Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4.Bölüm

@kazelina1

Merhabaaaaa

Hazır mıyız?

E o zaman iyi okumalar

Bora

"Bacaklarıııım" Aksel ağzını açmış tam bana bir şey söyleyecekken bacaklarına saplanan ağrı ile bundan vazgeçmiş olmalıydı. Burak hoca bizi mahvetmişti. Üç saat boyunca havuzla iç içe olmuştuk ve kesinlikle ders arası, kısa bir mola söz konusu olmamıştı.

"Bu ders baya zormuş." Sarp'a katıldığımı belli ettim. "Şükür ki bu dersten sonra ilk gün bitecek." diyen Asır'a 'Bihter' bakışı attım

BİR DERS DAHA MI VARDI?

"Ne demek bir ders daha var, olamaz bir ders daha. ÖLÜYORUM ANLASANA!"

Dediklerime herkes göz devirmişti. Asır ise 'Herkes yapay zeka ile uğraşıyor, biz gerizekalılarla...' moduna girmişti.

"Bora, ders programını ben belirlemiyorum. İlk günden bu kadar söylenip hocalarla ters düşme. Sen Bora Altınok'sun aptallık etme." Söylediklerinden sonra ben de dahil herkes gülmeye başladı.

Sınıfımın en sevdiğim yanı iyi geçinmemizdi. "Son dersimiz ne?" Sorduğum soruya Rüya cevap verdi. "Dış Görünüş ve İlk İntiba dersinin spor bölümü..." gözlerim faltaşı gibi açıldı. Ders adeta 'Siz bittiniz' diye bağırıyordu.

Kendimi hafiften geriye atıp elimi iki yana açtım ve bağırdım. "HAAYYYIIIIRRRRR!" Aksel gözlerini devirdi. "Bir de bayıl istersen Bora." kendimi yere atıp gözlerimi kapatıp bayılma taklidi yapmaya başlamamla sınıfın gülmesi arasında sadece saliseler vardı.

"Saçmalama Bora hemen ayıl rezil oluyoruz." Aksel'in cümlesiyle birlikte gözlerimi açıp ona baktım. "Ya Aksel sen de bir bayıl diyorsun bir ayıl diyorsun. Artık karar ver lütfen bayılayım mı? Ayılayım mı?"

Aksel bana 'Mor inek gördüm' demişim gibi bakıp dişlerini sıkarak konuştu. "Ayıl Bora çünkü seni bayıltmam için ayık olmana ihtiyacım var."

Pekala sanırım onun sabrını sınamasam iyi olacak. "Neyse artık son derse de girelim de kurtulalım bu işkenceden." Sarp, Huriye'yi onayladı. "Aynen çünkü şu an tek istediğim şey eve gidip yatağa akmak ve çılgınlar gibi uyumak."

Erkek sınıfına ilerlerken aklımda tek bir düşünce vardı:

İnşallah bugün eve kadar yürüyebilirim

***

Spor salonuna girdiğimde aklımda iki cümle vardı.

Birincisi: bacaklarım muhtemelen mahşerde benden şikayetçi olacaklardı.

İkincisi: Burası bir akademi değil saray!

Spor salonunda yok yoktu. Gerçi ben buraya spor salonu demezdim çünkü spor salonlarında futbol, basketbol, voleybol, golf sahası gibi şeyler olmazdı!

Neyse o başka konu gelelim derse... Size bir iyi bir de kötü haberim var. Kötü haber şu an hocamız bakışlarıyla adeta 'Sizin pestilinizi çıkarmadan durmayacağım' diyordu, kısaca mahvolduk. İyi haber ise bu ders karma olmayan derslerden biriydi bu yüzden ne kızlar bize ne de biz onlara rezil olacaktık.

Bu dersin karma olmamasının sebebi ise erkekler ve kadınların farklı güçlerde olduklarını, karma bir pratik ders ve sınavın adil olmayacağını şeklinde açıklanmıştı.

Hoca Dış Görünüş ve İlk İntiba dersi için hayal ettiğim gibi biri değildi. Ben göbekli, orta boylu, biraz yavaş konuşan, nazik birini hayal etmiştim.

