@kazelina1
|
Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillah Allahümme Salli Ala Seyidina Muhammed Abdurrahman Gözlerimi açtığımda bunun olacağını biliyormuş gibi rahat bir ifade vardı yüzümde. Hani insanlar uyandıklarında sevdiklerini görürler ya. Hah işte ben görmedim. Elbetteki Serzen Timi'ni görmek benim için gurur vericiydi çünkü ben ölsem bile vatanı emanet edebileceğim kişilerin olduğunu hissediyordum ama ne yalan söyleyeyim hanımlarım yanımda olsaydı daha mı iyi olurdu acaba? "Haberinizi alır almaz geldik başkanım, daha iyi misiniz?" Sakur'un sorusu üzerine başımı salladım. "İyiyim Sakur." Tam nerede olduklarını soracaktım ki hatunlarım sinir ve acele ile içeri girdiler. Mei-Ling onlara bakarak sinirle bağırdı. "Sizin ne işiniz var burada?" "Biz başkanımızın kurduğu bir timiz elbette ki onu ziyaret etme hakkına sahibiz, Mei-Ling Hatun." Böge'nin cümlesinden sonra Mei-Ling kahkaha attı. "O zaman önüne gelen vatandaş girsin buraya ne de olsa Abdurrahman herkesin cumhurbaşkanı!" Sakur yumruklarını sıktı. "Mei-Ling Hatun biz buraya kafamıza göre değil devletin izni ile girdik, bize kuralları çiğnemişiz gibi davranmayın lütfen." Mei-Ling aşağılayıcı bir bakış attı. "Öyleyse devletin izni ile çıkıyorsunuz." Sakur bir adım attığı sırada Böge onu tuttu. "Sen misin devlet ki bizi çıkarabileceğini düşünüyorsun?" Mei-Ling tüm özgüveni ile cevap verdi. "Ben bu devletin hatunuyum ve devletin iyiliğine olan şeyleri emreder ve uyulmasını beklerim. Peki sen devletin hatunu için yüzündeki şu peçe bozması şeyden kurtulur musun?" Sakur da kendinden emin bir sesle cevap verdi. "Biz yüzümüzü açmayız Mei-Ling Hatun ve sizin de bunu bildiğinize adım kadar eminim." Mei-Ling kaşlarını çattı, o bir şeyi doğrudan veya dolaylı olarak emrettiğinde o şeyin olması gerekirdi yoksa Mei-Ling bunu başka yollardan yapardı ve yapmıştı da... Odada yankılanan peçenin yırtılma sesi hem Ömür'ü hem de Serzen Timi'ni şok etmişti. Beni? Hayır ben Mei-Ling'ten bunu bekliyordum. Sakur'un bal rengi gözlerine buz gibi bakışlar oturmuştu. "Eee Mei-Ling Hatun gördüğünüzden memnun oldunuz mu?" O an Ömür ile göz göze geldik ve içimden geçenleri anlamış olacak ki Serzen Timi'ne döndü. "Biliyorum başkanımız için çok endişelendiniz ve elbette ki onu görmek sizin de hakkınız fakat cumhurbaşkanı uyanalı sadece birkaç dakika oldu. Sizden rica ediyorum: birkaç saat başkanımızın dinlenmesine izin verin lütfen, bunu yaparsanız inanın beni çok mutlu edersiniz." Böge, Ömür'e gülümseyip başını salladı. "Tabii ki Ömür Hatun, biz şimdi gidelim daha sonra yine geliriz." Serzen Timi çıktıktan sonra Mei-Ling'e döndüm. "Bu neydi şimdi?" Mei-Ling poker suratını yine yüzüne geçirmişti. "Serzen Timi'nin size ve sizin hatunlarınıza ne kadar sadık olduğunu ölçmek istedim o kadar." Yattığım yerden tüm ağrı ve acıya rağmen doğruldum. Ömür endişe ile yanıma gelirken onu durdurdum. "Mei-Ling, sen benimle evli olduğun sürece kimse sana saygısızlık yapamaz. Yine sen benimle evli olduğun sürece kimseye saygısızlık yapamazsın. Sadakat ölçümünü ben yaparım, senin bunu yapmana gerek yok." Ömür fark ettirmeden gülümsemeye çalışıyor Mei-Ling ise poker suratını koruyordu. "Ben ne yapıyorsam sizin için yapıyorum." "Sahi mi Mei-Ling bir şey soracağım asker peçesini yırtmanda mı Abdurrahman içindi? Bana daha çok kendi egonu tatmin etmek gibi geldi ama..." "Bak ne diyeceğim Ömür acaba sen anlamadığın işlere karışmasan mı sonra yapılan hareketleri yanlış anlayıp saçma sapan yorumlar yapıyorsun." İkisine de sert bir şekilde bakıp tekrar sordum. "Ben az önce ne dedim? Benimle evli olduğunuz sürece kimse size saygısızlık yapamaz ve yine benimle evli olduğunuz sürece kimseye saygısızlık yapamazsınız." Ömür'e döndüm. "Ömür, bizi Mei-Ling ile biraz yalnız bırakabilir misin?" Ömür başını salladı ve dışarı çıktı. "Evet Mei-Ling seni dinliyorum." Mei-Ling kaşlarını çattı. "Anlamadım?" Derin nefes aldım. "Neden Sakur'un peçesini yırttın?" "Birinin ona kimin kim