Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@kedijedi

İlk uçağa binişim değildi ama bu kez hissettiğim gerginlik hiç olmadığı kadar yoğundu. Kulaklığımda yankılanan melodi bile beni sakinleştiremiyordu. Çoğu insan böyle uzaklara giderken ardında bıraktığı anne babasını düşünürdü; fakat ben, Doruk'u düşünmeden edemiyordum. Yengeç burcu olmanın hakkını veriyordum; geçmişi asla ardımda bırakamamak...

Ellerim, az sonra olacakları sezmişçesine koltuğa sıkıca tutunmuştu. Uçak sarsıldığında parmaklarım kopacakmış gibi acıdı, ölüm korkusuyla koltuğa iyice yapıştım. Hostesin ikram ettiği suyu içtiğimde biraz olsun kendime geldim. Sarsıntıdan etkilenen tek kişi benmişim gibi görünüyordu.

Dakikalar geçmek bilmezken kendimi rahatlatmaya çalıştım, fakat çabalarım sanki ters tepiyordu. Gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi hissederken bir sorun olduğunu anladım. Baş dönmem arttı ve aniden her yer karardı.

***

Sanki tatlı bir rüyadan uyanıyormuş gibi kuş cıvıltıları eşliğinde göz kapaklarımı araladım. Uzanıyordum. Görüş açımda bulutsuz, masmavi bir gökyüzü vardı. Üzerime düşmüş taze ağaç yapraklarını umursamadan hafifçe doğruldum ve dehşet verici bir manzarayla karşılaştım. Karşımda üç şeritli bomboş bir otoban uzanıyordu. Ben ise yol kenarında, bariyerlerin biraz ilerisinde yatıyordum...

***

Adımlarımı yorgunluktan yavaşlatarak düşünmeye devam ettim. Uçak düşmüş olamazdı, çünkü her yerim sağlam görünüyordu. Uçağa binmeden önce yan etkisi olacak hiçbir ilaç kullanmamıştım. Sadece bayıldığımı hatırlıyordum. Beni buraya getiren her ne ise, valizimin ve sırt çantamın kaybolmasına da sebep olmuştu. Telefonum olmadığı için kimseden haber alamıyor, kimseye haber veremiyordum. Yaklaşık on beş-yirmi dakikadır yürüdüğüm otobanda hiçbir araç geçmediğini o anda fark ettim. Durup yola baktım, sonra dönüp ters yöne baktım. İnsana dair hiçbir iz yoktu.

Her saniye kafam daha çok karışırken ilerlemeye devam ettim. Gittikçe bitkin düşmeye başlıyordum. Kafamı asfalttan kaldırıp karşıma baktığımda ileride ufak bir kasaba olduğunu fark ettim. Sonunda yaşam belirtisi görmüştüm. Son gücümle adımlarımı hızlandırarak ilerlemeye başladım.

Birkaç yüz adımdan sonra tabelayı gördüm: "Dreadmoore'a hoş geldiniz. Nüfus 654."

Yapısı ve üzerindeki yazı ürkütücü bir tabelaydı. Ancak bu ürkütücülüğü algılamaya fırsatım olmadan, Türkiye'den kalkıp Amerika'ya gelme amacımın Dreadmoore şehrindeki üniversiteyi burslu kazanmış olmam olduğunu hatırladım. Bu nasıl mümkün olabilirdi?

Önce uçakta bayılmam, sonra ıssız otobanda uyanmam, uyandığım otobanın Dreadmoore'a bu kadar yakın olması ve şehir olarak bildiğim yerin aslında ürkütücü bir kasaba çıkması!

Loading...
0%