@kazelina1
|
Merhaba İyi okumalar Aksel Ders bitmişti, ben de diğer akademileri keşfetmeye karar vermiştim. İlk olarak da sebepsiz yere de olsa Osman Hamdi Sanat Akademisi'ni seçmiştim. Burası öyle tasarlanmıştı ki İskenderiye kütüphanesi havası veriyordu. Kubbe gibi görünümü ve sütunları sanki uzun süredir burada gibi hissettiriyordu. Her duvar kitaptan geçilmiyordu. Adeta duvar yerine kitap vardı. Bu sınıflar daha antika görünüyordu. Sıralar adeta saraydan gelmiş gibiydi, özenle işlenmişti. Sınıfta elbette teknolojik aletler (Akıllı tahtaları gibi) ama onlar da buranın havasını bozmuyordu. Resmen burada gömlek pantolon ve topuklu ayakkabı ile gezmekten utanıyordum. Şaşkın ve dalgın bir şekilde etrafa bakarken duyduğum 'Merhaba' sesiyle çığlık atmamla ard üstü yere yapışmam bir oldu. "Korkuttum mu?" İma dolu bir sesle cevap verdim. "Yok canım ben zevkine çığlık atıp kendimi yere atıyorum." Sesimi yükselterek devam ettim. "Tabii ki de korkuttun, niye cellat gibi arkamdan geliyorsun?" "Özür dilerim, kötü bir niyetim yoktu." Onun üzüntüsünü görünce ayağa kalktım. "Tamam ya kusura bakma birden parladım ben de..." Eğdiği başını kaldırıp gülümsedi. Boyu benimle denkti. Pembe başörtüsü, yeşil feracesi ile çok naif görünüyordu. Elimi uzattım. "Aksel ben memnun oldum." Elimi sıkıp gülümsedi. "Rana ben de çok memnun oldum, sen Cüneyt Arkın'daydın değil mi?" Onu onayladım. "Evet Cüneyt Arkın'dayım. Bizim ders bitti, hoca erkek sınıfına girdi o yüzden ben de ara zamanı başka bir akademiyi gezerim diye düşünmüştüm." Ekledim. "Gerçi Cüneyt Arkın'ı tam anlamıyla gezdığım söylenemez ama..." "Çok iyi düşünmüşsün Aksel, bu dediğine ilk dersimizdeki muallimimiz de dikkat çekmiş 'Diğer akademileri gezin, oralardan da arkadaşlar edinin, sadece burası ile sınırlı kalmayın. İlhamın nereden geleceğini bilemezsiniz' dedi hatta ben de şu an Cüneyt Arkın sanat akademisini gezmeye gidecektim." Sırıttım. "Desene senden hızlı davrandım." Gülümsedi. "Aynen öyle oldu." Saate baktım. "Neyse ben şimdi kendi Akademime gideyim. Sonra görüşürüz." "Görüşürüz, tekrar tanıştığımıza memnun oldum." "Ben de..." *** Hayatınızda görüp görebileceğiniz en absürt şey ne olabilir? Sizi bilmem ama ben şu an sınıfta üstüne mavi çiçekli beyaz bir gömlek altına beyaz diz kapaklarının hemen altında biten bir kadife bir şort, ayaklarına beyaz, parmak arası terlik giymiş ve flamingo şeklinde simit ve altın sarısı güneş gözlüğü takmış bir Bora görüyorum! Karma sınıfında ikinci ders için beklediğimiz sırada aniden bu kılıkta gelen Bora onun dışındaki on dokuz talebenin aklında büyük soru işaretleri oluşturdu. "Bora, bu kılık ne?" Bora etrafında döndü. "Kombinim Eren, olmamış mı?" Rüya eli çenesinde düşünceli bir ifadeyle Bora'ya cevap verdi. "Olmuş da sanki bu sınıf kombini değil ha Bora?" Bora ona 'Cahil görmüş İlber Ortaylı' gibi baktı. "Saçmalama havuzda işleyeceğimiz ders için niye sınıf kombini yapayım?" "NE?" Sınıftaki herkesin çığlık atmasından sonra Bora adeta yerinden sıçradı. "Ders havuzda mı olacak?" başını salladı. "Evet Aksel hatta hoca şu an bizi bekliyor." Sarp araya girdi. "Yanlış anladıysam düzelt kardeşim, şimdi dersimiz havuzda olacak hatta hoca şu an bizi bekliyor ve sen bunu bilmene rağmen kombinini gözümüze sokup bize bu konuda bilgi vermeyerek ZAMANIMIZI BOŞA MI HARCIYORSUN?" Sarp'ın sona doğru bağırması korkutucu olsa da Bora'yı pek etkilememişti. "Iııı... Olabilir, neyse gelin ben size havuzu göstereyim." Bütün sınıf biraz heyecanlı biraz da Bora'ya sinirli bir şekilde havuza doğru yol aldık. Havuz mu? Gördüğüm diğer yerler gibi MÜKEMMEL! Küçük, orta, büyük olmak üzere üç bölmesi vardı. havuzlardan turuncu, mor, mavi, kırmızı, pembe, yeşil gibi