olduğunu hatırlatması gerekiyordu." Onun gözlerine uzunca baktım. "Mei-Ling şimdi ben sana kimin kim olduğunu hatırlatmak istesem bu hoş olur mu?" Mei-Ling sessiz kaldı. "Senden kıdem olarak aşağıda olan birine istediğini yapamazsın. En azından ben yönetimdeyken olmaz! Ben halkıma söz verdim: bir dilencinin dahi hakkını koruyacağım ve sen de Firstlady olsan bile bunun cezasını alacaksın." *** "Merak etme Sakur sana yeni bir peçe diktireceğim." Sakur, karargahı temizleyen Mei-Ling'e bakarak gülümsedi. "O konuda hiçbir endişem kalmadı başkanım." Dikişsiz korkuyla fısıldadı. "Koskoca Çin cumhurbaşkanının kızı köle İzaura'ya döndü, inanamıyorum." Öksüz, Dikişsizin koluna vurdu. "Eğer duyarsa sen de köle Dikişsiz olursun." Öksüz ve Dikişsiz'in diyaloğuna gülümsedim fakat sanırım Cumhurbaşkanı da olsan Çinli karın senin karın değil Çin Cumhurbaşkanının kızı oluyor. Mei-Ling'i ne kadar benimsememişlerse Ömür'ü o kadar benimsemişlerdi. Gerçi Ömür de onları benimsediği için olabilir. Yani şu an bunun bir cezası olacağını bile bile Ömür'ün çekirdek çitleyip Mei-Ling'in önüne atmasının başka bir açıklaması olamaz yani. Ömür'ü niye durdurmuyorum? Bunun tek sebebi var o da Mei-Ling'in egosunun sarsılmasını istemem ve ne yazık ki bunun kolay olmayacağının farkındayım. Yine de arada Mei-Ling'in süpürgeyi sıktığını görünce o süpürgeyle Ömür'e saldırır mı diye düşünmeden de edemiyorum. "Mei-Ling, Ömür'ün çöplerini bırak onları kendi temizleyecek." Ömür şok içinde bana bakarken ben de ona gülümsedim. Ömür ise hemen attığı çekirdek çöplerini toplamaya başladı. Sakur yanına gidip el çabukluğuyla çöpleri toplamaya başladı. "Sakur bırak ben hallederim." Ömür'e katıldığımı belli ettim. "Aynen öyle Sakur, Ömür halleder." Sakur bana karşı gelemeyeceğini bildiği için elindeki çöpleri çöp kutusuna attıktan sonra Ömür'e yardım etmeye devam etmedi. Mei-Ling'e baktığım zaman Ömür ve Sakur'a baktığını gördüm Özenmiş miydi yoksa burada olmaları onu huzursuz mu etmişti anlamak bana zor geliyordu çünkü bütün düşüncelerini poker surat ifadesinin arkasına gizlemişti. İçimden bir ses onun bir tarafta hep sevgiye ve saygıya ihtiyacı olduğunu savunuyordu. Onu ihtiyacı olan sevgi ve saygıyı verecektim ama bunu verirken ondan da aynı şekilde halkıma karşı saygı duymasını bekleyecektim. Ömür kendi çöplerini topladıktan sonra Sakur'un yanına oturdu. Mei-Ling'e baktım. "Bu kadar yeter, şimdi de Sakur'dan özür dile de bu mevzu kapansın." Mei-Ling bana baktı, ifadesiz suratına rağmen gözlerindeki ateşi görebiliyordum. Özür dilemek istemiyordu ama dileyecekti. Ben, Ömür ve bütün Serzen Timi Mei-Ling'e bakıyorduk. Ona ağır davrandığımın farkındaydım ama Mei-Ling bunları yapmak zorundaydı. Benimle evli olmaya devam etmek istiyorsa yapacaktı. Firstladylerim halka üstünlük taslasın halktan kopuk yaşasın istemiyordum. Dişlerini sıkarak konuştu. "Özür dilerim Sakur." "Ne için?" dedim. Mei-Ling'in şu an beni öldürmek istediğine emindim. "Peçesini yırttığım için başkanım." Sakur'a döndüm. "Affediyor musun?" Sakur başını onaylar anlamda salladı. "Madem öyle bize müsade." dedim ve karargahtan ayrıldık. *** Mei-Ling odaya geldiğinden beri morali bozuk gibiydi. Zaten açık olan saçlarını beş dakikadır taramaya devam ediyordu. "Mei-Ling bir sorun mu var?" Derin bir nefes aldı ve tarağını yana bıraktı bana dönerek sordu."Siz de benzetiyor musunuz?" Kaşlarımı çattım. "Neyi, neye?" Bana döndü. "Beni, sizinle sizi yıkmak için evlenmiş Çinli bir prensese?" Gülümsedim. "Elbette seni bir prensese benzetiyorum Mei-Ling çünkü sen prenses gibi davranılmaya layıksın. Ha beni yıkmak için evlenip evlenmediğini bilemem. O senin kararın." Mei-Ling başını salladı, ona doğru yürüyüp karşısındaki koltuğa oturup elimi yanağına koydum. "Mei-Ling ben ırkçı değilim. Birinin ırkı yüzünden ona ithamda bulunmam." Mei-Ling gülümsedi. "Biliyorum sen çok farklısın." Değilim ama öyle olacağım. *** Oy ve yorumlarınızı bekliyorum Kendinize İyi Bakın Allah'a Emanet Olun |
0% |