarımın tekliflerini şiddetle reddettim. Benim için dinlenmek, yerimde saymak demekti ve şu an ülkemin buna ihtiyacı yoktu. Her geçen dakika, çözülmeyi bekleyen sorunların birikmesine neden oluyordu.

Münazara sırasında da tam olarak bu yüzden kendimi zorlamış, reformu savunmuştum. Medreselilerin halkın oylarıyla münazarayı kazanması, bana büyük bir rahatlama getirmişti. Eğitim reformu kesinlikle yapılacaktı. Genç zihinlerin özgürce düşünebildiği, bilimle ve sanatla yoğrulmuş bireyler yetiştirecek yeni bir sistem inşa edilecekti. Bu, yıllardır hayalini kurduğum bir projeydi. Eğitimdeki köhneleşmiş yapıları kökünden sarsacak, yeni bir nesil inşa edecektik. Halkın desteği ile bu reformun önü açılmıştı.

Sonrasında hastane yatağında dinlenirken aldığım bir haber, içimdeki tüm huzuru yerle bir etti. Televizyonu açmış, bir yandan eğitim reformuyla ilgili gelişmeleri takip etmeye çalışırken bir haber kanalı gözüme çarptı. Kadın cinayeti! Yine bir kadın katledilmişti. Hem de en yakınındaki biri tarafından. Gözlerim televizyona kilitlenmişti. Haberde verilen detaylar midemi bulandırdı. Genç bir kadın, eşi tarafından defalarca bıçaklanmış ve soğukkanlılıkla öldürülmüştü. O an içimde tarifi imkânsız bir öfke yükseldi. Her kadının cinayeti, bu ülkenin vicdanında kapanmayan bir yara olarak duruyordu.

Peki biz ne yapıyorduk? Katiller, birkaç yıl cezaevinde yattıktan sonra serbest kalıyorlardı. İyi hâl indirimi, pişmanlık gösterileri... Bu düzenin değişmesi gerekiyordu. Artık yeter!

Bu mesele, beni yeni bir reforma sürükledi. Eğitim reformu ne kadar önemliyse, bu kadın cinayetlerinin son bulması da o kadar önemliydi. Kadınlara bu ölümleri layık gören şeref yoksunlarından bıkmıştım.

Bir insanın hayatını elinden alan, sadece birkaç yıl hapiste yatıp çıkabiliyordu. Bu nasıl bir adaletti? Bu nasıl bir vicdandı?

İçimdeki öfke büyüdükçe, kararım da netleşti. Meclise idam teklifini sunacaktım. Karşı çıkanlar olacaktı, biliyorum. Ama bir şekilde kabul ettirecektim. Bu ülkede kadına kıyan, çocuğa zarar veren hiçbir cani cezasız kalmamalıydı.

Onlar için ne hapishane ne de başka bir ceza yeterliydi. İdam, bu suçlar için en uygun cezaydı. Adaletin yerine geldiğini görmek için bu konuda geri adım atmayacaktım.

O an içimden bir yemin ettim. Kadınlara zarar veren her katilin idamında bizzat bulunacaktım. Gözlerimin önünde adaletin tecelli ettiğini görmek istiyordum. Bu, hem onların ruhları için hem de bu ülkenin geleceği için yapılması gereken bir şeydi.

Hastane yatağından kalkar kalkmaz, bu konuda adım atacağımın farkındaydım. Artık bu konuyu ertelemenin bir anlamı yoktu. Eğitim reformuyla birlikte, kadın cinayetlerine karşı verilecek savaşın da önü açılacaktı.

Mecliste bu konuda nasıl bir savaş vereceğimi tahmin edebiliyordum. Karşı çıkacaklar, insan hakları savunucuları idama karşı geleceklerdi. Ama benim gözümde bir insanın hakkını elinden alan bir katil, insan haklarını savunma argümanlarının ardına saklanamazdı.