bir sürü renklerde ışıklandırmalar vardı. Gelen öğretmenimiz ise diz kapaklarının altında biten siyah bir şort ve siyah bir T-Shirt giymişti ve bir saniye bu adam... BURAK ÖZÇİVİT? Ağzım karaya araçları bırakan vapur gibi açılırken gözlerim pörtlemiş bir şekilde kendimi bu adamın Burak ÖZÇİVİT'e benzeyen biri olduğuna inandırmaya çalışıyordum. Adam ise bize bıyık altından gülüyordu. "İyi günler gençler, öncelikle hepiniz 'Aksiyon-Bilim Kurgu-Fantastik Film ve Dizilerde Oyuncu Adaptasyonu' dersimize hoş geldiniz. Ben eğitmeniniz Burak ÖZÇİVİT, sizlere saydığım bu üç kategoriye kendinizi adapte etmeyi ve rolünüzü en iyi şekilde yapmayı öğreteceğim." Sınıfa göz gezdirip başını iki yana salladı. "Hadi ama gençler bu şaşılacak bir şey değil." Aslında doğruydu, iyi bir oyuncunun bize nasıl iyi bir oyuncu olacağımızı öğretmesi şaşırtıcı değildi ama ne bileyim işte... Sınıf yavaş yavaş kendini toplarken o devam etti. "Derslerimizin çoğu uygulamalı olacak ve eğitimimiz boyunca sizinle birden çok konu üzerinde duracağız. Bugünkü adapte yerimiz su olacak. Bu arada lütfen soyunma odalarına gidip dolapta bulunan kıyafetleri giyinin, şu an hiç mekana adapte görünmüyorsunuz." Gülerek ekledi. "Sen de üstünü değiştir flamingolu genç adam her ne kadar mottomuz eğlenerek öğrenmek olsa da ikisi arasındaki dengeyi de kurmalıyız." Bora'nın yüzü düşerken hepimiz soyunma odalarına doğru yol aldık. Dalgıç kıyafetine benzer kıyafetlerimizi giyerken bir yandan da kızlar olarak konuşuyorduk. "Eğitmenimizin Burak ÖZÇİVİT olması her ne kadar mantıklı olsa da ne yalan söyleyeyim şaşırdım." cümlemi duyan Arife cevap verdi. "İnan bana Aksel bunu yaşayan tek kişi sen değilsin, yani ne bileyim ilk dersteki Ayaz hoca gibi eğitmenlerimiz olacak sanıyordum." "Neyi varmış kız Ayaz hocanın, gayette iyi bir muallim!" Rüya'nın sesi sinirli gelmişti. "Arife, Ayaz hocayı kötülemedi Rüya. Sadece Ayaz hocanın sanat camiasında adının duyulmadığına dikkat çekti. Yoksa hepimiz onun iyi bir eğitmen olduğu konusunda hemfikiriz." Huriye'nin sözleriyle ortam yumuşadı ve yavaş yavaş herkes odalardan çıkmaya başladı. Geri geldiğimizde beylerin çoktan hazır olduğunu gördük. "Evet gençler, Normalde ülkemizdeki yerli dizilerde çok görülmese de Dünya genelinde su altında geçen fantastik filmler görebiliyoruz. Sizler sinema sektörümüzdeki kalıpları yıkmak ve Dünya'ya en iyisini yapabileceğimizi göstermek için buradasınız. Formlarına bakarsak hepiniz yüzme biliyorsunuz, doğru mudur?" Sınıf olarak onu onayladık. Şahsen bir Rizeli olarak Karadeniz ile az dans etmemiştim bu konuda hatta bu hevesim yüzünden ölümden dönmüşlüğüm bile vardır ama bu uzun hikaye belki sonra anlatırım. "Güzel, değinmem gereken iki nokta var, birincisi: yapay zeka. Normalde yavaş yavaş sinema yapay zekaya dönmeye başladı ve biz de oyuncular olarak buna uyum sağlayacağız fakat bütçe olarak diğer ülkelere nazaran daha aşağıda kaldığımız için bu konuda oyunculara daha fazla yük biniyor. Olayı daha iyi kavrayabilmek adına bir örnek vereyim: şu ana kadar yaptığımız en yüksek bütçeli filmimizin bütçesi 20 milyon TL iken Yurt dışında yapılan ve düşük bütçeli olarak sayılan bir filmin maliyeti 189 milyon $'dır." OHA aradaki uçuruma gel. "İşte bu yüzden oyuncularımızın filmin kalitesini arttırma bakımından büyük rol üstlenmeleri gerekir. Sizlerin yerleşik yerli dizi kalıbından çıkacağınızı düşünürsek elbette kesenin ağzı açılacaktır ama bu beklediğiniz kadar yüksek olmayacak bu yüzden izleyiciyi inandırıcı oyunculuğunuzla ekrana kitlemelisiniz. Anlaştık mı? Hepimiz tekrardan onu onayladıktan sonra gülümsedi. "Öyleyse derse geçelim." *** Ne düşünüyorsunuz? Oy ve yorumlarınızı bekliyorum Kendinize İyi Bakın |
0% |