Bu hoca ise -kaba bir hareketini görmediğim için nezaket kısmını değerlendirme dışı bırakıyorum.- hayal ettiğimin tam tersiydi. Siyah saçları, buz mavisi gözleri, upuzun boyu, 'Ben buradayım' diyen fit vücudu, pürüzsüz cildi, düzgün burnu, hafif kalın dudakları ile bu adam dış görünüş için kadınların ideal erkeği ödülü olsaydı kesinlikle ödül alırdı.

Bu adam resmen yakışıklılığın kitabıydı!

"Evet beyler bugün sizi baya zinde(!) gördüm." Berke Han hocaya cevap verdi. "Aslında önceki derse kadar gayet zindeydik hocam."

Hocanın gülmesiyle beraber rahatlamıştık, tahminimce adam ders sırasında ciddileşiyordu. "Duydum, Burak hoca baya yormuş sizi. Ben de yoracağım ve bu yüzden belli bir zamana kadar kulaklarımız baya çınlayacak ama inanın bana çocuklar burada yaptığımız her şeyi sizin gelebileceğiniz zirveye ulaştırmak için yapıyoruz. Zihinsel, ruhsal ve bedensel olarak..."

Sarp'ın bakışları soru işaretleri ile doluydu. "Hocam mesleğimiz için asıl önemli olan oyunculuk yeteneğimiz değil mi, neden ilk gün daha çok rol yapma derslerinde ziyade 'Dış Görünüş ve İlk İntiba' dersi koyuldu?"

Hoca bu soruyu bekliyor gibiydi. "Arkadaşlar, kadınların bazı sözlerini daha önce duymuşsunuzdur. Mesela 'Dış güzellik benim için önemli değil önemli olan iç güzellik' ya da 'Ben seni olduğun gibi seviyorum' tarzında, duydunuz değil mi?"

Evet duymuştum, eski sevgilimin söylediği sözleri bunlar. Aslında bir yere kadar inanmıştım da... Taa ki onu daha kaslı, sarışın, zengin bir İngiliz ile gördüğümde beni binbir hakaretle terk edene kadar...

O an aklıma geldikçe sinirleniyordum. Belki de Ay'ın dediğini yapmalı ve orayı sessizce değil de eski sevgilimin saçını başını yolduktan sonra terk etmeliydim. Acaba o İngiliz kel bir kızla sevgili olur muydu?

Neyse ne canım sonuç olarak o geride kalmıştı ve ben de kadınlara şirin erkek şeklinde yaklaşıyor ve biri onlara 'Senin Bora ile ilişkin mi var?' diye sorduğunda 'Ne alakası var Bora benim dünya ahiret bacım' dedirtebiliyordum.

Sınıfça hocayı onayladık. "Bunların büyük yalanlar olduğunu bilmeyeninizin olmadığını düşünüyorum."

Asır, hoca ona 'İnekler uçuyor' dermiş gibi baktı. "Nasıl yani hocam o sözler yalan mı?"

Hoca ile beraber Asır'a 'Kemalist görmüş Kadir Mısıroğlu' bakışı attık. "Kanka bunu ilkokul çocuğu biliyor, sen nasıl bu kadar cahil kalabildin?"

Faruk'u onayladım. "Asır doğruyu söyle hiç sevgilin olmadı ve bu yüzden bu sözleri ondan duyup sonra kazık yemedin. Bu yüzden bu kadar hayalperestsin değil mi kardeşim? Lütfen öyle olduğunu söyle yoksa sana süzme salak olduğunu söylemek zorunda kalacağım."

Hoca uyarı mahiyetinde öksürdükten sonra bana bakarak ekledi. "Yarınki ilk dersiniz 'Sanat'ta İletişim ve Görgü' olduğu için çok şanslısınız."

Asır'a bakarak devam etti. "Biliyorum evladım bu sözlere kanman çok normal çünkü bu sözler çok masum duruyor özellikle de sevdiğin bir insandan gelince sanki insana gerçek gibi geliyor ama hayır, alakası dahi yok! Kadınların dış görünüşe önem vermediği ve sizi olduğu gibi sevdiği tamamen yalandır, kadınlar dış görünüşe önem verirler ve sizde mutlaka bir şeyleri değiştirmek isterler."

