Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@kedijedi

Dreadmoore kasabasının giriş tabelasına yaklaştığımda, sarsıntılı uçuşun ardından yaşadığım garip olayların etkisi hala üzerimdeydi. Kafamı daha çok karıştırmamak adına her şeyi unutmaya çalışıp etrafı inceleyerek kasabanın iç kısımlarına doğru ilerledim. Türkiye'de olduğum son günlerde internet üzerinden tuttuğum evimi bulmam gerekiyordu. Fakat anahtarım yoktu ve evi bulsam bile içine nasıl gireceğimi bilmiyordum.

23.Cadde, Lane, 78 Numara, Dreadmoore.

Başta kasaba ürkünç gelse de etraftaki insanlar gayet normal duruyorlardı. Kimse "bu gelen yabancı da kim?" diyerek gözlerini bana dikmemişti, oysa ki burası küçük bir kasabaydı. Yabancıların hemen fark edileceğini düşünmüştüm.

Aklımdaki adres sayesinde evi kısa bir sürede buldum. Kapı üzerinde ev sahibinin ingilizce yazdığı bir not duruyordu.

"Evinize hoş geldiniz Nihan Hanım! Anahtar kapının üzerinde. Bir sorun olduğunda bana ulaşmaktan çekinmeyin. Numaram 111. Evde telefon bulunmakta. Son derece güvenli ve sakin kasabamıza umarım hızlı bir şekilde alışırsınız!"

Başka bir ülkeden gelmiş olabilirim fakat hiçbir yerde üç haneli telefon numarası olmadığını biliyorum. Bana 111 sayısı oldukça tuhaf gelmişti.

Anahtarla kapıyı açıp içeri adım attığımda, ev oldukça modern ve düzenliydi. Fakat bir yandan da garip bir hava vardı. Yabancı bir ülkenin evi gibi hissettiriyordu bana. İlk dikkatimi çeken şey ise ortada duran eski model bir telefon oldu. Masanın üzerinde duruyordu ve üstünde birkaç toz tabakası vardı.

İçimden bir ses, bu tuhaf telefonu denememi söyledi. Telefonun tuşlarına 111'i sırasıyla girdim ve birkaç saniye bekledikten sonra telefon çalmaya başladı.

Biraz şaşkın bir şekilde telefonu kulağıma götürdüm. Karşı taraftan gelen ses, beklediğimden farklıydı.

"Merhaba Nihan Hanım! Eve alışabildiniz mi?"

Bir an duraksadım. Bu kadar enerjik ve samimi olmasını beklemiyordum.

"Şey.. yeni içeri girdim aslında." dedim.

"Harika! Kasaba turu için bir yardımcı arıyorsanız gönüllü olabilirim."

"Zahmet vermeyeyim?"

"Benim için hiç sorun değil. Zevkle yaparım."

***

Ev sahibinin teklifini kabul ettikten yaklaşık beş dakika sonra zil çalma sesini duydum. Yakın bir yerde oturuyor olmalıydı. Kapıyı açtığımda verandada karşımda duran kısa boylu fakat sevimli, eski bir takım elbise giymiş adam ile göz göze geldik.

"Hoş geldiniz Adam bey." dedim misafirperverliğimi göstererek.

"Siz de! İçeri girmeyeceğim, direkt turumuza başlayalım isterseniz?" dedi.

Afallayarak teklifini kabul ettim ve evden çıktım.

"Yalnız önce uğramamız gereken bir yer var..." dedim.

Şaşkınlıkla bana döndü fakat neresi olduğunu hemen söyledim.

"Polis karakoluna gidebilir miyiz? Sanırım eşyalarım çalındı."

Rahatlamış bir ifadeyle bana bakarak başını salladı.

"Tabi ki. Eminim eşyalarınızı kısa süre içinde bulacaklardır."

***

Aradan bir hafta geçmişti. Polis karakoluna her gün gidiyordum fakat eşyalarımdan yeni bir haber yoktu. Tuttuğum evin dolabında tam benim bedenime göre kadın kıyafetleri bulmam da beni oldukça şaşırtmıştı. Bir haftadır onları giyiyordum ve hepsi tam anlamıyla yeni kıyafetlerdi. Evdeki telefonu devamlı çalıştırıyor ve annemleri aramaya çalışıyordum fakat karşı taraftan hiçbir ses gelmiyordu. Yurtdışı araması yapmıyor diye düşünerek bu işi geçiştiriyordum.

Adam bana gideceğim okulu da göstermişti. Pek üniversite binasına benzemese de kasabanın en büyük binası okul binasıydı.

Akşamüzeri DNA metilasyonunun alzheimer hastalığındaki rolü ile ilgili okuduğum bölümü kapsayan bir makale okuyordum. Tabii ki elimdeki zımbalanmış kağıtlardan okumak zorundaydım çünkü laptopım da diğer eşyalar gibi çalınmıştı. Evimdeki telefonun ilk defa çalması ile yerimden sıçradım. Elimdeki kağıtları bırakarak telefona koştum çünkü karakoldan arıyor olabilirlerdi.

"Alo?" diyerek seslendim. Karşıdan gelen yanıt otomatik sesten ibaretti.

"Nihan Hanım. Kan tahlili için lab arabalarına bekleniyorsunuz. Son tahlil saati 20.00. Sağlığınız her şeyden önemli! İyi günler."

Uzun bir dıt sesi geldiğinde telefonu ahizeye bırakarak kapattım. Kan tahlili de ne demek oluyordu? Durduk yere insanların kanlarını mı alıyorlardı?

Merakıma yenik düşerek evin verandasına çıktım. Gördüğüm şey beni epey şaşırtmıştı. Seyyar arabalar mahallenin başlarında durmuş ve insanlar arabaların önünde sıraya girmişti. Herkes -sıra ile kollarını sıvayıp birer tüp kan veriyorlardı.

Loading...
0%