Bu düşüncelerle, taburcu olduğumda ayağa kalktım. Bedenim zayıf olabilir, hâlâ tam gücümü toparlayamamış olabilirdim. Ama bu zayıflık, içimdeki kararlılığı değiştirmeyecekti. Reform yolunda ne engel çıkarsa çıksın, geri adım atmayacaktım.

***

Meclise döndüğümde, herkes bana dinlenmem gerektiğini söyledi. Ama onların gözlerindeki endişeyi görmezden geldim. Onlar sadece sağlığımı düşünüyorlardı, biliyordum. Ama benim için şu an yapılması gereken işler vardı ve bunlar bekleyemezdi.

Oturduğum koltukta, önümdeki dosyaları incelerken bir yandan da düşüncelerimden kurtulamıyordum. Eğitim reformunun detaylarıyla uğraşırken, bir yandan da kadın cinayetlerine karşı atılması gereken adımları planlıyordum. İdam cezası gibi köklü bir değişikliği meclise sunmak kolay olmayacaktı. Ama halkın desteğini kazanmak adına, bu konuda bir adım atmaktan geri durmayacaktım.

Dosyaların arasında kaybolmuşken, kapı çaldı. İçeri giren danışmanım, yüzünde hafif bir gerginlikle bana yaklaştı.

"Cumhurbaşkanım, size gelen bir haber var," dedi. Gözlerindeki endişeyi hemen fark ettim. "Kadın cinayetiyle ilgili bir gelişme var. Halk bu konuda daha fazla adım atılmasını talep ediyor."

Başımı salladım. Bu haberi bekliyordum. Halkın talepleri bizim reformlarımızın yönünü belirliyordu. Kadın cinayetlerine karşı büyük bir toplumsal hareket başlamıştı ve biz de bu hareketin bir parçası olmalıydık. Hemen harekete geçme vaktinin geldiğini anladım.

"İdam cezası teklifini hazırlayın," dedim kararlı bir sesle. "Bu konuda daha fazla bekleyemeyiz. Meclis bu teklifi tartışmalı ve halkın istediği adaleti sağlamalı.

Danışmanım başını eğip hızla odadan çıktı. İçimdeki kararlılık giderek artıyordu. Bu kez farklı bir yol izlemeye kararlıydım. Adaletin tecelli etmesi için her şeyi yapacaktım.

***

Bir hafta sonra, mecliste idam cezası teklifi üzerinde tartışmalar başladı. Beklediğim gibi, karşı çıkanlar oldu. İnsan hakları savunucuları, idamın bir çözüm olmadığını savundu. Ama benim için mesele, bir suçun cezasız kalmamasıydı. Kadınları katledenlerin adalet karşısında en ağır şekilde hesap vermesi gerekiyordu.

Tartışmalar günlerce sürdü. Medyada farklı görüşler dile getirildi. Ancak halkın büyük bir kısmı, idam cezasının getirilmesini destekliyordu. Kadınlar, çocuklar ve masum insanlar için adaletin tecelli etmesi gerekiyordu.

Sonunda, uzun süren tartışmalar ve oylamalar sonucunda, idam cezası teklifi kabul edildi. Halkın iradesi, mecliste yankı bulmuştu. Adaletin tecelli edeceği günler çok yakındı.

***

İlk idam cezasının infaz günü gelmişti. Sultanahmet meydanındaydık. Ben de kalabalık halkın arasında yerimi aldım. O gün, bir katil adaletin karşısında hesap verecekti. Onu soğukkanlılıkla öldüren, bir kadının hayatını elinden alan kişi, şimdi adaletin pençesindeydi.

"Yapmayın, yalvarırım." diye bağırıyordu. Hayır bugün ona merhamet yoktu. O masum kadını canice katlederken asla merhamet etmemişti.

İnfaz gerçekleştiğinde, içimde derin bir huzur vardı. Bu, sadece bir başlangıçtı. Ülkemde adaletin sağlanacağı, kadınların, çocukların ve masumların korunacağı yeni bir döneme adım atmıştık. Ve ben bu mücadelenin en ön saflarında olacaktım.

Loading...
0%