Gözlerini hepimizin üstünde gezdirdikten sonra devam etti. "Sinema sektörü bu konuda aynı kadınlar gibi size yalan söyler. Önemli olanın dış görünüşünüz değil yeteneğiniz olduğunu ve yeteneğinizin yeterli olduğunu söyler ama tuhaf bir şekilde dizilerde -özellikle yaz dizilerinde- dış görünüş olarak mükemmel oyuncular görürüz. Bu oyuncuların bazıları yetenekliyken bazıları ise sadece dış görünüşlerinden dolayı o rolü kapmışlardır."

"Peki sadece bizim film ve dizi sektörümüzde mi böyle? Tabii ki hayır eğer öyle olsaydı sinemalarda Brad Pitt'leri, Leonardo DiCaprio'ları, Robert Pattinson'ları, Jason Momoa'ları görmedik öyle değil mi? Şimdi diyeceksiniz ki 'Bu insanlar sadece yakışıklı oldukları için yıldız olmadılar bu adamlar yetenekliydi' evet yetenekliydi, ben bunu reddetmiyorum. Ben zaten size yeteneği boşverin sadece yakışıklı olun demiyorum. Hem yetenekli hem yakışıklı olun diyorum. Bu yüzden de Dış Görünüş ve İlk İntiba dersinde sağlıklı beslenme, spor ve dış görünüş konusunda sizi eğitecek ve yeteneğinize yakışıklılık ekleyeceğim. Bir nevi kitap ve kapağı gibi düşünün, diğer dersleriniz kitabın içini kaliteli yazılarla yani yeteneğinizle doldururken ben de kapağınızı güzelleştiriyor ve bu kalitenin dikkat çekmesini sağlıyorum."

Her ne kadar hâlâ yeteneğin daha önemli olduğunu düşünsem de bir yanım hocaya hal vermeden edemiyordu. İyi yanından bakacak olursak bu ders sayesinde sağlıklı olacaktım. "Hocam hocalarımız genelde kendilerini tanıtırdılar ama siz kendinizi tanıtmadınız."

Mahmut'un sözleri üzerine hoca gülümsedi. "Öyleyse kısaca kendimi tanıtayım. Ben Özgür Demir YAKIŞIKLI, basketbol, kick boks, karete, kung fu, aikido, judo ve güreş gibi birçok dalda uzmanlığım var. Güreşte bir, karetede iki, basketbolda ise üç sene milletimizi temsil ettikten sonra öğrendiklerimi öğretmeye karar verdim ve Beden Eğitimi ve Spor dersi için formasyon aldım. İki sene sözleşmeli öğretmen olarak çalıştıktan sonra donanım yetersizliği sebebiyle yeterli öğretimi sağlayamadığım için kendi yerimi açtım ve deneyimli on iki öğretmen ile birlikte özel dersler verdim. Hâlâ salonum açık mezuniyetten sonra istediğiniz zaman ziyaretime gelebilirsiniz. Son olarak burada akademisyenlik için teklif aldım ve donanımın yeterli olduğunu görünce de teklifi kabul ettim ve işte karşınızdayım. İngilizce, Almanca, Arapça ve Rusça olmak üzere dört dil biliyorum. Sorunuz var mı yoksa derse başlayalım mı?"

Herkes ona şaşkınlıkla bakıyordu. Adamın dışarda milletimizi temsil ettiğine mi şaşıralım, yedi sporda uzman olduğuna mı, bir zamanlar beden hocası olduğuna mı şaşıralım yoksa adamın soyadının bile 'YAKIŞIKLI' olmasına mı?

"Hocam soyadınızı değiştirdiniz mi?" Sarp'ın sorusuna hoca gülümsedi, muhtemelen bu konuda aldığı ilk tepki değildi. "Hayır soyadımı hiç değiştirmedim." Sarp 'Anladım' dercesine başını salladı. "Başka sorum yok hocam."

Hoca bizlere bakarak "Sizin bir sorunuz var mı?" diye sordu. Herkes başını olumsuz yönde sallayınca "O zaman aletlerin başına geçin, dersimize başlayalım."

Barfikse geçerken dakikalar önce aklımdan geçen cümle yine aklıma sızdı.

İnşallah bugün eve kadar yürüyebilirim.

***

Gelelim sorulara

Sizce dış görünüş gerçekten önemli mi?

Özgür Demir YAKIŞIKLI hakkındaki düşünceleriniz neler?

Allah'a Emanet Olun

Loading...
0%